İşçilerin dayanışmasından öğreneceklerimiz var
Birlikteyken çok güçlüyüz, üretkeniz, kararlıyız ve en önemlisi kolay kolay yıkılmayız. Bakırköy işçilerinin yapmış oldukları grev işte bana bunları öğretti.
Fotoğraf: Eren Ergine / Evrensel
Destine MANDIRACI
YTÜ
Geçtiğimiz günlerde Bakırköy işçilerini ziyaret etme, deneyimlerini gözlemleme şansım oldu. Bir üniversite öğrencisi olarak ders çıkarılabilecek pek çok sohbete tanık oldum. Bakırköy işçileri yaklaşık üç ay gibi uzun bir süredir grevdeler. Greve çıkmalarındaki temel sebep kabul ettirilmek istenen sıfır zam dayatmasına karşı çıkmaları. Greve çıktıkları günden itibaren taleplerinin göz ardı edildiği uzun ve zorlu bir süreç yaşadılar.
Ben grevlerinin 88. gününde yanlarında bulunabildim, haliyle uzun süren grevlerinin olumsuz yanlarına da tanık olabildim. En çok zorlandıkları şeyin ne olduğunu sorduğumda hiç düşünmeden soğuk hava yanıtını verdiler. Belediye başkanının tutumu, havanın soğukluğu, bazı iş arkadaşlarının destek olmayışı gibi pek çok olumsuz durumla karşı karşıya kalmış olsalar da grev süresi uzadıkça grevlerine dört elden sarılmış durumdalar. Grev alanında birbirleriyle olan iletişimleri, 88 gündür grev alanına gitmelerine rağmen bulundukları ortamı neşelendirmeyi hiç bırakmayışları en önemlisi de çalışma arkadaşlarına olan güvenleri üniversite öğrencileri açısından ders çıkarılması gereken önemli noktalardan. Dayanışmanın önemi grev alanında hiç olmadığı kadar berrak bir biçimde karşımıza çıkıyor. Grev alanları, öğrenciler olarak sıra arkadaşlarımızla sırt sırta vermeyi öğrenebileceğimiz yerlerden.
GREVİN İŞÇİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Grev erkek ve kadın işçiler üzerinde farklı etkilere sebep olmuş. Aile yaşantılarının nasıl etkilendiği konusundaki sohbetimizde cinsiyete dayalı olduğu gözle görülür olan farklı cevaplarla karşı karşıya kaldım. Kadınların aile hayatı, hayat düzenleri sarsılmış bu süreçte. Greve izin vermeyen eşleri yüzünden orada olamayan kadınlardan da bahsettiler. Hep birlikte eşleri ikna etmek için ev ziyaretine gittilerse de olumsuz sonuçla döndükleri kadın arkadaşları olmuş. Orada olan kadınların birçoğu aile içi ilişkilerinde ufak tefek de olsa sıkıntıların yaşandığını, evdeki işlerin (çocuk bakımı, yemek, temizlik vb.) aksadığını söylediler. Erkeklerde ise grevin psikolojik etkileri aile içine yansımış, çoğunluğunun ise aile hayatlarında büyük bir değişim olmadığı gözleniyor.
Bir erkek işçi orada bulunan kadınların greve daha çok sahip çıktığını, ne olursa olsun alandan ayrılmadığını dile getirdi. Kadınların hak arayışının erkeklere oranla daha istikrarlı oluşunu yükselen kadın hareketine bağlayabileceğimizi düşünüyorum. Kadınlar uzun süredir sokaklarda, süre gelen kadın eylemlerinin dayanışma bilincinin oluşmasında büyük bir katkısı var. İşçiler ne kadar ortak problemlerle bir araya gelseler de kadın işçiler erkek işçilere nazaran daha olumsuz çalışma şartlarına sahip, bu durum da kadınların hak arayışındaki kararlılığın başlıca sebeplerinden biri.
İşçiler çok çeşitli ideolojilere sahip olmalarına rağmen bir arada durmaları, hiçbir koşulda birbirlerini ayrıştırmamaları ders alınacak en önemli konulardan. Grev alanında arkadaşlıkları oldukça pekişmiş. Kendilerini daha az yalnız hissettiklerini, olumsuz koşullarda destek bulabilecekleri arkadaşlarının olmasının güven verdiğini, daha sabırlı ve daha kararlı kişilere dönüştüklerini dile getirdiler. Dayanışmanın sağladığı güven ortamı görülmeye değer şeylerden. Birlikte üretmekten de vazgeçmemişler ve bir koro oluşturmuşlar. Besteledikleri ve hep bir ağızdan söyledikleri şarkının bir dizesi bile bize güç verirken omuz omuza sokaklarda, üniversitelerde, fabrikalarda birlikte olmak nasıl bir güç veriyor siz düşünün. Birlikteyken çok güçlüyüz, üretkeniz, kararlıyız ve en önemlisi kolay kolay yıkılmayız. İnsan 88 gün boyunca soğukta pes etmeden her gün grev alanına gidebiliyorsa bu güç aldığı ve güç verdiği dayanışması sayesindedir. Bakırköy işçilerinin yapmış oldukları grev işte bana bunları öğretti. Üniversite gençliği olarak işçilerden öğrenecek çok şeyimiz var.