Ukrayna krizi, enerji tekellerinin çıkarları, AB-ABD-Rusya çekişmesi, Türkiye'nin tutumu - Dr. Mühdan Sağlam | Ankara Baskısı
Ankara Baskısı'nda Enerji Politikaları Uzmanı Dr. Mühdan Sağlam'la Ukrayna'daki krizin nasıl ortaya çıktığını, tekellerin ve emperyalistlerin çıkarlarını ve Türkiye'nin tutumunu konuştuk.
Birkan BULUT
Ankara
ABD ve Rusya arasında Ukrayna üzerinden yükselen kriz, bu hafta Almanya Başbakanı Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un tansiyonu düşürme iddiasıyla başladığı temaslarla sürüyor. ABD Başkanı Joe Biden, Kuzey Akımı 2 Projesi üzerinden Almanya’yı Rusya’dan uzaklaştırmaya çalışsa da Almanya Başbakanı Olaf Scholz’dan temkinli açıklamalar geliyor.
Ankara Baskısı'nda Ukrayna’nın NATO üyeliği ve doğu sınırındaki çatışmalar üzerinden devam eden gerilimin perde arkasını ve tekellerin doğalgaz pazarlıklarını konuştuğumuz Enerji Politikaları Uzmanı Dr. Mühdan Sağlam, ABD’nin uzun yıllardır Rus gazına bağımlı olan Avrupa’ya bir alternatif sunamadığına dikkat çekti. Sağlam, “Biden, kapitalistleri Çin’e daha fazla paraya gaz satmak varken Almanya’ya satmaya ikna edebilir mi? Bunun için devlet bütçesini kullanma konusunda senato ve temsilciler meclisini ikna edebilir mi?” diye konuştu.
Enerji Politikaları Uzmanı Dr. Mühdan Sağlam, son gelişmelerin sebebinin Rusya’nın Ukrayna’nın ABD eliyle NATO üyeliğine hazırlanması olarak yansıdığını söyledi. Özellikle İngiltere’nin Ukrayna’da silah ve asker sevkıyatında bulunmasının ardından etkiye tepkilerin karışmaya başladığı bir sürecin ortaya çıktığını belirten Sağlam, “Rusya askerlerini sınıra yığmaya başladı ama Ukrayna ordusunda da bir hazırlık var. Bu neyin hazırlığı ve Ukrayna NATO'ya üye olacak mı? Aslında olmayacak. Çünkü Aralık ayında ABD’de Ukrayna ve Gürcistan’a 10 yıl içerisinde üyeliğin görünmediği ifade edildi. Nitekim Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, geçtiğimiz günlerde ‘Bizi üye yapmayacaksınız almayacağınızı söyleyin, çünkü bizi oyalıyorsunuz’ dedi. Aslında burada gördüğümüz gerilim, Ukrayna'nın çatışma sahası olduğu ama aslında NATO ile -daha dar anlama AB Rusya arasında- Avrupa güvenlİği ve Rusya’nın nerede duracağına dönük fikir ayrılığı ve bunun çatışmaya gitmesi diyebilirim” dedi.
ÇEKİŞMENİN KAYNAĞINDA KUZEY AKIMI 2 BULUNUYOR
ABD, Ukrayna geriliminde doğalgaz hatlarına yönelik tartışmada özellikle Kuzey Akımı 2 hattını hedef alıyor. Bunun sebebini Kuzey Akımı 2’nin Rusya’dan Almanya’ya doğrudan giden ve bağımlılık ilişkilerini artıracak yüksek hacme sahip bir hat olması olarak açıklayan Sağlam, “Özellikle ABD basını tarafından, Almanya Rusya’nın defacto müttefiki olarak görülüyor. İki ülkenin derin ilişkileri var. Enerji bunu bir ayağını oluşturuyor ama bu sadece Rusya'nın Almanya’ya doğal gaz vermesi değil. Enerji şirketlerinin, örneğin Gazprom’un Almanya'da ciddi yatırımları var. Almanya eski başbakanı da Kuzey Akım 1 'in yapım sürecinde ciddi sorumluluk üstlenmişti. Rusya’nın Almanya'ya gaz aktarması Rusya Federasyonu ile başlamadı. SSCB döneminde, soğuk savaş koşulları ve ABD'nin itirazlarına rağmen 1971 yılında ilk gaz Avusturya’ya ulaştırılmıştı. Rus gazının Avrupa'ya erişimi hep sorundu, çünkü bir bağımlık ilişkisi doğuruyordu. Kuzey Akımı 55 milyar metreküp, Yamal Polonya üzerinden 33 milyar metreküp, gaz pompalıyor. Ukrayna üzerinden gaz gittiğinde daha yüksek payeye sahipti. O şimdi 40 milyar metreküpe indirilmiş durumda. Şimdİ Kuzey Akımı’na ikinci hat ekleniyor” dedi.
YAPTIRIM KOŞULLARINDA AVRUPALI-RUS TEKELLERİN KONSORSİYUMU
Bugün ABD’nin Almanya’dan Rusya’ya karşı tutum almasını istediği Kuzey Akımı 2 projesine 2018 yılında karar verildiğinde, ABD ve AB’nin yaptırımları olduğuna dikkat çeken Sağlam, “Özellikle enerji alanında yaptırımlardı. Buna rağmen konsorsiyumda Rus Gazprom'un yanı sıra, Almanya’dan Wintershall, Avusturya’dan OMV'yi, Fransa'dan da iki şirketi görüyoruz. Hattın inşaasından günümüze kadar ABD'nin hat karşıtlığı başkanların partilerinden bağımsızdı. Obama ve Trump'ın da benzer tepkilerini gördük. Çünkü onlara göre Rusya'nın Almanya ile kurduğu ilişkinin gaz gibi hayati bir alanda taçlandırılması, onları daha da yakınlaştırıyor” dedi.
"BIDEN AVRUPAYA BİR ALTERNATİF SUNAMIYOR"
Ancak ABD’nin Almanya’ya yönelik baskısına karşın bir alternatif gösteremediğine dikkat çeken Sağlam, “Siz Rusya’yı cezalandırıyorsunuz ama Almanya'da çelik üretemeyecek firmaya ne diyeceksiniz? Almanya teknolojiden ziyade araba, beyaz eşya gibi sanayi devriminin 3 ile 4 arasında çizgide yer alıyor. Burada enerji çok kritik bir girdi. ABD'nin gazı var; dünyada en fazla gaz üreten ve ihraç eden ülkelerden biri. Ancak Rusya Avrupa Birliğine gelen gazın yaklaşık yüzde 40'ını karşılıyor. ABD ise Rusya ve Katar’dan farklı olarak gaz üretimini devlet eliyle yapmıyor. Avrupa Birliği Ocak ayı verilerine göre 9 milyar metreküp gaz almış, bu tarihi bir hacim olsa da yıllık gaz tüketimi 600 milyar metreküp olan bir kıta için devede kulak. Biden, kapitalistleri Çin’e daha fazla paraya gaz satmak varken Almanya’ya satmaya ikna edebilir mi? Bunun için devlet bütçesini kullanma konusunda senato ve temsilciler meclisini ikna edebilir mi?” diye konuştu.
PAZARLIK MASASININ ALTINDA UKRAYNA HALKI EZİLİYOR
ABD ve Rusya arasındaki çekişmesinin Ukrayna halkına ağır sonuçları olduğuna dikkat çeken Sağlam, şöyle devam etti: “Siz bir ülkenin üzerinde iki emperyalist güç olarak çatışıyorsunuz, orada 48 milyon gariban bir halk var ekonomik durumları iyi değil. Cumhurbaşkanları ‘Rusyanın bizi işgal ediyorsunuz ama artık bizim ülkemiz ticaret yapamaz durumda’ diyor. Yani karşımızda halkın, yoksulların, bu süreçte hiçbir suçu olmayan insanların ezilmesinin göze alındığı bir pazarlık masası bulunuyor.”
Türkiye’nin ise aslında bu süreçten korktuğunu belirten Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tepesinde patlayacak bir savaşın kendisine nasıl bir maliyetinin olacağını biliyor. Bunu Suriye’de deneyimledi. Kendisine göre askeri ve ekonomik bazı kazanımlarla çıkmış gibi görünüyor olsa da yönetmekte zorlandı. Kayıtlı olan 4 milyon insanın hayatı karartıldı ve bu insanlar hayatta kalabilmek adına hiç tanımadıkları bir ülkeye göç etmek zorunda kaldılar. Bugün türlü türlü ayrımcılığa maruz kalıyorlar, hedef gösteriliyorlar. Bu sadece olayın insani yükü... Burada bir sosyolojik kırılma yaşadı. Irkçı saldırıları görüyoruz. Bu şimdi kuzeyimizde de olacak. Bir yanda savaş tamtamların ortasında kalıyorsunuz. Üstelik bu sefer iki büyük güç. İkinci dünya savaşı döneminden farklı olarak artık tarafsız değilsiniz. NATO üyesisiniz. Bunu nasıl yürüteceksiniz? Üstelik Rusya’yla bir nükleer anlaşmanız var. Akkuyu’da bir santral inşa ediliyor. Enerji piyasanızın yüzde 35’e yakınını Rusya tarafından. Benzer bir biçimde ticari anlaşmalar var. İhracatınızda önemli bir yerde. Sıkışmışlık da söz konusu bir yandan ABD bir yandan da Rusya. ABD örneğin NATO gemilerini Karadeniz’e çıkartmaya başladığında Rusya, ‘Montrö var. Ne yapıyorsun’ dediğinde ne olacak? Montrö düzeni çökebilir.Oysa Türkiye Karadeniz’de ABD’ye rağmen denge kuran ülkedir. Rusya’yı dışlamadan bir politika yürütür ve NATO’nun pek çok girişimini de kabul etmemişti çünkü boğazlar elinizden gidebilirdi. Dolayısıyla o dengenin de bozulmasını istemiyor Türkiye. Ukrayna ile de ilişkisi iyi. Onun da hasar almasını istemiyor. Arabulucu olur mu? Hayır. Rusya Ukrayna için, ‘Ben ABD gibi değilim. Vallahi ben karışmıyorum. Ben savaş tamtamı çalımıyorum.Ben sizin komşunuzum. Beni karıştırmayın. Ama elimmden bir şey gelirse yapabilirim’ diyor. Ne olacağını öngöremezsiniz. Bu bir dünya savaşına gidecek bir durumu tetikleyebilir. O yüzdden tutumu çok yanlış değil Türkiye’nin. Ama NATO gibi bağlayıcı bir mekanizma... S-400’leri ne yapacaksınız mesela? Yanı Türkiye ateşten gömlek giymiş durumda.”
Ankara Baskısı her çarşamba Evrensel'de.