SES'ten zam açıklaması: Bu ekonomik düzen toplum sağlığı sorunudur
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası 2022 yılı ücret zamlarıyla ilgili açıklama yaptı: Asgari ücretin bile altında kalan temel ücretler ile karşı karşıyayız.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi 2022 yılı ücret zamlarıyla ilgili açıklama yaptı.
SES açıklamasında “İktidarın biz kamu emekçilerine verdiği zam oranına baktığımızda, faturalarımızı ekonomi bakanının gözündeki ışıltıyla ödememizi beklediğini anlıyoruz. Biz sabit gelirliler her çarşı pazara çıkışımızda döviz artışının, enflasyondaki artışın alım gücümüze yansımasını anında hissetmekteyiz. Ancak maaşlarımıza artış 6 aylık dönemler halinde yapılmakta. Üstelik TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ile bizim hissettiğimiz ve bağımsız kurumlar tarafından da doğrulanan enflasyon oranları arasındaki fark, TÜİK eliyle nasıl yoksullaştırıldığımızı da göstermekte” dedi.
“Verilen sözde zamlar enflasyon karşısında daha 1 ay geçmeden yok olup gitmektedir” denilen açıklamada, “İktidar kamu özel ortaklığı gibi projelerinin bedelini biz kamu emekçilerine ödetmektedir. İktidar dolaysız vergilerin kalktığını ifade etmektedir ancak memur gelirinin tamamını geçimine harcamakta, geçim ürünlerindeki, zorunlu ihtiyaç malzemelerindeki dolaylı vergi yükü altında ezilmektedir. İktidarsa bu gerçeği görmezden gelmekte hatta daha memur maaş zamlarını açıklanmadan vergilerdeki artışları açıklamaktadır. Enflasyonla ilgili sahte veriler, rakamlar hükümet ve yetkili sendika tarafından allanıp pullanıp satılmaktadır, oysa esas satışa çıkarılan bizim gittikçe ucuzlaşan emeğimiz olmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
SES açıklamasının devamı şöyle:
- İktidar toplu iş sözleşmesinde kendine yakın sendika ile tek taraflı olarak maaş zammını belirlemektedir. Buna rağmen son 5 yıldır TÜİK ve TÜFE oranı, verilen zamlardan yüksek çıkmakta ve memur maaş zammında belirleyici olmaktadır.
- TÜİK’in açıkladığı çarpıtılmış enflasyon oranları emekçileri yoksullaştırılmakta, üstelik toplu iş sözleşmesi hakkımız yok sayılmaktadır.
- EnaGRUP'a göre 2021 yılı TÜFE %82,8, TÜİK oranı 36,8’tır. Bu fark bile biz kamu emekçilerinin asgari yaşam standardına mahkûm edildiğini göstermektedir.
- EnaGRUP ve TÜİK verileri arasında 2020 yılında %22,1, 2021 yılında %46,7 fark bulunmaktadır. Bu fark kamu emekçisinin maaşına yansımayan kısım demektir.
- Son 2 yıldır ÜFE-TÜFE arasındaki fark çok yüksektir. İktidar, kamu-özel ortaklığı ödemelerinde ÜFE'ye göre ödeme yaparken, memur ve emekli maaşlarını hesaplarken TÜFE'yi esas almaktadır. ÜFE-TÜFE arasındaki fark 2020’de 10,9, 2021 yılında 43,1 olarak gerçekleşmiştir.
- TÜİK’e göre 2022 Ocak maaşımızın enflasyon farkı 22,9’dur. Bu oranın EnaGRUP’a göre 54,5 olması gerekmektedir.
- EnaGRUP’a göre 2022 Ocak maaş zamları kapsamında kaybımız %31,6’dır.
- Memur maaş zam oranımız %30,5 olarak gerçekleşecektir. Ancak zam oranlarımız hesaplanırken EnaGRUP verileri esas alınsaydı zam oranımız %62 olacaktı.
- Memur Sen “ek zam şart olmuştur” demişti, Memur Sen ve Kamu Sen ilk talepleri olan %21+3 ve 600 TL zam talebinden vazgeçmeseydi, bugün %49,5 zam + 600 TL maaş zammı alacaktık.
- Enflasyon beklentisi %18-19 düzeyindeyken %3 refah payı isteyen Memur Sen ve Kamu Sen, enflasyon oranı %37 açıklandıktan sonra %2,5’lik zamma evet demiştir.
"Zam oranlarında emekçilere hiçbir şey verilmemiştir. Sadece TİS’te imzalanan birinci altı aylık için %5’lik zam oranı lütufmuş gibi %7,5’a çıkarılmıştır. Bu enflasyon ve hayat pahalılığı içinde yüzde 2,5’lik maaş artışı yapılması emekçilerin aklı ile dalga geçmektir. Üstelik bu artış da konfederasyonumuz KESK’in 4 bölge mitingi, tüm illerde yaptığı 'geçinemiyoruz' eylemleri ile sendikamız ve TTB başta olmak üzere işkolumuzda yapılan iş bırakmalar, alan eylemleri ve büyüyen mücadelenin sonucudur. Diğeri zaten 2010 yılında imzalanan TİS’te belirlenen rakamlar ve enflasyon farkıdır. Üstelik yukarıda ifade ettiğimiz gibi TÜİK enflasyon rakamlarının tamamı yalandır.
Bu ekonomik düzen toplum sağlığı sorunudur. Sadece kamu emekçileri değil tüm emekçiler insanca yaşam düzeyine erişim sorunu yaşamaktadır. Bugün emeği ile geçinenlerin tamamı açlık sınırında ya da biraz üstünde, yoksulluk sınırının çok çok altında ücretlerle yaşamını idame ettirmeye çalışmaktadırlar. Emekçiler, işçiler ve halkın tamamını kapsayacak bütçe, GREV’li özgür toplu pazarlık hakkı ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması için mücadeleyi büyütmek zorundayız.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak asgari ücretin bile altında kalan temel ücretler ile karşı karşıyayız. Emekliliğe yansımayan, ek ödeme, döner sermaye değil yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret mücadelemizi daha da büyütmeye ihtiyaç var.
Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Bu ekonomik düzen, antidemokratik sendika yasası böyle devam ettiği sürece, yetkilendirilmiş yandaş ve sarı sendikalara bel bağladığımız müddetçe yoksulluk çekmeye devam edeceğiz. Hep birlikte değiştirebiliriz." (HABER MERKEZİ)