Pervin Buldan: Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar AKP-MHP iktidarıdır

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Böyle giderse enflasyonda üç haneye de ulaşacaklar. Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar AKP-MHP iktidarıdır" dedi.

18 Ocak 2022 07:53
Son Güncellenme Tarihi: 18 Ocak 2022 13:16
Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Ekonomiye dair konuşan Buldan, "Faiz 14'e düşürüldü, enflasyon yüzde 36'yı geçti. Böyle giderse enflasyonda üç haneye de ulaşacaklar" dedi.

Faizin düşmediğini, aksine arttığını söyleyen Buldan, "Vatandaş açısından faiz hiçbir zaman düşmedi. Düştü diyenler de yalan söylüyorlar. Bir vatandaş bugün bankaya gittiğinde ihtiyaç kredisi almak için en az yüzde 31 faiz ödemek zorundadır. Dükkan açmak için kredi çekecek bir esnaf yüzde 25, taşıt almak isteyen bir yurttaş yüzde 29 faiz ödemek zorundadır. Hani faiz düşmüştü? Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar AKP-MHP iktidarıdır" dedi.

Buldan, Hrant Dink'i de andı:

"Yarın yani 19 Ocak, sevgili Hrant’ın Dink’in katledilişinin 15’inci yıl dönümü. Sevgili Ahparing’i saygıyla, sevgiyle ve büyük özlemle anmak istiyorum. Hrant’sız 15 yıl geçti. Ama yüzündeki umut dolu o kocaman gülüşü unutmadık. Cesaretini yüreğimize yazdık. Bize emanet ettiği barışı asla unutmadık! Yarım kalan özgür bir ülke düşünü asla unutmadık. Katili de onunla resim çekenleri de onların arkasındaki karanlığı da tabii ki unutmadık ve unutmayacağız. Cinayete giden süreçte rol oynayan üst düzey kamu görevlileri ve rütbeliler hakkında bugüne değin tek bir işlem yapılmadı, tek bir dava açılmadı. Cinayetin arka planı aydınlatılmadı. Sorumlular, cezasızlık zırhıyla korundular. Kollandılar ve korunmaya devam ediyorlar. Merkezinde devlet görevlilerinin planlayıcı ve yönlendirici olarak yer aldığı bir cinayettir, Hrant Dink cinayeti”

Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"ÖNCE AKP SANDIKTA TEK HANEYE İNECEK, ARDINDAN DA ENFLASYON TEK HANEYE İNECEK"

"Bunların yalanları bile yüksek faizlidir. Maliye Bakanı çıkmış, 'Bekleyin, enflasyon 2023 Haziran'ında tek haneye inecek' diyor. Bu Bakan olacakları aslında şimdiden çok iyi görüyor. Doğruyu söylüyor. Çünkü 2023 Haziran'ında yapılırsa seçim önce sizin iktidarınız düşecek, ardından enflasyon düşecek. Sizin gördüğünüz tam da budur. Önce AKP sandıkta tek haneye inecek, ardından da enflasyon tek haneye inecek."

"DOLARDAKİ KÖPÜĞÜ DEĞİL KAYMAĞI ALDINIZ"

"AKP Genel Başkanı durmadan 'Dolardaki köpüğü aldık' diyor. Bu da köpüklü bir yalandır. Siz asıl dolardaki kaymağı aldınız. Aldınız ve yediniz. Yandaşlarınıza 20 Aralık'ta en büyük vurgunu yaptırdınız. Bunu Türkiye halkları çok yakından takip etti, görüyor ve biliyor. Utanmadan bir de 'Köpük aldık' diyorlar. İnsanda biraz utanma olur, biraz yüzü kızarır. Bunlarda ne yüz kızarması var, ne utanma duygusu var ne de vicdanları var. Bugün dolar 13,50 lira. Akaryakıtta, market fiyatlarında ise gerçek dolar 18-20 liradır."

