Ukrayna krizinde diplomasi oyunları
Ukrayna krizi çerçevesinde Almanya'dan ABD'ye, Fransa'dan Rusya'ya ziyaretler gerçekleşti. ABD agresif tutumundan vazgeçmeye niyetli görünmezken Almanya’nın çizgisini koruması dikkat çekti.
Vladimir Putin fotoğrafı: AA - Olaf Scholz ve Emmanuel Macron fotoğrafları: Wikimedia Commons
Yücel ÖZDEMİR
Köln
ABD ile Rusya arasında Ukrayna üzerinden yükselen tansiyonu düşürme iddiasıyla devreye giren Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ayrı ayrı Washington ve Moskova’da temaslarda bulundular. Verilen mesajlara bakılırsa, ABD agresif tutumundan vazgeçmeye niyetli değil. Rusya ise bir taraftan Almanya ve Fransa’nın diyalog çağrılarına şans verirken, diğer taraftan taleplerinde ısrarcı olmayı sürdürüyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’da Rusya’ya karşı Almanya’nın ağırdan alan politikasını değiştirmek üzere Beyaz Saray’da Başbakan Olaf Scholz ile yaptığı görüşmede istediğini almadığı söylenebilir. Ortak basın toplantısında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ya da işgal etmesi durumunda NATO olarak en sert yanıtı vermeye hazır olduğunu söyleyen Biden, bu durumda Almanya ile Rusya arasında doğrudan doğal gaz nakli sağlayan Kuzey Akım 2 hattının tamamen devre dışı kalacağını açık olarak ifade ederek, “Tanklar ve askerler Ukrayna sınırını geçerse Kuzey Akım 2 diye bir şey olmayacak. Söz veriyorum” dedi. Biden, ortak basın toplantısında bir kez daha ABD vatandaşlarına Ukrayna’yı terk etme çağrısında bulunmayı da ihmal etmedi.
Her zamanki gibi soğuk kanlı ve önden planlananı olduğu gibi aktarma özelliğiyle tanınan Scholz ise Rusya’nın saldırması durumunda Batı olarak aynı yanıtı verecekleri konusunda Biden’ı rahatlamaya çalıştı. Bu temelde Moskova’ya sert mesajlar verdi. Ancak ABD ve Biden’ın her fırsatta gündeme getirdiği Kuzey Akımı 2’yi ağzına almamaya özen gösterdi. Sadece saldırı durumunda Rusya’ya her türlü sert yanıtın verileceğini ve bunun Rusya için çok ağır bir beden olacağını söylemekle yetindi.
Kameralar karşısında söylenenlere bakılırsa Scholz’un Beyaz Saray ziyareti, Almanya’nın Rusya politikasında bir değişikliğin olmayacağını gösteriyor. Washington ziyareti öncesinde de saldırı durumunda en ağır cevabın verileceği ifade ediliyordu.
LİTVANYA’YA 350 ASKER GÖNDERİLDİ
Bu arada Almanya, ABD’nin baskısını azaltmak için değişik hamleler yapmaya da devam ediyor. Dün Kiev’e giden ve Ukrayna Dışişleri Bakanı ile görüşen Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, ABD ve NATO’nun yazılı yanıtlarından sonra “Top artık Rusya’da” dedi. Verilecek cevaba göre hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
Aynı gün Almanya Savunma Bakanlığı ise ABD’nin baskısını azaltmak için Litvanya’ya ek olarak 350 asker daha gönderdi. Almanya, NATO’nun Baltık kanadını güçlendirme çerçevesinde daha önce Litvanya’ya 600 asker göndermişti.
PUTİN‘DEN MACRON’UN ÖNERİLERİNE ŞANS
Scholz’un ABD ziyaretinde Biden için yeni bir mesaj çıkmaz iken, Macron’un Rusya ziyareti ise Putin için yeni bir fırsat oldu. Kremlin Sarayı’nın büyük salonundaki uzun beyaz masada tam altı saat boyunca görüşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Çatışmasızlık ve diyalog” formülü üzerinde görüş alışverişinde bulundu. Görüşmeden çıkan sonuçlar Macron tarafından Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye iletilecek. Kabul etmesi durumunda müzakerelere geçme olasılığının yüksek olduğu ifade ediliyor.
