05 Ocak 2022 08:40

AKP ve Diyanet’in hedefi bizsek bizim hedefimiz ne olmalı?

AKP’nin Diyanet eksenli planının sahip olduğu alanları korumak, kendine yeni alanlar açmak, ve öğrencilerin ellerindeki alanları da işlevsiz hale getirmek olduğunu söyleyebiliriz.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Metin Berk SÜER

İTÜ

 

Son aylarda üniversitelerin yapısına yönelik farklı açıklamalar ile gündem olmayı başaran isimler arasından sıyrılarak ön plana çıkan isimlerden birisi de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş. Tabii ki sadece isim olarak Ali Erbaş’ın söylemleri üniversiteler üzerinden çizilen yeni planların detaylarını vermiyor, planların detaylarını daha iyi okuyabilmek için AKP’nin yeni dönemde üniversitelerin içerisinde atacağı adımların sözcüsü olarak Ali Erbaş’ın açıklamalarına bakmak bizler için daha anlamlı olabilir. Peki neydi bu açıklamalar ve Diyanet üzerinden üniversite gençliğine nasıl bir mesaj verilmek isteniyordu? Gelin birlikte arayalım bu soruların yanıtlarını.

SAURON’UN GÖZÜNÜ İNŞA ÇABALARI

İlk olarak AKP’nin uzun zamandır bir toplumsal ihtiyaç olarak altyapısını hazırladığı ama aslında bir toplumsal bir ihtiyaç olmaktan öte bir örgütlenme aracına dönüşen Kur’an kurslarını, üniversitelerde ve öğrenci yurtlarında da açacaklarını duyurdu Erbaş. Hatta birkaç adım daha ileriye giderek bu kursların isimlerini daha da anlam yüklü hale getirmek için “kötülüklerden insanları uzaklaştırmanın merkezleri” olarak lanse etti.* Yani Erbaş ve AKP’ye göre üniversite gençliği yaşadığı hayat tarzıyla kötülüğe bulaşmış ve düzeltilmesi gereken bir yapıya bürünmüştü. Bu kötülüklerden gençliği kurtarmanın yolunu da bu şekilde bir adımla aşma planı şeklinde açıkladı hükümet, sanki bu kurslar istek ve gereklilik üzerine açılıyormuş gibi sadece kendileri açısından olumlu sonuçlarından bahsederek. Fakat gerçek böyle değildi tabii ki. Bu kursların açılmasının meşru hale gelmesi AKP’nin üniversite gençliğinin hayatının büyük bölümünü geçirdiği yurtlara ve kampüslere büyük ölçüde istenmeyerek de olsa yerleşerek bir denetim mekanizması oluşturabilmesinin yolunu açıyordu. Bu denetim mekanizmasının en temel nedeni ise “kötülüğe bulaşmış” olan üniversite öğrencilerinin AKP’ye uzunca bir zamandır hem seçimlerde destek vermemesi hem de gençlerin AKP’nin Türkiye için çizdiği gelecek planından kopmuş olması yatıyordu. AKP bu kopuşun ideolojik-politik nedenli bir kopuş olduğunun farkında olduğu için üniversiteleri ideolojik olarak yoğun bir şekilde kuşatarak gençliğin içinde bulunduğu umutsuzluk durumunu baskı ile katlayarak kendisine mecburi olarak bağlayacağı bir zoru yaratmak istiyor uzun süredir. Onun için gençliğin kendine karşı alan oluşturabildiği tüm imkanları -sosyal medya gibi- bir şekilde engelleme, tırpanlama girişimlerine başvuruyor. Bunun fiziksel olarak yansıması da Kur’an kursları vasıtasıyla üniversite yapısına uymayan ve uyamayacak bir dogmalar bütünü olan dini eğitimi, dini referansları, öğrencileri denetleyen “Sauron’un gözü” gibi kampüslerin yereline yerleştirme çabasında yatıyor.

