01 Ocak 2022 23:00

Mimar ve mühendisler: Asgari ücretin altında çalışıp, borçla geçiniyoruz

Ülkedeki ekonomik kriz gözde meslekleri de vuruyor. Mimar ve mühendisler, yeni mezunların yarısının işsiz olduğunu, iş bulabilenlerin ise asgari ücretin bile altında çalıştığını söyledi.

Fotoğraf: Freepik

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Üniversitelerin mimarlık ve mühendislik fakültelerinden mezun olan binlerce öğrenci diğer üniversite mezunları gibi işsizlikle karşı karşıya. İş bulanlar ise birçok sorun ve sıkıntıyla boğuşuyor. Kamuda kadro bekleyen mimar ve mühendisler de son günlere damgasını vuran mülakat belasıyla karşılaşıyor.  Mimar ve mühendislerin yaşadığı sorunları Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)’a bağlı İzmir’deki meslek odalarının yöneticileriyle mimar ve mühendislerin yaşadığı sorunları ve taleplerini konuştuk. 

"EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK VE ÖRGÜTSÜZLÜK"

Mühendislerin mezun olduktan sonra yaşadığı en büyük sorunun işsizlik olduğunu dile getiren  Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Fatma Mehlika Koç, ekonomik kriz koşullarında, mühendislere hak ettikleri ücretin verilmesi gerektiğini söyledi. Mühendislerin, patron ve işçi arasında kalmış fakat işverene daha yakın görünen bir pozisyonda çalıştıklarını ifade eden Koç, “Mühendisler, kendi haklarıyla ilgili bir iddiada bulunamıyorlar. En ufak bir tartışmada işveren ile işçi arasında kalıyor. Aslında mühendislerin de sendikal olarak örgütlenmeleri gerekmekte. Mühendisler çoğu kez ağır çalışma koşulları altında çalışmakta, bu nedenle iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri yeterli olmalı. Fakat ne yazık ki bazı iş yerlerinde bu önlemlerin alınmadığı gözlemlenmektedir” dedi.

Ayrıca işe alımlarda erkek mühendislerin tercih edildiğini belirten Koç, “İşe alımlarda maalesef durum böyle. Cinsiyet eşitliği ilkesinin tam tersi yaklaşımlar bizlerin mücadele alanı olmalıdır” diye konuştu.

"GÜVENCELİ KADROLU ATAMA YAPILMALIDIR"

Gıda Mühendisleri Odası (GıdaMO) İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak, kamu yöneticisi atama tercihlerinin yeterlilik ve liyakat temelinde olması gerektiğini söyleyerek “Kamu hizmetlerinin güvencesiz, kiralık, taşeron, geçici, sözleşmeli personel aracılığıyla yürütülmesi anlayışından derhal vazgeçilmelidir” dedi.  Kamuda kadro tahsis edilerek kalıcı, güvenceli atama yapılmasını isteyen Toprak “Emek ve insan odaklı, güvenceli bir çalışma yaşamı ve güvenceli bir gelecek biz mühendisler dahil bütün emekçiler için temel ihtiyaç” diye konuştu. Ülkede gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla gıda kontrol görevlilerinin sayısı fazlalaştırılması gerektiğini ifade eden Toprak, “Tarım ve Orman Bakanlığı`nda gıda mühendislerinin istihdamı artırılmalı ve bekleyen atamaları yapılmalıdır” dedi. 

"DENETİMLERDE ŞİDDETE MARUZ KALIYORUZ"

Toprak, gıda denetimleri sırasında önemli sorunlar yaşadıklarını söyleyerek, “Gıda işletmelerinde resmi kontrol görevi sırasında gıda kontrolörleri zaman zaman fiili ya da sözlü şiddete maruz kalabiliyor. Bu tür olumsuz durumlar sırasında, yaralanmalar, hatta ölümle sonuçlanan denetimler dahi oldu” dedi. Gıda kontrol görevlilerinin can güvenliği bulunmadığını belirten Toprak, işletmeciden ya da çalışandan kaynaklanan şiddetin yanı sıra denetim esnasında işletme içerisinde iş kazalarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Toprak, “Bu tür durumlar için resmi kontrol görevlilerine ivedilikle fiili tazminat uygulaması getirilmelidir” dedi.

"YENİ MEZUNLARIN YARISI İŞSİZ"

Oda üyelerinin yüzde 30’unun işsiz olduğunu, bu oranın yeni mezun üyelerinde ise yüzde 50’lere ulaştığını belirten İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ise, üyelerinin yüzde 70’nin borç ödediğini ve geçimini sağlamakta zorlandığına dikkati çekti. İnşaat mühendislerinin büyük bir çoğunluğunun TMMOB’nin belirlediği mühendislik asgari ücretinin hatta asgari ücretin altında çalışmak zorunda bırakıldığına vurgu yapan Ayatar “Tek taraflı feshedilen SGK protokolünün tekrar hayata geçirilmesi ile ücretli çalışan inşaat mühendislerinin hak ettikleri taban ücretler üzerinden ücret almaları sağlanacak ve hak kayıpları denetlenmiş olacaktır. Aynı protokol ile uzun çalışma saatleri ve mesai, izin ücretleri gibi konularda mühendislerin daha fazla mağdur edilmemesini sağlanabilecektir” dedi.

"DENETİM MEKANİZMASI KAMU HİZMETİDİR"

Yapı denetim kuruluşlarında ve laboratuvarlarda çalışan/çalışması gereken personelin varlığını, faaliyetlerini daha sıkı denetleyecek mekanizmalar kurulması gerektiğini dile getiren Ayatar, “Bu personelin kamu hizmeti yaptığı gerçeğinden yola çıkarak kamu görevlisi olarak hakları ve ücretleri güvenceye alınmalı, bağımsızlıkları ve güvenlikleri sağlanmalıdır. İstisnai durumlar dışında, her şantiye şefi sadece bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmeli, şantiye şefliğinin üstlenilmesinde; yapım işinin konusunun, niteliğinin, büyüklüğünün ve ilgili imalatların oranı dikkate alınmalı, keyfi uygulamaların sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır” diye konuştu.

"VAR OLMA MÜCADELESİ VERİYORUZ"

Mimar ve mühendislerin yaşadıkları sorunların ülke gerçeğinden farklı olmadığına dikkati çeken Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, çevre mühendislerinin ise bu sorunları çok daha yıkıcı yaşadığını söyledi. Ekonomik gerekçeler ile ilk feda edilenin  çevre yönetimi ve denetimi sürecindeki çevre mühendislerinin var olma mücadelesi verdiklerine işaret eden Kınay, işsizlik ile boğuşurken, çok düşük ücretler ile çalışmak zorunda kaldıklarını dile getirdi. Kınay, “Sanayi ve diğer tesislerde yürütülen çevre yönetimi çalışmaları ile birlikte kanalizasyon, arıtma tesisleri, atık toplama ve bertaraf tesisleri gibi çalışma ortamı ve koşulları ile oldukça zor olan, sağlık ve güvenlik riskleri taşıyan alanlarda görev alan meslektaşlarımızın yaşadıkları sorunlar var” dedi.  

İHTİYAÇ VAR, KADRO YOK

Kınay, belediyeler ve diğer tüm kamu kuruluşlarında, tüm sektörlerde çevre mühendisi istihdamının artırılması gerektiğini söyleyerek “Kamuda ihtiyaç olmasına rağmen; 2017’de 21, 2018’de 7, 2019’da 17, 2020’de 13 çevre mühendisi için KPSS puanı ile merkezi atama yoluyla kadro açıldı. Bu kadroların büyük çoğunluğu ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dışında olduğu biliniyor. 2022 yılı bütçesine bakıldığında da farklı bir süreç görünmüyor” diye ekledi.

"DİPLOMALARIMIZ İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR"

Çevre sorunları ve yönetiminin bu kadar öneminin arttığı bu süreçte bizzat Çevre Bakanlığı uygulamaları ile mesleklerinin, diplomalarının itibarsızlaştırıldığını belirten Kınay, “Çevre Yönetimini ve uygulamalarını ‘belge’ sahibi yaptığı ‘görevliler’ ile yürüten bir yönetim anlayışının sonucu olarak Çevre Mühendisleri işsizlik, yoksulluk, emek ve diploma hırsızlığı sorunları ile yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, sözde ‘en çevreci’ler belge ticareti ile çevre mühendisleri ile birlikte tüm yaşamımızı da ekonomiye kurban ediyor” dedi.  

"DOĞA TABANLI ÇÖZÜMLER ÜRETMEKTE ZORLANIYORUZ"

Peyzaj mimarı Erhan Arslan ise herhangi bir peyzaj mimarının ekoloji veya ekosistemler tabanlı çözüm üretmekte zorlanmayacağını fakat beklentilerin asla bu kaygılar kapsamında gerçekleşmediğine dikkati çekerek “Aslında dünya yavaş yavaş bu ekole doğru eviriliyor” dedi. İnsanın ekolojinin bir parçası olduğunu söyleyen Arslan, “Ekolojiyi tabii ki besleyebiliriz ama teknik olarak geliştiremez. Fakat ekosistemler özgünleşmiş ekolojik birimlerdir. İnsan faktörü burada kritik önem arz ediyor. Ekosistemler insan etkisiyle korunabilir ve geliştirilebilir. Ekoloji veya ekosistem tabanlı çözümler üretmekte talep olmaması veya beklentilerin marjinalleşmesi nedeniyle zorluk yaşıyoruz. Bu konu dünyada da çok yeni olduğu ve aslında küresel iklim krizi gibi birçok konuyla da ilintili olduğu için ülkemizde çok fazla farkındalık da maalesef bulunmuyor. Umarım yakın zamanda bu başlık bizim dinamiklerimizden birisi olur” diye konuştu.

Reklam