Güney Almanya’da köylü isyanları: Çarığı bayrak yapıp taşıdılar
Feodalizmin kahredici baskıları bir yana, köylüler için yaşam, açlık-ölüm sınırında gidip geliyordu. Açıktan yapılan adaletsizlik ve baskılar sonucu başkaldırı ve savaşlar kaçınılmazdı.
Fotoğraf: Ali Çarman/Evrensel
Ali ÇARMAN
Stuttgart
2021 yılı son günü Schorndorf’ta oturan bir aile dostumuzu ziyaret etmeden önce, bu küçük yerleşim yerini biraz dolaştık. Şehir merkezinde bulunan Evangelische Stadtkirche (kilise) bahçesine dikilmiş anıtlar dikkatimizi çekti. Bunlar Armer Konrad (Yoksul Konrad) isyanlarına katılan önderleri anmak için kilise önündeki alana konmuştu.
Her halkın tarihinde devrimci gelenekler ve ilerici kalkışmalar olduğu gibi Alman halkının tarihinde de diğer halklarla yarışacak kadar övünç kaynağı hümanist, devrimci kişiler yetişmiş; büyük savaşlar olmuştur.
ÇÖZÜLME SÜRECİNDEKİ FEODALİZM
Parçalı siyasal yapısı nedeniyle iktisadi bütünlüğü diğer birçok Avrupa ülkesi gibi gerçekleştirmeyen Almanya’da feodal düzen 16. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş çatırdamaya başladı. Bu yıllarda, serfler-köylülerin ellerindeki tarım ürünleri kırsal bölgelerde, zanaat ürünleri ise kentlerde yoğunlaşmaktaydı. Almanya, madencilik alanında Avrupa birincisi olacak kadar yetkindi. Dokumacılık benzeri alanlarda ise hızla büyümekteydi. Kapitalist gelişme öyle bir boyut almıştı ki ilerleyişi ömrü dolan feodalizm duvarına çarpmaktaydı.
Tarihin motorunu ileri taşıyan bu gelişmeye rağmen ekonomik ve siyasi alanda hâlâ feodalizm ve kiliseler egemendi. Feodalizmin kahredici baskıları bir yana, köylüler için yaşam açlık-ölüm sınırında gidip geliyordu. Köylüler ürettiklerinin ancak altıda birini alabiliyor geri kalanına senyör, kilise, angaryacılar ve devlet el koyuyordu. Açıktan yapılan bu adaletsizlik ve baskılar sonucu başkaldırı ve savaşlar kaçınılmazdı.
KÖYLÜ ÇARIĞININ BAYRAK OLMASI
Toplumun değişik katmanlarında mayalanmakta olan aydınlanmacı, reformcu fikirler zaman zaman kendini değişik biçimlerde gösterir. O dönemde kilisenin ve beylerin yaptırımlarına karşı çıkış, hümanist fikirleri ileri sürme doğrultusunda bir kültür mayalanmaktaydı. Ve nihayetinde 15. yüzyıl Almanya’da ayaklanmaların ve köylü savaşlarının yüzyılı oldu. 130 binden fazla köylünün katledildiği yüzyıl olarak tarihe geçti.
Almanya’nın güneyinde köylüler gizli toplantılarda bir araya gelerek (1493-1517) BUNDSCHUH hareketini başlattılar. Bir yanda her türlü donanım ve güce sahip prenslerin ordusu, diğer yanda elde avuçta ne varsa onu silah olarak değerlendiren köylüler…
Memningen, Böblingen, Rems-Murr, Vilingen, Konstanz, Weinsburg, Bruchsal, Heilbronn, Würzburg, vb… geniş bir alana yayılan gizli örgütün 7 bin üyesi vardı. Yoksulluğun ve baskının girdabında hayat kavgası veren köylüler bayrak olarak içinde bulundukları durumu tarif eden yıpranmış eski bir köylü çarığını sembol olarak seçtiler. Çarık resimli bayrak savaşta direnen köylülerin elinden düşmedi.
Köylü ayaklanmaları, feodal baskı ve soygunun had safhalara vardığı bölgelerde daha çok görüldü. Buralarda köylüler var güçleriyle direndiler. Schondorf gibi bazı küçük yerleşim bölgeleri kısa süreliğine de olsa köylülerin eline geçti.