KUR’AN KURSLARI UFAK KALDI, SIRA CAMİLERDE

Tabii ki Erbaş ve AKP, tek bir adımla başarıya ulaşamayacağını biliyor bu çabasının. Bundan dolayı Kur’an kursları açıklamasından 3 ay sonra “Her üniversite kampüsünde bir cami olmalı” ve “Camilerimiz kampüslerin süsüdür, üniversitelerimizin süsüdür” açıklamaları geldi Erbaş’tan.** Bu açıklama Kur’an kurslarının küçük ölçeğinden camilerin büyük ölçeğine geçişin; yani baskı ve zor vitesinin artırılacağının bir duyurusuydu. Bugün bir üniversitenin kampüsünde cami olması ile AKP’nin projesi ve ideali birbirinden farklı şeyler. Üniversite kampüsleri bizlerin de bildiğimiz gibi fikirlerin, düşüncelerin tartışılıp paylaşılabildiği demokratik ve özerk alanlar olduklarında bir anlam ifade ediyor. Bu özellikleri dışladığımızda üniversite de kampüsü de sadece duvarların çevirdiği ve içerisinde her türlü antidemokratik uygulamanın meşru hale geldiği bir yer halini alıyor. Üniversitenin yapısının doğrudan alakalı olduğu demokratik ve özerk yapıda olabilmesi durumu ise AKP’nin uzun zamandır Türkiye’yi yönetme şekline bağlı olarak izin verdiği, önünü açtığı bir durum değil. Bu yüzden üniversite öğrencileri en ufak bir demokratik talepleri için -Boğaziçi’nin seçim talebi gibi- çok ciddi baskılara ve yıldırmalara maruz bırakılıyorlar, demokratik ve özerk üniversite için bir şeyler yapmak suçmuş gibi gösteriliyor. Bu perspektiften baktığımızda “her kampüse cami” planı daha da anlam kazanan bir plan haline gelmiş oluyor aslında. AKP bu hamlesi ile üniversite gençliğinin mücadelesinin karşısında kurumsal olarak örgütlediği kayyum rektörlere destek olarak Diyanet ile birlikte farklı statüde kamu görevlilerinin ve bürokratların yer alabileceği meşru bir alan açmak istiyor. Üniversite içerisindeki camiler sadece bir ibadet alanı olarak değil; bilakis üniversitenin demokratikleşmesinin önüne bir engel olarak inşa edilmek isteniyor. Geçmişten de çokça görüp bildiğimiz gibi kampüslerine cami inşa edilen üniversitelerde bu camiler AKP’nin çoğu zaman gövde gösterisi yaptığı, bilimsel düşünceye tamamen ters etkinlik ve uygulamaların merkezi halini alan yerler haline dönüşüyor. Ayrıca bu camiler salt, bağımsız bir mekân olarak da değil; hızlı bir şekilde farklı cemaat ve tarikatlarin yoğunlaşma, örgütlenme alanı haline dönüşüyor. Çoğu üniversitede öğrenci kulüplerinin etkinliklerine izin verilmezken, etkinlikler için birçok bürokratik engel çıkarılırken; bu gibi gruplar üniversiteler içerisinde istediklerini yapabildikleri bir rahatlığa kavuşuyorlar. Buradaki durum camilerle alakası olan kişi veya grupların camiye girip çıkması değil; üniversitede öğrenciler içerisinde meşru olan topluluk ve kulüplerin yerine başka grupların cami ve Kur’an kursları üzerinden üniversite ortamı içerisinde yeri olamayacak görüşleri yaygınlaştırarak üniversiteleri tek merkezli, tek sesin çıkabildiği alanlar haline getirmeleridir. Bizlerin okumaktan keyif almadığı, üniversite yapısını da görünüşünü de kaybetmeye yüz tutmuş demokratik ve özerk olmayan bir düzeni daha da hızlı ve engelsiz bir şekilde gerçekleştirmek AKP’nin en büyük hedeflerinden biriyken; üniversite gençliği ise bu hedeften hem etkilenen hem de bu hedefi engelleyebilecek bir konumda duruyor. Bu gidişatı durdurmanın tek bir formülü yok fakat geçmişten öğrendiklerimiz ve geleceği nasıl şekillendirmek istediğimiz bizlere formül olabilir.

GELECEĞİ BELİRLEMEK BİZLERİN ELLERİNDE

Öncelikle AKP’nin Diyanet eksenli planının gidiş yolunun kendine yeni alanlar açmak, sahip olduğu alanları kaybetmemek ve öğrencilerin ellerindeki alanları da işlevsiz hale getirmek olduğunu söyleyebiliriz. Buradan AKP’nin açmaya çalıştığı alanlarda onun tahakkümünün karşısında durulabilecek, inşa edilebilecek yapıların da olmasının tarihsel, felsefi bir zorunluluk olduğu sonucunu çıkarabiliriz rahatlıkla. AKP’nin karşısına koymaya çalıştığı alanların bir ölçüde başarısı onun tutumuna bağlı olsa da başarısızlığı da üniversite gençliğinin kendisi için meşru olan alanlardan kolayca vazgeçmemesi ile ilgili. Hatta ikinci kısım bugün açısından daha belirleyici olacak olan taraf da diyebiliriz çünkü ikinci kısım üniversite gençliğinin kendi hayatı içerisinde inşa edeceği bir üniversite yapısını oluşturan yegâne kısım. Bizler üniversite içerisinde bir birey olarak doğalında bir işleyişin parçasıyız. Bu işleyişin içerisinde senelerdir bir araya geldiğimizi sözümüzü söylediğimiz, okuldaki sabit işleyişin dışına çıkarak eksiklikleri kapattığımız ve alternatiflerin merkezi haline getirdiğimiz birçok alanımız var. Bu alanlar yeri geliyor üniversite içerisinde kültür-sanat-bilim adına eksikleri kapatarak bilinçlendiğimiz etkinlikleri örgütlediğimiz kulüplerimiz oluyor, yeri geliyor üniversitelerde yaşadığımız yurt sorunu, yemekhane sorunu için tepkileri eyleme dönüştüren ve bizleri kazanıma yaklaştıran ÖTK’ler oluyor. Fakat üniversiteler içerisinde ne zaman bir araya geldiğimiz, birlikte okumak istediğimiz bir üniversite için mücadele ettiğimiz yerler, araçlar duraksıyor; işte tam da o anda AKP bütün gücüyle bu alanları zapt ederek bizlerin talep ettiği üniversitenin karşısında, dini tahakkümün merkezi alanlar yaratmak için harekete geçiyor. Bizler ise ne zaman bizi bir araya getiren nedenlerle, taleplerle bir araya gelsek ve en ufak parçasından dahi olsa kendi üniversitemiz için sözümüzü söylesek, etkinlik yapsak er veya geç bir kazanımla sonuçlandırıyoruz bu gidişatı. Demek ki bu iki taraflı mücadelede yapılması ve yapılmaması gerekenler çıkıyor ön plana. Bizler üniversitemizde bir araya geleceğimiz alanların aslında AKP’nin müdahaleleri karşısında doğalında sahip olduğumuz kazanım alanları olduğunun bilincinde olarak, üniversitelerimize, kampüslerimize yapılan müdahalelere karşıtlığı buralardan güçlendirebiliriz. Aksi takdirde bir araya geldiğimiz, sözümüzü söylediğimiz alanlar güçsüz düştükçe, üniversite içerisinde görünürlüğü azaldıkça baskılar ve müdahaleler daha da cesaretli bir şekilde üzerimize geliyor. Bugün açısından üniversitemizde bilimi savunan, bilimsel gelişmelerin merkezinde yer aldığı etkinlikleri yapmayı ve üniversitenin demokratik, özerk olabilmesi için sözümüzü söylemeyi bütünleştiren temel nokta bu iki adımın ortak bir düşmana karşı atıldığıdır. Bugün açısından üniversitelerimizi dini dogmaların ve müdahalelerin merkezi haline getirirken; kulüpleri, toplulukları da etkinlik yapamaz hale getirenler bir ise bizler de bu birliği görerek sahip olduğumuz tüm alanları daha da sahiplenerek, cesaretli bir şekilde üniversiteleri savunmaya ve istediğimiz bir eğitim hayatını yaratmaya yürümeliyiz. Sesimiz de adımlarımız da bir araya geldikçe daha güçlü ve sarsıcı; şimdi fısıltıları koro, yürüyüşleri de koşu haline getirme vakti.

* https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diyanet-universite-kampusleri-yurt-ve-hastanelerde-kuran-kursu-acacak-1868723

** https://www.birgun.net/haber/diyanet-isleri-baskani-her-universite-kampusunde-bir-cami-olmali-153041

** https://www.diken.com.tr/diyanet-isleri-baskani-erbasa-gore-camiler-universitelerin-susuymus/

ÖNCEKİ HABER

Dr. Kubilay Kaptan: Hem Marmara Denizi'nin hem halkın gazı alınmaya çalışılıyor

SONRAKİ HABER

Tutuklu aileleri EMEP’i ziyaret etti: Ölüm haberleri almak istemiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa