KESK: Emekçilerin yüzde 59’u yoksulluk sınırının altında
Kamu Emekçilerinin Yoksullaşması Araştırması sonuçlarına göre kamu emekçilerinin yüzde 98,4’ü son 10 yılda yoksullaştığını düşünüyor. Emekçilerin yüzde 59’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
KESK basın toplantısı | Fotoğraf: Evrensel
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), “Kamu Emekçilerinin Yoksullaşması Araştırması” raporunu basın toplantısıyla açıkladı.
18 Kasım-23 Aralık 2021 tarihleri arasında 3 bin 225 kamu emekçisinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada, emekçilerinin yüzde 59’unun hane geliri yoksulluk sınırının altında olduğunu kaydeden KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, “Kamu emekçilerinin yüzde 98,4’ü, kamu çalışanlarının son 10 yılda yoksullaştığını düşünmektedir. Her geçen gün artan bu yoksulluk ve sefalet kamu emekçilerinin kaderi değildir.Bunu değiştirecek olan kamu emekçilerinin omuz omuza verdiği ortak mücadelesinden geçmektedir. Tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenli iş-güvenceli gelecek için kenetlenmeye çağırıyoruz” dedi.
Tüm Bel Sen Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan KESK Eş Genel Başkanları Mehmet Bozgeyik ve Şükran Kablan Yeşil, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarından sonra toplanan kabineden 6 milyon kamu emekçisine ve emeklisine ek zam, refah payı adı altında çıka çıka yüzde 2,5 sadaka artışı çıktığını belirtti. Ortada büyük bir aldatmaca olduğuna dikkat çeken, “Ocak ayında yapılacak olan yüzde 5’lik toplu sözleşme zammı yüzde 7,5’a çıkarılarak yapılan yüzde 2,5’luk artışın refah payı, ek zam olarakgösterilmektedir. Oysa yapılan sadece mevcut ekonomik koşullarda 2022’nin ilk altı ayında ortaya çıkması kaçınılmaz olan enflasyon farkının öne çekilmesinden ibarettir. Aylardır hayat pahalılığı karşısında gittikçe buharlaşan maaşlarına ek zam yapılmasını talep eden kamu emekçileri ve emeklilerle açıkça dalga geçmekten ibaret bu dayatmayı kabul etmek mümkündeğildir” dedi.
“BİZİ HANGİ ENFLASYONA EZDİRMEDİNİZ?”
Gelinen noktada ek protokolün de, ek zammın da yalan olduğunu belirten Yeşil, “Haftalardır devam eden bu oylama sürecinde iğneden ipliğe zam yağmuru zam kasırgasına dönüşmüş, 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem ‘toplu sözleşme’ henüz yürürlüğe girmeden hükümsüz hale gelmiştir. Kışın bastırdığı koşullarda elektrik fiyatlarına yüzde 52 ile yüzde 127 arasında, doğalgaz fiyatlarına meskende yüzde 25, sanayide yüzde 50, vergi, resim ve harçlara yüzde 36, köprü ücretlerine yüzde 25 zam yapılmıştır. Buradan sayın Bakan’a soruyoruz. Bizi hangi enflasyona ezdirmediniz? Yıllardır TÜİK vasıtası ile açıklanan sahte rakamlara mı? Yoksa her gün iliğimize kadar yaşadığımız gerçek hayat pahalılığına mı?Bizi hangi enflasyona ezdirmediniz? TÜİK’in pembe tablosundan yansıyan yıllık yüzde 30 enflasyona mı? Yoksa bağımsız iktisatçıların yüzde 82,81 olarak açıkladığı enflasyona mı? TÜİK’in sanal rakamlarına mı yoksa temel gıda ürünlerinde artışın yüzde 70’i aştığı, açlık ve yoksulluk sınırının bir yılda yüzde 55 arttığı hayatın enflasyonuna mı” diye sordu.
