Özgür Müftüoğlu: Süreci belirleyecek olan metal işçisinin kendisidir
Özgür Müftüoğlu, “Metal işçisinin göstereceği tepki önümüzdeki süreçte emekçilerin, ezilen kesimlerin, yoksulların bu krizin faturasını ödeyip ödemeyeceğine cevap olacak” dedi.
Akademisyen Özgür Müftüoğlu | Fotoğraf: Evrensel
Eren ERGİNE
İstanbul
Metal iş kolunda 130 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi süreci devam ediyor. Patron örgütü MESS’in son teklifi yüzde 21 olurken, Türk Metal tarafından yapılan açıklamada ise patronların ilk yıl için yüzde 50 teklifinde bulunduğu, kendilerinin ise yüzde 76 istedikleri iddiasında bulunuldu. Süreci belirleyecek olanın metal işçilerinin mücadelesi olduğunu belirten Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “Metal işçisinin göstereceği tepki önümüzdeki süreçte emekçilerin, ezilen kesimlerin, yoksulların bu krizin faturasını ödeyip ödemeyeceğine cevap olacak” dedi.
Türkiye’de sadece işçilerin değil, demokrasinin gelişmesi, diğer kesimlerin yoksullaşmasının engellenmesi için üretimden gelen gücün mutlaka kullanılması gerektiğini söyleyen Müftüoğlu, “Bütün işçi mücadeleleri bir basamaktır, bir sonraki mücadele için yol göstericidir. Bu mesele sadece 130 bin metal işçisinin meselesi değil, Türkiye’de milyonlarca emekçinin meseledir. Buradan çıkacak sonuç Türkiye’de milyonlarca emekçiyi, işçiyi yoksulu da ilgilendiriyor, o nedenle bu sürece diğer kesimlerin de destek vermesi gerekiyor” dedi.
"SİYASİ İKTİDAR KRİZİN FATURASINI İŞÇİLERİN SIRTINA YIKMAYA ÇALIŞIYOR"
Türkiye ekonomisinin tarihin en derin krizlerden birini yaşadığını belirten Müftüoğlu, “Siyasi iktidar daha önceleri olduğu gibi bu krizin faturasını da işçilerin sırtına yıkmaya çalışıyor. Kritik bir dönemdeyiz, bu süreçte metal işçilerinin eylemleri önemli. Sözleşme görüşmeleri yüksek enflasyon, Türk lirasının değer kaybettiği bir dönemde yapılıyor. Gözler metal işçilerine çevrildi. Hızla yoksullaşan emekçiler elbette bir tepki gösterecek. O yüzden metal işçisinin göstereceği tepki önümüzdeki süreçte emekçilerin, ezilen kesimlerin, yoksulların bu krizin faturasını ödeyip ödemeyeceğine cevap olacak” diye konuştu. Hükümet ve patronların TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarını baz alarak ücret artışı yaptığını ancak çarşıda pazarda gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğunu söyleyen Müftüoğlu, “Hepimiz biliyoruz ki, bu rakamlar gerçek değil. Markette, pazarda hissedilen enflasyon oranı TÜİK’in açıkladığı rakamların çok üzerinde. Şu çok net önümüzdeki dönemde enflasyon çok daha yüksek rakamlara ulaşacak, belki 3 haneli rakamları göreceğiz” dedi.
"İŞÇİNİN İRADESİ YOK SAYILAMAZ"
Türk Metal’in ilk 6 ay istediği rakamın bu koşullarda metal işçilerinin talebini karşılamayacağını belirten Müftüoğlu, “İşçinin 2021 yılındaki kaybını ancak yüzde 50 artış ile önleyebilirsin, o da tam değil. Sendikanın istediği rakamlar o yüzden faturayı işçilere ödetmektir. Burada işçi giderek yoksullaşıyor, buna karşı patronların kâr oranları yükseliyor. İşçilerin oyuna gelmemesi lazım” dedi. Türk Metal’in masaya düşük bir zam talebiyle oturduğunu ve bunun kabul edilemez olduğunu söyleyen Müftüoğlu, “Sürekli enflasyonun arttığı, ücretlerin eridiği, yaşamın zorlaştığı bir süreçte ne kadar zam talep edeceğinizi ancak işçilere sorarak karar alabilirsiniz. İşçinin iradesini yok sayarak masaya oturmak her şeyden önce sendikal demokrasiye aykırıdır. Maalesef Türkiye’de bu sürekli yaşanıyor. Sendika temsilcileri işçileri temsilen o masada oturuyorlar, asıl olan işçidir diğerleri vekildir, işçilerin talepleri önemlidir. Greve çıkmak gerektiğinde greve çıkacak olan da işçidir, alınacak ücretle evini geçindirecek de işçidir. Dolayısıyla bunun kararını işçinin vermesi gerekir” diye konuştu.
"İŞÇİLERİN MÜCADELESİ İVME KAZANABİLİR"
Türk Metal’in çağrısıyla Kocaeli’de 100 bine yakın işçinin katılımıyla gerçekleşen mitingi de değerlendiren Müftüoğlu şöyle konuştu: “Yapılan bu miting çok önemli. Sendikanın nasıl bir yapı içerisinde olduğunu, nasıl bir bürokrasi işlediğini biliyoruz. Onların böyle bir miting yapması elbette işçilerin zorlamasıyla oldu. Bu süreçte sendikal bürokrasi mecbur kaldı. Burada mitingi iki noktada değerlendirebiliriz. Birincisi miting siyasi iktidarla beraber sendikal bürokrasi işçinin gazını almak, tepkisini azaltmak için yapılmış bir organizasyon mudur? İkincisi ise bu miting işçilerin yan yana gelerek kol kola vererek önümüzdeki süreçteki hareketine ivme kazandıracak bir birliktelik midir? Bu nokta çok önemli. Gaz alma olarak değerlendiriyorum, sendika işçilere bak bir şey yapmıyor değiliz mesajı vermek için düzenlemiştir. Burada işçiler nasıl bir sonuç çıkartmıştır, önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz ama benim düşüncem işçilerin ilerleyen süreçteki mücadelesine ivme kazandıracağı yönünde.”