Boğaziçi akademisyenleri 280. kez rektörlüğe sırtlarını döndü
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 280. kez rektörlük binasına döndüler. Akademisyenler, nöbet eyleminde haftalık açıklamalarını okudu.
Fotoğraf: Tolga Sutlu
Boğaziçi Üniversitesinde kayyum rektör Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan ve yerine Naci İnci’nin geçirilmesinin ardından devam eden eylemler sürüyor. Nöbet eylemlerini sürdüren Boğaziçili akademisyenler, bugün (18 Şubat) direnişin 411’inci, nöbetin 280’inci gününde bir kez daha rektörlüğe binasına sırtlarını döndü. Akademisyenler nöbetlerinin 280. gününde de “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” dedi.
Nöbetin ardından akademisyenler haftalık açıklamalarını okudu.
Açıklamanın (Bülten 56) tam metni şöyle:
"Bugün 18 Şubat Cuma. Nöbetimizin 280., direnişimizin 411. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Bu hafta, üniversitemizde Genel Sekreterlik görevine 1 Haziran 2021’de hukuksuz bir şekilde atanan Nedim Malkoç görevinden alındı. Malkoç’un atanması hakkında hocalarımız daha önce dava açmış ve 12. İdare Mahkemesi bu atama hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Akademik olarak liyakatsiz, atandıkları görevlere gelişleri hukuksuz olan, tuttukları pozisyonları siyasi sadakatlerine göre edinmiş kişilerin, siyasi hesaplaşmalarda ancak bir piyon olabileceklerine bir kez daha şahit olduk. Onlarca öğrencinin hukuksuzca gözaltına alınması ve özel güvenlik şiddetine maruz bırakılmasının sorumlusu olan, güvenlikçi uygulamalar, tehdit ve hakaretlerle üniversiteyi “hizaya getireceğini” sanan Malkoç, Boğaziçi Üniversitesi’nde bir utanç vesikası olarak hatırlanacaktır. Görevinden alınan Nedim Malkoç’un ardından, asaleten bir atama yapılana kadar Genel Sekreterlik görevine Hasan Fehmi Topal’ın getirildiği duyuruldu. Hasan Fehmi Topal, 2 Şubat’ta, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’ne 1416 numaralı yasaya dayanarak, enstitünün bu yönde herhangi bir talebi olmamasına rağmen Dr. Öğretim Üyesi olarak atandı. Bu süreçte Hasan Fehmi Topal’ın akademik dosyası üniversitenin gerekli kurullarına iletilmemiş, üniversitenin liyakat ölçütlerine ve atama-yükseltme kriterlerine uymadığı ilgili enstitünün akademik kurulunda oy birliği ile tespit edilmiştir. Böyle birinin önce öğretim üyesi, ardından vekâleten Genel Sekreter olarak atanması tümüyle bir garabettir ve elbette meşru değildir.
Kayyım yönetimin icraatları bununla da sınırlı kalmadı. Bu hafta, kayyım yönetimi “Boğaziçi Üniversitesi Geliştirme Vakfı” adı altında bir vakıf kurdu. Boğaziçi Üniversitesi çatısı altında 1978 yılında kurulan, çeşitli kampanyalar, burslar ve fonlarla akademik çalışmaları destekleyen, üniversiteye eğitim binası, kültür merkezi, sosyal yaşam alanları kazandırılması için kaynak sağlayan “Boğaziçi Üniversitesi Vakfı” hâlihazırda faalken, başka bir yapıya neden gerek duyulduğunu merak ediyoruz. Üstelik, Boğaziçi Üniversitesi’nin adının kullanımı, Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu kararına tabidir. Bu mercilerde onaylanmadan üniversitenin isminin herhangi bir kurumsal yapı için kullanılması hukuksuzdur. “Boğaziçi Üniversitesi Geliştirme Vakfı” adı verilen bu vakfın kurucularının, tam on üç aydır Boğaziçi Üniversitesi’nin kurumsal yapısını çökertmek, nitelikli eğitim standartlarını düşürmek, bilim, kültür ve değer üretmesini engellemek için hukuksuz uygulamalara başvuranların ta kendisi olmaları trajikomiktir. Kayyım yönetiminin tüm hukuksuzluklarına yargı nezdinde itiraz etmeye ve üniversitemizi korumaya devam edeceğiz.
Bu hafta 400 günü aşkındır, bilimsel, şeffaf, demokratik ve özgür bir üniversite ideali için sürdürdüğümüz mücadelemiz bir kez daha ödüllendirildi. Halkevleri, Basın ve Sanat Dayanışma Ödülünü; Sosyal Demokrasi Vakfı da İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülünü, Boğaziçi Üniversitesi akademisyen, mezun, öğrenci ve idari personeline takdim edeceğini açıkladı. Kendilerine Boğaziçi direnişine verdikleri destek için teşekkür ediyoruz. Mücadelemiz her geçen gün güçlenerek büyüyor.
Direnişimizin haklılığından ve dayanışmadan aldığımız güçle 2021-2022 Öğretim Yılı Bahar dönemine önümüzdeki hafta başlıyoruz. Ders programlarının oluşturulması ve kayıtların gerçekleştirilmesi döneminde, kayyım yönetimin deneyime ve iş birliğine dayalı çalışma prensiplerini hiçe sayması nedeniyle yaşanan büyük karışıklık ve kaosa rağmen, hocalarımız tüm sorunların çözülmesi ve yeni ders dönemine sağlıklı bir şekilde başlanabilmesi için özveriyle çalışıyor. Öğrencilerimize ve ailelerine verdiğimiz sözü tutuyoruz; Boğaziçi Üniversitesi’ni saygın, itibarlı, yüksek eğitim standartlarına sahip bir kamu üniversitesi yapan değerlerinden taviz vermiyoruz.
Bu özverili çabanın bir örneğini de derslerinin açılması ve okula girmeleri engellenen dört hocamız veriyor. Can Candan, Feyzi Erçin, Mohan Ravichandran ve Özcan Vardar Boğaziçi Üniversitesi müfredatında yıllardır verdikleri altı dersi çevrimiçi olarak açacaklarını duyurdular. Bu derslerle öğrencilerimizin eğitim hakkına ve üniversitemizin akademik bütünlüğüne fiilen sahip çıkan meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik, Eğitim, Fen Edebiyat ve İdari ve İktisadi Bilimler Fakülteleri Dekanları, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevlerine iade edilmelidir. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak dersleri iptal edilen ve işlerine son verilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında sudan sebeplerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz."
(HABER MERKEZİ)