10 Ocak 2022 04:39

Kim sahtekar

Siz ve sizden önceki tüm iktidarların ranta kurban etmeye çalıştığı sağlık sistemi hâlâ ayakta duruyorsa; bu TTB ve İyi Hekimlik’in eseridir.

Fotoğraf: Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

TTB için; “Siz ne yaptınız? Bir eseriniz mi var” diye sormuş, sayın Cumhurbaşkanı. TTB’nin en büyük eseri, sayın Nusret Fişek hocanın temelini attığı koruyucu halk sağlığıdır. Siz ve sizden önceki tüm iktidarların ranta kurban etmeye çalıştığı sağlık sistemi hâlâ ayakta duruyorsa; bu TTB ve İyi Hekimlik’in eseridir.

Hekim ve hekim örgütü şeffaf ve bilimsel olmak zorundadır. Üstelik bu bilimsel ölçütler, öyle bir kararname ile değişen ölçütler değildir. Bunlar, bilim dünyasının kabulü olan ölçütlerdir. Ama sizin ölçütleriniz bir kararname ile değişir. Örneğin bir kararname ile bir doçent, yandaş rektör olarak atanabilir. Bir genelge ile 3. faz çalışmaları bitmeden aşı ya da ilaç için acil kullanım onayı verilebilir. Son 10 yıldır bir tane sağlık müdürü, bir tane başhekim liyakat ile göreve gelmedi.

Ama sahtekar denilen TTB, rektörlük makamına seçimle gelmenin doğruluğuna inanır. Bilim insanı olmanın, akademik kadro almanın, biata değil liyakata bağlı olmasını savunur. Çok uzağa gitmeyin, TTB’in yakın tarihinde bu konudaki hukuk mücadelelerini görürsünüz. Sağlık bakanlığının ve YÖK’ün haksız hukuksuz atamalarına hep karşı durmuştur. Depremlerde, doğal afetlerde de TTB hep halkın yanındadır. Hem de devletin hiçbir kaynağını kullanmadan, kendi imkanları ile fedakarca ve haftalarca verdiği emeği ile. Diğer taraftan görevi halka hizmet olan bakanlıkların, depremlerde topladığı paraları, vergileri nereye harcadığını sorarsanız sahtekar olursunuz.

O, sahtekar, yalancı denilen TTB hep doğruları savundu. Pandemide sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının ağırlığını, çalışma saatlerinin uzunluğunu ve personel sayısının yetersizliğini söyledi. Mart 2020’den itibaren verilmeyen, verilse de standartlara uygun olmayan kişisel koruyucu ekipmanları ile ilgili eksikleri TTB ve tabip odaları giderdi. Her şeye rağmen savaşın en önünde idik, sağlık çalışanları olarak. Bu 21 ay içinde en fazla kayıp maalesef ki biz sağlık çalışanlarından oldu. 500’ün üzerinde arkadaşımızı kaybettik. Daha yaşamının otuzunda, kırkında, ellisinde; hekimiyle, hemşiresiyle, teknisyeniyle sapasağlam sağlık çalışanları idi bu arkadaşlarımız. Sahte ya da yalan değildi bu ölümler. Hem de AKP hükümetinin almadığı önlemler, oluşturulmayan tedbirler yüzünden.

Neden bu aşı bir yıl önce, tüm aşamalarını geçirip, gerekli bilimsel kabul edilebilirliği ile sağlık çalışanlarına ve tüm halka sunulmadı? Neden bu kadar geciktiniz? Pandemi döneminde vaka ve ölüm sayılarında Sağlık Bakanlığı mı, yoksa TTB mi doğruyu söylüyordu? Acaba TÜİK, neden 2021 yılının ölüm istatistiklerini yayınlamadı? Yoksa TTB’nin doğru söylediği mi ortaya çıkacaktı? TTB, neredeyse 10 yıldır kafasını şehir hastanelerine de taktı. Devleti yönetenler; Şehir Hastanelerinin devletin cebinden tek kuruş çıkmadan yapıldığı söylerken; TTB önümüzdeki 25 yıl için bu ülkenin geleceğine 75 milyar dolarlık ipotek konulduğunu söylüyor. Sizce, yalancı ya da sahtekar kim? Sağlık bakanlığının günlük Kovid-19 tablosuna inanan kaç kişi var acaba? Sayın bakan, günlük rakamları acaba kaç ile çarpmamız gerekiyor?

Eğer TTB bunları söylemeseydi, o zaman görevini yerine getirmemiş olurdu. Çünkü 6023 sayılı yasa ile kurulan ve bir kamu kuruluşu olan TTB’nin, yasal görevleri arasında halkın sağlığını korumak var. Pandemiden kurtulmanın kesin ve en önemli yolunun da aşı olduğunu bilim insanları söylemekte. TTB ve uzmanlık dernekleri aylardır etkili, erişilebilir ve ücretsiz bir aşının acilen sadece Türkiye için değil tüm dünya için uygulanmasını savunmuştur. TTB için halkın sağlığının en iyi şekilde korunması bir amaçtır. Ancak 2003 yılında ülkeye getirilen AKP’nin sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık bir ticari alana dönüştürülmüştür. TTB ile AKP arasındaki mücadele tam da buradadır.

8 Ocak 1996. Sevgili Metin Göktepe’nin katledildiği gün. Dönemin başbakanının, içişleri bakanının, emniyet müdürünün Metin’in ölüm nedeniyle ilgili yalanları hâlâ aklımızda. Bugün o kişiler değil, akılda yürekte hâlâ doğruları söyleyenler, Metinler var.Gelecekte de bu böyle olacak. Zaman kimin sahtekar ya da yalancı olduğunu gösterecek. Bizler doğruyu söylemeye devam edeceğiz. Çünkü çocuklarımıza, torunlarımıza sözümüz var.Biz çocuklarımıza yandaşlara aktarılmış milyar dolarlık bir borç değil, onurlu bir gelecek bırakacağız. Ya siz! Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI