18 Şubat 2022 09:22
/
Güncelleme: 17:25

Müzik yazarları, Tarkan’ın yeni şarkısı "Geççek"i değerlendirdi

Müzik yazarları Murat Meriç, Naim Dilmener ve Uğur Küçükkaplan, Tarkan'ın yeni şarkısı "Geççek"i Evrensel'e değerlendirdi.

Müzik yazarları, Tarkan’ın yeni şarkısı "Geççek"i değerlendirdi

Ekran görüntüsü, 'Tarkan' YouTube hesabından paylaşılan 'Geççek' videosundan alınmıştır.

Tarkan’ın yeni şarkısı “Geççek” sosyal medyada gündem oldu. Söz ve müziği Tarkan’a, düzenlemesi Ozan Çolakoğlu’na ait olan şarkı dinleyiciler tarafından beğeniyle karşılandı. “Geççek” kısa sürede Twitter’da TT olurken şarkıya dair “Bir yudum nefes oldu”, “Yeni marşımız” ve “Seçim şarkısı” gibi yorumlar yapıldı.

“Geççek” şarkısı müzikal olarak birçok eleştiriye de neden oldu. Tarkan’ın yeni şarkısını Müzik yazarları Murat Meriç, Naim Dilmener ve Müzikolog Uğur Küçükkaplan Evrensel'e değerlendirdi. Meriç “İnsanlar bir an önce daha güzel günlerin gelmesini istiyor,” derken Dilmener “Şarkının etkisi muhaliflerin duygularına oynamasından” eleştirisi yaptı. Küçükkaplan ise şarkının sözlerinde doğrudan ve net bir biçimde siyasi göndermeler bulunmadığını söyledi.

"İNSANLAR GÜZEL GÜNLERİN GELMESİNİ İSTİYOR"

Murat Meriç: Şarkının sahiplenilmesinde iki tür etki var. Birincisi Tarkan’ın uzun süredir bir şarkı yapmamış olması. Bu çok büyük etken. Yeni bir şarkıya her koşulda insanlar sarılacaktı. İkincisi ise içinde bulunduğumuz durum. Bu da ikiye ayrılıyor bence. Birincisi pandemi koşulları, ikincisi ise iktidar meselesi. İnsanlar artık çok sıkıldılar, bir an önce daha güzel günlerin gelmesini istiyor. Dolayısıyla umuttan bahseden bir şarkıya sarılmaları çok da şaşırtıcı değil. Müzikal anlamda çok eleştiri var. Buna müzikal anlamda takılmamamız gerektiğini düşünüyorum şu an. Tabii ki müzikal anlamda eleştireceğiz, "geççek" kelimesinin yazılış biçimine takılacağız ama şu anda yarattığı etki daha önemli. Hele ki bunu Tarkan gibi çok değerli bir ismin yapmış olması. Elbette tartışılır, her şey elbette gözden geçirilir ama bu etkinin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Naim Dilmener: Tarkan’ın "Geççek"i boydan boya -hem de adından başlayarak- tüccarca bir şarkı; kendisi de klibi de. Müzikal yaşamı boyu -en azından aleni olarak- ne sola ne de sağa bulaşmış bir yıldızın, yükselen muhalefetin ekmeğini yemeye karar verişidir. Böyle de olabilir tabii. Talep varsa arz hep olur. Buna itiraz çok anlamlı değildir. Ama böyle diye bu şarkıyı "iyi" diye etiketlemek daha da anlamsızdır. Şarkının etkisi, muhaliflerin duygularına oynamasındandır.

‘DOĞRUDAN VE NET BİR BİÇİMDE SİYASİ GÖNDERME YOK’

Uğur Küçükkaplan: Kültürün ve sanatın hiçbir zaman gerçek anlamda başrolde olmadığı, olamadığı diyarlarda, her ne kadar gündemdeki konular malzemesini bu alanlardan alsa da dönen tartışmaların niteliği, toplumun tüm katmanlarına sirayet eden vasatlığı aşamaz. Dolayısıyla derine inmeden, hemen yüzeyde kalarak mevcut ahvali yansıtır, dahası pekiştirir. Öteden beri siyasetin bir tür ata sporu, yahut hobi olarak makbul sayıldığı Türk toplumunda, gelinen nokta itibarıyla popüler siyasetin zihinsel işleyişi biçimlendiren bir toplumsal psikoza dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu süreçte popüler kültürle yakın temasta olunması, niteliğine ve bağlamına bakılmaksızın popüler ürünlerin devşirilip çeşitli kisvelerle siyasi amaçlar doğrultusunda kullanıma sunulması da son derece sık karşılaşılan bir durum. Nitekim Tarkan’ın yeni şarkısı “Geççek”in sözlerinden yola çıkılarak muhalif bir mesaj içerdiği gerekçesiyle siyasetin içine çekilmesi tam da tarif ettiğimiz yaklaşımın tipik bir örneği. Şarkının sözlerinde doğrudan ve net bir biçimde siyasi göndermeler bulunmamasına ve Tarkan’ın açık bir şekilde bu parçayı tüm dünyayı derinden sarsan salgının olumsuz etkilerini kastederek yazdığını beyan etmesine rağmen böyle bir tartışma yürütülmesi, özetlemeye çalıştığımız toplumsal psikozun bir sonucu. Siyasi tercihlerden veya yönelimlerden bağımsız olarak tüm toplumu etkisi altına alan bu ruh halinin yakın bir gelecekte sona ereceğini söylemek pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla reel bağlamlarından koparılıp farklı amaçlara hizmet etmek üzere allanıp pullanarak ortaya atılan suni tartışmalar bir süre daha devam edecek. Türkiye’de protest müziğin ne ölçüde var olabildiği, yıllardır kısıtlı bir çevrede cılız biçimde de olsa tartışılan bir konu. Ne var ki siyaset ile müzik arasındaki ilişki derinlikli bir temel üzerine inşa edilip reel anlamlardan beslenmediği sürece, herkes istediğini istediği şekilde anlayıp bunu kendi çıkarlarını da koruyan siyasi oluşumlara hizmet etmek üzere başkalarıyla paylaşmaya ve aslında hiç var olmayan hikayelerin kahramanları olmaya devam edecektir. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et