31 Ocak 2022 12:52

Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu: Bu rejimin gözünde çocukların hiçbir değeri yok

Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu, Erdoğan'ın Trabzon'daki mitinginde sahneye çocuk çıkartılmasını değerlendirdi, "Bu rejim için çocuklar herhangi bir iş için kullanıldıklarında önem kazanıyorlar" dedi.

Fotoğraf: Mustafa Kamacı / AA

Paylaş

Zeliş IRMAK
İstanbul

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın katıldığı Trabzon'daki toplu açılış töreninde sahneye çıkartılan bir çocuk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "hain" dedi.

Çocukların siyasi mitinglerde, açılışlarda, törenlerde ‘kullanılması’ ne yazık ki ilk değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında Maraş’ta katıldığı AKP kongresinde askeri üniforma giydirilmiş ve ağlayan bir kız çocuğunu sahneye çıkarmış, “Türk bayrağı da cebinde. Şehit olursa bayrağı da inşallah örtecekler. Her şeye hazır, değil mi?" sözlerini söylemişti.

Bu sözlerle açık açık çocuklara ölümün yakıştırıldığını hatırlatan Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu, “O gün yapılanlar baştan sona bir kurguydu. Yani, yetişkinler tarafından hazırlanmış bir oyuna bu çocuk piyon olarak yerleştirilmişti” dedi.

Çocuklar için barış ve sosyal adalet arayanlara, bu doğrultuda çalışma yapan kişi ve kuruluşlara verilen Josephine “Scout” Wollman Fuller Ödülü sahibi Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu, Trabzon’daki anları değerlendirdi, yaşananları ‘rezalet’ olarak tanımladı.

Törende yaşananların rastlantısal olmadığını söyleyen Değirmencioğlu, “Herhangi bir kişi, çocuk veya değil, izin olmadan o mekanda bulunamaz. Özetle, bir çocuğa mikrofonun uzatılması kendiliğinden oluşan, rastlantısal veya basit bir olay olarak görülemez. Çocuğa mikrofon uzatılmış olması, söyleneceklerden kesinlikle emin olunduğu için yapıldı. Yani, çocuğun orada bulunması da söyledikleri de kurgulanmış. Bir siyasi oyunun parçası. Bu oyun, seçim furyasının başlamış olduğunu ve rejimin her türlü yolu kullanarak rakibine vurmak istediğini gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesine düzenlenen operasyon da bir çocuğun törende piyon olarak kullanılması da rejim için kabul edilebilir” dedi.

“Bir dikta rejiminde, her gücün bir kişinin elinde toplandığı bir rejimde, hak hukuk kalmaz” diyen Değirmencioğlu, “Günümüzde insan haklarının çiğnenmesi, kadın mücadelesinin tüm kazanımlarının yok edilmek istenmesi bundan. Çocuk hakları da bu nedenle yok sayılıyor. Şunun anlaşılması gerekiyor: Sınırsız güce sahip bir rejim, kadınların öldürülmesinden çekinmez. Tam tersine, olağanlaştırmaya yönelir. Çocukların öldürülmesinden çekinmez. Sınırsız güce sahip bir rejim, tüm güçsüzlere bu şekilde davranacaktır. Sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve onların yok edilmesine yönelik kararlar da tam olarak bundan kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

"YETİŞKİNLER TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ BİR OYUNA ÇOCUK PİYON OLARAK YERLEŞTİRİLİYOR"

Trabzon’da yaşananlara ‘utanç verici bir olay’ diyen Değirmencioğlu, daha önce yapılanlar göz önünde tutulduğunda, bunun hiç de şaşırtıcı olmadığını belirtti.

Askeri üniforma giydirilmiş çocuğun sahneye çıkarıldığını hatırlatan Değirmencioğlu, “Çocuğun ağlaması sağlanmıştı. Bunlar yetmezmiş gibi, ‘Şehit olursa bayrağı da inşallah örtecekler’ sözleri ile açık açık çocuklara ölüm yakıştırılmıştı. O gün yapılanlar baştan sona bir kurguydu. Yani, yetişkinler tarafından hazırlanmış bir oyuna bu çocuk piyon olarak yerleştirilmişti” dedi.

Değirmencioğlu, yaşananların toplamda şunu gösterdiğini söyledi: “Bu rejimin gözünde çocukların hiçbir değeri yok. Çocuklar herhangi bir iş için kullanıldıklarında önem kazanıyorlar. Çocuk, kadın ve insan olmanın tek başına hiçbir değeri yok. Tam da bu nedenle, çocuklara yönelik şiddet, cinsel şiddetin en kötüsü dahil, durmaksızın artıyor. Gücü yetenler, hele ki rejimin içinde yer alıyorlarsa, çocuklara istediklerini yapabilirler.”

ÇOCUKLARIN BÖYLESİ MİTİNGLERDE KULLANILMASININ TEHLİKESİ NEDİR?

“Çocukların kin ve düşmanlıkla doldurulmak istendiği ve birer piyon, birer siyasi milis gibi kullanılmak istendiğini görüyoruz” diyen Değirmencioğlu şu örnekleri hatırlattı:

Niğde Şehit Fazıl Doğruöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde 800 öğrenci, bir ağızdan komando andını okudu.” 

Hatay'da anaokulu öğrencileri, Tunceli'de görev yapan askerler için komando andı okudu.”

"Samsun’da bir okulda teneffüse çıkış ve derse giriş zili olarak mehter marşı ile ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısı çalıyor."

“Rejim, hainin kim olduğunu belirler; Kürtler, HDP veya CHP Genel Başkanı ‘hain’ ilan edilir, milislere hedef gösterilir. Milisler bu düşmana karşı eyleme geçtiğinde, ‘vatandaş hassasiyeti’ denir” ifadelerini kullanan Serdar Değirmencioğlu, “Rejim, bizzat kendinin gerçekleştiremediği kimi işleri bu yolla piyonların gerçekleştirmesini sağlar. Hrant Dink’in Pelitli’den çıkıp gelen Samast tarafından öldürülmesi de HDP İzmir İl Başkanlığında Deniz Poyraz’ın öldürülmesi de bu şekilde anlaşılmalıdır. Rejim, Dink’in veya Poyraz’ın güvenlik güçleri tarafından hedef alınmasını da sağlayabilirdi. Ama devreye ‘hassas yurttaş’ sokulması çok daha temiz ve daha önemlisi başka ‘hassas yurttaşlar’ üretimi için gerekli. Kafasına beyaz bere takıp tribünlere çıkan Samast adayları gibi” dedi.

“Trabzon’da bir çocuğun ‘hain’ diye bağırmasının sağlanması da bu derece vahimdir” diyen Değirmencioğlu, “Kendisinin söylemediği sözü, bir çocuğun söylemesini sağlayan ve bundan beklentisi olacak kadar bayağı ve aşağı bir siyaset ile karşı karşıyayız. Bir gün ‘dil kopartmaktan’ söz eder, ertesi gün ‘hain Kemal’ der. Neden olmasın? Güç onlarda, istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar” ifadelerini kullandı.

“AMAÇ, ERKEN YAŞTA AŞIRILI DUYGUSAL TEPKİLERİN YERLEŞTİRİLMESİ”

Amacın, olabildiğince erken yaştan kafalara belirli simgelere, seslere, renklere yönelik aşırı duygusal tepkilerin yerleştirilmesi olduğunu söyleyen Değirmencioğlu, “Yani duygusal tepkilerin, sorgulanmayan ve sorgulanmayacak duygusal kalıpların oluşması. Bütün bunlar, her şeyin sorgulanmasını teşvik eden, eleştirel düşünmeyi amaçlayan eğitim anlayışının tam tersi” dedi.

Değirmencioğlu, “Tepedeki lider ne derse yapan, ona tapınan ve verilen emirleri sorgulamayı bir ihanet sayan kitleler yaratmak isteyen rejimler, olabildiğince erken yaştan başlayarak tek kalıp çocuklar yaratmak istemiştir. Bu çocuklar ileride sivil bir ordu gibi, bir milis gücü gibi işlev gören kitleler oluşturacaktır. Liderin olmadığı yerde, lideri onlar temsil edecektir. Lider tapınılacak kişidir ve ona inanç tamdır. O, milletin ta kendisidir. Lider bu yolla ayrımcılık, kin, nefret ve acımasızlığı istediği şekilde yönetir” ifadelerini kullandı.

Çocukların bu şiddet ortamından nasıl korunabileceğini Değirmencioğlu şöyle anlattı:

“Önce medyada kullanılan dile ve görüntülere bir göz atmak gerek. Kullanılan haber dili, başlıklardan içeriğe yanlış. Örneğin, ‘Öğrenciler hep bir ağızdan komando andını okudu’ gibi bir başlık doğru değil. Yüzlerce öğrencinin hep bir ağızdan ant okuması gayet tipik faşist bir imgeden ibaret. Daha önemlisi burada özgür irade yok. Öğrenciler bu andı kendi istekleri ile okumuyorlar. Hele söz konusu olan anaokulu dönemindeki çocuklar ise. Çocuklar neden komando andı okusunlar? Çocuklara bırakılsa çocuk şarkıları söylerler. Ama militarist veya faşist rejimler çocuk şarkılarını sevmezler veya yerine rejime uygun kötü şarkılar koymaya kalkarlar.”

"SİYASETÇİLER ÇOCUKLARDAN UZAK DURMALI"

“Çocukların bu gidişattan korunması kolay değil” diyen Prof. Dr. Değirmencioğlu, “Siyasetçilere düşen belli, çocuklardan uzak durmaları gerek. Okulların, toplumun, siyasetin barışa ve demokrasiye odaklanması gerekiyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ve çocuğun yararı ilkesine aykırı ne varsa siyasette yeri olmamalı” ifadelerini kullandı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Yazarımız Sevda Karaca, Musa Çitil’in şikayeti üzerine ifadeye çağrıldı

SONRAKİ HABER

Kerestecioğlu, zaman aşımına 7 ay kalan Musa Anter davası hakkında önerge verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa