20 Ocak 2022 09:25

"Öztürk Türkdoğan'a açılan dava, insan hakları mücadelesinin davasıdır"

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan'a "silahlı örgüte üye olmak" suçlamasıyla dava açıldı. İHD Genel Merkezinde düzenlenen açıklamada "Bu dava insan hakları mücadelesinin davasıdır" denildi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan hakkında insan hakları faaliyetleri nedeniyle açılan davalarla ilgili İHD Genel Merkezinde basın açıklaması düzenlendi.

Açıklamada, Türkdoğan hakkında Gare operasyonu ile tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerine dair açıklamaları gerekçe gösterilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "silahlı örgüte üye olmak" suçlamasıyla dava açıldığı aktarıldı.

ALTIPARMAK: İHD BAŞKANI TABİİ Kİ İŞKENCENİN, HAK İHLALLERİNİN PEŞİNDE OLACAKTIR

Avukat Kerem Altıparmak, “İHD Başkanı, tabii ki işkencenin, kayıpların, faili meçhullerin hesabını soracaktır. Tabii ki cezaevlerindeki tecrit uygulamalarının, hak ihlallerinin peşinde olacaktır. Suçun öngörülemezlik meselesi, gelip artık insan hakları savunucusunu terör örgütü üyeliği sonucuna vardırmıştır. Bu dava Öztürk Türkdoğan'ın davası değil, Türkiye'deki insan hakları mücadelesinin davasıdır" dedi.

ÖNDÜL: İHD, '90'LI YILLARDAN SONRA İLK KEZ BU KADAR AĞIR BİR YARGI SÜRECİYLE KARŞI KARŞIYA

Açıklamada konuşan Hüsnü Öndül de İHD'nin '90'lı yıllardan sonra ilk kez Derneğin Genel Başkanı şahsında bu kadar ağır bir yargı süreciyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

DAVAYA ÇAĞRI

Türkdoğan'a birbiri ardına açılan kovuşturmalarla insan hakları mücadelesinin yargı kıskacı altına alınmak istendiğine dikkat çeken Öndül, şunları dile getirdi:

“Türkdoğan'a açılan bu davalarla, AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları, siyasi iktidar ve savcılıklarca yok sayılmakta. Yargı reformu ve insan hakları eylem planları göstermelik olmaktan öteye gidememektedir. Türkdoğan'a açılan davalardan en ağırı olarak gördüğümüz Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşması 22 Şubat'ta saat 9.15'te görülecektir. İnsan hak ve özgürlüklerini savunan herkesi ve bütün kurumları, bu duruşmaya katılmaya, uluslararası insan hakları mekanizmalarını harekete geçirmeye ve İHD ile dayanışmaya davet ediyoruz.”

TÜRKDOĞAN: DUYARLI HERKESİ TERÖRLE SUÇLAMAYA BAYILIYORLAR

Devletin, iktidar dışındaki herkesi terörle suçladığını vurgulayan Öztürk Türkdoğan da konuşmasında şunları dile getirdi:

"Gare’de sağ olarak kurtarılabilecek insanlar maalesef kurtarılamadı. 13 kişinin cenazesi Türkiye’ye getirildi. Süreci kamuoyuyla paylaşmış ve iktidara ciddi eleştiriler yöneltmiştik. Tarafsız bir soruşturmanın açılmasını istemiştik. Daha sonra İçişleri Bakanı Meclis kürsüsünden İHD’yi hedef gösterdi. Olaylar böyle başladı. Biz o açıklamaya karşı gerçekleri kamuoyuna paylaşmıştık. Gelin görün ki aynı İçişleri Bakanı'na yaptığımız eleştiriler zaman içerisinde başka başka insanların ifşaatı ve neredeyse Türkiye’de hemen hemen her türlü suç örgütüne karışmış insanların o kişiyle fotoğrafları sürekli çıkmaya başladı.

Hapishanelerle ilgili açıklamalar, açlık grevleriyle ilgili açıklamalar, İmralı tecridiyle ilgili açıklamalar suçmuş gibi gösterilmiş ve inanılmaz bir şekilde silahlı terör örgütü üyesi olmakla itham ediliyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti insan hakları savunucularını, siyasetçileri, aktivistleri, aydın ve yazarlarını, sendikacıları, öğrencileri, duyarlı herkesi terör örgütü üyesi olmayla suçlamaya adeta bayılıyor. İktidar dışında bulunun herkesi terör suçlamasıyla suçluyorlar. Bu rejimin ne kadar antidemokratik bir noktaya geldiğini gösteriyor.

Venedik Komisyonu, bu konuda Türkiye’yi defalarca uyardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yine verdiği ihlal kararlarıyla defalarca uyardı.  Türkiye’deki devlet aygıtı kendini tekrar etmekten öteye gitmiyor.

2016'da sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili yayınladığımız raporlardan sonra Genelkurmay Başkanlığı bize göre bir andıç hazırlamıştı. İHD’nin içinde olduğu çok sayıda hak ve hukuk örgütü hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Onun üzerine soruşturma geçirmiştik. Ankara Savcılığı takipsizlik kararı vermişti. Yine benimle ilgili bir soruşturma açılmıştı. Yine takipsizlik kararı verilmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ocak 2020’de talimat vermişti. Şubat 2020’de buraya gelen müfettiş, kapsamlı bir soruşturma yaptı ve Ermeni Soykırımı ile yapılan açıklamalar, Süleyman Soylu’ya yapılan eleştirilerimiz ve usulü bazı eksikliklerimiz için hakkımızda savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık neredeyse bir buçuk yıldan fazla süren soruşturmanın sonucunda tam da bu davanın tarihine denk getirilecek şekilde  Yönetim Kurulu Başkanı olarak bana 301. maddeden dava açtı. Kamu görevlisine hakaretten ayrı bir dava açtı.

Gelin görün ki bu ülkede yargılanması gereken kamu görevlileri yargılanmıyor. Onları eleştirenler yargılanıyor. İnsan hakları eylem planı ve yargı reformuyla gerçekten ne kadar övünse azdır. 301. madde ile açılan dava tam bir garabet. Çünkü aynı konuyla ilgili zaten daha önce haklkımızda verilmiş takipsizlik kararları var.

Buna rağmen böyle bir davanın açılmasını biz siyasi iktidarın insan hakları çalışmalarımızı kriminalize etmesi biçiminde değerlendiriyoruz.”

ALATAŞ: HİÇBİR ZAMAN BOYUN EĞMEYECEĞİZ

İHD'nin eski eş genel başkanı Yusuf Alataş da açılan davanın hukuk, adalet ve yargının bitmişliğini gösterdiğini söyledi.

Alataş, "Hukukun bu kadar yok edildiği bir dönem yaşanmadı. En ağır hak ihlallerin yaşandığı dönemde dahi kılıf bulmaya çalıştılar, artık kılıf diye bir şey kalmadı, böyle bir kaygıları da yok. Hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Bunları mahkeme salonlarında yüzlerine de söyleyeceğiz. Düşüncelerimizi her koşulda savunacağız” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

"İzmir AKM devredilirse fonksiyonunu kaybeder" | Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi

SONRAKİ HABER

YÖK'ten düzenleme: Devlet üniversitelerinin norm kadro oranı 2/3'ten 3/4'e çıkarılacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa