26 Ocak 2022 13:05

Ruhumuz da hastalanabilir

Kaygı bozuklukları toplumsal yapıyla ilişkili olarak artarken, ruhun hasta olamayacağı fikri dinci akımların etkisinde bir kalıntı olarak cin çıkarma gibi faaliyetler ile yaşıyor.

Kaynak: Freepik

Paylaş

Hakan SÖZEL

İzmir

 

Malleus Maleficarum (Cadı Çekici), Heinrich Kramer ve Jacob Sprenger adlı iki engizisyon rahibi tarafından 1486 yılında yazılmıştır. Egzorsizm, yani görünmez bir varlık tarafından etki altına alınmış bedenin kurtarılmasına yönelik çaba, insanlık tarihinin başlarından beri varlığını korumaktaydı. Ama engizisyon rahipleri bunu çok üst bir seviyeye, işkenceuygulayarak toplu cinayetler işlemeye, yani cadı avına vardırmışlardı. Cadı avı, feodal toplumun bağrında “Ruh hasta olamayacağına göre bir dış gücün etkisi altında olabileceği” ön yargısı çerçevesinde işlerlik kazanmıştı. Ruhun hasta olabileceği kabulü ise psikiyatri bilimine açılan bir kapı olmuştu. Fakat bu yol bilimsel niteliği kazanana kadar “işe yaramayanların” ayıklanmasının, “düşük ırkların” baskı altına alınmasının, savaş gazisi “delilerin” gündelik hayata döndürülmesinin ve farklı cinsel yönelimleri olanların hasta olarak görülmesine aracı olmuştu. Bugün psikiyatri bir bilim olarak daha sağlam ayaklarüzerinde dururken ruhun hasta olamayacağı düşüncesi hala köktendinci akımların etkisinde bir kalıntı olarak, kitleler arasında “cin çıkarma” gibi faaliyetler ile yaşıyor.

Tabii ki yaşadığımız dönemde psikiyatrik bozuklukların yaygınlığı ve doğru tanılanabilmesi nedeniyle ruhun hasta olduğu kabulünü yapmak hiç de zor değil. Günlük duygu durumlarının(endişe, kaygı, isteksizlik vb.) kolayca psikiyatrik hastalıklarla ilişkilendirilebilmesi ve psikiyatrik hastalıkların bazen gençler arasında “normalden farklılık” veya kendini tanımlamaaracı olarak nitelendirilmesi de bu durumu kolaylıyor. Örneğin, çevremizde en yaygın görülen anksiyete bozukluğunun tüm yaşam boyu görülme sıklığı toplumdan topluma, dönemden döneme değişmek ile birlikte aslında %25-30 bandında seyretmektedir.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI NELERDİR?

Türkçeye zaman zaman “kaygı bozuklukları” olarak çevrilen bu bütünün içine sosyal anksiyete bozukluğu, panik atak bozukluğu, özgül fobiler, yaygın anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyete bozukluğu ve seçici konuşmazlık tanıları girmektedir. Bu tanıların derinine inmek için daha uzun bir yazı gerekir fakat kısaca üstünden geçildiğinde dahi birçok semptom tanıdık gelecektir. Mesela yaygın anksiyete bozukluğu aşağıdaki belirtilerden başka bir organik veya psikiyatrik tabloya bağlı olmaksızın en az altı ay mustarip olmakla tanılanmaktadır.

-Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ve sabırsızlık

-Kolay yorulma

-Düşüncelerde yoğunlaşamama

-Sinirlilik 

-Kas gerginliği

-Uyku bozukluğu

Panik bozukluğunda görülen ataklar ise tipik olarak yineleyici özellik gösterir ve beklenmedik anlarda ortaya çıkar. Sıklıkla yeni bir atak geçirme korkusu duyulur. Atak, yoğun bir korku ve endişe eşliğinde kötü bir şeyler olacağı beklentisi ile ani olarak başlar ve kısa sürede en yüksek düzeyine ulaşır. Panik atak sırasında soluk alma güçlüğü, boğulma hissi, baş dönmesi, baygınlık, çarpıntı, kalp atım sayısında artma, titreme, bulantı, uyuşma, karıncalanma, sıcak basması, ürperme, göğüs ağrısı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkar.

Anksiyete bozukluklarının pek çoğunun altında yatan sebeplerin çocukluk dönemi travmaları ve hastalığın başlamasından önceki altı ay içinde yaşanan stresli olaylar olduğu belirlenmiştir. Örnek olarak panik atak hastaların %25-50’si çocuklukta ebeveynden uzak kalmış; %8’i cinsel, %12’si ise fiziksel istismara maruz kalmıştır. Sevdiği kişiden ayrılma, iş değiştirme, gebelik, göç, okuldan mezun olma gibi stresli durumlar da panik atağı tetikleyebilmektedir.

Anksiyete bozukluklarından mustarip hastalarda başka psikiyatrik hastalıklar da sıklıkla görülür. Örneğin panik bozukluğu hastalarının %35-90’ı major depresyon yaşamaktadır. Birçok anksiyete hastası, kaygılarını gidermek ve sosyal hayatını daha rahat sürdürebilmek için alkole yönelir. Alkole sıkça başvuru ise bağımlılığa yol açabilmektedir.

Toplamda anksiyete bozuklukları, hayatımızdaki olumsuz duygu durumlarının hem hazırlayıcısı hem de sonucu olabilirken modern tıbbı tedaviler ve psikoterapiler ile aşabilmektedir. Bu noktada da insanların biyopsikososyal olarak tam iyilik haline kavuşması toplum sağlığı için vazgeçilmezdir. 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Nihan Atay'ı bıçaklayarak ağır yaralayan Ramazan Uygun'un ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi

SONRAKİ HABER

Bir çikolata bir sodanın hesabıyla geçen günler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa