19 Ocak 2022 09:50
Son Güncellenme Tarihi: 19 Ocak 2022 16:49

Hrant Dink katledilişinin 15. yılında anıldı | Rakel Dink: Ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı; yine yıkılacaklar

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 15’inci yılında anıldı. Hıçkırıklarla konuşan Hrant'ın hayat arkadaşı Rakel Dink, "Karanlığın meyvesiz işlerine ortak olmayın" dedi.

Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 15. yılında vurulduğu yerde, vurulduğu saatte anıldı. Pandemi koşullarına rağmen anmaya katılan yüzlerce kişi bir kez daha Hrant için adalet isteyip “Faşizme inat kardeşimsin Hrant" dedi.

Hrant Dink 15 yıl önce bugün, 19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi önünde öldürüldü. Etkin bir soruşturma ve yargılama yapılmadı. Hrant Dink’i öldürüldüğü yerde ananlar bir kez daha haykırdı: Adalet talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. Anmada konuşan Hrant Dink’in hayat arkadaşı Rakel Dink, “Sesin kulağımızda sözümüz söz. Hrant, seni toprağa verirken buradan yükselen isyan ve itiraz sesi susmadı, susmayacak” dedi. "Karanlığın meyvesiz işlerine ortak olmayın" diye seslenen Rakel Dink, "Bu dünya ne zorbalar, ne zulümler gördü. Gün geldi hepsi yıkıldı. Devirler değişti. Ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı. Yine yıkılacaklar" diye konuştu.

BİR KEZ DAHA: BURADAYIZ AHPARİG

Dink’in katledildiği 19 Ocak 2007’den beri onun eşitlik mücadelesi, karanlığa, faşizme karşı gelen sesi bugün bir kez daha Agos önünden yükseldi. Anmaya yüzlerce kişi katıldı. "15 eksik yıl" sloganıyla düzenlenen bu yılki anmaya Dink’i ailesi, arkadaşları, milletvekilleri ve çok sayıda kişi katıldı. Saat 14.00'dan itibaren Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Sebat Apartmanı (eski Agos Gazetesi binası) önünde bir araya gelen yüzlerce kişi ellerinde "Hrant için adalet", "Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz" yazılı Kürtçe, Ermenice ve Türkçe dövizleriyle, “Buradayız Ahparig” “Hrant için, adalet için”, "Katilleri koruyan cinayete ortaktır", “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", “Biz bitti demeden bu dava bitmez” diye seslendi.

Sebat Apartmanı'ndan seslenen Hrant'ın Arkadaşlarından Bülent Aydın, Hrant’ın 15 yıl önce vurulup düştüğü yerde olduklarını söyledi. Aydın, “Arkadaşımızı, hakikat anlatıcımızı anmaya geldik. Hrant Dink samimiyetin, hakikati söylemenin barış dilini kuruyordu. Bu ülkenin nefretten beslenenleri O'nu bu yüzden katletti. Hrant Dink bu ülkede farklılıkların bir arada yaşanacağını düşünüyordu bu yüzden katlettiler. Biz bir kez daha buradayız Ahparig buradayız” dedi.

HAPİSTEKİ YORULMAZ’DAN MESAJ

Aydın Sincan hapishanesinde tutuklu bulunan Birjan Yorulmaz’ın ilk kez Hrant Dink anmasına katılamadığını söyledi. Yorulmaz gönderdiği mesajı Hrant’ın Arkadaşlarından Emel Kurna paylaştı: “15 yıldır süren hakikat ve adalet mücadelemizde ilk defa sizlerle olamıyorum. Ama Hrant’ın Arkadaşları dünyanın bir çok yerinde ve bir çok cezaevinde hakikat adalet arıyorlar. Ülkemizde demokrasi, barış, adalet ve basın özgürlüğü geriledi. Cezaevleri bunun için mücadele eden siyasetçilerle dolu. Ama bizler, Hrant’ın Arkadaşları olarak O’nun bıraktığı yerden özgürlük mücadelesi vermeye devam edeceğiz.”

VURULDUĞUNDA 5 YAŞINDA OLAN ÖZGÜN: UNUTMAM, VAZGEÇMEM

Daha sonra ise Hrant Dink öldürüldüğüne 5 yaşında olan Nazım Özgün söz aldı. Şimdi, 20 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Özgün, “Bazı taşların dili vardır, duymasını bilene konuşur, Hrant amcamın taşı gibi. Benim için Agos'un önündeki o taş, Hrant amcamın vurulup düştüğü taştan çok daha fazlası. 15. yılda, 15. kez buradayım, söz verdim: Unutmam, vazgeçmem” dedi.

RAKEL DİNK, HIÇKIRIKLARLA KONUŞTU

Daha sonra Hrant Dink’in hayat arkadaşı Rakel Dink söz aldı. Konuşması sonrasında hıçkırıklara boğulan Rakel Dink’in konuşmasının tamamı şu şekilde:

"Çutağım,

15 yıl oldu, arkandan sıkılan kalleş kurşunlar seni bizden alalı. Sesin hâlâ kulağımızda. Halkına yapılanları her anlattığında seni hainlikle, arkadan hançerlemekle suçlamışlardı oysa…

Ya Rab “düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, hakaret edenler için dua edin*” diyorsun. Dua ediyorum, affet onları, ne yaptıklarını bilmiyorlar.

15 yıl oldu. 15 eksik yıl. O günün çocukları Nazım gibi büyüyorlar. Çözemediğimiz her sorunu onların omuzlarına yıkıyoruz. Sorunun sahibi de sebebi de biz değilmişiz gibi, bir de tutup cepheye çocukları gençleri sürüyoruz.

Oysa bizim kanlı mirasımız olmasa, tüm dünyadaki akranlarıyla, bütün farklılıklarıyla başka bir gelecek hayali kurabilir ve gerçekleştirebilirler. Zaten yeterince sorunları olacak. Daha ne depremler göreceğiz. Şu geçmişin kilidini açalım da özgür kalsın acı dolu ruhlar. Evimizi inşa edeceğimiz sağlam kayadır gerçek. Hakikat sağlam kayadır. 

"NE SULTANLAR, NE PADİŞAHLAR, NE KRALLAR YIKILDI; YİNE YIKILACAKLAR"

Gelecek korkuları ve hayalleriyle, büyüklerinin acı dolu mirası arasında sıkışıyor çocuklar. Ya kendilerine ya başkalarına zarar veriyorlar. Oysa bir araya gelip su gibi aksalar karşılarında hiçbir şey duramaz. Bu dünya ne zorbalar, ne zulümler gördü. Gün geldi hepsi yıkıldı. Devirler değişti. Ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı. Yine yıkılacaklar.

Köyde çeşmenin başında, köprünün başında, silahıyla durup, gelenden geçenden haraç alana eşkıya derlerdi. Sonra silahları kâğıt parçalarının ardına sakladılar. Adlarına devlet dediler, şirket dediler. Kağıtlarda kendi koydukları kanunlar yazılıydı. Biz inandık, siz inanmayın çocuklar.

Kimsenin olmayana “benim” diyene inanmayın! Herkesin olana, “benim” diyene inanmayın!

Bu topraklarda yükselen her itiraza dış güçler dediler. Doğru. Sizin içiniz onların dışıdır. Sizin içiniz yandığında onlar hep dışarıda duman var dediler, pencerelerini kapattılar. 

"EY YÖNETİCİLER GERÇEKTEN ADİL Mİ KARAR VERİRSİNİZ, DOĞRU MU YARGILARSINIZ İNSANLARI?"

Gezi direnişinde gençler önce yaşadıkları şehri korumaya çalıştılar, sonra zulme uğrayan dostlarını korumak için çoğaldılar. Ona da dış mihrak dediler, terör dediler şu dediler bu dediler. Çocuklarımızın gözleri çıkarıldı, gaza, zehirli suya boğuldu. Çocuklar öldürüldü. Kimdi terör estiren? Bu kadar çok gencin bu kadar az kırıp döktüğüne de az rastlanılırdı üstelik.

Şimdi kendi yazdıkları kâğıt parçalarıyla sözüm ona yargılıyorlar. Mümkün mü?

“Ey yöneticiler gerçekten adil mi karar verirsiniz?
Doğru mu yargılarsınız insanları? Hayır!
Hep haksızlık tasarılarınız içinizde,
Zorbalık saçar elleriniz yeryüzüne.”**

Çutağım!

Sana terörü her sorduklarında lanetledin. Karşısına gücün terörünü de koydun. Onu da lanetledin. Kastettiğin devlet gücünün gayrimeşru işleriydi. Dünyada çok terör estirildi ve devam ediyor… Senden önce de senden sonra da… Gücü ele geçiren zulme çıkıyor. Hangisi birbirini suçlayabilir. Olan halklara oluyor. Seni andığımız her 19 Ocak’ta başka zulümleri de anmaya, hatırlatmaya çalıştık. Resimler yan yana konduğunda, o acı albüme birlikte bakıldığında belki asıl katil ayan beyan ortaya çıkar diye…

Kıbrıs’ta bir başka gazetecinin, Kutlu Adalı’nın nasıl peşine düşmüşler gördün mü? Bu topraklarda estirilen terörün asıl kaynağını söylerken yanlış mı söylüyormuşuz?

"KARANLIĞIN MEYVESİZ İŞLERİNE ORTAK OLMAYIN"

Kutsal kitap der ki “Karanlığın meyvesiz işlerine ortak olmayın. Tersine onları açığa çıkarın.”***

Dostlarımızı yıllarca hapislerde bekletiyorlar. Birini salıp birini alıyorlar. Saçma sapan gerekçelerle, yalanlarla… Artık gerekçe bile uydurmuyorlar, “öyle işte” deyip alıyorlar. Ülkenin her derdine koşan genç avukatları aldılar, gazetecileri aldılar, Osman’ı da Bircan’ı da aldıkları gibi… “Kürdüm” diyen her siyasetçiyi aldılar. İstiyorlar ki silahlar konuşsun, insanlar konuşmasın. Yine kendi dillerini dayatıyorlar.

Ama umudu söndüren olmayalım.

Seni toprağa verirken buradan yükselen isyan ve itiraz sesi susmadı, susmayacak. İşçiler, kadınlar, öğrenciler, köyler yine direnişte. Herkesin olanı, kimsenin olmayanı, “benim” diyenden koruyorlar. Bir gün yine birleşip sel olup akacaklar. 

Kiminin gönlü kırık. “Bize olurken neredeydiniz?​” diye soruyorlar. Biz öyle olmak istemedik, gücümüz yettiğince seslerine ses katmaya gayret ettik. Edeceğiz.

Sesin, kulağımızda. Sözümüz söz."

İncil'den alıntılar:

* Lu.6:27
** Mez. 58:1-2
***  Efes. 5:11

ONARAN: HRANT, DÜŞMANLIĞI DEĞİL HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİ VE EŞİTLİĞİ ESAS ALDI

Anmada Evrensel'e konuşan Yazar Nevzat Onaran, Hrant Dink’in öldürülmeden 11 ay öncesinde polisin, 6 ay öncesinde de JİTEM’in öldürüleceğine dair istihbaratı aldığı halde Hrant Dink’i korumakla ilgili herhangi bir önlem alınmadığını ve öldürme kararı almış olanların ve katillerin planının icra edilmesine fırsat yaratıldığını belirtti.

Onaran Hrant’ın hedef seçilmesinin nedeni de “Çıkardığı Agos gazetesi; Türkiye halklarına Ermenilerin 1915 ve sonrasında neler yaşadığını neler yaşatıldığını aktaran, bilgilendiren ve önemli bir işlev görüyordu. Ama Hrant Dink bunu yaparken hiçbir zaman intikam değil, kendisinin özellikle 301’deki yargılanma sürecinde söylediği gibi “düşmanlık üzerine değil halkların kardeşliği ve eşitliği üzerine" bir politikayı esas aldı. Bu politikada Hrant kendisine güvenen biri olarak hayli yol almış olmalı ki bu kardeşlik politikasından rahatsız olup birileri düğmeye bastı.” dedi.

Onaran o günden bugüne 15 yıllık bir yargılama süreci olduğunu da hatırlatarak “Ama esas failleri ortaya çıkaracak ve adaleti sağlayacak bir gelişme sağlanamadı.” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Endüstriyel spor ve sorunları | Bursa Emek ve Yaşam

SONRAKİ HABER

Antep'te belediye yetkilisi karda mahsur kalan vatandaşları suçladı: Bir mahana bulamda hökümete, belediyelere saydıram...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa