Çimsataş işçisi: Onayımızı almadan imza atmayın
"Şimdi 14 Ocak’ta grev kararı alındı. Biz işçiler olarak, ücretlerimizdeki erimeye karşı direneceğiz. Sendika yönetimi de işçiden habersiz sözleşmeyi imzalamamalıdır.”
Fotoğraf: Evrensel
Çimsataş işçisi
Mersin
Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Mersin’deki bir fabrikada çalışıyorum. 2021’de her gün gelen zamların altında ezildik. Aldığımız ücretler eridi, temel ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız gibi çocuklarımızla markete gitmeye korkar olduk. TİS taslağının, daha ilk açıklandığı anda yetersiz bir taslak olduğunu dile getirdik. Eleştirilerimiz devam ederken peş peşe gelen zamlarsa taslağın tamamen çöp olmasına neden oldu. Geçtiğimiz günlerde yaşanan devalüasyon ve asgari ücret zammının belli olması ise yöneticilerimizin ne denli öngörüsüz olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Taslak hazırlanırken metal işçisinin yazdığı, istediği yüzde 50 zam oranını yüzde 30’lara indiren genel merkez, gelen zamlara ve bunun karşısında eriyen ücretlerimize rağmen nedense hâlâ taslağı revize etmiyor. Asgari ücrete yüzde 50.4 zam yapılırken örgütlü ve sendikalı olan bizlere yüzde 30 oranında zam istenmesi anlaşılır gibi değil. Bir yandan ülkede yoksulluk sınırının 13 bin liraya dayandığı ve bir yandan temel tüketim maddelerine yapılan zamların karşısında asgari ücrete yapılan zammın yetersiz kaldığı söylenirken, ortalama 1473 lira zammı ve bunun pazarlığını savunmak akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
"TALEBİMİZİ YETERİNCE SAVUNMADIK"
Emeğin her yerde yüce bir değer olduğunu ve bütün platformlarda işçinin yanında yer aldığını söyleyen ancak bizlere “Haklısınız” demenin ötesine geçemeyen sayın sendika yöneticilerine elbette işçinin bir cevabı olacaktır. Alacaklılara olan borcunu ödemeyi ötelemenin hesabını yapan ve zorlu yaşam mücadelesi içinde günü kurtarmaya çalışan işçiyi bu denli yalnız bırakan sendikacılara mutlaka bir karşılık verilecektir. İşverenlerin pandemi döneminde bile yüzde 500, yüzde 1000 kâr elde ettiğini söyleyen sendikacılar bu taslağı mutlaka revize etmeliydi. Aynı iş kolunda bulunan birkaç sendika birbirlerine “sarı sendika” diyorlar ama söz konusu işçinin talepleri olunca hepsi benzer cümleleri kuruyorlar. Öteki sendika sanki çok şey istermiş gibi “Biz taslakta açıkladığımız yüzde 29’u almak için mücadele edeceğiz” diyor Bizim sendika da “Diğer sendikalar mücadeleye yanaşmıyor, taslaklarını da revize etmiyor, bizde de taslak revizyonu için öyle çok da talep yok” diyor.
Sendikacıların “Taslağın revizyonunu sadece Çimsataş işçisi istiyor, diğer fabrikaların böyle bir isteği yok” sözlerini anlamak mümkün değil. Ben buradan Evrensel gazetesi aracılığıyla Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu diğer işyerlerindeki sendika yöneticisi ve işyeri temsilcilerine sormak istiyorum, “Enflasyon Mersin’de yüksek de diğer illerde daha mı düşük? 5 litrelik ayçiceği yağı Mersin dışında yarı fiyatına mı satılıyor? Mersin’de artan kiralar başka illerde artmıyor mu? Mersin’de ekmek zamlandı da diğer illerde iki yıldır aynı fiyata mı satılıyor? Enflasyonsa her yerde var. Ücretler her yerdeki işçinin cebinde eriyor. Her seferinde işçiyi direnmemekle suçlayan bu sendikaların yaptığı düzenbazlık artık arşa erdi. Bu koşullarda grev kapıya dayandı. Sendikacılar taslak revizyonunda iyi bir sınav vermediler ama biz de işçiler olarak bütün fabrikalardan taslak yenilensin talebini yeterince savunmadık.
"ONAYIMIZI ALMADAN İMZALAMAYIN"
Şimdi 14 Ocak’ta grev kararı alındı. Biz işçiler olarak, ücretlerimizdeki erimeye karşı direneceğiz. Sendika yönetimi de geçtiğimiz sözleşmede yaptığı gibi “mücadele, grev” deyip son anda işçiden habersiz sözleşmeyi imzalamamalıdır. Bunca enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında taslağı revize etmeyen sendika yönetimine çağrım-çağrımız işçinin onayı alınmadan imza atılmasın. Biz Çimsataş’ta alınan grev kararına birliğimizi koruyarak sonuna kadar sahip çıkacağız. Çünkü grev bizim, iş bizim, gelecek bizimdir. Ya ağır şartlarda ucuza çalışmayı kabul edeceğiz ya da kaybettiklerimizi kazanmak için sonuna kadar omuz omuza direneceğiz. Tüm işçi arkadaşlarımı her koşulda hatta sendika yönetiminin tüm duyarsızlıklarına rağmen birliğimizi korumaya ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyorum. Grev bizim grevimiz çünkü biz çalışıyor, biz eziliyoruz, eriyen bizim ücretlerimiz.