6 Şubat 2022 23:37
/
Güncelleme: 7 Şubat 2022 16:16

İranlı mültecilerin sınır dışı kararına tepki: Hukuksuz karar iptal edilmeli

İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için İranlı dört mülteci hakkında sınır dışı kararı alınmasına tepki gösteren siyasi partiler kararın hukuksuz olduğunu belirterek iptal edilmesini istedi.

İranlı mültecilerin sınır dışı kararına tepki: Hukuksuz karar iptal edilmeli

Fotoğraf: Leili Faraji'nin kişisel arşivi 

Hilmi MIYNAT
Denizli

İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için sınır dışı kararı verilen mültecilerin itirazının reddedilmesine tepkiler sürüyor. Denizli’deki siyasi partiler kararın hukuksuz olduğunu, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmanın suç olamayacağını vurgulayarak sınır dışı kararının iptal edilmesi gerektiğini belirtti.

4 İranlı mülteci hakkında Denizli Emniyetinin “Kamu düzenini bozma” iddiasıyla Denizli Valiliği tarafından sınır dışı kararı verildi. Esmaeil Fattahi, Leili Faraji, Zeinab Sahafi ve Mohammad Pourakbari Kermani Denizli İdare mahkemesine itiraz davası açtı. Mahkeme itirazı reddetti. İtirazın reddi 2 Şubat’ta tebliğ edildi. Kararı ve süreci Denizli’deki siyasi partilere sorduk. Yapılan değerlendirmelerde kararın hukuksuz olduğu, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmanın suç olamayacağı ifade edilirken sınır dışı kararının iptali istendi.

“İNSANLIK DIŞI BİR GÖÇ POLİTİKASI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

TKP Denizli İl Başkanı Özgür Dağ

Fotoğraf: Özgür Dağ'ın kişisel arşivi

O süreçte Denizlili kadınların İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasına karşı bir dizi eylem yaptığını hatırlatan TKP Denizli İl Başkanı Özgür Dağ, “İnanılır gibi değil ama yaşadıklarımız gerçek. Mültecilere ve göçmenlere yönelik gerçekleştirilen kayıt kimlik edinme süreçlerinden başlamak üzere mültecilerin her türlü haklarının engellenmesi politikası bir insanlık suçuna dönüşmüş durumda. Bu insanlık dışı uygulamaların farklı yüzlerini geçtiğimiz günlerde Edirne’de donarak ölen 19 göçmen haberiyle gördük. Türkiye iktidarı ve muhalefetiyle göç politikasında sınıfta kalmıştır. Emperyalist ülkelerin bölgesel çıkarları ve sermayenin kimi unsurlarına göre şekillenen ikiyüzlü ve insanlık dışı bir göç politikasıyla karşı karşıyayız. Dünyayı halkların eşit ve özgür yaşamamaları adına karanlığa, savaşa boğan emperyalist devletler ve onların uzantısı sermaye iktidarlarıyla yoksullara, ezilenlere, mülteci ve göçmenlere hiçbir alanda yaşam hakkı yok” diyerek karara tepki gösterdi. Sürecin yakından takipçisi olacaklarını belirten Dağ, dayanışma ve örgütlenme çağrısı yaptı.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ SAVUNMAK SUÇ DEĞİL!"

Sol Parti Denizli İl Başkanı Orhun Çoban

Fotoğraf: Denizli Sol Parti

Sol Parti Denizli İl Başkanı Orhun Çoban düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:

“Tek adam rejiminin laiklik ve demokrasi düşmanlığı sürüyor. Baskıların, saldırıların bir yönüyle yargıdaki yansımalarını da görüyoruz. Bu gençler eylemde ‘İran İslam Rejimi’ne hayır’ demişler. AKP'nin düşmanlığı bir yönüyle bu laiklik mücadelesinedir. Tarikat yurtlarında yaşanan istismarlara karşı cezasızlık politikası uygulanıyor. Haberleştiren ya gözaltına alınıyor ya işinden oluyor. Tüm bu yaşananlara karşın insanlar laikliğe de kadın haklarına da sahip çıkmayı sürdürüyor, sürdürecek. İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak suç değil. Düşünce ve ifade özgürlüğü en temel haktır ve bu hakka sahip çıkıyoruz.”

"KARARI AÇIKÇA ART NİYETLİ BULUYORUZ!"

TİP Denizli İl Örgütü değerlendirmesinde parti olarak bu anti demokratik kararı kınadıklarını belirtti. Yalnızca yurttaşların değil, mültecilerin dâhil tüm bireylerin sahip olduğu evrensel insan haklarını kullanmanın sınır dışı edilmek için bir gerekçe olmadığı ifade edilen değerlendirmede; “Bu karar uluslararası koruma ilkesini, geri gönderme yasağını, mültecilerin ifade özgürlüğünü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını açıkça ihlal etmektedir. Mültecilerin bu ülkede bulunabilmesinin koşulu iktidarınızca çizilen sınırlar içerisinde yaşamak zorunluluğu değildir. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır eylemlerine katılmanın ‘kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit olarak yorumlanmasını’ kesinlikle kabul etmiyoruz ve açıkça art niyetli buluyoruz. Kadınların katledildiği ve her yeni güne bir kadının ölüm haberiyle başlamamız artık kabul edilemez bir hal almış ve sınırlara hapsedilemeyecek kadar haddi aşmıştır. Mevcut rejim kadınları, değil yurttaş, değil mülteci, insan olarak bile görmek istememektedir. Bu düzen böyle devam etmeyecek ve bizi mahkûm ettiğiniz bu düzeni değiştireceğiz” ifadeleri yer aldı. 

"BU ANLAYIŞ VE MEKANİZMA DEĞİŞMEK ZORUNDADIR!"

Emek Partisi Denizli İl Başkanı Mehmet Kırgız, bu anlayış ve mekanizmanın değişmek zorunda olduğunu vurguladı. Kırgız, “Madem ki burada ‘Kamu güvenliğini bozma’ suçu isnat ediliyor öyleyse kamuyu tartışalım! Nedir kamu? Kamu güvenliği nedir? Laikliği, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak kamu güvenliğini savunmaktır aynı zamanda! Fakat anlaşılıyor ki burada kamu görevlileriyle bizim kamu anlayışımız arasında fark var. Kamunun, kamusal alanda kadınların güvenliğini koruyan bir sözleşme değil miydi İstanbul Sözleşmesi? Öyleyse burada kamu güvenliğini tehdit eden birileri varsa bu hukuksuzluğun altında imzası olan kamu görevlileridir” diyerek kamu görevlilerinin sorumluluğuna dikkat çekti.

Örgütlü mücadele çağrısı yapan Kırgız, “AKP’nin politik tutumunun toplumsal çürümenin somut ve gerçek anlamda cisimleştiği bir gösterge olarak kadına (ve çocuğa) yönelik her türlü şiddet, cinsel saldırı ve istismarın adeta her gün bir kıyamet görüntüsü içinde seyrederken; kamunun değil AKP politikalarının güvenliğini önceleyen, AKP siyasetini koruyan, halkın değil iktidarın çıkarlarını koruyan bu anlayış ve mekanizma değişmek zorundadır. Bunun için de 2023’ü beklemeyeceğiz. Fabrika, sokak, mahalle, okul bulunduğumuz her alanda talepkar ve direngen olacağız. Örgütlü mücadeleyi güçlendireceğiz” ifadelerini kullandı.

Evrensel'i Takip Et