TMMOB İzmir: Depremde yaşanan mağduriyetlerin sorumlusu her kademesiyle devletin kendisidir
Deprem nedeniyle zarar gören vatandaşların kayıpların esas sorumlusunun “kamu idaresi” olduğunu belirten TMMOB İKK, "Zenginlerin borçlarını silen devlet halka gelince arabuluculukla yetiniyor" dedi.
Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Depremden etkilenen tüm vatandaşların uğradıkları can ve mal kayıpların esas sorumlusunun “kamu idaresi” olduğunu belirten TMMOB İzmir Koordinasyon Kurulu, "Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir" diye sordu. İKK Sözcüsü Aykut Akdemir, zemin yapısına dair herhangi bir bilimsel çalışma yapılmadan verilen inşaat artışlarının yeni felaketlere neden olacağı uyarısında bulundu.
TMMOB İzmir Koordinasyon Kurulu (İKK) depremzedelerin yaşadığı “mağduriyet” ve “emsal artış” tartışmalarıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Mimarlar Odası Mimarlık Merkezinde yapılan açıklamayı okuyan TMMOB İKK Sözcüsü Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Aykut Akdemir ilgili kurumlardan tüm izinleri alarak inşa edilmiş binalarında ikamet ederken, depremden etkilenen tüm vatandaşların uğradıkları can ve mal kayıpların esas sorumlusunun “kamu idaresi” olduğunu söyledi.
İdarece tüm yasa ve yönetmeliklere uygun inşa edildiği belirtilen ve ilgili kurumlar tarafından ruhsatlandırılan binalarda yaşanan her türlü hasarın kamu idaresi tarafından karşılanması bir zorunluluk olduğunu savunduklarını belirten Akdemir, “Yaşanan mağduriyetin sorumluların hesap vermediği, mağduriyetleri gidermek bir yana yeni felaketlere kapı aralayacak yoğunluk artışının TMMOB tarafından kabul edilmesini hiç kimse bekleyemez" dedi.
Deprem sonrası kimi dernek veya siyasi kesimlerin, yaşanan mağduriyetin esas sorumlularını tartışmak yerine TMMOB'nin hedef gösterildiğinin söyleyen Akdemir, gelişmeleri şaşkınlıkla izlediklerini ekledi.
"ZENGİNLERİN BORÇLARINI SİLEN DEVLET HALKA GELİNCE ARABULUCULUKLA YETİNİYOR"
“Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir?” diye soran Akdemir şöyle devam etti: “Zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye hazine arsalarını özelleştiren devlet, söz konusu halk olduğunda sadece arabuluculuk ile yetinmektedir. Yoksa, depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak aktarmak için mi kullanılmaktadır?”
"ZEMİN YAPISINA HANGİ BİLİMSEL ÇALIŞMA SONUCUNDA KARAR VERİLDİ?"
Zemin yapısına dair herhangi bir bilimsel çalışma yapılmadan verilen inşaat artışlarının yeni bir felaketlere neden olacağını söyleyen Akdemir,
depremde yıkılan ve “proje alanları” olarak ifade edilen bölgelerdeki yapılacak konutların depremden 1 hafta sonra zemin+5 kat olacağının hangi bilimsel çalışma sonucunda karar verildiğini sordu.
Rızabey Apartmanı’na ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna da değinen Akdemir, “Bayraklı Belediyesi’nin sorumluluğu açıkça ifade edilmiştir. Söz konusu binanın hak sahiplerinin mağduriyeti konusunda Bayraklı Belediyesi hangi iş ve işlemleri gerçekleştirmiştir?” dedi. Akdemir, Rızabey, Emrah, Doğanlar Apartmanına ilişkin düzenlenen bilirkişi raporlarında benzer tespitlerin bulunmasının tesadüf olmadığına vurgu yaparak, “Depremde hasar gören diğer binaların tamamına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılırsa sonuç farklı olacak mıdır?” diye sordu.
"SADECE MÜLK SAHİPLERİ ÜZERİNDEN TARTIŞILMASI NE KADA DOĞRU?"
Yıkılan binalarda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde vatandaşların yeniden borçlandırılmasına itiraz edilmemesi ve afet bölgesi ilan edilmesi talebinin neden dillendirilmediğini soran Akdemir, “Depreme karşı alınacak önlemler için, sadece mülk sahipleri üzerinden bir tartışma yürütülüyor olması ne kadar doğrudur? Hak Sahipliği 'olmayan' depremzedelere de uygun koşullarda afet konutu imkânı sağlanması konusunda yasal düzenleme yapılmamasının nedeni nedir?” dedi.
"EMSAL ARTIŞ SONRASI NÜFUS ARTIŞI HESAPLANMIŞ MIDIR?"
Emsal artışı öngörülen alanlarda kaç ekstra daire çıkabileceği, bu nedenle de nüfusun ne kadar artacağının hesaplanıp hesaplanmadığını da soran Akdemir, “Bu hesaba göre altyapının ve ulaşımın ne denli etkileneceği göz önüne alınmış mıdır? Emsal artışı öngörülen bölgelerde yaşayan yurttaşların gelir durumuna dair herhangi bir saha araştırması yapılmış mıdır? Şayet böyle araştırma yapıldı ise yurttaşların ne kadarı borçlanmayı göze almaktadır?” diye devam etti.
"ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN ADRESİ NEDEN TMMOB GÖSTERİLİYOR?"
Emsal artışının altına imza atan belediye başkanları ve meclis üyelerinin İzmir’de trafik ve koku sorunlarını dile getirip, altyapının yetmediğinden bahsetmeye ve yoğun bir yağış olduğunda doğal afeti gerekçe göstermeye devam edip etmeyeceklerini soran Akdemir, “Yasal ve ekonomik açıdan elinde imkân bulunan merkezi ve yerel yönetimler, birbirinden kopuk uygulamaya koydukları 'çözümler' nedeniyle birbirlerini her gün suçlarken çözümsüzlüğün adresinin TMMOB olarak gösterilmesinin nedeni nedir?” dedi.
"BİLİME UYGUN OLMAYAN UYGULAMALARI KABUL ETMEYECEĞİZ"
Soruları aylardır muhataplarına ısrarla sorduklarını ifade eden Akdemir, "Kamu idaresi başından itibaren emekçi halkımızı müşteri gibi görmüş ve buna yönelik uygulamalara imza atmıştır. Halkımızı yeni felaketlere sürükleyecek ve sermaye düzenini mutlu eden kent suçuna sessiz kalmamız emekçi halkımıza yapılacak en büyük kötülüktür. Toplumcu ve kamucu çözümler yaratmak yerine TMMOB’yi İzmirlilerin vicdanına havale edenleri, vatandaşları otobüslerle meslek odalarının önüne taşıyıp hedef gösterenleri, meslek odalarını gizli ittifakın parçası olmakla suçlayanları gayet iyi tanıyoruz. Unutulmasın ki TMMOB, toplumun ortak yararını içermeyen, günü kurtarmaya dönük, aklı ve bilimi hiçe sayan uygulamaları her türlü baskıya rağmen geçmişte de kabul etmedi bugün de etmeyecektir" diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)