Tarikat elinde esir olan çocuklar | Zincirleme bir suç organizasyonu
"Böyle gittiği sürece Enes ne ilk ne de son olacak. Ve hiçbir yerde hiçbir kimsenin çocuğu güvende olmayacak."
Fotoğraf: Pixabay
Mustafa HOŞ*
Enes Kara’nın ölümü sonrası tarikatlar ve cemaatler yeniden tartışılmaya başlandı. Aslında tekke ve zaviyeler 30 Kasım 1925 tarihinde kapatıldı. Resmi Gazete’nin 13 Aralık 1925 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya göre şeyhlik, babalık ve halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar.
Tekke ve zaviyelerin yasal anlamda durumu budur. Buna rağmen fiili durum yaratıldı ve özellikle AKP iktidarı ile sosyal yaşamın bir parçası haline getirildi. Tarikatların üzerine AKP döneminde yapılan doğru dürüst bir araştırma da yok. Son bilimsel araştırma Profesör Esergül Balcı tarafından yapıldı. Balcı’ya göre Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların 400 kolu bulunuyor. Sadece İstanbul’da 448 tekke faaliyetlerini açıktan sürdürüyor. Çoğunluğu İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere 800’ün üzerinde faal medrese var. Büyükşehirlerde kaç apartman medresesinin faaliyette olduğu da bilinemiyor. Balcı’nın araştırmasındaki en çarpıcı sonuçlardan biri de Türkiye’de bir milyon civarında çocuğun tarikatların elinde bulunması. Bu sayı her geçen gün artıyor. Aslında bu çocuklar esir çocuklar. Hiçbir hayatları yok. Dayatılan yaşam dışında. Yani tablo hiç iç açıcı değil. Peki bu çocuklara ne oluyor. Enes ilk mi son mu? Son birkaç yılda yakından takip ettiğim tarikat/cemaat/vakıf gibi yerlerde yaşanan istismar/cinsel istismar/baskı/şiddet olaylarına kısaca bakalım. Aslında nasıl bir tablo var? Farklı şehirlerde, farklı cemaat ve vakıf yerlerinde yaşananlar sanki birbirinin kopyası gibi. Bu kadar çok benzerlik olan suçlar bize çok şey anlatıyor. Neler yaşandı görelim?
ENSAR ÇIĞLIĞI
Karaman’da ENSAR ve KAİMDER’in kaçak yurt/evlerinde Muharrem Büyüktürk adlı belletmenin 9-10 yaşlarında bilinen 9 çocuğa tecavüz ettiği ortaya çıktı. Bilinen 9 çocuk ama derinleştirilmesine araştırılsaydı sayı daha fazla olabilirdi. Ama araştırılmadı. Çocuklara tecavüz edilen yurt yasal değildi. Çünkü o dönemde ilk ve ortaokul çocukları için yurt açabilme hakkı sadece devlette vardı. Ensar’dan sonra bu yönetmelik değiştirildi. Denetleyen, soran ve takip eden yoktu. Denetlemesi gereken Vali Murat Koca ve Dönemin Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu kaçak yurtlara girip çıkmış ve makamlarında çocuklara tecavüz eden Muharrem Büyüktürk’ü ağırlamışlardı. Davada asıl sorumlular yok sayıldı. Ensar yöneticileri, Vali, Milli Eğitim Müdürü yargılanmadı. Dava için gizlilik kararı alındı. Muharrem Büyüktürk’e ilk celsede 508 yıl 3 ay hapis cezası verilerek dava kapatıldı. Ensar sorumlu olmasına rağmen mağdur ailelerin avukatlığını yaptı. Dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” dedi. Daha sonra bakan için verilen gensorunun reddi sonrası AKP’li vekiller tebrik kuyruğuna girdi. “Bir kere rastlanması” bakış açısı zaten çok yaralayıcı ama zaten Ensar’da ilk kez olmuyordu. Daha önce Çorum, Bitlis ve Rize eski Ensar başkanının karıştığı cinsel istismar olayları yaşanmıştı. Ensar’da AKP tüm kadro olayın karartılması için çalıştı. Karaman’da da şehrin adı kirlenmesin kötülüğü altında birleştiler.
GERGER’DE NE OLDU?
Adıyaman Gerger İmam Hatip Okulunda hademe olarak görev yapan Mehmet Sait Güler yaşları 8-9-10 olan 18 çocuğa cinsel istismarda bulundu. Şikayet üzerine yakalandı. Dava için hemen gizlilik ve yayın yasağı kararı alındı. Tıpkı Ensar gibi alelacele bir mahkeme ile dava bitirildi. Hademe Mehmet Sait Güler 571 yıl ceza aldı. Hademenin çocuklara tecavüzünde sorumluluğu bulunan il milli eğitim müdürü ve okul müdürü, müdür yardımcısı yargılanmadı. Yargılanmalıydı çünkü öğrenci yurdu bu hademeye teslim edilmişti. Yasal mevzuata göre yurda girmesi mümkün değildi. Mehmet Sait Güler’in tarikat bağı da davada hiç gündeme gelmedi. Mahkeme dosyasında 18 çocuk istismar edilmişti ama geçmişe dönük bir araştırma yapılmadı. Mezun olmuş eski bir öğrencinin şikayeti ile tecavüzler ortaya çıktı ama şikayetçi çocuğun söylediği yıllar mahkeme kapsamı dışında bırakıldı. Okul Müdürü Mehmet Kabakçı bu rezaletten sonra Gürcistan Batum Türk Lisesine ödül olarak atandı.
KİLİS KARANLIĞI
Kilis’te İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Pehlivan yaşları 7, 8, 10 ve 11 olan toplam 14 çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan tutuklandı. Dava için gizlilik kararı alındı. Olay zihinsel engelli bir çocuğun kendine yapılanları sürekli taklit etmesiyle ortaya çıktı. Daha sonra tecavüzcü Mustafa Pehlivan’ın aşiret bağı ve milletvekili akrabasının baskısıyla öğrencilere ve öğretmenlere baskı uygulandı. Dava kamuoyundan kaçırıldı. Gizlilik kararı alındı. Gözlerden uzak bir şekilde ceza verilerek kapatıldı.
DİKİLİ’DE SÜLEYMANCI YURDU
Dikili’de Süleymancılara ait yurtta 7 erkek öğrenciye tecavüz edildi. Yurt, Temizlik Görevlisi Ömer Faruk Ergen’e teslim edilmişti. Hademe kadrosu olan bu kişi aynı zamanda Kur’an dersi de veriyordu. Yasal olarak ders verecek ve yurtta kalacak hiçbir yasal durumu yoktu. Ne müdür ne başka biri denetliyordu. Ailelere konuşmayın baskısı yapıldı. Süleymancılar avukatları ailelere gidip vekalet istedi. Ensar’da olduğu gibi. Yurdun Temizlik Görevlisi Ömer Faruk Ergen tutuklandı. Çocukların avukatı “Konuşamam beni bitirirler” dedi.
FIKIH-DER GÖRMEZLİKTEN GEL
Bir başka toplu tecavüzün yaşandığı yer İstanbul’daki Fıkıh-Der oldu. Fıkıh-Der’e ait Kur’an kursunda 20’yi aşkın çocuk istismar edilmiş ve bunlardan 6’sı şikayetçi olmuştu. Kur’an kursu kaçaktı. Yani yasal olarak prosedürlere uygun değildi ama 6 yıldır faaliyet gösteriyordu. Ve denetleyen hiç olmadı.
Fıkıh-Der’in Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Işıktekin, Denetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hacı Serkan Bektaş, Tarık Bektaş tutuklandı. İstinafta cezaları onandı. Ömer Işıktekin’in bir vaazında söylediği şu sözler akıllarda kaldı. “Yanlış yapılmış olabilir, kin besleme, kibir besleme. Müslüman’ın Müslüman’da hakları vardır. Görmemezlikten gel, duymamazlıktan gel, bilmemezlikten gel. Zaten bir insan her şeyi görürse, duyarsa mutlu olmaz. Görmeyeceksin, duymayacaksın, bilmeyeceksin. Öyle değil mi?”
UŞŞAKİ TACİZCİ
Uşşakiler olarak adlandırılan tarikatın Şeyhi Fatih Nurullah Şağban 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar etti. Uşşakiler ülkenin dört bir yanına yayılmış oldukça geniş bir kesimde faaliyet gösteren bir tarikattı. Şeyhleri Fatih Nurullah Şağban Ayasofya’nın ibadete açılmasından sonra “İslam devleti kuracağız” açıklamasını yapmıştı. Taciz iddialarından sonra tutuklandı. Tarikat faaliyetleri oğlu ve karısı tarafından sürdürülüyor.
ÇİVRİL’DE BENZER REZALET
Denizli Çivril’de Süleymancılara ait Kervansaray Öğrenci Yurdunda 12 yaşındaki erkek çocuk belletmen olarak görev yapan Emre Türkkol tarafından tecavüze uğradı. Belletmen diyorlardı ama yaşı daha 19 idi. Yasal olarak belletmenlik yapacak koşulların hiçbirine sahip değildi. Defalarca tecavüze uğrayan çocuk durumu yurt müdürü olarak bildiği Murat Çaltuş’a anlattı. O da olayı unutmasını ve kapatmasını söyledi. Tecavüz edeni de korumak için başka bir yurda gönderdi. Çocuk okulda intihar edeceğini ve başından geçenleri anlattığı notu okul camından dışarı attı. Rehber öğretmenin notu bulmasıyla tecavüzcü Emre Turkkol tutuklandı. Olayı kapatmaya çalışan Murat Çaltuş yargılanmadı. Onun şikayetiyle haberi yaptığım için ben yargılanıyorum.
KONYA’DA YAKILAN ÇOCUKLAR
Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde bulunan Süleymancılar tarikatına ait Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdu, 2008 yılında sabaha karşı büyük bir patlamayla çöktü. Yurtta yaz tatilinde Kur’an kursu gören kız öğrencilerden 17’si ve bir eğitmen enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi, 29’u yaralandı. Binanın tapusu yoktu, ruhsatı yoktu. Kursta kullanılan LPG tankının kurulması ve işletilmesi için izin yoktu. Kurs da yasal değildi. Süleymancı Dernek Başkanı Mehmet Semerci ve Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek 2 ay, Dernek İkinci Başkanı Mehmet Göktaş ise 9 gün tutuklu kaldı.
Kim ne dedi?
İlçe Müftüsü Mehmet Ak: Süleymancılara bağlı faaliyet gösterdiğini duydum, “Denetliyorum” sanılmasın diye hiç içine girmedim.
Barış Semerci (Faciada 12 yaşındaki kızını kaybetti): Takdiri ilahi. Kimsenin ihmalini görmedim. Sakın kurs için kötü bir şey yazmayın.
Ahmet Atayer (Faciada kızı yaralandı): Kızımız baleye, diskoya gitmiyor, olay niye abartılıyor? Yöneticiler suçsuz, şikayetçi değiliz.
Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek: Kurs değildi. Çocuklar yurtta temizlik yapmak için kalıyordu.
ALADAĞ’DA YAKILAN ÇOCUKLAR
Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılara ait Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda yangın çıktı. Yangında 11’i öğrenci 12 kişi yaşamını yitirdi. Yangının elektrik panosundan çıktığı anlaşıldı. Yurt kaçaktı ve aileleri bu yurda zorlayan da İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’tı. Çocukların dışarı çıkmaması için yangın merdivenlerine açılan kapılar düzenli olarak kilitli tutuldu. Faciadan iki gün sonra Süleymancıların Avukatı Adem Metik Aladağ Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe ile başvurdu. Dilekçede diri diri çocukların yandığı yurdun buzdolabında bulunan 35 kilo etin kendilerine teslim edilmesini istedi.
MUŞ’TA KUR’AN KURSUNDA İNTİHAR
Muş Merkez Karşıyaka Kur’an kursunda 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz isimli bir çocuk kursun tuvaletinin kapısına kemerle asılı olarak bulundu. İmamlığını amcasının yaptığı camiye bağlı Kur’an kursundan yaralı olarak hastaneye kaldırılan Mehmet Halit Yavuz vefat etti. Dava için gizlilik kararı alındı.
ANTALYA ALİMDER’DE KAFASI KESİLEN ÇOCUK
Antalya Kepez’de İlim ve Kültür Derneğine (Alim Derneği) ait yurtta kalan Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 1. sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Mehmet Sami Tuğrul Yurt Çalışanı İhsan Güney adlı kişi tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. ALİMDER Yurt değil öğrenci evi olduğunu açıkladı. Baba Halil Tuğrul “Bugün bizim Şeb-i Arusumuz, biz bunu düğün gecesi olarak düşünüyoruz. Kendisinin kaldığı, konakladığı eller, emin ellerdi. Biz bundan eminiz” dedi.
DİYANETİN ERZURUM REZALETİ SUSKUNLUĞU
Erzurum’da Diyanete bağlı Palandöken Hacı Bahattin Evgi Kur’an Kursu’nda yaşları 10-11 arasında olan 7 çocuk cinsel istismara uğradı. Yurt akşamları geçici belletmen kadrosuna alınan istismarcıya teslim edildi. Denetleyen de olmadığı için pedagojik bir formasyonu olmayan istismarcı çocuklara istediği kötülüğü yapacak ortam buldu. Çocukları istismar eden geçici belletmen tutuklandı. Dava için gizlilik kararı alındı. Diyanet ve İl Müftülüğü aradan geçen 1 ay içinde tek satır açıklama yapmadı.
ENES’İN ŞAMAR GİBİ ÇIĞLIĞI
Elazığ’da, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf Öğrencisi Enes Kara, video çektikten bir ay sonra hayatını kaybetti. Enes Kara, videoda ailesinin zoruyla bir cemaat evinde kaldığını anlattı. Kara, cemaat evinde yaşama sevincinin nasıl çalındığını, psikolojik olarak yorulduğunu belirtti. Enes Kara’nın intihar ettiği söylendi ama valilik ve yetkili isimler hiçbir açıklama yapmadı. Nasıl intihar ettiği ve otopsi raporları açıklanmadı. Enes’in videosu için yayın yasağı kararı alındı. Valilik Elâzığ’da gösteri ve yürüyüşleri yasakladı. Yerel Günışığı gazetesinde yazı işleri müdürü olan Faik Akgün’ün “Cemaat baskısına dayanamadı. İntihar etti” haberi silinip görevine son verildi.
Baba Mehmet Kara TELE 1’den Fırat Yeşilçınar’a “Kaldığı yer güzel insanların kaldığı yer. Talebelerin kaldığı yer. Orada kalmasını tavsiye ettim. Devlet yurduna başvuru yapmadık. Durumumuz iyi. Manevi olarak ahiretine faydası olsun istedim. Ben 25 yıldır Risale-i Nur okuyorum. Bir zararını görmedim. Ben bu cemaatin 25 yıldır içindeyim. Kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu. Sürekli arkadaşlarıyla iletişim halindeydik. Birkaç ay kalır sonra alışır dedim” diye açıklama yaptı. Sonra bu açıklama için yayın yasağı kararı aldırttı.
BÖYLE GİTTİĞİ SÜRECE ENES NE İLK NE DE SON OLACAK
Son birkaç yılda tarikat/cemaat/Diyanet/milli eğitim yurt ya da evlerinde yaşananlar bunlar. Ne çok benzerlik taşıyorlar. Sanki birbirinin kopyası gibi. Organize bir suç şebekesi gibi. Sadece bu olaylara bakıldığında durum bir din temelli tartışmayı aşmış görünüyor. Zincirleme bir suç organizasyonu olarak ele alınması gerekiyor. Bir sarığı ve cüppeyi kapanın tarikat kurabildiği bunun sonucunda imtiyaz elde ettiği düzen Türkiye’nin en büyük sorunudur. Böyle gittiği sürece Enes ne ilk ne de son olacak. Ve hiçbir yerde hiçbir kimsenin çocuğu güvende olmayacak.
*Gazeteci