Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
8 Şubat 2022 18:54
/
Güncelleme: 23:56

ODTÜ öğrencileri: İşçilerin mücadelesi ve kazanımları cesaret verici

İşçilerin eylemlerindeki kazanımların herkese cesaret verdiğini anlatan ODTÜ öğrencileri, bu mücadelelerin daha çok duyulması için öğrencilerin de yardımcı olması gerektiğini ifade ediyor.

ODTÜ öğrencileri: İşçilerin mücadelesi ve kazanımları cesaret verici

Geçinemiyoruz eylemi yapan ODTÜ öğrencileri | Fotoğraf: Evrensel

Türkiye’nin birçok ilindeki işçi eylemleri devam ediyor. Öğrenciler açısından bu eylemlerin anlamını, kazanımları nasıl değerlendirdiklerini ODTÜ öğrencileriyle konuştuk. İşçilerin eylemlerinden etkilendiklerini, kazanımların cesaret herkese cesaret verdiğini analtan öğrenciler, bu mücadelelerin daha çok duyulması için öğrencilerin de yardımcı olması gerektiğini anlattı.  

ODTÜ Sosyoloji bölümünden bir  2. sınıf öğrencisi, eylemleri Twitter’dan yoğunlukla sendika hesaplarından takip ettiğini anlattı: “Eylemlerin yöntemi de biçimi de insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaya dair haklı talebinden geldiği için çok planlı programlı şeyler değil, alelacele ve talepleri alma odaklı fakat bunu önemsemediğim için söylemiyorum. Bu bile büyük kazanım, insanlar haklarını bu yolla alabileceklerini gördüler. Fakat yine başta da tahmin edilebildiği gibi insanların asgari ihtiyaçlarını talep ediyorlar sadece, bu bile sistemde onlar için yeterli gözüküyor ve firmalar da bu konuda pazarlık içerisindeler. Örneğin Trendyol işçileri talep ettiklerinin altında bir zam aldılar. Bu zammın da enflasyon karşısında biraz daha az fakirleşmek dışında bir karşılığı yok” dedi.

Sosyoloji öğrencisi, ileriye yönelik bu durumun kendisini heyecanlandırdığını, işçilerin birbirinden olumlu etkilendiğini söyledi. İşçi eylemlerinin öğrenci hareketi açısından bağlantısının gelir dağılımı olabileceğini ifade eden öğrenci, “Örneğin Doğubeyazıt'ta sokağa dökülen halk da işçi eylemlerinden bir nebze güç aldı. Öğrenciler bu noktada harekete geçmesi daha kolay olan bir grup çünkü gerek şu anda eylemde olan insanların annemiz babamız abimiz ablamız olması, gerek kısıtlı gelir kaynaklarımızdan dolayı ekonomik daralmayı doğrudan hissediyor ve yaşamakta zorlanıyor hale gelmemiz kolay tetiklenen ve harekete geçme olasılığı fazla olan bir grubuz. Kaynak erişimimiz fazla ve destek verirken kaybetme korkumuz çok da yok.” dedi.

Tarih bölümünde konuştuğumuz bir 2. sınıf öğrencisi de Trendyol işçilerinin başlattığı hak arama mücadelesinin kargo şirketleri başta olmak üzere neredeyse tüm sektörlerde görülmeye başladığını ifade etti. “Bu hareketin bir devrimin başlangıcı olup olmadığı bilinmez ama Türkiye’de yaşayan halkın bilinçlenmeye başladığının net bir göstergesi, her haklı olan mücadele gibi tüm çalışanların insanca yaşam standartlarında yaşayabilmek için gösterdikleri mücadeleyi, çabayı destekliyorum” diye konuştu.

"CHP VE DİĞER MUHALEFET PARTİLERİ SESSİZ"

Bir diğer tarih bölümü 2. sınıf öğrencisi bu eylem ve grevleri desteklediğini ve çok güzel bir gelişme olduğunu ifade etti. Aynı zamanda maaşların yükseltilmesi değil çalışma şartlarının da iyileştirilmesinin gerekli olduğunu belirten öğrenci,  CHP ve başka muhalif partilerin bu olaylar karşısında sessiz kalmasını eleştirdiğini ekledi.

ELDE EDİLEN KAZANIMLAR CESARET VERİCİ

Uluslararası İlişkiler 2.sınıf öğrencisi eylemleri gazetecilerden, bireysel yazılardan, Sol Gazete, Evrensel Gazetesi, Emek Gençliği, Antep İşçi Postasından takip ettiğini söyledi. Eylemlerden etkilendiğini, elde edilen kazanımların cesaret verici olduğunu ancak yeterli olmadığını anlattı: “Sadece maaşla tatmin olunmamalı çünkü işçi röportajlarında tek sıkıntının maaş olmadığını görüyoruz”dedi. Bu eylemlerin daha fazla yayılmaması için sert önlemlerin alınabileceğini düşündüğünü söyleyen öğrenci, “Öğrenci dertleri artık işçilere çok uzak ve gerçek dışı gelmemeye başlamıştır diye düşünmekteyim. Boğaziçi eylemleri gibi dertler onlar tarafından artık daha kolay anlaşılır hale gelmiştir. Birleşik bir mücadele etrafında toplanmalıyız” dedi. 

Aynı bölümden 1. sınıf öğrencisi Deniz de “Son yıllarda hakkımızı arama yollarından biri olan sokağa çıkıp eylem yapma gerek artan polis şiddeti gerekse hükümetin ve birçok kesimin sokağa çıkıp eylem yapmayı kriminalize etmesinden dolayı azalmıştı. Bu düşüncenin yanında ise birçok insan da sokağa çıkıp eylem ya da grev yapıldığında bunun bir getirisi olmayacağını düşünmekteydi. Fakat birkaç gün önce motokuryelerin  başlattığı artan enflasyon karşısında maaşlarına yeteri zammı alamadıkları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için yaptıkları eylemlerden hızlıca sonuç aldılar ve bu diğer şirketlere de yayıldı. Diğer işçiler de grevlere ve eylemlere başladı. Tüm bu grev sürecinde biz öğrenciler de motokuryelerin bu grevlerinin yanında olmalıyız" diye vurguladı.

Biyoloji bölümü öğrencisi Melih, “İnsanlar artık çok yoruldu, herkes (buna ben de dahilim) bunu da alttan alayım demekten çok yoruldu. Ama sanıyorum ki herkes kendi bam teline kadar susabiliyor ve korkusunu içine atabiliyor. Ben gerçekten gündemden kendimi geri çektim ve ne oluyor bilmiyordum, bu haberlerle karşılaşana kadar. Bu mücadeleyi gençlikten ayrı görmek değil de herkesin kendi içinde verdiği bir savaş olarak görüyorum. Çok kalabalık bir nüfusun birlikte hareket etmesini bu kadar sıkışık ve acımasız bir dönemde zor görüyorum ancak bu gibi karşı dalgaların daha da artacağını hissediyorum. Bir ODTÜ öğrencisi olarak kendimi çok dışta bıraktığımı hissediyorum bu olaylardan, korkumdan dolayı ve gelecek kaygımdan dolayı. Umarım kendime karşı gelebilirim.” dedi. 

KAMPÜS İÇERİSİNDE BU EYLEMLERİ ANLATALIM

Fizik bölümü öğrencisi Hacer eylemleri takip ederken birkaç gazete, sınırlı sayıda haber sitesi ve sosyal medyayı kullandığını belirterek, “Ana akım medyanın ezici çoğunluğu iktidar yanlısı ve bu eylemlerin haberini yapmıyorlar bile. Bu sebepten sosyal medya üzerinden takip ettim. İşçilerin talepleri aslında çok temel talepler. İnsancıl çalışma koşulları ve gerektiği kadar zam talep ediyorlar. Yıl başında asgari ücrete yapılan zam enflasyon yüzünden zaten eridi. Türk lirası her geçen gün değerini bu kadar kaybederken ve alım gücü diye bir şey ortada kalmamışken insanlar her gün fakirleşiyor. Bu yüzden genel olarak bütün eylemleri ve talepleri haklı buluyorum. ODTÜ öğrencileri olarak kesinlikle işçilere destek vermeli, bu konunun gündemde yerini korumasına yardımcı olmalıyız. Kampüs içerisinde insanların bu olaylardan haberdar olmalarını sağlayarak, sosyal medya üzerinden kamuoyu yaratarak veya öğrenciler olarak işçilerin/emekçilerin yanındayız eylemi yaparak destek olabiliriz. Mevcut politik atmosferde eylemlerin devamlılığını sağlamak önceliklerimizden biri olmalı.” dedi.

