Rusya, Ukrayna’yı işgale mi hazırlanıyor?
Ukrayna üzerinde tansiyon artarak devam ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı, bugün Kiev’i yarın da Moskova’yı ziyaret edecek. ABD ve müttefikleri ise savaş ihtimali üzerinden hazırlıkları yapıyor.
Fotoğraf: ritmeurasia.org
Yücel ÖZDEMİR
Köln
ABD ve NATO ile Rusya arasında geçen hafta yapılan stratejik görüşmelerden ciddi bir sonucun çıkmamasının ardından, Ukrayna üzerinde tansiyon artarak devam ediyor. Özellikle ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye hazırlandığına dair iddialarda bulunarak, karşı hamle yapmanın adımlarını atıyor.
Geçen hafta Cenevre ve Brüksel’de yapılan görüşmeleri değerlendiren ABD Başkanı Joe Biden’ın Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, diplomatik görüşmelerin devam edeceğini belirttikten sonra, “Askeri çatışma olasılığı çok büyük” dedi. ABD kaynakları ayrıca Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askeri gücünü 110 bine çıkardığı, Asya tarafındaki askeri gücünü Batı’ya kaydırmaya hazırlandığını ileri sürüyor. Rusya tarafı ise önümüzdeki dönem görüşmelerin nasıl devam edeceği konusunda ABD ve NATO’ya kesin bir öneride bulunmadı.
Gerilimin yüksek olduğu şu günlerde Yeşiller Partisi üyesi Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bugün ve yarın Kiev ve Mokova’da mevkidaşlarıyla görüşmeler yapacak.
Ziyaretin Kiev ayağında Baerbock ayrıca Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile de bir araya gelecek. Görüşme öncesinde Alman basınında yer alan haberlerde Baerbock’un her iki başkentte de diyalog mesajı vereceği ve “Normandiya Formatı”nın canlandırmasını önereceği dile getirildi. Almanya ve Fransa tarafından başlatılan dörtlü formata Rusya ve Ukrayna da katılıyor ve doğrudan görüşmeler yapıyor. Daha önce dört ülke arasında üzerinde uzlaşma sağlanan Minsk Anlaşması, Doğu Ukrayna’da 2014’te bağımsızlığını ilan eden Donbass bölgesinde savaşın bitirilmesi için geniş özerklik haklarının verilmesini içeriyordu. Ancak, Ukrayna yönetimi anlaşmayı hayata geçirmeye yanaşmadı.
ALMANYA SİLAH VERECEK Mİ?
Baerbock’un Kiev ziyareti öncesinde en çok yazılanların başında Almanya’nın Ukrayna’ya askeri yardımda bulunup bulunmayacağı oldu. Zira Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi Andrij Melnyk, basına yaptığı açıklamada, Almanya’ya Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu silahları vermesi çağrısında bulunmuştu. Baerbock, seçim kampanyası sırasında doğrudan silah satışına karşı çıkmıştı. Ancak bugün Ekonomi Bakanı olan Yeşiller’in eski Eş Başkanı Robert Habeck ise Doğu cephesini ziyaret ederek silah yardımında bulunması çağrısında bulunmuştu.
Önceki Alman hükümeti de doğrudan silah satışına karşı çıkarak, sadece ihtiyaç duyulan küçük araçların verilebileceğine karar vermişti.
Tansiyonun yükselmesiyle birlikte Ukrayna’nın silah talebinin yükseleceği tahmin ediliyor. Ancak özellikle Başbakan Olaf Scholz’un Rusya ile ilişkileri daha fazla germeme adına buna sıcak bakmayabileceği ifade ediliyor.
Ukrayna’nın bir diğer önemli talebi ise Almanya ile Rusya arasında doğrudan doğalgaz sağlayacak Kuzey Akımı 2 hattının devreye konulmaması. Konunun Baerborck’un Zelenskiy ve mevkidaşı Dmitro Kubela ile yapacağı görüşmede de gündeme gelmesi bekleniyor.
MOSKOVA DURAĞI ÖNEMLİ
Rusya’ya karşı insan hakları ve demokrasi konusunda sert bir çizginin izlenmesinden yana olan Baerbock’un yarın Moskova’da mevkidaşı Sergey Lavrov ile yapacağı görüşme de Almanya ve AB’nin tutumu açısından önem arz ediyor. Rusya geçen hafta ABD ve NATO’dan yazılı güvenlik garantisi talep etmiş ve NATO’nun Doğu’ya genişlemesinin kesin olarak durdurulmasını talep etmişti.
ABD Başkanı Biden ve diğer yetkililer böylesine bir güvencenin verilmesine karşı. Almanya ise henüz kesin olarak bir politika belirlemiş değil. Sadece NATO bünyesinde ABD’nin politikalarına destek vermekle yetindi.
ABD ENERJİ TEKELLERİ SAVAŞA HAZIRLANIYOR
NATO’nun tam desteğiyle Ukrayna ile Rusya arasında bir savaşın çıkması durumunda bundan en çok doğalgaz naklinin zarar göreceği bugünden ifade edilmeye başlandı. Almanya’da yayınlanan Süddeutsche Zeitung’a konuşan Ukrayna enerji tekeli Naftogaz’ın başkanı Yuri Vitrenko, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda “İlk bombalar doğalgaz hatlarını vuracak. Böylece Almanya’ya doğalgaz akışı duracak” uyarısında bulundu.
Gazetenin başka bir haberinde de ABD’li enerji tekellerinin acil durumda Avrupa’ya doğalgaz nakli yapmak için nabız yoklamaya başladığı yazıldı. Haberde, Reuters ajansına dayandırılarak, bir dışişleri bakanlığı temsilcisinin enerji tekelleriyle Avrupa’ya nakledilebilecek doğalgaz kapasitesi konusunda görüştüğü iddia edildi. ABD’nin Rus doğalgazının kesilmesi durumunda ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu da belirtildi.
ABD’nin özellikle Kuzey Akımı 2’nin devreye girmesine karşı izlediği politikanın arkasında Avrupa’ya son yıllarda çıkardığı kaya gazını satmak olduğu konusunda daha önce pek çok değerlendirme yapılmıştı.
AVRUPA NE YAPACAK?
ABD’nin körüklemesiyle artan gerilim karşısında Almanya’nın Rusya ile ticari ilişkileri bozmamak için diyalog yolunun tercih edilmesi için trafiği artıracağı tahmin ediliyor. Daha önce Rusya’ya karşı sert politikanın izlenmesini savunan Baerbock’un bu konuda geri adım atması bekleniyor. Keza ana muhalefetteki CDU’nun lideri olması beklenen Friedrich Merz de yaptığı açıklamada, Rusya’nın banka ödeme sistemi olan Swift’ten çıkarılmasının “Bu sermaye piyasaları, mal ve hizmet ilişkileri açısından atom bombası gibi olur” diyerek Swift’e dokunulmaması çağrısında bulundu. Neoliberal, ABD tekelleriyle işli-dışlı olan Merz’in uyarısını aynı zamanda Alman sermayesinin bir uyarısı olarak görmek de mümkün.
Ancak, Avrupa ülkelerinin hepsinin bu çizgide olduğunu söylemek mümkün değil. Süddeutsche Zeitung’da 14 Ocak günü yer alan bir haber-analizde NATO-Rusya Konsey toplantısında ABD, İngiltere ve Fransa’nın tartışma belgesi (Non-Paper) sunduğu yazdı. İçeriğinden fazla söz edilmeyen belgenin Rusya’ya iletildiği dile getirilirken, asıl olarak zaman kazanmaya yönelik bir girişim olarak Rusya tarafından ele alındığı ileri sürüldü. Lavrov’un aynı gün, “Rusya sürekli bir anlaşma bekleyemez” şeklindeki açıklaması buna yanıt olarak yorumlanıyor.
RUSYA’NIN İŞGAL PLANI GERÇEKÇİ Mİ?
Gelişmeleri alt alta sıraladığımızda Rusya’nın daha önce Ukrayna’da sahip olduğu nüfuz alanlarını korumak için askeri ve politik olarak agresif bir politika izlediğini açık olarak gösteriyor. Ancak bu agresifliğin Ukrayna’nın bütününü işgal edecek düzeyde olması pek gerçekçi görünmüyor. Gerçekçi görünen ise tıpkı Kırım’da yaptığı gibi Donbass bölgesini askeri bir baskınla topraklarına dahil etmesi. Ukrayna’nın bunu savaş hali sayacağı ve savaş için düğmeye basacağı da bugünden görülebiliyor.
ABD Başkanı Biden’ın askeri olarak Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşmayacaklarını önceden açıklaması, Avrupa ülkelerinin askeri olarak böylesi bir savaşa ne kadar dahil olacakları belirsizliğini koruduğu bir dönemde Rusya’nın Donbass hamlesi yapması şaşırtıcı olmayacak. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov’un bütün bu tartışmalar arasında, ABD’nin Rusya’nın komşu bir ülkeyi işgal edeceğine dair yalanlar yaydığını ifade etmesi ve kendi topraklarını koruyacaklarını ifade etmesi dikkat çekici.
Karşılıklı açıklamalar ve hamlelere bakılırsa, “propaganda savaşı” çoktan başlamış, gerçek anlamda bir savaşın nasıl ve ne zaman başlayacağı ise zamana kalmış görünüyor.