Salcomp işçisi yazdı: Kovulma endişesi ile çalışmak istemiyoruz
Birkaç hafta sonra işlerin olmadığı, siparişlerin azaldığı, fabrikanın daralmaya gidebileceği gibi söylentiler hızla yayıldı. Şimdi de işçi çıkarma söylentileri aldı başını gitti.
Fotoğraf: Evrensel
Salcomp işçisi
İstanbul
Salcomp Xiaomi Avcılar fabrikasında çalışan işçiler olarak son dönemdeki gündemimiz kaç kişinin ne zaman işten atılacağı. Toplu sözleşme imzalandıktan sonra işçilerin ilk sorusu “Artık bizi istedikleri gibi atamazlar değil mi” olmuştu. Birkaç hafta sonra işlerin olmadığı, siparişlerin azaldığı, fabrikanın daralmaya gidebileceği gibi söylentiler hızla yayıldı. Şimdi de işçi çıkarma söylentileri aldı başını gitti, her bölümde şu kadar işçi çıkarılacakmış diye konuşuluyor. Bu söylentilerin yayılmasının başlıca sorumlusu sözleşme imzalandığından beri fabrikaya gelip işçiye bir şey söylemeyen, başta şube yönetimi ve sonrasında iş yeri temsilcilerimizdir. Hiçbir sendikacı da masaya vurup “Yok öyle bir şey arkadaşlar siz sendikalısınız, sendika demek iş güvencesi demek” diyemedi bugüne kadar. İşçiye bir açıklama yapmaktan geri duran sendikacılar, işçilerin güvenini her geçen gün kaybetmeye devam ediyor.
Toplu sözleşme sürecinin başından beri işçileri sürecin parçası ve katılımcısı yapmaktan geri duran anlayış aynı devam ediyor. Fabrikadaki yaşanan tüm sorunlarda işçiler yine sürecin dışında kalıyor, çünkü gerçekten örgütlü bir iş yeri haline gelemedik. İşçiler temsilcileri görebildikçe sıkıntısını anlatıyor ya da genel meseleler hakkında duyduğu kadar bilgi sahibi oluyor. Fabrikadaki söylentilerin önüne geçecek hiçbir çalışma yok.
İşveren satışların düştüğünü, siparişlerin olmadığını, fazla personel olduğunu sürekli söylüyor. Sanki tüm bunların sorumlusu işçiler gibi işçilerden tasarruf etme derdine düşmüş. Sendikayı da burada kendi tasarruf aracı gibi kullanmaya çalışıyor. Sendika temsilcilerinden işlerin azaldığını, piyasanın kötü olduğunu, fabrikanın ekonomik olarak bir çıkmazda olduğunu duyuyoruz. İşçilerin çıkar ve menfaatlerini savunması gereken temsilciler sözleşmiş gibi bize patron ağzı ile konuşuyor.
Geçtiğimiz 3 aylık süreçte 1 milyon telefon adetine ulaşmak için canla başla çalışan işçiler aynı işçiler değilmiş gibi işveren de birkaç ay sürecek daralmanın faturasını çalışana çıkarmaya çalışıyor. 90 günlük mücadele sloganı ile yoğun bir tempoda yüz binlerce telefon ürettik. Bu üretimin kârını işçi ile paylaşmayan patron kârından edeceği zararı işçiye yüklemeye çalışıyor, bunu kabul etmiyoruz.
Sendikamızın ve temsilcilerin de net bir açıklama yapması gerektiğini düşünüyoruz. Nasıl ki sendikalaşma sürecinde işten atılan tüm arkadaşlarımız ile işbaşı yaptık, mücadele ettik ve kazandık; bu süreçte de mücadele edeceğiz. Hiçbir arkadaşımız işten atılmayacak denmelidir. İşçilerin ekonomik kazanımlarına zarar verecek her türlü uygulamaya karşı konulacağı açıkça söylenmelidir.
NE GİYİP NE GİYMEYECEĞİMİZE KARIŞAMAZSINIZ
İşçilerin tümüne hırsız muamelesi yapan, her çay, yemek, tuvalet molasında üst arama ve x-ray uygulaması son bulmalıdır. Geçtiğimiz hafta kemer takmayı yasaklayan yönetim bu hafta da kadınların tayt giymesini yasakladı. İlk işe alındığımız zamanlarda eşofman tayt gibi rahat kıyafetler giyin denirken, sonra o yasak bu yasak. Şimdi de iç çamaşırlarınızda metal aksesuar olmasın deniyor. Sütyenin metal kopçasına takılan bir yönetim anlayışından bahsediyoruz. Üst aramasında öttüğü için bunu yasaklayan yönetimin baskıları işçileri artık bezdirmiş durumdadır. Kadınların öfkesini her geçen gün arttıran bu uygulamalara son verin. İşçilerin iç çamaşırlarına kadar ne giyeceğine siz karar veremezsiniz.