"YUTAN SARAY SEBEPTİR, SEFALET VE AÇLIK SONUÇTUR"

"İnsanlar kiralarını, faturalarını ödeyemezken, öğrenciler barınmak için yurt bulamazken israf sarayının harcamaları hız kesmeden devam ediyor. 2022 yılı yatırım programına göre Ankara, Muğla ve Bitlis'teki yazlık ve kışlık sarayların bakım onarımı donanımı adı altında 470 milyon lira para harcayacaklar. Tüm saraylarının bugüne değin toplam harcaması 4,5 milyar lirayı bulmuş olacak. Saray, Türkiye'nin kaynaklarını yutan büyük bir kara deliktir. Yurt yapılmamasının, esnafın, çiftçinin üreticinin iflas etmesinin nedeni bu kara deliktir. Emeklinin 2 bin 500 lira sefalet maaşına mahkum edilmesinin sebebi bu kara deliktir. İşte beka dedikleri tam da budur. Kara deliğin bekasını korumaya çalıştıklarını hepimiz biliyoruz. Yutan saray sebeptir, ülkedeki açlık ve sefalet sonuçtur."

"FATURALARLA ÖSO ÇETELERİNİN MAAŞLARI ÖDENİYOR"

"Haneler adeta sanayi gibi faturalar ödemek zorunda bırakıldı bu dönemde. Bu fatura bedelleri nerelere gidiyor bir bir sıralayacağım. Faturalardaki bedelin bir kısmı İdlib'deki ÖSO çetelerinin elektrik masraflarını karşılıyor ve onların maaşları ödeniyor buradan. İdlib'in elektriği çok ucuz bir fiyatla Türkiye'den sağlanıyor. Fatura bedelinin bir diğer kısmıyla israf sarayının maskeli baloları, şatafatları karşılanıyor. Saraylarının ışık bedeli karşılanıyor. Yandaşlara dağıtılan ihalelerin garanti bedeli ödeniyor bunlarlar. Geriye kalan küçük bir miktar ise yurttaşın kullandığı elektriğin bedelidir. Tarihte böyle bir dolandırıcılık, böyle bir hırsızlık ne görüldü ne görülecek. Elektrik hattını soygun hattına çeviren iktidar bu iktidardır. Aynı dolandırıcılığı doğal gazda da yapmaya devam ediyorlar. 'Hayaldi gerçek oldu' diyen iktidar, insanları sobalı günlere geri götürdü. Soba ile ısınmak da cep yakıyor. 4 bin 250 TL asgari ücretle çalışanlar, 2 bin 500 TL emekli maaşı alanlar nasıl ısınsın, faturalarını nasıl ödesin, karnını nasıl doyursun, çocuğunu okula nasıl göndersin, iktidara sormak istiyoruz."

"SUÇ VE RANT EKONOMİSİ"

"Kul hakkının yendiği, hukuksuzluğun, haksızlığın, dolandırıcılığın bu kadar rahat yapılabildiği ekonominin adı suç ve rant ekonomisidir. Bunun her aşamasında en fazla sömürülenler ise kadınlardır. Verdikleri emeğin karşılığını alamayıp bir de kötü mumale görünler, köleliğin günümüz versiyonu ev emekçisi kadınlardan bahsediyorum. Aç kalmama, çocuklarına sıcak bir tas çorba vermek uğruna en güvencesiz koşullarda çalışıyorlar. Ortalama bir günlük çalışma ücretleri 150 TL. İşsiz olan milyonlarca kadın var. Çalışanlar da bu ücretin 10-20 lirasını yol parası veriyor. Yemek de yeseler geriye hiçbir şey kalmayacak. AKP Genel Başkanı muhalefetteyken şöyle soruyordu iktiara: 'Evin kirasını kim ödeyecek, elektrik parasını kim ödeyecek, su parasını kim ödeyecek, çocukların okul masrafını kim karşılayacak? Soruyorum sizlere!' Şimdi bu soruları biz de kadınlar adına Erdoğan'a soruyoruz. Cevap verin. Ama ne cevap verecek yüzleri var ne cevap verecek vicdanları var. Yüzsüzlük de bunlarda, vicdansızlık da bunlarda. Bunlar gitmeden kara delik kapanmaz. İlk seçimde ikisini de göndereceğiz."

"ENES'İ YAŞAMDAN KOPARAN DÜZEN, AKP'NİN ENSAR DÜZENİDİR, TÜGVA DÜZENİDİR"

"Enes Kara, 20 yaşında, tıp öğrencisi, kaldığı tarikat yurdunda baskı ve dayatmalar sebebiyle yaşamdan koptu. Enes'i yaşamdan koparan düzen sosyal devlet olmanın gereği olan öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayamayan düzendir. Yaşamları karartan düzen AKP'nin Ensar düzenidir, TÜGVA düzenidir."

"MÜLTECİLERİN KATLEDİLMESİNE YOL AÇAN DÜZEN AKP-MHP İKTİDARININ SAVAŞ DÜZENİDİR"

"20 yaşındaki Naif Alnaif, İstanbul'da uyurken katledilen Suriyeli bir göçmendir. Geçen ay da İzmir'de 3 Suriyeli mülteci, evlerinde yakılarak öldürüldüler. Mültecilerin katledilmesine, ırkçı saldırılara maruz kalmasına yol açan düzen, AKP-MHP iktidarının savaş düzenidir. Suriye savaşındaki ortaklığıdır ve her gün yürüttüğü nefret siyasetidir."

"EVREN SONUÇ ALAMADI, SİZ DE ALAMAYACAKSINIZ"

"Bir diğer mesele Cezaevleri. Cezaevlerinde 12 Eylül düzeni dayatılmaktadır. Cezaevlerinden 7 cansız beden çıktı. Acil tahliye edilmesi gereken hasta tutsakları tabuta mahkûm eden vicdansızlık, hukuksuzluk zihniyeti devam etmektedir. Öyle ki düşmanlık politikasını Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan sevgili Leyla Güven arkadaşımızı tehdit etmeye kadar vardırdılar. Arkadaşlarımız Figen Yüksekdağ, Edibe Şahin ve Gülser Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 15 kişi hakkında cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in ölümü sonrası ‘Baskılar bizi yıldıramaz’ sloganı attıkları gerekçesiyle disiplin cezası verildi. Arkadaşlarımız ‘Baskılar bizi yıldırır mı’ diyecekti? Bunu mu bekliyordunuz. Tabii ki baskılarınız, tehditleriniz bugüne kadar yıldıramadı, bundan sonra da yıldıramayacaktır. Halen anlamadınız mı? Kenan Evren bu düzenden sonuç alamadı. Siz de asla alamayacaksınız."

"YILGINLIĞA DÜŞMEYELİM"

"Bu tablo AKP-MHP iktidar düzeninin ülkeyi içerisine sürüklediği çöküşün, uçurumun bir fotoğrafıdır. Adaletsizliğin ve zulmün bir fotoğrafıdır. Hukuksuzluk düzeninin bir fotoğrafıdır. Türkiye gerçeklerinin fotoğrafıdır. Ölüm siyasetinin bir fotoğrafıdır. Buradan bir kez daha sesleniyorum: Hiç kimse bu iktidara bakarak umudunu ve yaşam sevincini asla kaybetmemelidir. Elbette bu günler geçecektir. Mücadelemizi ve toplumsal dayanışmamızı büyüterek bu devranı mutlaka halkın lehine döndüreceğiz. O yüzden yaşama sımsıkı bağlanalım ki, büyük değişimi başaralım. Zulüm karşısında direnelim ki, zalimlerin kaybettiğini görelim. Güzel günleri birlikte karşılayalım. Yaşamı kuşatan karanlığın karşısında hiç yılgınlığa düşmeyelim. Biz umudumuzu büyütelim, cesaretimizi arttıralım. Göreceksiniz her şey değişecektir, dönüşecektir."

"DURDUĞUMUZ YER MÜZAKERE"

"HDP işte bu değişimi ve dönüşümü başarmak için vardır. HDP’yi engelleyebilmek, durdurabilmek için uğraşadursunlar; bizler yolumuza kararlılıkla ve en güçlü şekilde, halklarımızla birlikte devam edeceğiz. Bir kez daha vurguluyor ve altını önemle çiziyorum: HDP’nin durduğu nokta; demokratik siyaset zeminidir. HDP’yi silah, şiddet ve çatışmayla bağdaştıramaz, öyle bir fotoğrafın içine yerleştiremezsiniz. İftiralarla partimizi illegalize etmeye çalışan yalan merkezlerine buradan tekrar sesleniyoruz: HDP’nin durduğu yer diyalog ve müzakere zeminidir. Demokratik çözüm ve barış zeminidir. Halkımıza verdiğimiz sözün gereği olarak durduğumuz zemin aynı zamanda demokratik mücadele zeminidir. Her koşulda bu zeminde yürümeye kararlı olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. HDP demokratik siyaseti tercih edenlerin mücadele ettiği bir partidir. Bunu hiç kimse engelleyemeyecektir."