18 Kasım-23 Aralık 2021 tarihleri arasında 3 bin 225 kamu emekçisinin katılımı ile elektronik anket yöntemiyle gerçekleştirilen araştırma kapsamında kamu emekçilerinin yoksullaşmasına ilişkin bu yoksulluğun yaşanıp yaşanmadığı ve yaşanma şekilleri çeşitli şekillerde irdelenmiş ve araştırmaya katılan kamu emekçilerinin görüşleri raporlandığını anlatan Yeşil, “ Araştırmamıza katılan kamu emekçilerinin aylık ortalama ücreti 6 bin 614 TL (629 Dolar) olarak ifade edilmiştir. Bu ücrete ek ödemeler, döner sermaye, ek ders ve benzeri ödemelerde dahildir. Kadın ve erkekler arasında ücret eşitsizliği birçok iş kolunda mevcut olup erkekler kadınlardan ortalama 419 TL daha fazla ücret almaktadır. Ücret eşitsizliği yaş, işkolu, eğitim düzeyi etkenlerine göre farklılaşmaktadır” dedi.
EMEKÇİLERİN YÜZDE 59’U YOKSULLUK SINIRI ALTINDA
Kamuda çalışan emekçilerin yüzde 16’sının 5 bin 500 TL’nin altında ücret aldığınıkaydeden Bozgeyik, “Ücreti 7 bin 500 TL altında olanların toplam kamu emekçileri içerisindeki oranı yüzde 85’dir. Bu oran kadınlarda yüzde 90’a çıkmaktadır. Ücret düzeyi yükseldikçe kadın oranı azalmaktadır. Kamu emekçilerinin yüzde 59’unun hane geliri yoksulluk sınırının altındadır. Kamu emekçilerinin yüzde 84’ü 1 veya daha fazla kişi, yüzde 60’ı 2 veya daha fazla, yüzde 28’i ise 3 veya daha fazla kişiye baktığını ifade etmektedir”dedi.
EMEKÇİLERİN YÜZDE 94’Ü KALİTELİ ÜRÜN ALAMIYOR
Kamu emekçilerinin yüzde 22’si geçinmek amacıyla ek iş yaptığını aktaran Bozgeyik, “Bu oran erkeklerde yüzde 25 iken kadınlarda yüzde 16 olarak ifade edilmiştir. Kamu emekçilerinin yüzde 34’ü geçinmek için yakınlarından maddi destek aldığını ifade etmiştir. Bu oran bekar kamu emekçilerinde yüzde 40’a, lise veya altı düzeyindeki kamu emekçilerinde ise yüzde 47’ye yükselmektedir. 40 yaş altı kamu emekçilerinde ise yüzde 38 oranında yakınlardan maddi destek alınarak geçim sağlanmaktadır. Kamu emekçilerinin yüzde 78’i ekonomik nedenlerle evde yaptığı veya köyden aldığı ürünlerin arttığını ifade etmiştir. Kamu emekçilerinin yüzde 94’ü satın alma gücü düştüğü için kaliteli ürün alamadığını ifade etmiştir” dedi.
“EMEKÇİLER SON 10 YILDA YOKSULLAŞTIĞINI SÖYLÜYOR”
Kamu emekçilerinin yüzde 90’nı en temel sorunun ‘Ekonomik geçim sıkıntısı’ olduğunu kaydeden Bozgeyik, "Kamu emekçilerinin sadece yüzde 5’i ücretlerinde son yılda reel bir artış olduğunu düşünüyor. Bu konuda kararsız olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 33 iken reel ücret artışı yaşanmadığını düşünenlerin oranı yüzde 62 düzeyindedir” dedi.
Yapılan araştırmanın, dayatılan rakamların sahte yoksulluğun ve sefaletin gerçek olduğunu tüm açıklığı ile ortaya koyduğunu söyleyen Bozgeyik, “Her geçen gün artan bu yoksulluk ve sefalet kamu emekçilerinin kaderi değildir. Bunu değiştirecek olan kamu emekçilerinin omuz omuza verdiği ortak mücadelesinden geçmektedir. Tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenli iş-güvenceli gelecek için kenetlenmeye çağırıyoruz” dedi. (Ankara/EVRENSEL)