HIZLI SİPARİŞ YÜZÜNDEN HAYATLARI RİSKE ATILIYOR

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Hazırlık sınıfı öğrencisi, “Bence işçiler çok haklı çünkü her gün ardı ardına zamlar geliyor ürünlere ama maaşlara verilen zam gerçekten komik ve kuryeler açısından bakınca çoğu firma yakıt ve araba bakım ücretlerini de kuryelerin karşılamasını istiyor. Bildiğimiz gibi araba ve motosiklet parçaları da pahalı. Yakıt ücreti zaten yeterince artmış durumda. Kazanımlar da kuryelere ve sendikalara bağlı. Bu direniş ne kadar çok ses getirirse elbette sonucu olumlu olacaktır”dedi. Teslimat sürelerinin uzatılması talebinin ilgisini çektiğini ifade eden öğrenci, “Kuryeler paketi çabuk ulaştıracağım diye kendi hayatlarını riske atıyorlar. İnternette de çok fazla kuryenin kaza yaptığını görüyoruz. İki tane çikolata veya dürüm için insanların hayatlarını riske atması mantıklı bir durum değil” dedi. 


Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Hazırlık Sınıfı Öğrencisi Berfin

Neoliberal kapitalizmin Türkiye’de oluşturduğu problemlerden biri işçi sınıfının sendikalaşmaya ve sokağa çıkmaya karşı edindiği pasif tutumdu. Sendikalaşmanın ne demek olduğunu unutmuş ya da öğrenememiş ve bununla birlikte sürekli kötü çalışma şartları altında ve işten atılma korkusuyla hayatını idame ettirmeye çalışmış Türkiye işçi sınıfı, son günlerde zincirlerini kırmak için ülkenin dört bir tarafında yayılan işçi protestolarına başladı. Gelişmiş ülkelerde sürekli artmaya devam eden işçi protestolarına karşılık bu hızlanmaya ayak uyduramayan Türkiye işçi sınıfının aksiyon almamasının en büyük nedenleri sonuç alamama ve hali-hazırda kıt kanaat geçinmeye yeten maaşlarını da kaybedebilecek olmasıydı. Baskı hükümetinin özel şirketlerle beraber bu insanlara senelerdir dikte ettiği kader algısından çıkmaları, BBC ve Trendyol işçilerinin günlerce zam ve işten çıkarmalar için direnmelerinin sonuç bulmasıyla oldu. Artan enflasyona oranla yapılan zamlar o kadar azdı ki; bir yerden sonra hükümetin din, vatan ve millet anlatılarının bir geçerliliği kalmamaya başladı. 

Hak arayışının iktidar tarafından size hak görülmediği bir dönemde yaşıyoruz. Halk bu korku iktidarında senelerce yaşadı. Bunun karşılığında ise evlerine bir ekmek bile götürememeye başladılar. Bunları bu teknoloji çağında konuşuyor olmamız çok absürt geliyor ancak kutsallaştırdığınız bir üst kurumun sizi nasıl yiyip bitirebildiğini görmüş olduk aslında. İşçi sınıfı; hem haklarını söke söke alabileceklerini göstermiş oldular, hem de bu sistemin bütün ülkeyi nasıl bitirdiğini anlattılar. ODTÜ öğrencileri olarak, yüksek başarıyla girdiğimiz bir devlet üniversitesinde yemekhane sorunu nedeniyle beslenemeyecek hale gelmemiz de aynı sistemin bir getirisiydi, kampüsümüzde protesto hakkımızı kullanmamızın sorun oluşturması da, bu nedenle yurt ve burs hakkımızı kaybedecek olma ihtimalimiz de. Kargo işçileri, tekstil işçileri, kuryeler, metal işçileri… Daha sonrasında gelmesini umduğum öğrenciler, esnaflar, atanamayan öğretmenler, asgari maaşla geçinmeye çalışan ülkenin büyük bir kısmı, hatta ileride işin ucunun bir şekilde dokunacağı ve çürüteceği herkes.

Bizim toplumumuzun çok büyük bir gelecek kaygısı var, bu korkuyu da günlük yaşayarak geçiştirmeye çalıştık hep. Ülkede devam eden bu kitlesel eylemler birçok durumu değiştirdi, dahasını da yapabilir. Daha fazla insan ‘’hayır’’ demesini öğrenebilir. Bence herkesin ‘ortak’ umudu bu olmalı. Tek sorun, bu kitlesel eylemlerin mecliste yer bulmaması. Meclisin çok büyük bir sınıf sorunu var. Vekiller çoğu hayati konuyu konuşmayı reddediyor, gündem değiştirmeyi çok seviyorlar. Sınıfa uzak kalmanın bariz sonucudur aslında bu. Gündem değişikliği de bu direnişe ket vurabilir. Halk olarak bilinçlenmemiz beş on güne yetişmeyebilir ancak bir şeylerin farkına vardığımız takdirde bizi orada temsil edecek insanları da değiştirebileceğimize inanıyorum. Protestonun hak, sendikalaşmanın gerekli olduğunu toplum olarak anlayabildiğimiz gün, bu sistemin bize karşı hiçbir gücünün kalmayacağını düşünüyorum.


İnşaat Mühendisliği Öğrencisi Ege

Eylemleri çeşitli adı duyulmuş gazetelerin sosyal medya sayfaları üstünden takip etme şansım oldu.

Bu eylemlerin özellikle son dönemlerde artış gösterdiğini düşünüyorum. Bunun nedenini hızlı ve yüksek fiyat artışlarının karşısında şirketlerin işçilere yeterli oranda zam yapmaması olarak görüyorum. Cüzi miktarlarda yapılan zamlar birçok işçiyi yoksulluk sınırının altında bırakmanın yanısıra hayat pahalılığının hızlı artışıyla çalışanlar daha zor bir duruma düşüyor, hayat standartları her geçen gün kötüye gidiyor. Eylemlerin çıkış noktalarını haklı buluyorum. Her çalışanın hayat standartlarını iyileştirmese de en azından aynı düzeyde tutabilecek bir zam istemesi hakkıdır. Özellikle birçok çalışanın ağır çalışma koşulları ve uzun çalışma saatleri göz önünde bulundurulunca, hak ettikleri ücret artışı bu kadar düşük olmamalıdır. Bu eylemlerin devamı durumunda kazanımların elde edilmesinin olağan olduğunu düşünüyorum. Birtakım şirketlere karşı yapılan benzeri eylemlerin de başarılı olması bunun mümkün olduğunu gösteriyor.

Maaş ücret artışlarıyla ilgili olan taleplerin daha ön planda olduğunu ve yankı bulduğunu düşünüyorum. Ağır çalışma koşullarına karşı eylemler de olsa çoğu eylemin temel noktasının ücret artışı olduğu kanısındayım. İlgimi aralarında en çok motokuryeli çalışan sayısı fazla olan ve diğerlerine göre daha popüler denilebilecek büyük şirketler çekti. Kamuoyunda bu şirketlere karşı olan eylemlerin daha büyük yankı getirmesi ve ‘1 TL’lik artış’ şeklindeki haberlere birçok yerde rastlamam bende şirketlere karşı olan eylemlere karşı merak uyandırdı.

Bir ODTÜ öğrencisi olarak bu eylemlere destek olunabileceğini düşünüyorum. Bu şirketlere karşı olan eylemlerin kamuoyunda daha çok duyulmasını sağlamanın, aynı zamanda bu şirketlerin ürünlerine ve hizmetlerine karşı boykot uygulamanın çalışanların haklarını elde etmesinde yardımcı olacağı görüşündeyim.

Evrensel'i Takip Et