Alman basının Kremlin kaynaklarında dayandırarak verdiği haberlere göre Putin ve Macron asıl olarak daha önce üzerinde anlaşmaya varılan “Minsk 2” anlaşmasının canlandırılması konusunda görüş birliğine vardı. Ukrayna’nın Donbass bölgesinde bulunan Lugansk ve Donetsk Cumhuriyetlerini doğrudan muhatap alarak bölgedeki sorunun çözümünü esas alan anlaşma 12 Şubat 2015’te imzalanmış, ancak ilerleme sağlanamamıştı. Anlaşma, her iki bölgeye geniş özerklik hakkı tanıyor.
Görüşmeden sonra ortak basın toplantısında konuşan Putin, Macron’un bazı fikirleri ve düşünceleri ortak hareket etmeye temel oluşturabileceğini, ancak şu anda somut konuşmanın için çok erken olduğunu ifade ederek, yeniden bir araya geleceklerini ifade etti. Macron ise görüşmenin bir başlangıç olduğunu, bundan sonra birçok görüşmenin yapılacağını ifade ederek diplomatik ve politik çözümden yana olduğunu açık olarak ifade etti.
MACRON’UN HEDEFLERİ
Aynı zamanda AB Dönem Başkanı olan Macron, Putin ile görüşmesinde Avrupa’nın Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmekten yana olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. “Ukrayna krizinin” diyalog yoluyla çözülmesi için inisiyatif alan ve Almanya tarafından da desteklenen Macron, bununla birkaç hedefe de ulaşmak istiyor. Bir taraftan uzun süredir ifade ettiği Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlamak için NATO dışında bir Avrupa Ordusu’nun kurulması için pek çok açıklama yaptı. Hatta, bu temelde NATO’nun “beyin ölümü”nün gerçekleştiğini söyleyerek büyük tartışmalara yol açmıştı. Bu nedenle Macron “Ukrayna krizi”ni Avrupa güvenliği için fırsata çevirmek istiyor.
ABD, Ukrayna krizi üzerinden NATO’yı yeniden bir “ittifak gücü” olarak sahaya sürmeye çalışırken, Almanya ve Fransa ağırdan alarak kendi çıkarlarına odaklanmış durumda. Bu nedenle Fransa’nın Rusya politikasına öncesinde göre Almanya’ya daha fazla yaklaştığı söylenebilir.
Macron arabuluculukla ayrıca iç siyasette kaybettiği desteği yeniden toparlayarak mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanmak istiyor. Uluslararası siyasette sağladığı başarının içeride bir karşılığın olduğunun farkında. Bu nedenle temaslarına devam edecek.
Bugün Kiev’de Zelenki ile görüşecek olan Macron’un akşam saatlerinde ise Berlin’de Scholz ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrey Duda ile bir araya gelmesi bekleniyor. Ukrayna konusunda ABD’nin tezlerine yakın olan Polonya’nın Almanya-Fransa eksenine yaklaşması durumunda, bu kez ABD üzerinde sorunun “Minsk 2” anlaşmasının yerine getirilmesi ve Rusya’nın güvenlik endişelerini giderme konusunda baskı oluşturulacak. Ukrayna’nın NATO üyeliği konusu ise bütün bu görüşme trafiğinin bir diğer önemli gündemi. Ancak bunun ertelenmesi gerektiği yaygın bir görüş.
Almanya ve Fransa’nın “diyalog ve uzlaşma” planını kabul etmeyen ABD ise tehdit, şantaj ve provokatif eylemlerine devam edecek gibi görünüyor. Görüşme trafiği önümüzde hafta Olaf Scholz’un Kiev ve Moskova ziyaretleriyle devam edecek.