İÜ’de final haftası: Kütüphane sırası, kahve hesabı
Ekmek kuyruğunu aratmayan kütüphane sırası, zamların gölgesinde kahve hesabı… İstanbul Üniversitesi’nde final haftası bildiğiniz gibi.
Fotoğraf: Pixabay
Zehra PEHLİVAN
İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı
İstanbul Üniversitesinde okuyan birinin sınav dönemini nasıl hayatta kalarak atlattığını hiç merak etmiş miydiniz? Eminim az çok nasıl olduğunu tahmin edebiliyorsunuz ama bir de bu dönemi gerçekten yaşayan birinden dinleseniz belki bu sınav haftasının aslında biz öğrenciler üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilirsiniz.
Öncelikle en büyük sorunumuzdan yakınmak isterim: Ders çalışmak için yer bulma. Mesela kendimden örnek verecek olursam, yurt odam iki kişilik olduğu için rahat bir şekilde odamda çalışamıyorum, o yüzden kütüphaneye gidiyorum. Ancak kütüphanenin de başlıca sorunları var maalesef ki. Ekmek kuyruğu gibi masa sırası beklemek mesela. Ya da bir edebiyat öğrencisi olarak kütüphanemizin akşam sekizde kapanması sorunu gibi. Yani verimli bir şekilde ders çalışabilmek için sürekli olarak çabalamak gerekiyor, “erkenden gidip yer kapayım” veya “kapanma saatine kadar yetişip az da olsa ders çalışabileyim” gibi. E tabii ders çalışırken bir öğrencinin olmazsa olmazı nedir? Kahve! Ama tabii ki zamlı kahve! Geçen ay 3,5 liraya aldığımız ancak bu ay 5 liraya çıkan kahve... Size az gibi görünebilir tabii ama bir öğrenci için bir lira bir liradır, maalesef kuruşları bile hesaplamamız gerekiyor.
DERTLER DERS ÇALIŞTIKTAN SONRA DA BİTMİYOR
Diyelim ki bir günü tamamladık ve bitti, şimdi sıra yurdumuza/evimize geri dönme vaktinde, yeni bir zorluk daha açıldı: ulaşım. Evet, İstanbul’da tahmin edebileceğiniz üzere ulaşım metrolar, tramvaylar sayesinde daha basit ama akşamüstünden sonraki trafik ve kalabalık yolunuzu iki kat uzatıyor maalesef. E genelde çoğumuzun çalışması, benimki de dahil olmak üzere, sınav haftası sebebiyle uzun saatler sürdüğü için bu saatlerde bitiyor. Bu soğuk günlerde kaldığımız yere ulaşmamız da uzuyor böylelikle. Zaten ulaştığımızda da günün yorgunluğu yüzünden hemen sızıp kalıyoruz çoğunlukla.
Ve ertesi gün uyanıp yeniden aynı senaryoyu yaşıyoruz.