Kazakistan’da neler oluyor?
“Ben katılırım ama yanımdakini bilmem”, “bunlarla yol yürünmez” sözleriyle sıra arkadaşlarımıza güvenmemezlik etmeden en yakınımızdaki arkadaşlarımızdan güç alarak ilerlemeliyiz."
Fotoğraf: AA
Hazal GÖÇMEN
Bilkent Üniversitesi
Ücretlerin eridiği, halkın artan zamlar altında ezildiği, temel yaşam ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığı bir ülke… Kazakistan… Geride bıraktığımız haftadan itibaren Kazakistan halkının artan zamlara karşı tepkisi sokaklara taşarak kazanımları beraberinde getirdi. Tepkinin sokakta örgütlenmesini doğuran kıvılcım doğal gaz zengini Kazakistan’da akaryakıta gelen zam ile ülkeyi saran bir ateşe dönüştü. Parlamentosunda muhalefet bulunmayan ülkede bildirilmeyen protesto gösterileri yasa dışı sayılıyor ve nadir yaşanıyordu. 2022’nin ilk halk ayaklanmasına, her geçen güne yeni bir zam haberi ile uyandığımız, tek adam yönetiminin demokratik hak ve özgürlüklere saldırılarla iktidarını sürdürdüğü Türkiye’den bakmak verimli olacaktır.
HÜKÜMET İSTİFA ETTİ ZAMLAR GERİ ÇEKİLDİ
İlk olarak Kazakistan’da son bir haftada yaşanan sürece kısaca göz atalım. Kazakistan’da eylemler daha önce işçi ölümlerinin de yaşandığı, çok uluslu şirketlerin dev karlar elde ederken işçilere asgari ücreti bile tam vermediği Janaozen’de petrol işçilerinin inisiyatifiyle başladı. Ücretlerin erimesi, Kazakistan parasının değer kaybetmesi ve doğalgaz zengini bir ülkede hem evlerde hem de araçlarda kullanılan yakıta zam gelmesi eylemlerin fitilini ateşleyen gelişmelerdi. Tabii ülkedeki yolsuzluklar da eşitsizliği çarpıcı biçimde öne çıkarıyor. Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev sarayda yaşıyor ve Kazakistan’ın en zenginlerinden. Onun da kızları ve damatları dolar milyarderi, ülkede kaynakların başında onlar yer alıyor.
Bu koşullara karşı patlayan eylemlerin öne çıkan özelliklerinden biri örgütsüzlüğü. Kazakistan’da örgütsüzlüğün nedenlerinden biri sendikaların, siyasal partilerin örgütlü bir mücadele geleneğinin tam olarak yaratılamamış olması. Zamlara karşı artan tepkinin ardından hükümet istifa etti ve akaryakıt zammı geri alındı. Bunlara ek olarak Kazakistan halkı 1993 Anayasasının restorasyonunu ve parti, sendika kurma hakkının tanınmasını; siyasi mahkumların serbest bırakılmasını ve baskıya son verilmesini talep ediyor. Çünkü Kazakistan’da da muhalefet baskı altında kimi hapiste kimi ise ülke dışında. Fakat, Cumhurbaşkanı Tokayev protestolar nedeniyle üyesi oldukları Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü liderlerine yardım çağrısında bulundu. Bu çağrının ardından Rusya, Ermenistan ve Belarus, Kazakistan’a eylemleri bastırmak için asker gönderdiler. Son gelişmelerin ardından binlerce eylemcinin göz altına alındığı biliniyor.
DEĞİŞİM ANCAK HALK MUHALEFETİ İLE GERÇEKLEŞEBİLİR
Türkiye’de de bir avuç kapitalistin tüm zenginliği aralarında paylaştığı, halkın ise faturaların ve temel yaşam ihtiyaçlarının altında ezildiği, gençlerin erken yaşlarda güvencesiz koşullarda çalıştığı, sosyal paylaşım alanlarının daraldığı arkadaşlarıyla birlikte oturup bir kahve içmenin dahi lüks olduğu bir dönemdeyiz. O nedenle aklımıza gelen ilk soru “daha ne kadar böyle devam edecek?” oluyor. Bu soruya “ne yapacağız?” sorusunu da ekleyebiliriz. Elbette seçeneklerden biri seçimleri beklemek, tek adam yönetimini Millet İttifakı’nın göndereceğini düşünmek olabilir. Fakat Türkiye halkı mücadele ederek kazanmanın deneyimlerine sahip. Örneğin 1980 darbesinin baskı koşullarını yıkan bahar eylemlerinde Zonguldak’tan başlayan madenci yürüyüşü “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı” sloganı ile dönemin Özal iktidarını devirdi. Seçimleri beklemeye devam ederek burjuvazi arasında bir iktidar değişikliğinde AKP’nin ismi gitse de cismi kalmaya devam edecektir. Bu durumda zaten CHP ve Millet İttifakı’nın muhalefeti sınırlandırdığını, daha etkili bir muhalefetin tek adam yönetimini durduracak olduğu düşünülebilir. Elbette daha etkili bir muhalefet tek adam yönetimini geriletecektir. Fakat Kazakistan’dan başlayarak dünyadan örnekleri incelediğimizde etkili bir değişimin ancak halk muhalefeti ile geleceği görülüyor. Dolayısı ile “CHP ile olmaz” diyen arkadaşlarımız muhalefeti ilk önce kendilerinde ve çevrelerindeki örgütlü güçte aramalıdır. Çünkü değişimin esas kaynağı orada yatmaktadır; aradığımız güçlü muhalefet uzakta değil aslında ta kendimiziz. “Ben katılırım ama yanımdakini bilmem”, “bunlarla bir yol yürünmez” sözleriyle sıra arkadaşlarımıza güvenmemezlik etmeden en yakınımızdaki arkadaşlarımızdan güç alarak ilerlemeliyiz. Üniversiteli gençliğin ortak taleplerinden biri haline gelen “Atanmış rektör istemiyoruz” talebi Boğaziçi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’nun görevden alınmasının üzerinden daha bir sene bile geçmeden mücadelenin kazanımları bu kadar hızlı unutulmamalı.
ACİL TALEPLERİMİZ ETRAFINDA BİRLEŞELİM
Kazakistan’daki gelişmeleri “Orada halk hareketi olmuş fakat Türkiye’de olmaz” biçimiyle değerlendirenler de olabilir. Fakat yazının başında değindiğimiz gibi Kazakistan protestoların yaygın biçimde yaşandığı bir coğrafya değil. Aynı zamanda Türkiye’de gençlik kesimleri ile işçi ve emekçiler istikrarlı bir mücadele etrafında kazanım elde etmenin deneyimlerine sahip. Türkiye açısından da sınıf eşitsizliklerinin derinleştiği, halkın yoksullaştığı, gençlerin ülkede bir gelecek görmekte zorlandığı durumda acil talepler etrafında örgütlü birlikteliği sağlamak bugünün ihtiyaçlarından. Sokakta mücadelenin koşulları geldiğinde burjuvazinin iktidarının baskı ve zulmünün mü yoksa halk mücadelesinin kazanımlarının mı konuşulacağı hangisinin örgütlülük düzeyinin ileri olduğu ile belirlenecek.