"İMRALI’DAKİ DİYALOGU SONUNA KADAR DESTEKLERİZ"

"Demokratik çözüm için toplumsal barış için diyalog ve müzakereye dayalı yöntem tek çözüm yoludur. Bu çerçevede İmralı’da yürütülecek diyalog görüşmelerini sonuna kadar destekleriz. Ancak bir taraftan mutlak tecridi uygulamaya devam edenlerin diğer taraftan İmralı’dan söz etmelerini asla samimi bulmuyoruz. Bir tarafta rehin tutulan demokratik siyasetçiler; Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, İdris Baluken, Gültan Kışanak ve tüm arkadaşlarımız, diğer tarafta ise İmralı’da ağırlaştırılan tecrit. Sürdürülen bu iki durumu da, bu iki durum üzerinden yürütülen tartışmayı da doğru bulmuyoruz, kabul etmiyoruz. Bunu da herkesin bilmesi gerekiyor. Biz, demokratik çözümün, demokratik müzakerenin ve onurlu bir barışın zeminini yaratma konusunda sonuna kadar kararlıyız."

"HAKKINI ARAYAN BİRLEŞİK METAL-İŞ ÜYELERİNİN DE GREVDEKİ GAZETECİLERİN DE YANINDAYIZ"

"HDP, halkın sesini, sokağın, meydanların sesini, milyonların barış taleplerini meclise, meclisin sesini halka taşımak üzere yola çıkan köklü bir partidir. Buradaki demokratik muhalefetimizi de hayatın içinde, halkın içinde, alanlarda örüyoruz. Örmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle buradan hakkını arayan Birleşik Metal-İş üyelerinin de, BBC’de grevde olan gazetecilerin de yanında olduğumuzu belirtiyor, direnişlerini buradan selamlıyoruz."

"İTTİFAKIMIZ DÖNÜŞÜM İTTİFAKIDIR"

"Bize ittifaklarımızı soruyorlar ya. Açıklayalım. Bizim ittifakımız, grev çadırındaki işçilerdir, bütün ekonomi bakanlarından daha iyi ekonomi bilen işportacı Zehra teyzedir. Bizim ittifakımız; kardeşleri Enes Kara için Taksim'e çıkan ve polis müdahalesine karşı direnen genç yoldaşlarımızdır. Bizim ittifakımız, havasını toprağını, deresini suyunu savunan Havva Ana’dır. Bizim ittifakımız her gün öldürülen kadınlar için adliye adliye gezen, sokakları, caddeleri dolduran, hiçbir şeyden korkmayan kadınlardır. Bizim ittifakımız, barış isteyen milyonlardır. Bu kadar açık ve nettir. Bizim ittifakımız; kayyuma karşı halkın sandıktaki iradesidir. Bizim ittifakımız; toplumdaki büyük itirazı, inşaya çevireceğimiz büyük dönüşüm ittifakıdır.

HDP’nin ne yapacağını merak edenlere söyleyelim, biz toplumsal muhalefetin, demokratik muhalefetin, eşit ve birlikte yaşamın, ortak geleceğin, barışın temel taşıyız, taşıyıcı kolonuyuz. Mücadele bayrağını hep en önde taşıdık taşımaya da devam edeceğiz. Ülkenin çözümsüz bırakılan temel sorunlarının, ekonomik çöküşün konuşulmaması için halkın, sokağın gündemini saptırmaya çalışan iktidarın hikâyesinin de siyasetinin de bittiğini herkes biliyor ve görüyor. Asıl büyük hikâyeyi, umudu yeniden inşa eden Türkiye’nin ezilen, emekçi yoksul halkları yazacaktır. Emekçiler yazacaktır, kadınlar yazacaktır, gençler yazacaktır, adaletten, barıştan ve demokrasiden yana olan büyük vicdanlar yazacaktır.

Bu hikâye; herkesin ortak kazancı olan güçlü bir demokrasidir. Güvence altına alınmış özgürlüklerdir. Herkes için adalettir. Sağlam temeller üzerine kurulacak toplumsal barıştır. Ve onurlu bir yaşamdır. Umutlu olalım. HDP’de kalalım, hiç kimse hiçbir kuşkuya kapılmasın HDP gittikçe büyüyen bir partidir.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Çine'de maden karşıtı aileye silahlı saldırı davası kapatılmaya mı götürülüyor?

SONRAKİ HABER

Bakan Soylu Katar'a gidecek polis sayısını açıkladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa