KHK ile ihraç edilenlere işe iadede hak gasbı
Diyarbakır Barosu Yön. Kur. Üyesi Av. Mehdi Özdemir, KHK ile ihraç edilenlerin işsiz ve geçim kaynağından yoksun bırakıldığını belirterek, iade kararlarında dahi hak gasplarının yaşandığını söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresi Cumhurbaşkanı kararı ile bir yıl daha uzatıldı. Evrensel’e konuşan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Mehdi Özdemir, KHK ile ihraç edilenlerin işsiz ve geçim kaynağından yoksun bırakıldığını belirterek, iade kararlarında dahi hak gasplarının yaşandığını söyledi.
15 Temmuz darbe girişimin ardından KHK ile 125 bin 678 kişi kamu görevinden çıkarıldı. 3 bin 213’ü rütbe alma, 2 bin 761’i kurum ve kuruluş kapatma ve 270’i yurt dışı öğrencilikle ilişiği kesilme olmak üzere toplam 131 bin 922 kişiye tedbir işlemi uygulandı. İhraç edilenlerin işe iade edilip edilmeme kararını vermek için 22 Mayıs 2017 tarihinde kurulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresi iki yıl olarak belirlenmesine rağmen 3’üncü kez uzatıldı. 5’inci yılını dolduracak komisyonun açıkladığı 2021 raporuna göre; bu güne kadar 126 bin 783 başvurunun 16 bin 60’ına “kabul”, 104 bin 643’üne ise “ret” kararları verildi. Komisyonda sonucu açıklanmayan toplam 6 bin 80 başvuru kaldı.
HUKUKA AYKIRI DELİLLER GEREKÇE OLUYOR
KHK’lerle bireyin ömür boyu yaşamını etkileyecek nitelikte cezalandırıldığını söyleyen Özdemir, 2016 yılında KHK ile ihraç edilen Hamit Pişkin ile ilgili AİHM adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmederek Türkiye’yi tazminata mahkum etmesi kararı üzerinden OHAL Komisyonunun hukuksuz ve temel hak ve hürriyetleri ihlal edici kararlar aldığını söyledi. Özdemir, “AİHM kararında, ‘Bir kişiyi ihraç edebilmek için ihraç edilen kişinin kendi öznel durumunu, herhangi bir yasa dışı örgütle kayda değer delilini ortaya koyabilme ve buna ilişkin olarak da yargısal prosedürü uygulamak gerekiyor. Aksi durumda tek bir kararla tümden pek çok kişiyi ihraç etmen esasında bu kişilere ilişkin olarak yapmış olduğun işlemin usul ve esas boyutuyla hukuksuz olduğunu gösterir’ diyor. Keyfiliğe karşı yeterli güvence sağlamayan OHAL Komisyonunun, kamu işlerine katılma hakkı, çalışma özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve özel hayata saygı hakkının kısıtlanması / askıya alınması ve ihlali açısından haklı görülebilecek bir yanı yoktur. Hamit Pişkin Türkiye kararında istihbarı bilgiler üzerinden bir kişinin kendi özel hayatındaki bazı hususların herhangi bir yasa dışı örgütle irtibat ve iltisak boyutunu değerlendirerek ilişkilendirilmiş. Bu aslında özel hayata saygı hakkını o bilgilere erişim, o bilgilerin mahkeme kararına konu edinmesi boyutuyla ihlal demektir. Bu hukuka aykırı delillerin bir mahkeme kararına gerekçelendirilmesi ve adil yargılanma hakkının ihlali demektir” dedi.
YARGI PRATİĞİ YOK SAYILIYOR
OHAL KHK’leriyle yürürlükteki pek çok kanuna ek hükümler getirildiğini ve bazı kanun hükümlerinin değiştirildiğini ifade eden Özdemir, olağanlaştırılmış bir OHAL sürecinin devam ettiğini söyledi. OHAL KHK’leri ile evrensel hukuk normlarının askıya alındığını belirten Özdemir, “OHAL sürecinde çıkarılan KHK’lileri iyi değerlendirmek gerekiyor. Biz OHAL sürecinde olağanüstü hal sürecini yaşadık, fakat OHAL sonrası dönemde de olağanlaştırılmış OHAL sürecini yaşamaya devam ediyoruz. OHAL KHK’lerine ilişkin olan yasal bir altyapı oluşturulurken esasında bu günkü koşullarda evrensel hukuk normlarının, insan haklarını, temel hak ve hürriyetleri mevcut OHAL KHK’lileri dışındaki yasal hükümlerin uygulanması noktasındaki o sınırlanmaları görmezden gelmemeliyiz. Mahkemelerin bugün yapmış olduğu veya OHAL komisyonunun yapmış olduğu yargılamalar esasında OHAL KHK’lerinin yasalaştırılan hükümlerine uygun bir yargılama pratiğidir, ama OHAL KHK’lerinin dışındaki yargı pratiği ve ona uygun dayanak olan evrensel hukuk normları veya iç hukuktaki yasal düzenlemeler bu mahkemeler tarafından yok sayılıyor” dedi.
KHK’LERDEKİ DÜZENLEMELERİN OHAL İLE İLGİSİ YOK
Komisyon tarafından alınan kararlarda kişinin masumiyet karinesinde özel hayata saygı, çalışma hürriyeti, adil yargılanma gibi temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğini belirten Özdemir, Komisyonun soyut gerekçelerle bir yargılama sürecine gittiğini söyledi. Özdemir,“Bu süreç kendi içerisinde KHK ile ihraç kararına konu olan irtibat ve iltisak kavramı ve buna ilişkin alınan KHK hükmü sonradan OHAL Komisyonunun yapmış olduğu inceleme içeriği, mahkeme boyutuyla kanat ve takipsizliğin bile hükme esas alınmayıp buradan irtibat ve iltisak kavramını muğlak ve soyut bir gerekçeyle ilişkilendirilerek sürecin yürütülmesi temel hak ve hürriyeti açık bir şekilde olağanlaştırılmış OHAL sürecinde ihlal edildiğini bize göstermektedir. Şu hususu ifade etmekte ben yarar görüyorum şimdi evrensel hukuk normları OHAL süreci içerisinde askıya alındı. Gerek BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde gerekse, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15’inci maddesinde askıya alındı ve bu gerek BM’ye gerekse Avrupa Konseyine bildirildi. Ancak çıkartılan OHAL KHK’lerinin hiçbiri esasında OHAL sürecini yansıtan bir tedbir mahiyetinde olmayan düzenlemelerdi. KHK ile yapılan ihraç işlemleri bu düzenlemelerin tamamen dışındaydı” dedi.
NORMAL YARGI SÜRECİ İŞLEMİYOR
OHAL sürecindeki işten çıkarmalarda Venedik Komisyonunun verdiği raporda somut delil olması ve yargı sürecinin bitmesi gerektiği koşuluna rağmen normal bir yargı sürecinin işlemediğini belirten Özdemir, “Venedik Komisyonu, kamu görevlilerinin görevden alınmasıyla sonuçlanan karar verme sürecinin, görevden alımların kişiye özgü gerekçelere dayanmaması bakımından kusurlu olduğu ve bu suretle bu kararlarla ilgili olarak anlamlı bir geriye dönük yargı denetimi yapılmasının neredeyse imkansız kılındığı sonucuna varmaktadır” diyor. Diğer tarafta Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletlere yapılan bildirimlerde OHAL süreci içerisinde sadece tedbirle sınırlı olmak üzere bu KHK hükümlerinin çıkartılacağını ifade ediyor. Ancak OHAL bildirimlerine aykırı ve hukuksuz bir şekilde ihraç işlemleriyle işten çıkarmalar yaşanmıştır” dedi.
MAHKEMELER DE FİŞLEME KARARI İLE DEĞERLENDİRİYOR
İrtibat ve iltisaklı kavramıyla ihraçların önünün açıldığını dile getiren Özdemir, “OHAL Komisyonu, özel ve yetkili Ankara idare mahkemeleri yargısal düzen içerisinde 657 sayılı Yasa’yı esas alıp memuriyetten çıkarma boyutuyla mı değerlendirecek yoksa normal çıkartılan KHK hükmü ve bu KHK hükmüne gerekçe oluşturulan irtibat ve iltisak kavramı içerisinde mi değerlendirecek? Tam da hukukun ihlal edildiği yer burası. Mahkemeler nasıl yapıyor, tıpkı komisyonların yapmış olduğu gibi KHK ile ihraç edilen kişiler ile ilgili maddi gerçeği yansıtmayan istihbari bilgilerle fişleme yapılmış. Bu fişleme tamamı istihbari bilgiye dayalı. Mahkemelerde OHAL Komisyonu bu fişleme kararları üzerinden bir değerlendirme yapıyor” dedi.
SOYUT DELİLLERİ SOMUTA İNDİRGEMEYE ÇALIŞIYORLAR
Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir kadın 8 Mart’taki etkinliğe katılmış mesela onu gerekçe gösteriyor, basın açıklamasını, aile fertlerinden birisinin hakkında örgüt propagandası kararı verilmiş onun üzerinden bir değerlendirme yapıyor. İrtibat ve iltisak kavramlarının içini doldurmaya çalışıyorlar somuta indirgemeye çalışıyorlar. Ama bu somuta indirgeme haline mevcut KHK hükmünün dışındaki ne yasal mevzuat, evrensel hukuk normlarını ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeleri karşılar nitelikte ne de bu KHK hükmü diğer yasal düzenlemelere uygun bir şekilde bir yargılama sürecine konu edinmekte. Sadece irtibat ve iltisak kavramını gerekçelendirmek, somuta indirgemek, kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin korunması, bunun ihlal edilmemesi noktasında bir tedbir almayı amaçlamıyorlar. Bunları somuta indirgeyerek bir karar almayı esas alıyorlar” dedi.
KHK’LİLER SİVİL ÖLÜME TERK EDİLİYOR
OHAL Komisyonunun görev süresinin daha fazla mağduriyete yol açacağını söyleyen Özdemir, bu süreçte komisyon tarafından verilen iade kararlarının da ihraç edilen kişilerin mağduriyetlerinin giderilmediğini aksine hak gasbının yaşandığını ifade ederek “5 yıla aşkın bir süredir, kişiler herhangi bir şekilde haklarında suçlamaları, neden ihraç edildiklerini dahi bilmeden bir sivil ölüme maruz bırakılmakta. OHAL Komisyonunun karar alma süreçleri ve değerlendirme ölçütleri daha fazla mağduriyet yaratılmasına sebebiyet vermekte. Venedik Komisyonu kararı ve AİHM kararları gözetilerek bir yargı sürecinin işletilmesi ihraç kararları hukuken yok hükmünde kabul edilerek görevlerine iade edilmeli. Bu kişiler iade edildikleri kurumda eski görevlerine uygun pozisyonda çalıştırılmıyorlar, bu kişilere ödenen tazminattan gelir vergisi kesintileri yapılıyor yüzde 15-20 civarında. Bu hukuksuz aslında özlük hakları tam olarak verilmiyor. İşe iade edilince de hukuksuzluk devam ediyor. Zaten açılan tazminat davaları da bu kişilerin mağduriyetlerini karşılamıyor” dedi.
TÜM İHRAÇLARIN MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİ
Diyarbakır Barosu olarak AİHM’nin Hamit Pişkin/Türkiye kararına ilişkin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine yaptıkları başvuruda ihlal kararının gereğinin tüm KHK ile ihraç edilenler açısından yerine getirilmesini isteyen Özdemir, “KHK’li ihraçların hukuksuz olduğunu OHAL komisyonunun hükümsüz olduğunu, idari bir mercinin mahkeme yerine geçerek değerlendirme ve karar alma mekanizmasının oluşturulmasının hukuksuz olduğunu, irtibat ve iltisak kavramlarının soyut ve muğlak kavramlar olduğunu hukukta yerinin olmadığını, somut delilerle ispatlanmış bazı vakalar dışında KHK’li ihraçların önemli ölçüde istihbarı bilgilere dayandığını ve bu ihraçlarla ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.