17 Şubat 2022 23:09

Karda 16 saat çalışanlar eyleme ilk çıkanlar

Başpınar’ın önemli fabrikalarından iki binden fazla işçinin çalıştığı Melike Tekstil ve OSB içinde 4 fabrikası bulunan 3 bin işçinin çalıştığı Şireci Tekstil fabrikalarından işçilerle konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Deniz KAR
Mesut BAYLAV
Antep

Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu fabrikalarda şubat başından itibaren zam oranları belli oldu ve patronlar ortalama yüzde 50’lik zam oranı açıkladı. Açıklanan zam oranları ile birlikte ücretler ortalama 5 bin ila 5 bin 300 lira bandında yer almış oldu. Bunun yanında 100-300 lira arasında devam primi verilen yerler de var. Fabrikalarda zam oranlarının açıklanması 20’ye yakın fabrikada iş bırakma eylemlerini tetikledi. İş bırakmalar sonucu çoğu fabrikada işçiler 100 ile 400 lira arasında ek zam almayı başarırken, kimi fabrikalarda ücretlerde herhangi bir değişiklik olmadan işçiler işbaşı yapmak zorunda kaldı. İşçilerin örgütlülüğünün çok zayıf olduğu veya tamamının iş bırakma eylemine katılmadığı 3 fabrikada ise patronlar işe öncülük ettiğini düşündükleri işçileri işten çıkardı. Ahmet Aslansoy Tekstil fabrikasında ise patron 150’ye yakın işçiyi işten çıkararak üretimi durdurduğunu açıkladı.

Biz de eylemlere katılan ve Başpınar’ın önemli fabrikalarından iki binden fazla işçinin çalıştığı Melike Tekstil ve OSB içinde 4 fabrikası bulunan 3 bin işçinin çalıştığı Şireci Tekstil fabrikalarından işçilerle eylemlerin ardında yatanları konuştuk.

"ÜCRET YATINCA ZAMMI ÖĞRENDİK"

Melike Tekstil, ücretleri en erken yatıran fabrikalardan. Bu nedenle de eylemlerin ilk başladığı fabrikalar arasında. Direnişin nasıl başladığını Melike Tekstil işçisinden dinliyoruz: “Maaşlar hesaba yatınca öğreniyoruz biz zammı. Öncesinde insan yerine koyup bir açıklama yapmıyorlar. AGİ almayı da bekliyorduk ama baktık ki vergi iadesi yok. Zaten ücretler yatmadan önce de zammın az verileceğine yönelik bir tartışma vardı. Zam netleşince kendi aramızda konuşmaya başladık. O arada pamuk bölümünün iş bıraktığını duyduk. Biz de tepkimizi koyalım dedik.”

"ÜÇ YILLIK TEPKİNİN PATLAMASI"

Şireci işçileri de eylemi uzun yıllardır biriken tepkinin açığa çıkması olarak değerlendiriyor. Tanzim satış noktalarının kurulduğu 2019’dan beri ülkenin krizde olduğunu söyleyen bir Şireci işçisi “Sonrasında pandemi geldi. 3 ay evde yattık. Hesabımıza 1900 lira yatırıldı. O zaman asgari ücret 2 bin 300 küsurdu. Yatırılan para bizi kurtarmıyordu. Kredi kartına, ihtiyaç kredisine yüklendik. Devletin katkısı da olmadı. Birikti, birikti ve bu yıl patlama yaşandı” diye konuştu. Patronun doların yükselmesinden kâr ettiğini, kendilerinin ise yoksullaştığını söyleyen bir diğer işçi, “Patronun bir zararı yok. Bizim için tam tersi. Her şey üç katına fırlamışsa benim maaşımın 9 bin liraya fırlaması lazım. Böyle olunca 5 bin lirayı kabul etmedik” dedi.

İŞ BIRAKMA KENDİLİĞİNDEN BAŞLADI

Eylemlerin nasıl başladığına geliyor söz. Her iki fabrikanın işçileri de aniden, hazırlık yapılmadan, kendiliğinden başladığını söylüyor. Melike Tekstil işçisi şunları anlattı: “Patronlar bize verecekleri zammı belirlemek için iki üç ay öncesinden toplantılar yapıyorlardı. Ama bizim aramızda böyle bir hazırlık yoktu. Yani anlık bir durum oldu. Kulaktan kulağa yayıldı. Kar yağışları ve elektrik kesintilerinde Antep işçisinin yaşadıkları hâlâ gündeminde. Mesela kar yağışından dolayı 16 saat çalıştırılan vardiya bizim fabrikada zamlara karşı ilk dışarı çıkan vardiyaydı. Bu yaşananların çok etkisi vardı.”

Tüketim mallarına gelen zamların ve ücretlerin bir süredir kendi aralarında tartışma konusu olduğunu ancak iş bırakmanın birdenbire, kendiliğinden başladığını söyleyen bir Şireci işçisi de “Çocuklarımız okula harçlıksız gitmemeli diyorduk. O zaman bir şeyler yapmamız gerektiğini söylüyorduk. Sonunda işe gelen vardiya ile çıkan vardiya kapının önüne yığıldı” diye konuştu.

"CEBİM ERİDİĞİ ZAMAN AKRABAYI NE YAPACAĞIM?"

İşçiler arasındaki güvensizlik her yerde olduğu gibi Antep’te de temel sorun. Bu sorunu nasıl aştıklarını sorduğumuz Melike işçisi şunları anlattı: “İşçilerin aslında yanındaki diğer işçilere güvenmemesinin sebebi kendilerine güvenmemeleri. Kendine güvenmediği için yanındaki arkadaşına da güvenmiyor. Biz mesela en başta 5-6 kişiydik, sonradan 50-60 kişi olduk bir anda. Yani işçilerde biraz şu da var, birileri çıksın ben arkasından gideyim. Bizim pamuk bölümünün çıktığından haberimiz yoktu en başta. Hatta içeri girmiştik biz. Sonra bilgi geldi ki pamuk çıkmış. O zaman biz niye duruyoruz dedik. O şekilde oldu yani.” Pamuk bölümü ile aralarında 200-300 metre olduğunu ancak birbirlerinden habersiz olduklarını vurgulayan işçi, haberleşme eksikliğinin nedenini işçiler arasındaki ilişkilerin zayıflığına ve işe öncülük edecek bir işçi grubunun olmamasına bağlıyor. Pamuk bölümüyle bağı da iş bırakmadan sonra kurmuşlar.

Eylem başladığında işçilerin ortaklaştığı bir zam miktarı olmadığına dikkat çeken Melike Tekstil işçisi sözlerine şöyle devam etti: “Planlanmış değildi. Önderimiz yoktu. Her kafadan ayrı ses çıktı. Vardiyalar arasında bir koordinasyon yoktu. Biz kendi aramızda bile örgütlü değildik.” Patronun açıkladığı ilk zammın özellikle köyden gıda desteği alan ya da devletten destek alan kimi işçiler tarafından beğenildiğini ama bu kesimin azınlıkta kaldığını dile getiren Şireci işçisi, örnek olarak ilk iş bırakan vardiyayı verdi: “Bu sene iş bırakan vardiyaya, üç yıldır sürekli kendi adamlarını dolduruyorlardı. Burada işçilerin cesaret edip çıkması çok önemliydi. O çıkan vardiya, müdürün, şefin akrabasının fazla olduğu vardiya. Bu durum şunu gösteriyor aslında, ekonomik sorun var ve birisinin akrabası olmasının bir önemi yok. Çünkü benim cebim eriyor, eridiği zaman ben akrabayı ne yapacağım!”

"BİR ZİNCİR KIRILDI"

İlk iş bırakmanın ardından pamuk bölümünden işçilerle toplantı yaptıklarını anlatan Melike Tekstil işçisi, bundan sonraki dönemde daha çok haberleşmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Eylemde öne çıkan işçilerin bir araya gelmesinde Antep’te işçiler tarafından kurulan bağımsız sendika BİRTEK-SEN’in önemli bir rol oynadığını anlatan işçi, bu sürecin aynı fabrikanın farklı bölümlerinde çalışan, farklı işletmelerde çalışan işçilerin bir araya gelmesinin ve kalıcı birlikler oluşturma tartışmasının da önünü açtığını ifade etti.

Şireci işçileri eylemin sonucunda zammın arttığını ancak esas kazanımın işçilerin dışarı çıkarak bir zinciri kırması olduğunu söyledi. Düne kadar dışarı çıkmaz dedikleri işçilerin dışarı çıkmasının asıl önemli nokta olduğunu söyleyen bir işçi, “2012’deki grevden sonra işyerindeki bıçkın insanlar gönderilmişti. 2012’den sonra bizim fabrikada doğru düzgün eylem olmadı. O konuda bir zafer olduğunu düşünüyorum. Örgütsüz bir yerin birden patlak verip de çıkması güzel bir şey ve geleceğe yatırım diye düşünüyorum. Hiç beklemediğimiz vardiya dışarı çıktı. Bir zincir kırıldı yani” diye konuştu. Bir diğer işçi de kazanımların kendi fabrikalarıyla sınırlı kalmadığını, iş bırakmalarının diğer fabrikaları da tetiklediğini dile getirdi: “Şireci çıktıktan sonra Gürteks çıktı, Rad Çuval çıktı. Aslında işçiler birilerinin önderlik etmesini istiyorlar. Birisi fitili ateşlemezse kimseden ses çıkmaz.”

MELİKE VE ŞİRECİ İŞÇİLERİ NE KAZANDI?

İş bırakan fabrikalardan Melike Tekstil’de işçilerin talebi 6 bin liraydı. Patronun ilk açıkladığı ücret ise 5 bin 200 ve 300 lira devam primiydi. Yaklaşık dört saat süren eylemin ardından patron işçilerden zaman istedi. Günler sonra patron işçilere, 5 bin 600 lira ücret 300 lira da devam primi önerdi. Ayrıca kar yağışlarında iki gün çalışmayan işçilerden yapılan kesintiler de hesaplara yatırıldı. İşçiler bu zammı da kabul etmeyerek iş bıraktı ama eylem kısa sürdü ve işçiler yeniden işbaşı yaptı. Yani Melike Tekstil işçileri ücretlerini net 400 TL arttırmış oldu. 2020 yılı net satışından elde ettiği kazanç 1 milyar 195 milyon 535 bin 562 lira olan Şireci’de ise patron işçilere 5 bin lira aylık ve 300 lira devam primi vermek istedi. Yaklaşık bir gün süren eylemin ardından işçilerin ücreti 5 bin 200 liraya çıkarıldı, devam primi ise 250 lira oldu.

"HABERLEŞME KONUSUNDA ZAYIFTIK"

İşçilerin üzerinde en çok durduğu sorunlardan biri de işçiler arası haberleşme konusunda yaşanan eksikler. Melike Tekstil işçisi şunları söyledi: “Biz eyleme çıktık ama niye çıktık ne istiyoruz noktalarında kimse bir şey demiyordu. Yani bırakalım diğer fabrikaların birbiri ile haberleşmesini, fabrika içerisinde dahi haberleşme durumu çok zayıf. Bunun bir sebebi de işçinin üzerindeki iş yükü. İki kişilik işi bir kişi yapıyor. Adam kafasını kaldırıp yanındaki arkadaşı ile bile konuşamıyor. Yorgunluktan servis yolculuğunu bile uyuyarak geçirenler var.”

Bu nedenle sosyal medya haber almada öne çıkmış: “Antep işçisi sadece Başpınar’daki durumu takip ediyor. Yani onun dışındaki gelişmeleri en azından benim gözlediğim kadarıyla takip etmiyor. Mesela Antep İşçi Postası’nı neredeyse bütün işçiler takip ediyor. En çok Facebook’tan takip ediyorlar durumu. Aha bak işte şu fabrika çıkmış falan diyorlar. Mesela işçilerin takip ettiği bu gibi sayfalar hem işçileri tetikliyor hem de haberleşmelerini sağlıyor. Ben şunu düşünüyorum, sosyal medya çok önemli.” Diğer yandan TikTok kullanımı da çok yüksekmiş. İşçiler hem eğlenme aracı olarak hem de gelişmeleri takip etmek için kullanıyormuş.


BİRLİĞE İHTİYAÇ VAR AMA SENDİKALARA GÜVEN YOK

Başpınar OSB’de patronlar oldukça örgütlü. Zira her zam dönemi tüm fabrikalarda işçilerin karşısına hemen hemen aynı rakamlarla çıkıyorlar. İşçilerin eylemlerine karşı da dayanışma içindeler. Öyle ki Gürteks işçileri eylemdeyken Şireci Tekstil’in patronu da Gürteks’in içerisinde patronla birlikteydi.

Bu durumun tüm işçiler tarafından tam kavranamadığı görüşünde olan bir Melike Tekstil işçisi, işçilerin daha çok kendi patronu ile kendisi arasındaki ilişkiye baktığını anlattı. Tüm eksikliğe ve taleplerinin tam karşılanmamasına rağmen işçiler arasında “Birlik olursa bir şeyler oluyor” fikrinin öne çıktığını ifade eden işçi, şunları söyledi: “Ama sürekli gir çık, eylem yapamayız. Birliğe ihtiyacımız var. Sendika etrafında bir birliğe ihtiyaç var. Ama işte geçmişte sendikacılardan yedikleri kazıklar hâlâ işçilerin aklında. Güvenmiyorlar. Orta yaşlı ya da yaşlı işçilerde bu durum daha baskın. Genç işçiler sendikalara o kadar mesafeli değil.” BİRTEK-SEN’in Başpınar’daki sendikal anlayışı değiştirmek için de önemli olduğuna dikkat çeken işçi, “Birkaç önemli örnek çıkarabilirsek bu işçilere güven de verir. İşçilerdeki sendika ön yargısını yıkmanın yollarından biri bu. Yani işçilerin hepsinin bir sendika deneyimi yok ama başka bir fabrikada olan sendikacı ihanetleri bile kulaktan kulağa yayılıyor. Ama Başpınar’da işçilerin kurduğu BİRTEK-SEN’in önümüzdeki mücadelelerde önemli olacağını ve bu işi kalıcı hale getirmede çok etkili olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Birlik sorununda geçmiş deneyimi olan işçilerin öne çıkmamasının da etkisi var. Örneğin Şireci. 2012 yılında yine düşük ücrete karşı yaşanan direnişte işçiler komite kurmuş, sözcü seçmiş, fabrikalar arası komitelerle haberleşme sağlamıştı. Şireci’de bu deneyimi yaşayan işçi sayısı hiç de az değil. Ancak son eylem döneminde bu işçiler öne çıkıp, süreci yönetmeye aday olma konusunda geri durdular. Neden böyle bir tutum alındığını sorduğumuz bir Şireci işçisi şunları anlattı: “Biz aslında bazı arkadaşlarla konuşuyoruz, temsilciler komiteler seçilmeli diye. Artık, örgütlü olmadığımız sürece dışarı çıkmayalım. Örgütsüzsek, istersek hepimiz iş bırakıp çıkalım ama çözülürüz. Ama örgütlüysek isterse 1 ay sürsün, parkta yatalım yine de direniriz. Ben yenileceğim maça çıkmam. Gözümüz kesmiyorsa maça çıkmamalıyız. Her kafadan farklı ses çıkarsa patron zaten diyor bunlar bir gün dayanırlar. Ki öyle oldu, bir gün dayandık sonra çözülmeler başladı. Daha deneyimli işçiler de bu süreçte öne çıkarak sorumluluk almadılar, onun da çok büyük etkisi var.”


EYLEMLER BİTTİ AMA GÜNDEM HÂLÂ HAYAT PAHALILIĞI

Şireci işçileriyle eylem sonrası fabrikada işçiler arasında öne çıkan tartışmaları konuşuyoruz. Yeni ücretler yatırıldıktan sonra ücret zammı tartışmalarının şimdilik kesildiğini söyleyen bir Şireci işçisi, “Sıfırı tükettiği için yatan para işçilere can simidi gibi oldu” dedi. Ekonomik sıkıntıların ise konuşulmaya devam ettiğini anlatan bir diğer işçi ise şunları söyledi: “İşçilerin amacı elindeki paranın bitmemesi, birikim yapabilmek, çocuklarına gelecek sağlayabilmek. Bugün çocuğumuzu dershaneye göndersek 6 aylığımızı vermemiz gerek. Ama gündemi, diğer işçilerin eylemini takip etmiyor. Biz anlatmaya çalışıyoruz. Kuryelerin, Trendyol işçilerinin eyleme çıktığını anlatıyorduk. Fabrika içinde çok konuşamıyoruz ama serviste anlatmaya çalışıyoruz”

BİRLİK TERCİH DEĞİL, MECBURİYET

İşçilerle önümüzdeki dönem ülkedeki gelişmeler konusunda beklentilerini de konuşuyoruz. Genel olarak yılgınlık ve umutsuzluk olduğunu söylüyor bir Şireci işçisi. Fabrikanın genelinde iktidara güven olmadığını, yerine geleceklerin de işçilerin yararına bir şey yapmayacağı düşüncesinin güçlü olduğunu dile getiren işçi, hatta iktidar değişirse daha kötü olabilir korkusunun da var olduğunu aktardı. İşçilerin birliğe daha çok ihtiyaç duyacağı bir dönemin yaklaştığı görüşünde olan işçi “8. ayda büyük bir ekonomik krizin yaşanacağını düşünüyorum. Her şeyin fiyatı daha da artacak. Bunun karşısında mecburiyetler olacak, seçenekler oluşacak. İleride mecburiyetten dolayı birliğe daha çok ihtiyaç duyulacak” uyarısında bulundu.

"NE ZAMAN DARA DÜŞÜLÜRSE O ZAMAN HAREKETE GEÇİLİYOR"

Melike Tekstil işçisi de son dönem temel tüketim mallarına ve elektriğe gelen zamların AKP’ye oy verenlerde değişime yol açtığını söyledi: “Mesela koyu AKP’li işçiler var bizim fabrikada ama son dönem cayan çok. Yani bu zamların kaynağını hükümet olarak görüyor. Mesela şu elektrik faturalarının böyle gelmesi bu durumu daha da arttırdı. Mart-nisanda durumun daha kötü olacağı söyleniyor. Ama şimdilik o zamana dair ne yapacağız gibi bir konuşma yok. Yani o zaman ne olur bilemeyiz. Ne zaman daha da dara düşülürse o zaman harekete geçiliyor.”

ÖNCEKİ HABER

"Yağmur Alparslan dosyasında polis, delil toplanmasın diye 'Gizlilik kararı var' dedi"

SONRAKİ HABER

Cam işçisi yazdı: Ek zam talep ediyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa