Dersim Pülümür'de hayata geçirilmek istenen maden projesine halk tepkili
Dersim'in Pülümür ilçesinde krom madeni işletilmesi için ÇED başvurusu yapıldığını ifade eden ekoloji ve yaşam örgütleri, bölgenin yok edilmemesi için mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Fotoğraf: MA
Dersim’in Pülümür ilçesinde, Karagöz Köyü mevkiinde Dimin Madencilik şirketine, maden kanunu çerçevesinde 4. grup madencilik krom madencilik projesine yönelik bir ÇED projesi başvurusu yapıldığı tespit edildi. Pülümür Belediyesi toplantı salonunda açıklama yapan çevre örgütleri ve kurumları duruma tepki gösterdi. Proje dosyasını incelediklerini belirten Dersim Kültürel ve Doğal Miras Girişimi sözcüsü Avukat Barış Yıldırım, “Proje tanıtım dosyasını inceledik, maalesef proje tanıtım dosyasında günümüzde güncel biyolojik, ekolojik, florastik ve benzeri çok da evvelden seksenli yıllarda yapılan arazi çalışmalarında özellikle Munzur dağlarında yapılan verilerin kullanıldığını tespit ettik.” dedi.
"ANADOLU PARSININ HABİTAT BULDUĞU ALAN"
Projede yöredeki floradan, 1518 bitki çeşidinden bahsedildiğini söyleyen Yıldırım, “Orman ve Su İşleri Bakanlığının Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi (UBENİS) projesi kapsamında yaptığı biyolojik çeşitlilik izleme envanteri çalışmasında 2000’in üzerinde flora türü saptanmış durumda. Şunu da biliyoruz ki projenin yürütülmek istendiği alan Hel Dağları bölgesi. Bu bölgede ayrıntılı bir flora çalışması yapılmamış. Bu ne anlama geliyor? Şimdi yakın zanda biz tesadüfen bu yörede yaklaşık olarak 150 yıl önce Türkiye'de yok olduğu sanılan bir bitkinin tespitinin yapıldığını biliyoruz. Köylülerin anlatımına göre çok özel canlı türlerinin görüldüğü ifade ediliyor. Örneğin dünyada neslinin yok olduğu bilinen Anadolu parsının yakın dönemde orada görüldüğü söyleniyor. Anadolu parsının bu bölgede maden projesinin yürütülmek istendiği bölgede habitat kurduğuna ilişkin çok güçlü işaretler var.” diye konuştu.
"PROJE YILLAR ÖNCEKİ ENVANTERLERLE HAZIRLANMIŞTIR"
Yine Türkiye’nin taraf olduğu 1984 yılında Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yasama Organlarını Koruma Sözleşmesi olan Bern sözleşmesi ek-2 listesine göre kesin koruma altında olan canlı türü habitatlarının yaşam bulduğu bir alan olduğuna dikkat çeken Yıldırım “Yaban Keçisi, Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Boz Ayı, Tilki ve çeşitli kuş türleri ve diğer memeli canlı türleri ve yine koruma altında olan Vaşak, Yaban Domuzu gibi türlerin habitat kurduğu Pülümür, yani bu bölge Türkiye ekolojisinin ekosisteminin en nadir alanlarından bir tanesidir. Hal böyle iken bölgede yeterli envanter izlemesi yapılmadı. Yıllar önce tutulan envanterlerden yararlanılarak proje tanıtım dosyasının hazırlanması yasa dışıdır.” dedi.
"SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ"
Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Dersim’e geldiğinde Pülümür Vadisi'nin kesin korunacak hassas alan ilan edileceğini hatırlatan Yıldırım “Kesin korunacak hassas alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti mevzuatında en üst doğa koruma mevzuatı içerisindeki statüdür. Şimdi bir taraftan bunu söyleyeceğiz, diğer taraftan işte bu tip maden projeleri noktasında yapılan başvuruları değerlendirmeye alacağız. Biz bu projelerin iptal edilmesi gerektiğini buradan belirtiyoruz ve Pülümür halkı ve köy halkıyla birlikte bu çalışmayı sürdüreceğiz. Sonuna kadar bu mücadelede yanlarında olacağımızı belirtmek istiyoruz.” diye konuştu.
"BU TÜR FAALİYETLERİNİN OLMASI KATLİAMDIR"
Pülümür Belediye Başkanı Müslüm Tosun, burada temel öğenin doğa ve çevre olduğuna vurgu yaparak “Özellikle pandemiden sonra doğa ve çevrenin önemi bu kadar belirginken burada bakir kalmış bölgelerde bu tür faaliyetlerin olması bir katliamdır.” dedi.
Tosun, uzunca süredir insanların köylerine geri dönmelerini sağlamak üzere faaliyet yürüttüklerini belirterek “Üretime yönelik faaliyetlerde bulunulması ve organik ürünler üzerinde çalışma yapılması üzerine faaliyet sürdürürken madenlerle karşı karşıya gelmek orayı bitirmek anlamına geliyor. Halbuki burası Fırat’ı besleyen ana havzalardan da biridir. Bir taraftan Ovacık Munzur Vadisi diğer tarafta Pülümür Vadisi'dir. En büyük kaynaklar Hel Dağlarıdır. Bunun ile ilgili mera yasasının uygulanmamasından dolayı zaten tahribat olmuşken bir de madencilik projesinin uygulanması faciadır.” diye konuştu.
EMEP: BİRLİKTE MÜCADELE KAÇINILMAZ
Emek Partisi (EMEP) Doğa ve Çevre Komitesinden Hıdır Demir ise sermaye gruplarının ülkede yer altı ve yer üstü kaynaklarını kendi kasalarına aktarmak için yağmaladıklarını söyledi, "Bu uluslararası sermayeye karşı birlikte mücadelenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Bizim bu tür durumlara karşı deneyimlerimiz var, bu deneyimlerden yararlanmalıyız. Dersimlilerin kendi doğasını ve çevresini korumasını, halk kitlelerinin gücünü ve birliğini sağlamalıyız. Buna ihtiyaç vardır. Bir tarafıyla hukuksal boyutunu sağlamalı, el atmalıyız ama esas olarak bunun altını da doldurmak üzere halkın birlikte hareket etmesi çalışmalarını yapmamız gerekiyor. Yapmazsak eğer başka yerlerde olduğu gibi bu şirketler çeşitli manipülasyonlarla bu faaliyetleri yürüteceklerdir. Dersim'de 145 maden ruhsatının alındığını biliyoruz. Birliğimizi sağlayamazsak eğer Dersim'in bütün bölgelerinde birer birer şirketler madencilik faaliyetleri yürüteceklerdir." diye konuştu. (Dersim/EVRENSEL)