09 Ocak 2022 17:36

Sermayenin kâr hırsı halk sağlığını tehdit ediyor

Raporlarda sermaye sınıfının karbon salınımında büyük bir payı olduğu vurgulanıyor. Peki bu durum bizim hayatımızı nasıl etkiliyor ve neleri değiştiriyor?

Kaynak:Unsplash

Paylaş

Selin KURŞUN

Melisa GÖNEN

İzmir

 

Tarihte ilk kez bir hastaya iklim değişikliği tanısı konuldu. Dr. Kyle Merritt, ilk kez iklim değişikliğini bir acı nedeni olarak yazdığını belirterek “Altta yatan nedene bakmıyorsak ve sadece semptomları tedavi ediyorsak, giderek daha da geride kalacağız” dedi. Giderek artan etkileriyle iklim değişikliği; sıcaklık dalgaları, kuraklık, yangın gibi olaylarla kendini gösteriyor. Bilim insanları yaptıkları araştırmalarla iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde nasıl etkilere neden olduğunu araştırıyor. İnsan eylemlerinin neden olduğu bu olgu her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor. Ancak iklim değişikliğinde yaptıkları eylemler nedeniyle sorumluluğu daha fazla olanlar, iklim değişikliğinin sonuçlarından sorumluluğu daha az olanlar kadar etkilenmiyor. Oxfam ve Stockholm Çevre Enstitüsü’nün yeni raporu, dünya nüfusunun en zengin %1’inin, 1990’dan 2015’e kadar dünyanın yoksul %50’sinin iki katından fazla karbondioksit salınımından sorumlu olduğunu gösteriyor. Raporda zenginlerin, özellikle lüks ulaşım tercihlerinin karbon salınımında büyük bir payı olduğu vurgulanıyor. Peki bu durum bizim hayatımızı nasıl etkiliyor ve neleri değiştiriyor?

SERMAYENİN ÇIKARLARI ALDIĞIMIZ HAVAYI BİLE KİRLETİYOR

Havanın içerisinde insan sağlığına ve canlılara zarar verecek seviyede istenmeyen maddelerin bulunması hava kirliliğine yol açmaktadır. Bu maddeler çoğu zaman partikül maddeler olmakla birlikte bunlar azot oksitler, kükürt dioksitler, ozon gibi gazlar olur. İnsan faaliyetlerine bağlı hava kirliliği kaynaklarının başlıca olanları sanayi ve santrallerde enerji üretimi için kullanılan fosil yakıtlar, ulaşım için kullanılan fosil yakıtlar, madencilik tesislerindeki faaliyetler, evlerde kömür ve odun yakılması, inşaat faaliyetleri ve yollardan kaynaklanan tozlar, atık ve anızların yakılması, bazı endüstriyel tarım faaliyetleridir.

Bu hava kirliliği artık göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Özellikle sanayiden kaynaklanan kirleticiler; iklim değişikliği ve asit yağmurlarının yanı sıra ciddi sağlık sorunlarına da neden olurlar. Küçük partiküller sağlık açısından çok tehlikelidir çünkü solunduğunda akciğerler içindeki gaz alışverişi ile kana karışabilir ve maruziyeti solunum sistemi ve dolaşım sistemi başta olmak üzere hastalıklara ve erken ölümlere yol açmaktadır. Bu bakımdan düzeyinin izlenmesi ve sağlığı etkileyecek düzeyde artış göstermemesi için önlem alınması halkın sağlığının korunması açısından bir zorunluluktur. Maalesef ülkemizde hala bu maddeler (PM2.5) için kabul edilmiş yasal bir sınır değer yoktur. DSÖ bir çalışmasında PM2.5 için küresel hava kalitesi endeksi kılavuz değerlerine uyulursa, her yaş grubunda yılda 2 milyon erken ölümün önlenebileceğini hesaplamıştır. Tüm alt solunum yolu enfeksiyonları ölümlerinin %27,5’inden ve tüm KOAH ölümlerinin %26,8’inden dış ortam havasındaki partikül maddeler sorumludur. Hava kirliliği spermde DNA hasarına neden olarak kısırlık, sperm hareketliliği ve sayısında azalma gibi diğer olumsuz üreme sonuçlarına yol açabilir. Bebek ve çocukların kalbi, beyni, hormon sistemleri ve bağışıklığı üzerindeki etkileri kanıtlanmıştır ve büyüme, zekâ, beyin gelişimi ve koordinasyon üzerindeki etkilerine yönelik kanıtlar giderek çoğalmaktadır. Hava kirliliğinin çocuklar üzerinde daha şiddetli ve kalıcı etkisi vardır. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’nun raporuna göre, düşük gelirli ailelerde yaşayan çocuklar hava kirliliğine daha fazla maruz kalmaktadır. Vücut direncini de etkileyen kirliliğin seviyelerindeki bu sürekli artış ile ilişkili sağlık etkileri, özellikle düşük gelirli olan ve ısınma, yemek, sanayide çalışma gibi sebeplerle günlük olarak kirli hava solumak durumunda kalan kişilerde akciğer kanseri riskini, kalp damar hastalıkları ve felç riskini artırmaktadır.

Türkiye’de de kalkınma projesi olarak kömür ve linyite yapılan yatırımlar hem çevreyi hem de insan sağlığını her geçen gün daha çok tehdit etmektedir. Kömürlü termik santrallerin sayısında her geçen gün daha çok artış görülmektedir.

Örneğin Adana’da izin süreci devam eden bir santral projesinin lisans iptaline karşı açılan davada mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişi heyetinin yaptığı çalışma Yumurtalık İSKEN Termik Santrali’nin faaliyete geçmesinin ardından bölgedeki kanser vakalarının artışına dikkat çekmiştir. Bilirkişi raporunda, Yumurtalık ilçesinde tespit edilen kanser vakalarının 2008-2015 yılları arasındaki kayıtlarına bakılarak yapılan incelemede Yumurtalık’ta 2009 yılında 5 kanser vakası ve 4 kanser tipi görülürken, 2014’te 60 kanser vakası ve 16 kanser tipi görüldüğü ifade edilmiştir. En sık görülen kanser tiplerinin ise deri (%18,1), meme/akciğer (%14,8), mesane/kolorektal (%7,6) ve prostat kanseri (%7,1) olduğu belirtilmiştir.

SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN KAPİTALİZME KARŞI MÜCADELE

Kılavuz değerlere uymanın milyonlarca insanın genel sağlığının iyileşmesi, çocuklar arasında akut ve kronik solunum yolu enfeksiyonu vaka sayılarının düşmesi, gebelik ve doğum sırasındaki komplikasyonların azalması gibi çok önemli başkaca olumlu etkileri de vardır. Son olarak, araştırmalar yüksek kaliteli hava solumanın çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimlerini artırarak daha uzun ve daha nitelikli ve sağlıklı yaşamlar sürmelerine yardımcı olabileceğini göstermektedir. Hava kirliliğinden olan ölümler önlenebilir ölümlerdir. Kirletici faaliyetlere neden olan sermaye sınıfı kendileri için daha sağlıklı bir çevrede yaşama imkânı sağlayabilirken yoksul sınıflar ekonomik gelirin düşük seyrettiği ve çevre sağlığı kalitesinin düşük olduğu bölgelerde yaşamaya mecbur kalıyor. Sermaye sınıfının tercih ettiği tüketim faaliyetlerinin ve üretim araçlarına hammadde sağlamak için neden olduğu yıkıcı eylemlerin, dünyanın geri kalanının sağlığı üzerinde belirleyici olduğu açıktır. İklim adaletinin sağlanması ancak; tarihsel süreçte ne kadar yıkıcı ve adaletsiz bir düzen olduğu yönünde defalarca teşhis koyulan kapitalist düzene, birlik ve mücadele ruhuyla karşı çıkmaktan vazgeçmeyerek mümkün olacaktır.

https://www.sivilsayfalar.org/2020/12/07/turkiye-gelistirilmekte-olan-komurlu-termik-santral-sayisinda-cinden-sonra-dunyada-ikinci/

https://www.dw.com/tr/avrupa-k%C3%B6m%C3%BCrl%C3%BC-santralleri-kapat%C4%B1yor-t%C3%BCrkiye-yenilerini-kuruyor/a-56391106

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht, ölümlerinin 103. yıl dönümünde Berlin'de anıldı

SONRAKİ HABER

Ali Kıy yoldaş aramızda olmaya devam edecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa