Başarır ve Yavuzyılmaz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına yanıt verdi
CHP'li Ali Mahir Başarır ve Deniz Yavuzyılmaz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli YHT Hattı ihalesine dair "7 yalan, 7 gerçek" başlıklı açıklamasına yanıt verdi.
Fotoğraf: CHP
CHP Milletvekilleri Ali Mahir Başarır ve Deniz Yavuzyılmaz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli YHT Hattı ihalesine dair "7 yalan, 7 gerçek" başlıklı açıklamasına Mecliste düzenledikleri basın açıklamayla yanıt verdi.
Deniz Yavuzyılmaz, açıklamasında özetle şunları söyledi:
1. İDDİAYA YANIT
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 1. iddiasında ihale edilen işlerle ilgili olarak aralarındaki kamu zararının ifade edilen seviyede olmadığını belirtiyor.
Oysa iki ihale arasında doğan ve bugüne kadar da sonuçları devam eden ihalelerin oluşturduğu kamu zararı maalesef 6 milyar liranın çok üzerindedir.
Bu işin ikinci ihalesinde avro üzerinden kredi kullanılmıştır. Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri doğrudan dış proje kredisi kullanım izin bildirim formuna göre; bu proje için toplam 1 milyar 238 milyon 422 bin avro tutarında kredi kullanılmıştır. İhale kapsamında yapılan Bursa-Yenişehir-Osmaneli kesiminin maliyeti de 9 milyar 200 milyon lirayı bulmuştur.
Toplam net, en az kamu zararı 9 milyar 213 milyon 23 bin 697 liradır.
2. İDDİAYA YANIT
"İkinci iddia Hazine'nin bu kullanılan krediye kefil olup olmadığı ile ilgili iddiadır.
Keşke hazine sadece kefil olmuş olsaydı. Ancak daha da beteri; Hazine bütünüyle bu borcun sahibine dönüşmüştür.
Hazine ve Maliye Bakanlığının Aralık 2021 yılında yayımladığı kamu borç yönetimi raporuna göre 3 kez kredi kullanılmış. İlgili projenin idari şartnamesinde de belirtildiği üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı, kredi koşullarına ilişkin tüm müzakereleri yürütecek ve kabul edilmesi durumunda kredi anlaşmasını borçlu sıfatıyla imzalayacaktır.
Yapılabilecek en kötü şartlı anlaşmadır bu. Bütün borç Hazine'nin üzerindedir.
Neden birim para cinsi TL olan, ihalesi TL ile yapılan bir işin kredisi Hazine tarafından avro olarak borçlanılarak yapılmaktadır? Bomboş bir Hazine içinde, bir demiryolu inşaatını Türk lirasıyla veya orada tuttuğu yabancı döviz cinsi ile finanse edemeyecek kadar fakirleştirmiş hortulatmış bir Hazine ile karşı karşıyayız."
3. İDDİAYA YANIT
"Diğer bir iddia. Hazinenin dış finansman ile birlikte sadece bu projede değil, başka birçok projede de dövizle borçlandığını Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yaptığı açıklamada bir marifet gibi anlatıyor.
'Her ne kadar Hazine, uluslararası finans kuruluşlarından dövizle borçlansa da, iş bu demiryolu projelerimizdeki sözleşmeler TL bedelle düzenlenmiştir' diyor. Bu açıklaması alenen yalandır.
Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı yapımı işi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yine pazarlık usulü, yine adrese teslim olarak yaptığı bir iş. Rakamı yazıyor ama yanında para birimi yok. Araştırdık ve para birimine de tespit ettik. Projenin yatırım maliyeti 2,16 milyar avro tutarında. Yani resmi açıklamada sakladığı para birimi, döviz cinsi avrodur.
Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Projesinde 2022 yılında bu iş için ayrılan toplam pay sadece 405 milyon liradır. Yani projenin toplam bedelinin sadece yüzde 2,4'üdür ve bugüne kadar sahada bu projeyle ilgili tek bir çivi çakılmamıştır.
Bugün itibarıyla bahsettiğimiz projenin sahaya imalat olarak yansımamış olması acı bir şekilde, bu işin şu ana kadar AKP tarafından hayali bir iş olarak yürütüldüğünü ortaya koymaktadır."
4. İDDİAYA YANIT
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının diğer bir açıklaması. Yüklenicinin avans tutarı ve aynı zamanda da ödenen fiyat farkı.
Sözleşmeye göre 'Avans defaten veya dilimli halde aşağıdaki tarihlerde ödenecektir' deniyor ve altında da sözleşmeye uygun olarak özel olarak yazılan koşul belirtilmiş: Avans oranı %10. Bu sözleşmeye göre pazarlık usulü ile adrese teslim usulü ihaleyi alan şirkete %10 oranında da avans ödenecek. Bu avansında tutarı 994 milyon 999 bin 583 liradır.
Sipariş onay formları hazırlanarak, ilgili şirkete 13.12.2021 tarihinde hazırlanan hemen 2 gün sonra da AYGM'nin yetkilileri tarafından imzalanmış olan bu hakediş için 500 milyon 174 bin lira ödeme yapılıyor. Aynı zamanda da 399 milyon 825 bin lira fiyat farkı ödeniyor. Yani sahaya getirilen malzemenin, hakedişe konu olan malzeme tutarının yüzde sekseni kadar ilave edilerek ayrıca ödeniyor ve toplam ödenen tutar 900 milyon lirayı buluyor.
Ancak sahada çakılan bir çivi var mı? Sahada çakılan tek bir çivi yok. Dolayısıyla bu iş sahada imalat açısından hayali bir iş niteliği taşımaktadır.
İş çok acele deniyor, 21/b ile yapılacak deniyor, ihalesi 20 Ağustos 2020'de yapılıyor, 2 hafta içinde yer teslimi yapılması gerekli ancak resmi belgeye göre, 1 yıl 2 ay sonra yapılıyor. Hani iş aceleydi?
Türkiye'de zaten halihazırda yapılmakta olan, başka başka şirketlerin de yaptığı aynı iş, özel yapım tekniği gerekçesiyle 21/b ile ihale ediyor. Bunun adı peşkeştir."
5. İDDİAYA YANIT
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2018 yılı ihalesinin haksız şekilde ihale edilmediğini iddia ediyor.
Bakın EKAP'taki resmi belgeye göre iptal tarihi 14 Eylül 2019'dur. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının açıklamasından iki gün önce ihale iptal edilmiştir. Bu konuyla ilgili Ali Mahir Başarır gerekli açıklamayı yaptı.
Bu birinci ihaleyi alan şirketin 'Ben bu rakamla bu işleri yapabilirim' dediğini, bu yönde yoğun şikayette bulunup ısrar da bulunduğunu ancak buna rağmen ihalenin iptal edildiğini ve iptal edilene kadar kaybedilen süre ile bugüne kadar işin sahada başlamaması, imalata dönüşmemesi ile kaybedilen süreler hesap edildiğinde ve arada da kullanılan devasa tutardaki kredi düşünüldüğünde bu ihalenin üzerini karanlık hale getirmiştir."
6. İDDİAYA YANIT
"Diğer bir konu, biraz önce açıkladığım ihalenin 21/b maddesi şartları oluşmadığı halde, pazarlık usulü ile yapılarak belli isteklilerin, yandaş şirketlerin AKP tarafından çağrılmasıyla, adrese teslim ihalenin verilmesi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, pazarlık usulüyle yapılan ihalelerdeki ilgili kanun maddesini yazmış. Sayıştayda bakın, tam da bu açıklama ile ilgili ne diyor: Sadece kanun maddesinin aynen yazılmasının gerekçe olarak kabul edilemeyeceğini, ilgili maddedeki hangi şartların hangi gerekçelerle sağlandığının bilgisinin de yer alması gerektiğini ve anılan gerekçelerin yeterli olmadığı düşünüldüğünde söz konusu işlerin pazarlık usulü ile ihale edilmesinin mümkün bulunmadığını söylüyor.
Yani 21/b ile yapılan ihalelerdeki usulsüzlüğü Sayıştay raporlarında açıkça belirtmiştir. Burada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yaptığı açıklamayı Sayıştay yalanlamaktadır.
7. İDDİAYA YANIT
"Son açıklama. Sayıştay raporlarında belirtilen lüks araç, PC ve onun gibi çeşitli alımların yapılmadığı ile ilgili veya bunların şirket tarafından yapıldığı ile ilgili bir açıklaması var Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının.
Sanki bu şirket, bu ihaleyi almasa, bu ihaleye fiyat vermese, o fiyatla da kâr edecek olmasa, kendi kendine oturduğu yerden lüks araç mı alacak da kontrollere mi verecekti, müşavirlere mi verecekti? Bu işten kaynaklanan bir satın alım ve tahsistir.
Bu aşamada da sormak gerekir, bugüne kadar sahada çivisi çakılmayan bu işle ilgili öüşavirlik hizmetleri, kontrollük hizmetleri ile ilgili ne kadar ödeme yapılmıştır? Hangi şirketlere Müşavirlik hizmetleri ile ilgili ödeme yapılmıştır?
Sözleşme tasarısında milletvekilimizin söylediklerine ilave olarak, yani Sayıştay raporunda da yazan 5 adet lüks araç, minibüsler ve benim de çok dikkatimi çeken kamuoyunun da ilgisini çekeceğini düşündüğüm, hem Sayıştay raporunda hem sözleşme tasarısında yazan 6 adet evrak imha makinesi. Tam AKP tarzı bir ihtiyaç. 6 adet evrak imha makinesi var. Neyi imha edeceksiniz?
Bunca devasa kâr edecekleri ve vatandaşları fakirleştilecekleri, bu ihale yöntemiyle yandaşlarına peşkeş çektikleri bu işin projesinin kapsamında bir de ne olmalıydı? Tabii ki para sayma makinesi olmalıydı. Demek ki para sayma makinesini de burada değil, başka yerde tutuyorlar. Demek ki bu işin ortakları sadece bu şirket değil, bu yolda menfaati paylaştığı başka birileri de var." (EKONOMİ SERVİSİ)