Ankara Barosundan istifa eden avukatlar: İşkenceyle mücadelede suç ayrımı olmaz
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezinden istifa eden avukatlar: İşkenceye ve kötü muameleye karşı mücadele verirken isnat edilen suç ne olursa olsun karşı olmamız, adil yargılamayı savunmamız gerekir.
Fotoğraf: MA
Birkan BULUT
Ankara
Ankara Barosu yönetiminin, Ankara Emniyet Müdürlüğünde ‘FETÖ’ suçlamasıyla gözaltına alınan şüphelilere işkence yapıldığı iddialarını araştıran insan hakları merkezi üyesi avukatların hazırladığı raporu açıklamamasına tepki gösteren Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcıları Gizay Dulkadir ve Sercan Aran, Ankara Barosu Divan Üyeleri Deniz Can Aydın ile Nadire Nurdoğan barodaki görevlerinden istifa etti. Baroda toplu istifalara neden olan süreci anlatan avukatlar, bunun bardağı taşıran son damla olduğuna dikkat çekti. Avukatlar, işkence ve kötü muameleye karşı mücadelede, ‘FETÖ’den yargılananların görmezden gelinmesi ve ayrımcılık yapılmasına karşı çıktıklarını anlattı.
Avukat Deniz Can Aydın, raporun neden yayımlanmadığına dair somut bir gerekçenin kendilerine sunulmadığını belirterek, “Bu tip işkence, kötü muamele iddiaları gündeme geldiğinde, merkez üyelerinin baro yönetimi tarafından görevlendirilmesi sağlanır, kişiler iddia sahipleriyle görüştükten sonra bir tutanak tanzim eder. O tutanakta hukuki tespitler raporlaştırılır. Baro yönetimi tarafından bu rapordaki tespitler genellikli anlamlı görüldüğü takdirde savcılığa suç ihbarında bulunulur” dedi.
Raporun yayımlanmasının önemine dikkat çeken Aydın, “İşkence ve kötü muamele iddiaları devam ediyorsa, bu durumun sona ermesi bakımından kamuoyunun bilgilendirilmesi önemlidir. Tek sorun ve tek sebep raporun yayımlanmaması olmasa da, nihai olarak raporun yayımlanmamasıyla istifamıza giden süreç yaşanmış oldu” dedi.
"BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAYDI"
İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Sercan Aran da son raporun yayımlanmamasının aslında bardağı taşıran son damla olduğunu dile getirdi. Aran, “Çünkü insan hakları merkezinde yıllardır hak ihlalleriyle mücadele ederken devlet aygıtından önce baro yönetiminin engellerine maruz kalıyoruz. Aralık ayında meslektaşlarımızla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ilişkin her ay bülten çıkaralım dedik. Meslektaşlarımız iki kararı çevirdi. Ancak yayımlanmadı ve şifahen gerekçesinin ‘FETÖ’ kararlarının çevrilmesi olduğunu öğrendik. Oysa o ay AİHM’nin iki kararı da ‘FETÖ’ dosyasıydı. 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana çoğu ceza dosyasının ‘FETÖ’ konusunda olduğu gerçeğini bilmeyen bir baro yönetimiyle karşı karşıyayız” dedi.
İŞKENCEYLE MÜCADELEDE SUÇ AYRIMI OLMAZ
Yine birçok hak ihlali konusunda hazırladıkları bir çalışmanın içinde, askeri öğrencilerin davalarının da olması nedeniyle engel çıkarıldığını aktaran Aran, “Burada perspektif sorunu var. İşkenceye ve kötü muameleye karşı mücadele verirken isnat edilen suç ne olursa olsun karşı olmamız, adil yargılamayı savunmamız gerekir. Ancak mevcut yönetimin bundan başka saiklerle hareket etmesi bizi istifaya götürdü. Fakat hak mücadelesi sadece baroda yürütülen bir şey değil; farklı platformlarda mücadelemize devam edeceğiz” dedi.