Kadınlar yaşadıklarını anlattı: İşte düşük ücret, evde şiddet
Ankara Çubuk'ta yaşayan emekçi kadınlar, asgari ücretin dahi altında ücrete çalışırken, evde ise eşlerinden şiddet gördüklerini söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Ayşe ÖZTÜRK
Ankara
Ankara’nın Çubuk ilçesinde yaşayan emekçi kadınlar asgari ücret veya altında uzun saatler çalışmak zorunda kaldıklarını anlattı. Kadınlar, ev içi şiddete karşı da mücadele ediyor. İstihdamın kısıtlı olduğunu anlatan kadınlar, bir yandan şiddet gören arkadaşlarına iş bulmaya çalışırken, diğer yandan kısıtlı imkanlarıyla bu kadınlarla dayanışma gösteriyor.
Kadınların çoğu asgari ücrete ya da biraz daha altına çalışıyorlar. Aynı zamanda sözlü şiddete, yok sayılmaya, sürekli işyerinde yer değiştirmeye dayanamayarak işten çıkan kadınlar da oldukça fazla. Konuştuğumuz kadınların bazıları çalışan bekar anneler. Ev geçiminin ve bakımın tüm sorumluluğunu kadınlar üstleniyor.
ASGARİ ÜCRETTEN AZ ÜCRETLE İKİ ÇOCUK BÜYÜTMEYE ÇALIŞIYOR
Eşini kaybetmiş olan ve 2 çocuk annesi bir kadın, “Ben çalışmak zorundayım. İki çocuğum var. Onlar hâlâ okuyorlar. Evi geçindirebilmek, onları okutabilmek için çalışıyorum. Oto sanayide, asgari ücretin altına çalışıyorum. Ev kira ve 700 lira veriyorum, elime kalan para geçimimi sağlamıyor” dedi.
Fabrikada çalışan bir kadın işçi de “Boşanma sürecindeyim. Sözlü, fiziksel her türlü şiddete uğradım. Tehditler hâlâ devam ediyor. 2 çocuğum var, biri çalışıyor ve ben bu sayede biraz daha rahatım. Ama eski eşimin ailesi ve kendisi hâlâ rahat vermiyorlar. Bu yüzden çok fazla sorun yaşadım, hastalandım tedavi oldum... Çocuklarımın psikolojisi bozuldu, birbirimize sarılarak üstesinden gelmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Görüştüğümüz her kadında şiddetin bir biçimine rastlıyoruz. Fiziksel şiddete maruz kaldığından bahsedenler, eşinin giydiklerine karıştığını söyleyenler ya da çevresi tarafından boşanmış olan bir kadının yeniden evlendirilmeye zorlanması gibi her kadının bir hikayesi var.
"DÜŞÜK ÜCRETE 10 SAAT ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM"
Çalışan kadınlar açısından belirgin olan bir başka durum ise düşük ücrete çok uzun süre çalıştırılıyor olmaları. Bir kadın işçi durumunu şöyle anlatıyor: “Bizim burada zaten çalışacağın yerler az çok belli. Hepi topu 2-3 tane büyük yer var. Benim çalıştığım yer diğer fabrikaya göre daha zor. Ama ben daha düşük ücret alıyorum. 10 saat çalışıyorum. Şimdi buradan çıkayım desem bu dönemde başka bir yerin alıp almayacağı belli değil. Geçimimi sağlamak için çalışmak zorundayım. Ben de bugünümüze, elimizde olana çok şükür diyorum. Bir şekilde yetiştirmeye çalışıyorum.”
"EVDE ŞİDDET, DIŞARIDA DÜNYA İYİSİ"
Bir ev kadını da yıllarca şiddete uğradığını anlatarak, “Hatta hâlâ gücü yettiğinde şiddet uygulamaya devam ediyor. Eşim çalışıyordu ve ben çalışmıyordum. Dışarıya dünya iyisiyken evde bana bir güzel sözünü, teşekkürünü daha görmedim. Şimdi genç dönemlerimizde değiliz. Yarın öbür muhtaç kalırım diye artık o kadar kötü davranmıyor. Ama yıllarca, çok çektim” diyor.
ZORLUKLAR DAYANIŞMAYI GETİRİYOR
Kadınlar arasında birbirlerini tanıyanlar ve yakın olanlar kendi içlerinde bir dayanışma kurmuş diyebiliriz. Birbirlerine güçleri yettiğince maddi fakat en önemlisi cesaret aşılıyorlar. Bir işyerinde çalışan kadın işçi eşinden boşanan kadın arkadaşını işe aldırıyor, ev buluyor. Yeni bir hayat kurabilmesinin olanaklarını ellerinden geldiğince yaratıyorlar. Fakat bu durum Çubuk’ta yaşayan tüm kadınlar için geçerli değil. Hâlâ yalnız olanlar, tehdit edilenler, ayrılmak isteyip ayrılmayanlar, çalışmak zorunda olduğu için düşük ücrete çalışan onlarca kadın var.