KANLA SULANAN GOLDBERG
Baden-Wüttemberg eyaleti köylü savaşlarının yoğun yaşandığı bölgeler arasında yer aldı. Hareketin bastırılmasında rol alan Schwabischer Bund denilen ordunun komutanlığını yapan Truchsess von Waldburg’un acımasızlığı sonucu oluk oluk kan döküldü; tam bir katliam yapıldı.
4 bin asker ve 1500 atlıdan oluşan beylerin ordusu sabah saatlerinde Böblingen önlerinde köylüler ile karşı karşıya geldi. Büyük savaş başladı. Güçler dengesinin hiç olduğu bu savaşta Böblingen öğle saatlerinde teslim oldu. Köylüler savaşarak geri çekilmeye başladılar.
İkindi vakti bir kez daha Goldberg’de karşı karşıya gelindi. 5 bin köylü hunharca katledildi. Katillerin ordusunda sadece 50 kayıp vardı. Böylece bir direniş noktası daha yok edildi.
KALKIŞMA KANLA BASTIRILDI
1514’te başlayan ve tarihin altın sayfalarına Yoksul Konrad isyanı olarak geçen köylülerin isyanı köylü savaşlarının sadece birisidir.
Kilisenin karşısında bulunan evin duvarında paslanmaya yüz tutmuş koca bir balta asılı. Köylülerin isyanına önderlik edenlerden 10 kişi halka açık mahkemede göstermelik olarak yargılanmış ve bu baltayla idam edilmişler.
İdam edilen önderler; Jakob Dautel, Hans Cleesattel, Jakob Dut, Ludwig Fasolt, Hans Fürts, Jörg Kremer, Michael Schmid, Bastian Schwartz, Hans Volmar, Hans Weyss. Zulme ve soyguna artık yeter diyenlerden Jakob Dautel’in kafası kale burçlarında günlerce sallandırılmış.
Savaş sonrası ele geçirilen Yoksul Konrad hareketinin önderlerinin kiminin başı kesildi, kiminin bedenleri dörde bölündü, kimi ise köy yollarında çarmıha gerildi. Öyle ki bazı öne çıkan önderlerin, örneğin Caspar Pregatzer, evi dahi yıkıldı.
Köylü savaşlarının, daha doğrusu reformcu fikirlerin benimsenmesinin ilk önemli adımlarından birini atan Martin Luther’in soylular sınıfına bütün asileri öldürün diyebilecek kadar ihanet etmesi ve vakitsiz başlatılan ayaklanmalar olmasaydı belki de zafer kaçınılmaz olurdu. Büyük bedeller ödenen bu savaşlar Almanya’da ulus olma yolunda adımlar atılmış kanlı bir yol oldu.
ANILARINA SAYGIYLA
Aristokrasinin, kilisenin gerici güçlerine karşı ölüm kalım pahasına verilen mücadele sonucu, Almanya’da hümanist, ilerici fikirler daha da yayıldı.
Köylüler savaşını vakitsiz başlayan burjuva devrimi olarak değerlendiren Engels, Köylüler Savaşı adlı çalışmasında yenilginin temel nedeni olarak Alman kentsel burjuvazisinin kaypak ve haince tutumunu işaret eder. Bu ayaklanmalara dinsel peşin hükümleri tarihin çöplüğüne atma eylemi de denebilir.
Almanya, zengin hümanist ve devrimci geleneklere sahip. Tarih dediğimiz şey aslında sadece ve sadece geçmişe bakmak değildir. Bugünü anlama ve yarını kurma bakımından insanlığın, ezilen ve sömürülenlerin mirasını değerlendirme çabasıdır. Zira bu yol insanlığı daha güzel ve adil bir dünyaya götürecek yoldur.
Kilisenin bahçesinde bu kahramanları unutmamak için dikili anıtlara uzun uzun bakarak insana olan inanç, umut ve güvenimizi bir kez daha tazeledik.
Kişinin büyüklüğü ve ölümsüzlüğü; prens, papaz, hakim, bey olmakla değil; yaşamda ezilenler ve sömürülenler yararına yapmış olduğu çalışmalar, fedakarlıklarla ölçülür. Bu yola girmiş her kişinin ömrü insanlık tarihi kadar uzun olur.