31 Ocak 2022 23:55

Suriyeli mülteci işçi Ahmed: İlk başta niye geldiniz diyenler şimdi ucuza çalıştırmak için çağırıyor

“Türkiyeli ucuza çalışan bulamayınca bizi arıyorlar açıkça da söylüyorlar bu paraya çalışacak Türk yok diye. Elemana ihtiyaç olunca 300 TL vereceği işe 100 TL vermeye başladılar.”

Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan | Evrensel

Paylaş

Şirin GÜNGÖR
Hasret Gültekin KOZAN
Gebze

Abisi ve iki kardeşiyle beraber çalışmak için Türkiye’ye gelen 22 yaşındaki Ahmed’in anne ve babası Suriye’nin El Bab bölgesinde yaşamını sürdürüyor. Kimlik almak, Türkiye vatandaşı olmak için tüm koşullarını zorlayan Ahmed, “Her şey için kimlik lazım. İş için, hastane için, şikayetçi olmak için… Kimlik olmayınca kaçak yaşanıyor, bu da benim için sıkıntı” diyor.

Asıl mesleğinin reklam tabela işi olduğunu söyleyen Ahmed, “Maaş çok az, o yüzden yapmıyorum. Bizi ucuza çalıştırdıkları için asıl usta olduğumuz işi yapamıyoruz çünkü verdikleri para bizim masraflarımızı karşılamıyor. Şimdi yaptığım iş burada hurda ve kağıt toplamak. Hurda, kağıt, plastik topluyorum sonra bunları götürüp satıyorum. Çok toplarsak günlük kazandığım para iyi geliyor. 500-600 lira para kazanabiliyorum.  Sabah 9’dan akşam 5’e kadar hurda ve plastik topluyoruz. 4 tane hurda ve plastik topladığımız çek çek arabamız vardı ama bir tanesi çalındı. Yeni alabilmemiz için yine kimlik lazım, şimdilik idare ediyoruz. Kardeşler arası dönüşümlü çıkıyoruz bazen. Diğer işler rahat ama para yok. Bize zaten çok az para veriyorlar bir ay çalışsak anlaştığımız paranın hepsini vermiyorlar. Adamı arıyoruz, alacağımız parayı bekliyoruz gelmiyor. Öyle olunca çalıştığımızla kalıyoruz, kazandığımız bir şey olmuyor. Birinden 2 bin lira alacağım vardı gittim istedim 500 verdi, ‘Geri kalanı sonra’ dedi ama sonra duydum ki adam memleketine gitmiş, paramız da kaldı öylece. Bize hem az maaş veriyorlar, verseler dahi tam vermiyorlar” dedi.

"UCUZA ÇALIŞAN BULAMAYINCA BİZİ ARIYORLAR"

“14 yaşımdayken Suriye’den geldim,  6 yıldır buradayım” diyen Ahmed,  ilk geldiği zamanlar çok zorluk çekmiş. IŞİD yüzünden buraya geldiğini söyleyen Ahmed, “Dönsem geri dönemiyorum çünkü IŞİD vardı, burada çalışmaya karar verdim. Her işi yapmaya çalıştım. Sürekli iş değiştirdim. Daha çocuk olduğum için bana iş vermek istemediler, ‘Kimisi okula git’ dedi. Ama ben buraya çalışmak için geldim, para kazanmam gerekiyordu. Ev tutmam, karnımı doyurmam ve aileme para yollamam gerekiyordu. Muhtemelen savaş olmasaydı okula devam ederdim ama savaş yüzünden herkes okulu bıraktı” dedi. “İlk zamanlar Türkiyeliler bize karşı çok kötü davranıyordu. ‘Niye geldiniz, niye buradasınız, gidin ülkenizde savaşın’ diyorlardı” diyen Ahmed, “Pislikmişiz gibi bakan, hakaret edenler sonra ucuza çalıştırmak için devamlı bizi çağırdı. Elemana ihtiyaç olunca 300 TL vereceği işe 100 TL vermeye başladılar. Böyle olunca da yavaş yavaş burada yaşamamıza eskisi kadar kötü bakmamaya başladılar. Türkiyeli ucuza çalışan bulamayınca bizi arıyorlar açıkça da söylüyorlar bu paraya çalışacak Türk yok diye. Artık yıllardır buradayım ve ekmeğimi burada kazanıyorum. Artık burada Türk arkadaşlarım da var, herkes beni tanıyor. Şimdi Suriye’ye gitsem kimseyi tanımam ama burada herkesi tanıyorum” dedi.

"BU EVDE YAŞANMAZ AMA BİZ YAŞIYORUZ"

Kendilerine ev verilmediğini söyleyen Ahmed, yaşadıkları ortamı şöyle anlatıyor: “250 liraya iki oda bir evde oturuyoruz ama evin içinde kimse durmaz. Yaşanmaz ama biz yaşıyoruz mecbur. İki oda var, bir de tuvalet. Her yerden su akıyor, camlar kırık ve sürekli kedi giriyor. Elektrikli soba ile ısınmaya çalışıyoruz, fatura çok fazla geliyor. Kimse bize ev vermiyor. Ya Suriyeli olduğumuz için ya da ‘4 erkek kardeş bekarsınız’ deyip ev vermiyorlar. Biz 4 kardeş sabah çıkıyoruz, akşam eve dönüyoruz.”

"KAÇMAYA ÇALIŞAN HERKESİ ÖLDÜRDÜLER"

Savaşta sol el parmaklarının dördünü kaybeden Ahmed’in evlerine 3-4 kez bomba düşmüş. Dedesinin başka bir bombalı saldırıda hayatını kaybettiğini dile getiren Ahmed, “IŞİD gelip evlerimizi bombalıyordu. Her defasında evin içini yeniden yapmak zorunda kalıyorduk. Yaşamaya tekrar devam ediyorduk. Biz evde otururken bir keresinde yine bomba atmışlardı dedem de cenazeye gidecekti, caddedeydi. Dedemin olduğu bölgeye bomba ve silah atmışlar, yanına gitmeye çalıştığımızda her yer toz, bembeyazdı, göz gözü görmüyordu. 20-30 çocuk da yerdeydi. Biraz daha ilerlediğimizde dedem de yerdeydi, ölmüş. 1 hafta boyunca evimizin olduğu bölgeye bomba atıyordu IŞİD, kaçamıyorduk. Kaçarsak üstümüze daha çok bomba atıyorlardı. Kaçan herkesi bombayla öldürdüler” dedi. IŞİD’in elinden bir şekilde amcasının aracıyla kaçtıklarını söyleyen Ahmed, “30-35 kişi, 4 saat uzaklıkta Münbiç’e kaçtık. 1 yıl kadar orada kaldık. Sonra tekrar El Bab’a döndük. IŞİD toprağın altına bomba yerleştirmiş, geri gelecekler için tuzak kurmuş. O bombaları temizlemeye çalıştık” diye konuştu.

"ASKER OLMAMAK İÇİN GELDİK"

Savaştan önceki yaşam koşullarına değinen Ahmed, “Savaştan önce gerçekten yaşam koşullarımız çok iyiydi. Ama savaşta her şey çok değişti. Bizim göç etmemiz, çalışıp, geride kalan ailemize para göndermemiz gerekliydi. Babam Esad’ın olduğu bölgeye gidiyor, mesleği ziraat mühendisi ama kazandığı para şu an evi geçindirmeye yetmiyor. Babam devlet memuru olduğu için evimiz devletindi, bakkalımız da vardı, o da devletindi. IŞİD gelip ‘Devletin olan her şey bizimdir’ diyerek el koymaya çalıştı. 1 ay sonra savaş oldu ne varsa yerle bir oldu. Hepsi elimizden gitti. Biz de yavaş yavaş büyüdük kardeşlerim ve beni asker etmesinler diye çıktık geldik. Asker olsaydık mutlaka bir taraf olmak zorundaydık. Asker olan akrabalarım taraf oldukları için hepsi öldü” dedi.  

AHMED’İN TATİLİ

Mültecilerin tatil yapma hakkı bu koşullarda zor iken Ahmed’in kendince bir tatili olmuş. Yazın bayram tatilinde İstanbul’a gitmiş Ahmed, Eminönü’de denize girmiş. Arkadaşları kimliklerinin olmadığı için korkmuş ama Ahmed için nafile, denizi görünce girmekten alıkoyamamış kendini. “Burada yaşamak için tek isteğim kimlik” diyen Ahmed, “Eğer kimliğim olursa burada bir bakkalım olsun istiyorum. Kimliğin olunca her şeyi yapabiliyorsun. Kimlik olmayınca korkuyoruz polis bizi çevirir diye. Polis çevirince de yalan söylüyorum, yeni geldim bir iki ay oldu kimlik verilmedi diyorum. İstanbul’a gidip geliyorum kimlik için, her seferinde şimdi git şu zaman gel diyorlar” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Varlık Fonu birilerini fonlama aracı mı?

SONRAKİ HABER

Karıncanın kardeşi var!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa