Baraj düşürüldü | Adnan Gümüş: Temel eğitim bozulacak, öğrenciler ucuz işçi olacak
YKS’de barajın sermayenin ve AKP’nin hedeflerine uygun olarak düşürüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Gümüş: Ucuz iş gücü olma süreci ön lisansa kadar uzayacak. Bu ortaöğretimdeki başarıyı daha da düşürecek.
Fotoğraf: DHA
Vural NASUHBEYOĞLU
İstanbul
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), 2022 YKS’den itibaren ön lisans ve lisans programlarını tercihte 150 ve 180 olan TYT ve AYT baraj puanları uygulamasının kaldırıldığını açıkladı. Alınan kararla 0.5 puan alan adaylar üniversiteye yerleşmek için tercih yapabilecek. Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk, mimarlık, mühendislik ve öğretmenlik programlarını tercih edebilmek için gerekli olan en düşük başarı sırası koşulunun uygulanmaya devam edileceği belirtildi.
Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, barajın sermayenin ve AKP’nin ekonomik hedeflerine uygun olarak düşürüldüğüne dikkat çekerek “Mesleki eğitim merkezleriyle 13-14 yaşında başlatılan ucuz iş gücü olma süreci ön lisansa kadar uzayacak. Bu ortaöğretimdeki başarıyı daha da düşürecek. Temel amaç ucuz iş gücü sayısını artırmak” dedi. Aynı zamanda 120 sorudan sadece 1 doğru yapıp 0.5 puan alanın üniversiteye yerleşmesiyle geniş halk kesimlerinin eğitimden kopacağına işaret eden Gümüş “Yoksul halk çocukları cahil, aydınlanmadan uzak emek pazarının ucuz ve biyolojik robotları olacak” ifadelerini kullandı.
Barajın düşürülmesinin ’90’larda Bologna (Avrupa Yüksek Alanı yaratma) süreci ve TÜSİAD’ın raporlarına uygun olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Adnan Gümüş “Temel amaç üniversite arzının artırılarak iş piyasası için çeşitlendirilmiş ve garanti edilen emek ücretinin düşürülmesidir” dedi. Türkiye’de geçtiğimiz yıl yaklaşık 2.5 milyon ama çağ yaşı (liseyi yeni bitiren) 1 milyon 200 bin kişi sınava girdiğini belirten Gümüş “Sermayenin hedefi de bu çağ nüfusu ucuza satın alabilmek. Çağ nüfustaki 300-400 bin kayıp baraj düşürülerek yükseköğretime katılacak” dedi. Geçen yıl barajı aşamadığı için yani 120 soruda 25 doğru yapamayarak tercih yapamayan yüz binler olduğunu bunu 150 puana çektiğimizde 800 bin kişinin karşımıza çıktığını hatırlatan Gümüş “Türkiye’de resmi olarak 900 bin kontenjan var bunun da 200 bini boş kalıyor, Yani yükseköğretimde şu an arz talepten fazla” dedi.
0.5 puan alıp tercih hakkı tanınması için sınavda tek soruyu doğru yapmanın yeteceğine vurgu yapan Gümüş “Geçen yıl 0.5 puan alamamış kişi sayısı 17 bin. Bu kabaca en basit cümleyi okuyup anlayamayan çocuğu yükseköğretime kabul etmektir. Askeriyenin eski ali mektebi bile bundan daha başarılıdır” dedi. Barajın kaldırılmasıyla sınava müracat edip, ardından gidip sınava girmenin tercih yapmak için yeterli olacağını anlatan Gümüş “Yükseköğretim pazarında 900 bin kayıp olduğu düşünülüyor. Bu aynı zamanda okullarımızın ne kadar başarısız olduğunu, geniş halk kesimlerine nitelikli eğitim veremediğimizi gösteriyor” diye konuştu.
Ön lisans yani meslek yüksekokullarında temel hedefin çocukların el ve iş becerisinin geliştirilmesi olduğu ama burada da öğrencilerin uzaktan, açık öğretim vs. ile yüzde 80’inin okula gitmediğini söyleyen Gümüş “Elini çalıştıracağın bir yerde okula gitmeden olur mu?” diye sordu. Yükseköğretimde okuyan 3 milyon 114 bin öğrencinin 2.5 milyonun uzaktan, vakıf üniversitesi veya devlette ikinci öğretim adıyla paralı eğitim gördüğü bilgisini veren Gümüş “Böylece bunların ceplerindeki en az 300-500 TL de çarpılıyor. Devlet öğrenciye yaptığı masraftan daha fazlasını alıyor” dedi.
ÇİN’İN YERİNE GEÇME ADIMI
Barajın kaldırılmasının altında Türkiye’yi yönetenlerin uzun erimli planları olduğunu belirten Gümüş “Uzun erimli plan ucuz emek gücüyle ucuz üretimle dünya pazarında yer bulmak. ‘Çin’in yerine geçeceğiz’ diye açık açık söylüyorlar. Bunun için de ucuz emeğe ihtiyaç var” dedi. Ortaöğretimde mesleki eğitim merkezleriyle 13-14 yaşlarındaki çocukların 4 gün iş 1 gün okulda olacak şekilde işletmelerde çalıştırılmaya başlandığını hatırlatan Gümüş “Bu çocuklara asgari ücretin 3’te biri ücret verilirken patronlar destekleniyor. Şimdi bunu yükseköğretimde özellikle meslek yüksekokullarını OSB’lerde yaygınlaştırarak yapacaklar. Barajı aşamayan çağ nüfustaki 300-400 bin öğrenciye de MYO’ya kaydını yap. 4 gün iş 1 gün okul sana ayda 1500-200 TL de ücret veririz hem de diploman olur diyecekler. İşletmelere de hem genç hem de en verimli çağında eleman verilecek bir de bunları ucuza istihdam edip sigorta primini de devlet karşılayacak. Amaç hem ucuz iş gücü hem de uluslararası alanda benim yükseköğretim standardım bu demek. İşsizlik azalmış gibi gösterilecek, ucuz işçilik yaygınlaşacak. Bu diğer alanlarda çalışanları da vuracak. Yani bir taşla birçok kuş vurulacak” ifadelerini kullandı.
“ELİT BÖLÜMLERDE BARAJ SERTLEŞECEK”
Başarı sıralamasının devam edeceği tıp, mühendislik gibi bölümlerde ise uzun erimde eliti garanti eden bir sistem oluşacağını belirten Gümüş “Böylece bu alanlarda ileride barajın daha da sertleşeceğini öngörebiliriz. Bu da Bologna sürecinin bir parçası. 300 bin kişi için tıp, mühendislik ve hukuk gibi bölümlerde en fazla 30 üniversite (İstanbul, Ege, ODTÜ gibi) öğrenci alacaklar. Geriye kalan üniversitelerin yüzde 70-80’nin bu kontenjanları yine boş kalacak. Bunlara da kusura bakma sen üniversite olmaktan çıktın denilerek kaynak verilmeyecek. Bu üniversiteler de kaynak yaratmak için piyasanın kucağına bırakılacak. Üniversiteler dejenere edilecek. Yani üniversiteler değersizleşecek. Zaten şu andaki YÖK başkanı da hem işletmeci hem de piyasacı biri” dedi.
EĞİTİM SEN: YÖK GENÇLERE DİPLOMA PAZARLIYOR
Eylem NAZLIER
İstanbul
YKS’de barajı kaldırmanın nitelikli eğitim sağlamayacağını vakıf üniversitelerinin kasasını doldurmaya yarayacağını belirten Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, “Temel bilimler dahil olmak üzere birçok bölümde oluşan boş kontenjanlar, kapatılan bölümler, eğitimdeki nitelik kaybı ve artan genç işsizliğin ardındaki sorunlara çözüm üretmek yerine YÖK, gençlere diploma pazarlamaya çalışmaktadır. Çünkü YÖK, izlediği politikalarla yükseköğretim sisteminde niteliği değil rakamsal verileri önemsemekte, dolayısıyla da gençlerin sadece diploma sahibi olmasıyla yetinmeyi tercih etmektedir” dedi. Halbuki, karşımızda devasa boyutlara gelmiş bir eğitim sorunu olduğuna vurgu yapan Gürbüz “Sınav odaklı bir eğitim sisteminde ‘Sıfır çeken öğrenciler’, belirli üniversitelerin belirli bölümlerinde oluşan yığılmalar, üniversiteler arasındaki eşitsizlikler ve demokratik bir öğrenme ortamının ortadan kaldırılması daha köklü bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir” diye konuştu. Bu nedenle, barajı kaldırmanın sadece vakıf üniversitelerine daha fazla ‘müşteri’ kazandırmaya yarayacağını anlatan Gürbüz “Gençlere ve ailelerine de ‘pembe hayaller’ pazarlanmasını sağlayacaktır! Diplomalı işsizler ordusu gerçeği ise yaratılan umutları yerle bir edecektir” ifadelerini kullandı.
CHP: SORUN BARAJ DEĞİL EĞİTİMİN NİTELİĞİ
CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, AKP iktidarında ortaöğretim kurumlarına ve üniversitelere giriş sınavlarında sayısız değişiklik yapılmasına rağmen sorunların aynı kaldığına işaret etti. Nitelikli eğitimin sadece dar bir azınlığın erişebileceği ayrıcalık haline geldiğine dikkat çeken Karabıyık “Çocuklarımız nitelikli eğitime erişen azınlık ve bu eğitim imkanlarına erişemeyen çoğunluk olarak ayrıştırılmıştır. Kamusal bir hizmet olan nitelikli eğitim satın alınır olmuştur. Kadrolu akademisyeni ve yeterli imkanı olmayan üniversiteler açılmıştır. AKP iktidarında üniversite mezunlarının büyük çoğunluğuna istihdam sağlanamamıştır. Üniversiteler boş, mezunları ise işsiz kalmıştır” dedi. Karabıyık, asıl sorunun barajı kaldırmak değil erişebilir nitelikli eğitimi sağlamak ve istihdam yaratabilmek olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek “Her genç tabii ki üniversiteye girebilme imkanına sahip olmalıdır. Hedef her öğrenci okul öncesinden yükseköğretime nitelikli bir eğitim alabilsin, iyi yetiştirilebilsin, tüm üniversiteler nitelikli bir eğitim verebilsin, her genç üniversite eğitimi alabilsin ve mezun olan gençlerin istihdam sorunu olmamasıdır” dedi.
EĞİTİM İŞ: UMUT SATILIR ADLI ÇALIŞMA
EĞİTİM İş Sendikası Genel Merkezi de AKP eliyle 20 yıldır yapboza çevrilen eğitim sisteminin en önemli kilometre taşlarından olan üniversiteye giriş sınavında yine hayati
değişiklikler yapılarak bilime ve akla kulak vermeden TYT ve AYT sınavlarında baraj sistemi kaldırıldığını belirtti. ÖSYM’nin kalıplaşmış bir soru kalıbıyla
‘Yazar burada ne demek istemiştir?’ sorusunu soran Eğitim İş, cevap olarak da şunları sıraladı: “Hükümet, sorgulayan bir nesil olduğu için gerici politikalarıyla
tatmin edemediği Z kuşağına umut satarak bir seçim yatırımı yapmaktadır. Mantar gibi türeyen apartman üniversitelerinin boş kalan kontenjanları doldurulmak istenmektedir. Gençlerin neredeyse hepsi üniversite okuyor olacağı için şu anda neredeyse 4 gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyan genç işsizlik istatistikleri düşürülmek istenmektedir. Verilen eğitimin sınavla uyumsuzluğunu ortaya koyan ‘Şu kadar genç barajı geçemedi’ haberlerinin önüne geçilmek istenmektedir.”
ÖSYM eliyle yapılan bu hamlenin adının umut tacirliği, üniversite kavramını liseleştirmek ve seçim yatırımı olarak nitelenerek “Sorun barajda değil eğitim ve sınav siteminin kendisindedir. Genç işsizlikteki diplomalı işsizlik had safhadayken, gençler artık bu ülkede gelecek düşleyemez hale gelmişken, buna çözüm bulmak yerine üniversiteleri liseleştirmenin adı hayali ihracattır” denilerek artık yerleştirmede neredeyse tek başına rol oynayacağı belirtilen ortaöğretim başarı puanının adil ve şeffaf dağıtılmıyor olmasının da ayrı bir çıkmaz olduğuna işaret edildi. (HABER MERKEZİ)