05 Şubat 2022 23:33

Hasta mahpuslar: Esirgenen ‘takdir’, bitmeyen işkence

16 yıldır hapiste olan hasta tutuklu Erdal Özel’in ablası Kumru Akgül sesleniyor: “Artık dünyaya sesleniyorum bütün annelere haykırıyorum: Bize bir el uzatın.”

Erdal Özel’in ablası Kumru Akgül (solda)Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

2006’dan bu yana tutuklu olan Erdal Özel şizofren, aynı zamanda şeker ve böbrek hastası. İhtiyaçlarını karşılayamıyor ancak Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde tek kişilik bir hücrede tutuluyor.

83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan 26 yıldır tutuklu. Cezaevinde 5 kez kalp krizi geçirdi, yüksek tansiyon, guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak sorunları gibi pek çok sorunu var. 2015 yılında Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesince verilen ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen hâlâ hapiste.

Aysel Tuğluk HDP Genel Başkan Yardımcılığı yaparken 2016’da tutuklanarak Kandıra F Tipi Hapishanesine konuldu. Tuğluk tutuklandıktan 1,5 yıl sonra kaybettiği 78 yaşındaki annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırı sonrası ciddi hafıza kaybı yaşadı, demans teşhisi konuldu. Tek başına ihtiyaçlarını gideremeyen Tuğluk için Kocaeli Adli Tıp Kurumu ‘hapiste kalamaz’ raporu verdi ancak nafile. Tuğluk şimdi İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda. 3 haftalık incelemeden sonra kurum karar verecek.

28 yaşındaki Ruken Yıldız 2017’den beri tutuklu. Kalp kapakçığında açılma var, buna bağlı olarak da yüksek tansiyon hastası. Buna rağmen 8 aydır Iğdır S Tipi Cezaevinde tek kişilik hücrede tutuluyor.

Semire Direkçi, Sıddık Güler, Aydın Çubukçu, Ahmet Kolakan, Ramazan Sarıkaya, Ciwan Boltan, Emin Güler, İbrahim Alkan, Lütfi Akay, Deniz Yıldırım, Şivekar Ateş, Erol Zavar, Emin Aladağ, Adnan Öztel, Mahmut Badur, Muhlise Karagüzel, Halit Yıldıztekin, Yaşar Eriş, Eser Morsümbül, Adnan Yalçın, Ergin Aktaş, Ahmet Çakal, Rıdvan Yusufoğlu, Ramazan Durmaz, Hayati Kaytan, Aydın Değirmenci, Fatma Özbay, Mahfuz Dorudemir, Ziya Ataman, Ramazan Özyiğit, Rojbin Çetin, Abdurrahim Kırtay, Menderes Leyla, Ali Osman Köse, Devrim Ayık ve Erdal Özel…

Listeler de hastalıktalar da uzayıp gidiyor… İnsan Hakları Derneği'ne göre, Türkiye'deki cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere toplam 1605 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Rakamlar Bunlardan 200’ünün acil tahliyesi gerekiyor, 37’i için ise bir saniye bile beklenmemesin. Listede birkaç gün öncesine kadar Turgay Yıldız’ın da ismi var, artık yok. Çünkü hayatını kaybetti.

Şeker, kalp, kanser, tansiyon, böbrek hastalıkları ve daha onlarca hastalıkla boğuşan hasta mahpuslar hayatlarını idame ettirebilmek için koğuş arkadaşlarının yardımına muhtaçlar. Ancak kimileri tek kişilik hücrede. Pek çoğu hastane raporlarına rağmen tahliye edilmiyor. Oysa yasaya göre “Hapis cezasının infazı mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır”. Bunun için iki şart var. Adli Tıp Kurumu tarafından verilmiş bir rapor ya da tam teşekküllü bir hastaneden alınacak raporun Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanması. Ardından infaz savcısının infaz erteleme için “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacak” takdiri gerekiyor ki, bu genelde emniyetlere sorularak veriliyor. Yani aslında verilmiyor. Tutuklular için ise yargılamaya devam eden mahkemenin tahliye kararı vermesi gerekiyor.

Ancak ya raporlar verilmiyor ya da bırakılması yönündeki ‘takdir’. Hasta mahpuslardan esirgeniyor adalet, son günlerini aileleri ile geçirme hakları bile ellerinden alınıyor.

Hapisten gelen her ölüm haberi ise diğer hasta tutuklu yakınları için her defasında tekrarı yaşanan bir işkence…

SESİMİZİ KİME DUYURALIM!

Adı acil tahliye edilmesi gerekenler arasında yer alanlardan biri Tekirdağ 2 Nolu Kapalı Cezaevinde tutulan Erdal Özel. Erdal Özel 2006’da tutuklandı. Özel tutuklandıktan sonra ailesine haber dahi verilmeden önce Bayrampaşa Cezaevine ardından Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevine gönderildi. Maddi sıkıntılar yaşayan ailenin ayda bir gittiği ziyaretlerde Özel’de artan biçimde bir ‘saldırganlık’ olduğunu fark etti. Özel müebbet hapis cezası alınca hastalığı artarak devam etti. Kaldığı tek kişilik hücrede ihtiyaçlarını karşılayamamaya başladı. Sevk edildiği Tekirdağ Devlet Hastanesi’nde şizofreni teşhisi konuldu. 2010-2011 yıllarında Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gördü. 2013’te kendini yakarak intihar girişiminde bulunan Özel, şeker hastası ve böbrek hastası. Özel’in sağlık durumu gittikçe kötüleşiyor.

Annesi Dıri Özel oğlunun hasretiyle göçtü gitti 2020’de. Hem de oğluna, “Oğlum ben bir anneyim, gülmek istiyorum gülemiyorum. Ah oğlum, bir deste gül alsam senin yanına gelsem izin vermezler. Sen hapistesin. Oğlum, fidanım, sen fidansın ama ben bir bardak su sana veremiyorum. Sen hapiste yatıyorsun ben de gidip mezarda yatayım” diye seslendiği videodan kısa bir süre sonra.

Erdal Özel’in ablası Kumru Akgül bu bilgileri verdikten sonra, “Annesi öldü kardeşimin, bir oğulun annesinin tabutunun altına girmemesi ne kadar acı” diyor ve soruyor: “Benim kardeşim 16 yıldır tek odada kalıyor. Adli Tıp Kurumu ‘cezaevinde tek kişilik odada kalabilir’ diyor. Bu ölüme terk etmek demek. Annesi gitti, babası felçlidir, elimiz kolumuz bağlı bir şey yapamıyoruz. Sesimizi kime duyuralım?​”

ANNELERE SESLENDİ: BİZE BİR EL UZATIN

Cezaevlerinden peş peşe gelen ölüm haberleri gündemleri: “Turgay Yıldız öldü işte. Ben dünden beri yatmamışım benim evimden çıkmış sanki cenaze, annesi var, belki çocukları var… Benim kardeşimin iki tane çocuğu var, yanıyoruz üzülüyoruz. Çocuklarımız ne yapmış, tek Kürt olduğumuz için… Ne yapalım ya ne yapalım, Kürt’üz Allah bizi Kürt yaratmış. İsyanımız, öfkemiz çoktur… Çocuklarımızı sağlam verdik, ölüme götürüyorlar. Çıkarın çocuklarımızı, siz hasta ettiniz, biz bari iyileştirelim. Artık dünyaya sesleniyorum dünyaya haykırıyorum, bütün anneleri haykırıyorum: Bize bir el uzatın. Biz anneyiz, kimse ölmesin artık. Artık hapishanelerden tabut çıkmasın” diye sesleniyor Kumsu Akgül.

28’İNDEKİ RUKEN YILDIZ 8 AYDIR TEK KİŞİLİK HÜCREDE

Ruken Yıldız, 1994 Van doğumlu. 28’inde henüz. 2017’nin ocak ayında gözaltına alındı, tutuklandı, Van T Tipi Kapalı Cezaevine konuldu. Kalp kapakçığında açılma var, buna bağlı olarak da yüksek tansiyon hastası. İHD’nin hasta tutuklular listesinde. Van’da kaldığı hücrede Yıldız’ın tansiyonu 24’e kadar çıktı. Sevk edildiği doktor bile ‘bu yüksek tansiyonla nasıl yaşıyorsun’ diye şaşırdı. Ailesi Ruken Yıldız’ın tedavisi için tahliyesini istedi olmadı. Bu sefer ‘bari yaşadığımız şehir olan İstanbul’da bir cezaevine sevk edin’ diye başvurdular. Başvuruları kabul edilmediği gibi, Yıldız Iğdır S Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde sürgün edildi. Son 8 aydır tek kişilik hücrede tutuluyor.

Ruken Yıldız’ın ağabeyi Ferhat Yıldız. Ferhat’la 2011 seçimini takip etmek için gittiğim Esenyurt’ta tanışmıştık. Nasıl Ruken’in durumu diye soruyorum arayıp, “Tansiyonu 24’e çıkmış birisi tek kişilik hücrede” diye başlıyor sözlerine ve devam ediyor: “Adli tıp Kurumu ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verdi. Bir odada tek başına kalıyor. Yani odada tek başınayken tansiyonu bir anda yükselse kim fark edecek. Biz bunu cezaevi müdürü ile de konuştuk, ‘benim elimde olan bir şey yok’ diyor. Bakanlığa dilekçe yazdık, yok.”

KARDEŞİM BIRAKILSIN!

Cezaevlerinden gelen her kötü haber onların evine de düşüyor. Ferhat güçlü durmaya gayret etse de sesinden anlaşılıyor kaygısı: “Ruken hapse girerken iyiydi, hastalık cezaevinde başladı. Dışarıda tedavi olması lazım, ama onu karşılamadıkları gibi bizden çok uzakta bir cezaevinde tek başına. Kalp kapakçığındaki sorun yüksek tansiyona neden oluyor, o da sürekli baş ağrısına. Bir ay önce konuştuğumuzda sesi bitkindi. ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verilen insanlar bir bir yaşamını yitiriyor. Her ölüm haberi çok üzüyor ama bunun yanında 'bu benim kardeşim de olabilir'di diye de düşünüyor insan. Bırakılsın kardeşim artık ve bütün hasta tutuklular.”

Annesi İstanbul’da devam eden Adalet Nöbetine katılıyor, hasta mahpusların serbest bırakılması için… “Biz hakkımızdan fazlasını istemiyoruz ki” diyor Ferhat ve ekliyor:

“Türkiye'nin kendi yasalarını uygulasın, yani yasalar, ‘bir kişiyi tutuklayabilirsin, cezalandırabilirsin ama yaşam hakkını ihlal edemezsin’ diyor. Yani tedavisine dışarıda devam etmesi için infaz ertelenmeli. Daha ne bekliyorsunuz?​”

ÖNCEKİ HABER

İş arayan tiyatro oyuncusuna cinsel saldırı davasında 19 yıl hapis cezası

SONRAKİ HABER

Tuzla'da özel bir klinikte hastanın özel fotoğraflarını çeken kişi serbest bırakıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa