Diyarbakır Ben û Sen Mahallesi sakinleri: Kömür yok, tahta, kağıt yakıyoruz
Diyarbakır'da Ben û Sen Mahallesi sakinleri, ısınmak için yıkılan evlerden odun topladıklarını anlatıyor: Kömür yok, tahta, kağıt yakıyoruz. Ölüden farkımız yok.
Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Diyarbakır’ın Ben û Sen Mahallesi’nin bir yanı yoksulluk diğer yanı yıkım… Kışın nasıl geçtiğini sorduğumuz mahalleliler, ısınmak için yıkılan evlerden odun topladıklarını anlatıyor. Yurttaşlar, “Kömür yok, tahta, kağıt yakıyoruz. Hayat zenginlerin hayatı, ölüden farkımız yok. Kurban Bayramı’nda biri et verse yersin yoksa tavuk bile alamazsın. Buradan çıkarsak perişan oluruz, şimdi de rezillik zaten” ifadelerini kullanıyor.
UNESCO listesinde yer alan Surların dibinde kurulu olan mahallede evler bir bir yıkılıyor. Kentin yoksul halkının yaşadığı yerlerden birisi olan mahallede yıkım şu an için durmuş olsa da tekrar başlaması halinde yurttaşlar, kendilerine verilecek parayla ev alamayacaklarından eminler ve bu yüzden tedirginler. Burası ’90’lı yıllarda köy boşaltmalarla birlikte göç etmek zorunda kalanların gelip yerleştiği ve daha sonra yoksul halkın da yaşayabileceği bir yer halini almış. Yıllardır burada sadece yoksulluk sorunu yok, altyapı sorunu da var ve bu güne kadar da hiç çözülmedi. Sokakların bir kısmında kaldırım dahi yok, her yer çamur içinde, bu gün değil her zaman böyleydi. Diyarbakır’a uzun yıllardan sonra yağan ilk yoğun karın ardından mahalleye iniyorum, burada kış nasıl geçiyor diye. Sokakta neredeyse kimse yok, birkaç gençten başka…
YIKILAN EVLERDEN ODUN TOPLADIM
Sokak aralarında dolaşmaya devam ederken mahallenin bakkalına uğruyorum, mahalleye dair sohbet etmeye başlıyoruz. Cengiz Karataş (34) 5 çocuk babası, yıllarca inşaatlarda çalışmış. Sadece inşaatlarda çalışmakla geçinemeyince mahallede küçük bir bakkal açmış ama yine de iş buldukça inşaatlarda çalışmaya gidiyor, boş kaldığında ise bakkalı işletiyor. Karataş, mahallenin geçmişten bu güne yoksul bir mahalle olduğunu ve artan fiyatlarla birlikte mahalle sakinlerinin daha zor günler geçirdiğini anlatıyor. Mahallelinin borca alışveriş yapmasından dolayı kapatma noktasına geldiğini fakat dayanışmak zorunda olduklarını da belirtiyor.
Kış ayıyla birlikte mahallede ısınma sorununun da yaşandığı söyleyen Karataş, “Burada yaşayanlar çoğu mevsimlik tarım işçisi, okula giden çocuklarına meyve suyu, kek alamaz durumdalar. Bakkaldan yağ, makarna dışında bir şey alamıyorlar, yumurtayı dahi tane ile alıyorlar, koli ile alamıyorlar. Mahallenin geneli borç ile alışveriş yapıyor, hepsi mağdur. Burada insanlar ısınmak için odun sobası kullanıyor, odun pahalı alamıyorlar, elektrikli sobanın faturasını ödeyemiyorlar. Ben mahallede yıkılan evlerden tahta, odun topladım. Durumu iyi olan buraya gelir mi? Un, yağ, elektrik, tüp fiyatları belimizi kırdı. Bakkalda yağım bitti almıyorum, çünkü toptancıya borçlanıyorum” diyor.
10 DAKİKA ELEKTRİK SOBASINI AÇIP SONRA KAPATIYORUM
Ardından bakkala Hamdiye Yıldız (53) geliyor. Yıldız, yıllarca önce eşini kaybetmiş. Ev kira ve 3 çocuk annesi Yıldız’ın iki çocuğu epilepsi hastası olduğu için iş bulamıyor. Bir çocuğu ise 11 yaşında, hem okuyor hem de arada evin masraflarını karşılamak için pazarda el arabası ile yük taşımaya çıkıyor. Tek gelirleri bir oğlunun aldığı 600 TL’lik engelli maaşı. Kış ayında durumlarının daha da kötüleştiğini söylüyor. Bir yandan pahalılık diğer yandan ısınma sorunu ve üstelik kendisi de hasta. Yıldız, “Eskiden sosyal yardımlaşma yardım ediyordu, bu yıl o da yok. Bazen kiramı akrabalarım ödüyor” diyor. Maddi manevi bir cendere altında olduklarını söyleyen Yıldız, “Yağ, un dışında bir şey alamıyoruz. Burası için yıkım kararı çıkarsa nereye gideceğiz, bilmiyoruz. Bırakın taşınmayı, yumurta alamıyoruz. 10 dakika elektrik sobasını çalıştırıyorum sonra kapatıyorum. Böyle nasıl yapacağız bilmiyorum” diyor.
HAYAT ZENGİNLERİN HAYATI, ÖLÜDEN FARKIMIZ YOK
Mahallede dolaşmaya devam ederken Vedat Türkekul ile karşılaşıyorum. Türkekul, 3 çocuk babası. Kendisine daha önce sağlık sorunlarından dolayı verilen yüzde 40 engelli raporu iptal edilmiş. 3 çocuğu da ekonomik nedenlerden dolayı liseden sonra okulu bırakmak zorunda kalmış. İki oğlu inşaatlarda çalışıyor fakat inşaat sektöründeki durgunluk onları da işsiz bırakmış. Türkekul’un babasından kalma iki odalı bir evi var. Kömür yardımı olmadığı için elektrikli soba kullanmak zorundalar fakat faturalarının yüksek gelmesi endişesiyle ısınamıyorlar. Kömür için gittiği sosyal yardımlaşma kurumunun artık doğal gaz olduğu gerekçesiyle kömür yardımı yapılmadığını kendisine söylediklerini ifade eden Türkekul, mahallenin hem yıkım aşamasında olduğunu hem de doğal gaz altyapısına dair herhangi bir çalışmanın bu güne kadar yapılmadığını söylüyor. Türkekul, “Maddiyat psikolojimizi bozdu, Un alamıyoruz, mercimek alamıyoruz. Birini alsan diğerini alamıyorsun. Engelli maaşı alıyordum o da gitti. Babadan kalma bir iki odalı bir evim var, 5 kişi yaşıyoruz. Çocuklarım inşaatlarda çalışıyordu artık o da yok, bitti. Hayat zenginlerin hayatı, ölüden farkımız yok, Kurban Bayramı’nda biri et verse yersin yoksa tavuk bile alamazsın. Kömür için sosyal yardımlaşma kurumuna gidiyorum, diyorlar artık doğal gaz var, kömür yardımı yok” diyor.
BURADAN ÇIKSAK PERİŞANIZ, ŞİMDİ DE REZİLLİK ZATEN
Türkekkul’un evine geldiğimizde eşi Rabia Türkekul, fırına ekmek parası vermemek için evde o durumu çözmeye çalışıyor. Yemek yaptığı yer ise yatak odaları çünkü evin mutfağı yok. Küçük ve rutubetli bir odada hem yemek yapılıyor hem de yatılıyor. Rabia Türkekul ise bir yandan eşinin rahatsızlığıyla bir yandan çocuklarının işsizliği ile uğraşırken aynı zamanda ekonomik sıkıntılardan kaynaklı sorunları omuzlamaya çalışıyor. Rabia Türkdekul “Yağ, un dışında hiçbir şey alamıyoruz, rezillikle geçiniyoruz. 3 gündür deterjanım bitmiş, alamıyoruz. Makinem var ama çamaşırları elde yıkıyorum. Kömür yok, tahta, kağıt yakıyoruz. Su ve elektrik faturalarımız birikmiş ödeyemiyoruz. Tüp alacak gücümüz yok. Eşim hasta, hastaneye götürüyoruz, randevu vermiyorlar, özele yönlendiriyorlar, paramız yok ne yapalım? Kiralar da artmış, buradan çıkarsak perişan oluruz, şimdi de rezillik zaten. Çocuklarıma iş istiyorum sadece” diyor.