11 Ocak 2022 15:56

Şükran’la anmak

Dünya görüşüyle takındığı tavır bu kadar örtüşen bu kıymetli insanı, geride bıraktıklarıyla beraber Şükran’la anmak geliyor şimdilik elimizden.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

Kıvılcım EFTELYA

İnönü Üniversitesi

 

Güneşli, neşeli bir gündü. Çok sevdiğim bir arkadaşımla buluşmuş, yolda gülüşerek yürüyorduk. Birden aklımıza, pandeminin hemen öncesinde gittiğimiz, o günden sonra da hiç gidemediğimiz sahaf geldi. Sahibi orta yaşlı yalnız bir adamdı. “Acaba ne yaptı? Dükkân duruyor mu yoksa kepenk mi indirdi?​” diye düşünürken gitmeye karar verdik. Dükkâna yaklaştıkça kalp çarpıntımız artıyordu. Dükkânın önüne geldiğimizdeyse ağzımız kulaklarımıza vardı çünkü en son bıraktığımız gibi duruyordu ve açıktı. İçeri girdiğimizde sahibi bizi gülerek karşıladı. Bizi unutmamıştı. Bu arada başta “sahaf” dediğime bakmayın yalnız eski kitaplar değil antika eşyaların da bulunduğu bir dükkân burası. Buradan çok fazla antika eşya almışlığım da vardır. En son bir kasetçalar almıştım, bir de birkaç Grup Yorum kaseti…

Dükkânın tozlu raflarında gezinirken elime eski basım bir kitap geçti: Şairler ve Yazarlar Sözlüğü. Tam kitabı yerine bırakacakken yazarın ismi dikkatimi çekti: Şükran Kurdakul. O zaman daha da bir dikkatle inceledim kitabı ve sonrasında da kendime ayırdım. Kitabı almama sebep olan Şükran Kurdakul ismiydi. Kitabın içeriğini şairlerin ve yazarların minik biyografileri oluşturuyor işte. Şimdilerde internete herhangi bir edebiyatçının ismini yazıp aratsanız karşınıza binlerce sayfa çıkar, o edebiyatçıya dair bir sürü bilgiye anında ulaşabilirsiniz. Oysa bu basılı olan bilgiler daha zor elde edilmiş, daha kıymetli gelir bana. Bu yazı bir Şükran Kurdakul biyografisi değildir. Biyografisine ulaşmak isterseniz elinizin altında bir dünya var sonuçta.

Sen misin dünyayı sırtında taşıyan

Avuçlarına düştü gene başın

Sorular ormanında sahipsiz kaldın

Yorgun geyik, yaralı arslan.(*)

 

Kurdakul’un şiirlerini okurken sizi ayrı bir hava sarar. O tanıdık yalınlığıyla ağırlarken sizi öncelikle içinizi ısıtır sonra da bilinmeyen yanıtlara uğurlar sizi. Okuduğunuz her şiirden sonra muhakkak bir soru işareti belirir aklınızın bir ucunda ve o soru işaretine belki de her seferinde farklı yanıtlar verirsiniz. Bilemiyorum bende yarattığı etki bu en azından.

Dizeler yazardım, yaşamımla ödenmiş

(…)

Mahpushane hücrelerinden açık alanlara

Kavganın nice aşamalarından geçip gelmiş

Kardeşliğin, sevginin çarkında bilendiği

 

İnsanlardan ilkelere, ilkelerden insanlara.

Büyük şarkıların coşkusuyla rüzgârlanan

Kanatlarında evreni uçuran aklın değirmenleri

Yenilmez güzelliğim, kırılmaz direncim benim

Bilincimde duydukça tadına vardığım

Ey dağarcığında biriktiren tüm eskimeyenleri,

Ey ölüm kubbelerinde bile ölümsüz kalan…(**)

 

MASA BAŞI EDEBİYATÇILIĞI DEĞİL…

Toplumcu edebiyatçı kimliğinin hakkını verenlerdendir Kurdakul. Masa başı edebiyatçılığı değildir onunki. Alanlarda, mitinglerde, eylemlerdedir, süreç neyi gerektiriyorsa onunla iç içedir. Emeğin, emek mücadelesinin olduğu her yerde bulunmuştur yaşamı boyunca. Şükran Kurdakul, 15 Aralık 2004’te aramızdan ayrılır.

Darda kaldık seferberlikte gibi

Bakakaldık gidenlerin ardından

Ekmeğin şiirini yitirdi ortalık

Türkiyem nereye götürüyorlar seni(***)

 

AYNI ZAMANDA EDEBİYAT TARİHÇİSİ

Bir edebiyatçı olduğu kadar bir edebiyat tarihçisidir aynı zamanda Kurdakul. Edebiyat tarihçisi yanını “Şairler ve Yazarlar Sözlüğü” elime geçtiğinde öğrenmiştim. Kitabın önsözünde şu yazar:

Yüzyıllar boyunca edebiyat, dil ve düşün alanlarındaki çalışmalarıyla kültürümüze geniş katkıda bulunan şair ve yazarların hayat hikayelerini, eserlerini toplu olarak sunmayı amaçlayan bu kitabın hazırlanışında, şu ilkeler uygulanmıştır:

Sanatçının yaşamındaki her olayı doğru saptamaya çalışmak; sanatçı kişiliğini açıklayan yargılarda elden geldiğince nesnel davranmak; bunu sağlamak için de eleştirmen ve edebiyat tarihçilerinin yargılarını özetlemek; yazar ve şair üzerinde daha geniş bilgi edinmek isteyenlere baş vuracağı kaynakları göstermek…” (1)

 

Bu sözlerden anlıyoruz ki Şükran Kurdakul; gerçek edebiyatın ve gerçek edebiyat tarihinin peşinden gitmiştir ömrünce. Eksik verilen ya da sonradan uydurma bilgileri elinin tersiyle itmiştir. Bir diğer önemsediği konu ise bir yazarı değerlendirirken dönemin koşullarını göz önüne alarak bir değerlendirme yapmak. Bu da değerlendirmelerinde adaletli ve gerçek saptamalarda bulunmasına neden olur.

Şükran Kurdakul’a dair ne kadar yazılsa da eksik kalacak gibi geliyor. Kıymetinin çok daha fazla bilinmesi gereken bir edebiyatçı/edebiyat tarihçisi. Dünya görüşüyle takındığı tavır bu kadar örtüşen bu kıymetli insanı, geride bıraktıklarıyla beraber Şükran’la anmak geliyor şimdilik elimizden.

 

(1) Kurdakul, Şükran(1973), Şairler ve Yazarlar Sözlüğü(Bilgi Yayınevi)

(*) Şükran Kurdakul’un “Sen Misin” şiirinden bir kesit.

(**) Şükran Kurdakul’un “Ölümsüz Kalan” şiirinden bir kesit.

(***) Şükran Kurdakul’un “Türkiyem Nereye Götürüyorlar Seni” şiirinden bir kesit.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Beslenme, sınıflar ve sağlık

SONRAKİ HABER

Kentsel dönüşümün yapıldığı Kaynartepe’de yurttaşlar: Bize verecekleri parayla ev alamayız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa