27 Ocak 2022 09:24

101'inci Adalet Nöbeti, Sezen Aksu, Sedef Kabaş ve Mürsel Ünder için tutuldu

2 yıllık aranın ardından bir kez daha Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen hukukçular, "Sesi kısılmak istenen herkes için biz buradayız ve adalet istiyoruz" diye seslendi.

Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

Paylaş

101'inci Adalet Nöbeti, sanatçı Sezen Aksu, gazeteci Sedef Kabaş ve avukat Mürsel Ünder için tutuldu.

2 yıllık aranın ardından bir kez daha Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen hukukçular, "Hukuksuzluğun, makamla sağlanmış gücün karşısına hukukla çıkmak için, sesi kısılmak istenen herkes için biz buradayız ve adalet istiyoruz" diye seslendi.

AKSU, KABAŞ VE ÜNDER İÇİN NÖBET

Geride bıraktığımız hafta oldukça yoğundu. Önce sanatçı Sezen Aksu yıllar önce yazdığı şarkıdaki sözler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "Yeri geldiğinde o dili koparmak görevimizdir" sözleriyle tehdit edildi.

Hemen ardından yaptığı bir sosyal medya paylaşımı üzerine Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün "Bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır" açıklamasından sonra sabaha karşı evi basılarak gözaltına alınan gazeteci Sedef Kabaş, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla tutuklandı.

Aynı günlerde Avukat Mürsel Ünder, bekçiler tarafından ters kelepçe uygulanarak, darbedilerek özgürlüğünden mahrum bırakıldı.

Bu gelişmeler üzerine harekete geçen hukuk insanları, Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi C Kapısı Themis Heykeli önünde bir araya geldi, nöbet tuttu, sonra da adliye kapısında açıklama yaptı.

"SALDIRILAR HEPİMİZİN SESİNE, SÖZÜNE, HUKUK GÜVENLİĞİNEDİR"

Adliye kapısında ilk sözü Avukat Selin Nakıpoğlu aldı. Nakıpoğlu, Sezen Aksu, Sedef Kabaş ve Mürsel Ünder için tuttukları nöbetin gerekçesini şöyle açıkladı:

"Şarkılarıyla yarım asırdır hepimize yol arkadaşlığı yapmış bir sanatçının ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından 'dilini koparmakla' tehdit edebildiği, Adalet Bakanı’nın talimatıyla bir gazetecinin gece yarısı evi basılarak gözaltına alınabildiği ve bir avukatın artık halk için bir güvenlik tehdidi haline gelen bekçiler tarafından hukuk dışı ve keyfi bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakarak darbedebildiği bir ülkede hiçbirimizin hukuk güvenliğinden ve özgürlüğünden söz edilemez. Bu saldırılar hepimize yöneliktir çünkü... Hepimizin sesine ve sözüne, özgürlüğüne, hukuk güvenliğine ve yasalar önünde eşitliğe, demokrasiye, halkın bilgilenme hakkına ve toplumsal barışa yöneliktir."

"HEPİMİZ BİRİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN..."

Nakıpoğlu son olarak şöyle seslendi:

"Göründüğümüzden daha çok kişiyiz ve daha güçlüyüz. Farklılıklarımızı koruyarak yan yana ve birlikte olmaya, bunu görmeye ve göstermeye, daha çok cesarete ve dayanışmaya ihtiyacımız var sadece. Cesaretin bulaşıcı olduğunu biliyoruz. Her zamanki kararlılıkla buradayız… Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri ve hukuk devletini savunmak, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve güvencesi olmak için aynı kararlılık ve cesaretle burada olmaya devam edeceğiz. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!"

"HUKUKTAN SÖZ EDİLEMEZ"

Ardından Gazeteci Sedef Kabaş'ın avukatı Doğuşcan Aydın Aygün söz aldı.

Aygün, bir hukukçu olarak konuştuğu adliye önünde hukuken söylenecek söz kalmadığını haykırdı ve ekledi:

"Artık burada hukuktan söz edilemez. Türkiye’de yaşayan insanların seslerini yükseltmesi gerektiğini, haksızlığa 'Dur' demesi, 'Sedef Kabaş'a özgürlük' demesi gerektiğini düşünüyorum."

"MESLEKİ DAYANIŞMA SÜRMELİ"

Daha sonra bekçiler tarafından ters kelepçe uygulanan avukat Mürsel Ünder söz aldı, yaşadıklarını anlattı.

"Bir avukata bunların yapılması Türkiye'de özgürlük ve güvenlik sorununun geldiği yeri gösterdi" diyen Ünder, soruşturma sürecinin mesleki dayanışma sayesinde hızlı yürütüldüğüne dikkat çekti.

Ünder dayanışmayı sürdürme çağrısıyla sözlerini noktaladı.

KARAKAŞ'TAN ERDOĞAN'A: HOŞA GİTMEYENE CEZA MI VERİLECEK!

Açıklamada son olarak Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş söz aldı. Türkiye'de adaletsizliğin katlanarak sürdüğüne dikkat çeken Karakaş, "Ülkenin yazarı, edebiyaçısı, ressamı, bütün üreten insanları özgürce üretecekler, korkmadan. Onların ürettiklerini bir başbakan, bir cumhurbaşkanı birey olarak beğenmeyebilir. Ama her şeye rağmen bu ülkenin bir Anayasası var, 64. madde çok açık, devlete, kim tarafından yönetilirse yönetilsin kültür ve sanat insanlarını korumak görevi veriliyor. Ama ne oluyor, gece yarısı bir kadın alınıyor,  Cumhurbaşkanı en sevilen sanatçılardan birinin dilinin koparılacağını söylüyor. Peki o zaman mahkemelere ne gerek var? Hoşa gitmeyen şarkılar, filmleri tiyatro oyunlarına ceza mı verilecek dilleri mi koparılacak. Türkiye bunu hak etmiyor. Bugünleri aşacağımıza da inanıyoruz" dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Türkiye'de 55 yılda 200 bin kişi kömürlü termik santraller nedeniyle genç yaşta ölmüş

SONRAKİ HABER

Yatağan Turgut Mahallesi kömür ruhsat alanından çıkarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa