Komşu komşu, zam zam!
Mahallenin işçi ve emekçileri her güne yeni formüller bulmaya çalışarak bir kap yemeğin tariflerini arar haldeler.

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Muğla'da halk sokağa indi: Zamlar geri alınsın
Berkay ERGÜN
İstanbul
Arkası gelmeyen zamlar İstanbul Esenyalı’nın Ahmet Yesevi Mahallesi’nde de herkesin attığı adımı belirler hale geldi. Mahalle esnafı kırk yıllık konu komşusuyla olan ilişkisini bozmamak için kendi yöntemleriyle zam yağmurlarına bir fırtına karşısında şemsiye açmaya çalışırcasına zorlanırken, mahallenin işçi ve emekçileri de her güne yeni formüller bulmaya çalışarak bir kap yemeğin tariflerini arar haldeler.
Mahallenin uğrak noktalarından bir pideciyi işleten yılların esnafı bir abimiz şunları söylüyor: “Pide normalde 5 lira zaten. Ben hâlâ 4 liradan veriyorum. İnsanların alım gücü düştü, elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Geçen bir müşteri gelip 400 pide sipariş etmişti. Müşteri siparişi verdi, ondan sonra indirim yapmamı istedi. Aldığım sattığımı karşılamıyor ki nasıl yapayım 100 lira indirim? Yapamam deyince de tepki gösterdi. Ben de ‘Sen git malzemeni al, kıyma, kaşar, un, yumurta. İşçilik de almayacağım, ben burada yaparım. Sen kendin bak, sadece maliyetini görmeni istiyorum kardeşim’ dedim. Diğer taraftan kışın hamuru yoğuruyoruz. Soğuktan kıvamı gelmiyor. Eskiden hamuru yoğurunca elektrik sobasını yakıyorduk. Ama şimdi onu da yakamıyoruz. Dışarıda müşteri bekliyor, içeride hamur kabarsın diye ben bekliyorum. Bir yandan gelen de indirim bekliyor. 12 bin lira doğal gaz faturası geldi. Börek fırınları, kira, faturalar, malzemeler... Artık karşılayamıyorum. Yanımda çalışan eleman da çıktı. Kendine fabrikada iş buldu. Burada olmuyor, sana da yazık dedim. Fabrikada işe başlayacağını, para kazanıp yurt dışına gideceğini söyledi. Ne yapsın, o da ekmek parası için gencecik yaşında uğraşıyor.”
Mahallemizin en yoğun olduğu kasabın önünde ise pazarın olduğu günlerde kuyruk olurdu. Şimdi pazarda bile kalabalık yok, kaldı ki kasapta olsun. Artık insanlar ‘güvenilir’ seçeneğini rafa kaldırıp, o raflar toz bile tutmuşken daha ucuzunu ve o ucuzluk ile daha fazla çeşit yemek yapma yollarında volta atıyorlar.
Bir emekçi şöyle diyor: “Tavuğa 65 lira, patatese 16 lira verdik. Ve sadece bir kap yemek yapmak için. Bir tarafı kuşbaşı, diğer tarafı haşlama. Bir tavuktan iki çeşit yemek çıkarmaya çalışıyoruz. Allah aşkına bir tavuk kaç parçaya ayrılabilir ki?”
Dünya dönüyor, mercimek neredesin? Ana yemek ve pilavın yanına hem besleyici hem de lezzetiyle sofralarımızda buluşan bir mercimek çorbamız vardı. Mercimeğin içine bir dünya şey katıp karıştırıp yemek yapıyorduk. Eskiden içimizi ısıtan çorbamız, şimdi ocak yakmaya bile izin vermiyor. Neden mi? Çünkü kilosu olmuş 24 lira.
Keşkelerden keşkek ve ekmek! Eskiden tavukla, etle yapılırdı. Düğün yemeğiydi keşkek. Şimdi ise sadece tereyağı ve bir avuç yarma.
Zaten kemiği bile artık parayla satıyorlar. Kemiği eskiden sıyırttırırdık. Tanıdığım, ettiğim esnafa gider alırdım. Şimdi onun da kilosu 20 lira.
Bayat ekmek ya bayat ekmek. Köfteye katmak için fırınlardan ücretsiz alırdık. Artık raflarda yerini alıyor 1.5 liradan.
Evrensel'i Takip Et