Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
26 Ocak 2022 08:07
/
Güncelleme: 16:59

İmamoğlu'ndan balıkçıdaki fotoğrafıyla ilgili açıklama: MOBESE ile izlediler

İmamoğlu, balıkçı restoranındaki fotoğrafıyla ilgili "MOBESE kamerasının böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının takipçisi olacağım” dedi.

İmamoğlu'ndan balıkçıdaki fotoğrafıyla ilgili açıklama: MOBESE  ile izlediler

Fotoğraf: İBB

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kar yağışı olduğu sırada Sarıyer'deki bir balıkçı restoranında olmasına ilişkin olarak çıkan tartışmalar hakkında, "Bu konunun devletin imkanları kullanılarak bir MOBESE kamerasının böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının takipçisi olacağım” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Afet Koordinasyon Merkezi'nde (AKOM) İstanbul'daki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

İmamoğlu'nun satırbaşları şöyle:

“İBB olarak sorumlu olduğumuz alanlarda 12 saat içinde bire bir burada da takip ederek, sahada da takip ederek büyük bir ekiple, valilikle sıklıkla kurduğumuz irtibatlarda hangi noktada irtibat varsa, kendi yetki alanımızla ilgili 12 saatte akışkanlığı sağladığımızı duyurmak isterim. Bu başarılı bir zaman dilimidir.”

“(Yemeğe gittiği fotoğraf hakkında) Önce şunu söyleyeyim. Benim yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonu şaşkınlıkla takip ettiğimi ifade etmek isterim. Çünkü bir büyükelçi ile, Türkiye’nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin büyükelçisi ile yenilen bir yemekten bahsediyoruz. Kaldı ki bu yemeği 20-25 gün önce netleştirmiştik. Hatta gideceğimiz mekanı da belirlemiştik. Gizli bir yemek değil bu. Zaten kamuya açık bir alan. Gidip gördüğünüzde her tarafı cam çerçeve pencere olan bir mekan. Benim 23 yıldır gittiğim bir mekan. Tabii ki orada yaşanan huşular beni üzmüştür. Bunu ifade edeyim. Neticede şeffaf bir yemekti. Sayın büyükelçi bu kara rağmen verdiği söz nedeniyle bir gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmiştir. Hem burada hem sahada yaptığım çalışmadan sonra bir vakit dilimini ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı -tabii ki hususi bir tarafı var- eşlerimizle birlikte yaptık. Sohbet ettik. Ülkemizi konuştuk; ülkemizle İngiltere arasındaki ilişkileri konuştuk. Yani bir İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçi ya da başkonsolosluklarıyla kurduğu ilişki o kadar görevi ve sorumluluğudur. Bunu da layıkıyla yerine getiriyorum.”

“Bir belediye başkanının 1-2 saat bir başka yere gitmesi kadar daha doğal bir şey olamaz. Burada genel sekreterlerim var, yardımcılarım, daire başkanlarım var. Sahada 10 binlerce çalışanımız var.”

Devletimizin imkanları kullanılarak bir Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin, sağlanmasının karşısında ben takipçi olacağım. Bu çok çok önemli bir meseledir. Kişisel de bir meseledir. Ben bu konudaki düşüncemi İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya’yla dün paylaştım.”

ATATÜRK HAVALİMANI SORUSU

İmamoğlu bir ghazetecinin “En çok konuşulan konulardan bir tanesi havalimanı meselesiydi. İstanbul Havalimanı'nda çok sayıda yurttaş mağduriyet yaşadı. Bu süre zarfında İstanbul'a gelen İçişleri Bakanı ve Ulaştırma Bakanıysa Atatürk Havalimanı’na inişini gerçekleştirdi. Bu da kamuoyunda en çok konuşulan noktalardan bir tanesiydi ve eleştirilerin hedefi oldu. Siz de daha önce Atatürk Havalimanı'nın önemine dair birçok açıklama da yapmıştınız, milli servet değerinde olduğu vesaire yönünde. Burada da aslında bir noktada ortaya da çıkmış oldu diyelim bu kar yağışıyla beraber. Bu noktadaki düşünceleriniz neler?​”  yönündeki soruya da şöyle yanıt verdi:  

“GERÇEK VE ACI MESELELER BUNLAR”

“Gerçek meseleler bunlar. Gerçek ve acı meseleler bunlar. Vatandaşımızın bilmesi gereken, konuşulması gereken meseleler de bunlar. Sorunuza teşekkür ediyorum. ‘Hiç bu konuyla ilintili değil’ demeyelim. Çok ilintili. Çünkü, orada kontağını kapattığınız andan itibaren 4 milyar euroluk bir yatırımı çöpe atmış olursunuz. Uzmanlardan hem seçim öncesi hem seçim sonrası hem de daha sonra yaptığımız ulaşım çalıştayında bu konuyla ilgili ayrı bir masada görüşmeler, ayrı bir platformda konuşmalar oldu; orada dinledim. Bu kadar uzmanın bana anlattığı şu: Atatürk Havalimanı kullanılmalı. Çöp yaptık Atatürk Havalimanı'nda. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Daha acısı ne? Atatürk Havalimanı, hani tartışılırken, konuşulurken, pandemi döneminde bizim en az 4-5 olgun teklifimiz yazılı olmasına rağmen, -bir sahra hastanesinin nasıl kurulacağını bilerek söylüyorum- yüz milyonlarca lira para harcanarak, güzelim pisti heba edilerek, bir kulübe mantığında oraya bir hastane yapıldı sözüm ona.”

“BİR PİSTİ PALDIR KÜLDÜR BERTARAF ETMENİN ANLAMI NEYDİ?​”

“Basın mensuplarına buradan söylüyorum. Şu anda gidin bakalım, o hastane yüzde kaç kapasiteyle çalışılıyor? İçinde ne var? Bu kadar yüz milyonlarca lira harcanıp, bir pisti paldır küldür bertaraf etmenin anlamı neydi? Gidin bir bakın lütfen. Önemli bir mesele bu. Ben, üçüncü havalimanının nereye yapılacağını, nereye yapılması gerektiğini şu an tartışacak değilim. Önerimiz şuydu: Tamam, yeni havalimanı yapıldı. Ama yeni havalimanının sözleşmesi gereği, yapılacak ilave pistler, hatta ilave bir terminal var. Yani şu an bildiğimiz o büyük terminalin yanı sıra, bir terminal daha var. Dedik ki; ‘Aynı firma işletsin kardeşim.’ Şu Atatürk Havalimanı yaşasın. Bizce tezlerimiz bunu güçlendiriyordu. Yok efendim aynı kulvardan iniş kalkış süreçleri var vesaire gibi birtakım açıklamalar yapıldı. Bizim uzmanlarımız da bunun tersine söyledi.”

“4 MİLYAR AVRO HEBA EDİLDİ”

“Dedik ki, ‘Tamam. Biz, İBB olarak bunu dert ediyoruz. Uzmanlar gelsin, bunu şeffaf bir biçimde tartışsınlar. Ve doğru bir karar verilsin.’ Bakın İstanbul Havalimanı, sadece dediğim gibi 4 milyar euroluk bir heba edilmiş, teçhizatı sadece, teçhizatı, yapısı heba edilmiş bir alan değil ki. O havalimanı orada var diye, metro yapıldı. O havalimanı orada var diye, Marmaray yapıldı. O havalimanı orada var diye, etrafına 50 tane beş yıldızlı otel yapıldı. Bir gidin bakın bakalım o oteller şu anda yüzde kaç doluluk yaşıyor? Yüzde üç, beş, on… Yazık değil mi bu kente? Yazık değil mi? Yani biz bu kadar zengin miyiz paramızı heba edecek? Günün sonunda bir başka savunulan tez de yeni havalimanının, çok kritik hava akışlarında riskli bir alanda olduğu, bunun yeterince test edilemediği, hatta en az bir havalimanının yerine karar vermekle ilgili dahi, en az on yıllık ölçümlerin, ki bunu daha da yüksek yıllara düşüren bilimsel iddialar da var, 10 yıl yetmez, 15 yıllık hava akışının gözlemlenmesi gerektiğini vesaire iddialar vardı. Bu tür durumlarda da Atatürk Havalimanı'nın çok daha efektif kullanılacağı iddiaları vardı.”

“BUNLARIN HEPSİ KOCAMAN SORU İŞARETLERİ”

“Günün sonunda İstanbul Havalimanı açıldı. Bir de tabii toplu taşıması yok. Ne yazık ki yok. Tek bağlantısı kara yolu. Şu anda Sabiha Gökçen'in metro hattı yapılıyor. İstanbul Havalimanı yapılıyor. Yeni havalimanı yapmanın maliyetleri de var. Yani şu anda iki tane; biri yapılıyor, birisi yapılmak için süreçleri devam ediyor. O da yapılacak. Halkalı'dan ve Gayrettepe'den bağlantılar. Bir de bunları kattığınızda, aslında biz hala yeni havalimanı için milyarlarca Euro para harcıyoruz. Yani fayda-maliyet, zaman-ihtiyaç, güncellik… 21. yüzyıldayız. Yapılan bu 30-35-40 yıllık getirisi olan ve buna göre fizibilitesinin yapıldığı bir yatırımın, ülke adına önemi, 20-25 yıl sonra, 30 yıl sonra havacılık sektörünün hangi kavramlarla yönetilebileceği, teknolojik gelişmeler; bunları ayrı bir yere koyuyorum. Ama bunların hepsi kocaman soru işaretleri. Bunlar savunuldu ve bunlar yaşandı.” (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et