20 Şubat 2022 15:08
Son Güncellenme Tarihi: 20 Şubat 2022 20:55

EMEP Genel Başkanı Akdeniz: Erdoğan garip gurebanın değil patronların babası

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Eskişehir'de katıldığı halk toplantısında gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu, "Emek düşmanı politikalar sebep, açlık sonuçtur" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emek Partisi (EMEP) Eskişehir İl Örgütü, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’in katıldığı bir halk toplantısı gerçekleştirdi. Akdeniz, Abdülkadir Selvi'nin yazısına atıf yaparak "Erdoğan ve hükümeti garip gurebanın değil, uyguladığı ekonomik politikalarla patronların babası olduğunu göstermiştir” dedi.

Yaklaşık 150 yurttaşın katıldığı toplantıya DİSK Genel-İş, Kristal-İş, Eğitim Sen, SES, ESM, Yıldıztepe Kooperatif Sol Parti, TKP, İşçinin Kendi Partisi, Halkevleri temsilcileri ve ambalaj, metal, cam, belediye, nakliye işçileri de katıldı. Kendisine Migros şirketinden gelen mesajı okuyan Akdeniz, cevaben "İşçi değil köle istiyorsunuz, 4 lirayı işçilere çok görüyorsunuz ve sendika düşmanlığı yapıyorsunuz dedi. "İşçilerin talepleri hemen kabul edilmeli" diyen Akdeniz, "Bilinmesini isteriz ki Migros işçileri yürüdükleri yolda yalnız değildir” dedi

"EMEK DÜŞMANI POLİTİKALAR SEBEP, AÇLIK VE YOKSULLUK SONUÇTUR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” sözlerine atıf yapan Ercüment Akdeniz, “Geldiğimiz noktada emperyalizme, uluslararası tekellere bağımlılık, sermaye politikalarına bağlılık, bu politikaları yürütmek sebep, enflasyon sonuçtur. Hiç bizi kandırmaya çalışmayın. Zengin sınıflar için yürütülen bütün politakalar, halk düşmanı, emek düşmanı bütün politakalar sebep, açlık ve yoksulluğumuz sonuçtur” dedi.

Ayrıca Akdeniz, buradan çıkış yolunun ise tek adam tek parti iktidarından ve sermaye politkalarından kurtulmakla mümkün olacağının altını çizdi.

"İÇİNDE SÖMÜRÜNÜN OLMADIĞI YENİ BİR GEMİ İNŞA ETMELİYİZ"

"Sermaye hükümetleri ne zaman sıkışsalar bir gemi hikayesi uyduruyorlar" diyen Akdeniz, Titanic filmine gönderme yaparak “Orada yoksullar geminin alt katlarına, üçüncü sınıf kamaralara doldurulup gemi batarken de kapılar üstlerine kilitlenmişti. Şimdi  bizim ülkemizde de gemi batarken aynısını yapıyorlar, 'en alttakilerin canı çıksın' diyorlar. Pandemide ölümüne çarklara sürüyorlar. Bu gemi masallarına artık kanmamalıyız. Bu batan gemiye bay bay demeliyiz. İçinde sömürünün olmadığı yeni bir gemi inşa etmeliyiz” dedi.

Akdeniz, sözlerine şöyle devam etti: "Halk güçlerinin birliğine dayanan, Türkiye’nin demokratikleşeceği, özgürleşeceği, emekçilerin refah ve mutluluk içinde yaşayacağı, 1 milyon zengin sınıfın değil 83 milyon yoksulun bu ülkeyi yöneteceği bir toplumsal düzeni birlikte inşa edeceğiz. Ülkemizin emekçileri ucuz iş gücü olarak tekellerin hizmetine sunuluyor. Büyük tekellere her gün çağrı yapıyorlar; 'gelin bizim ülkemize yatırım yapın, bizde iş gücü ucuz, çalışma saatleri uzun, çalışma şartları esnek, sendika yok işçi hakkı yok' diyorlar, bizi daha çok emperyalizme bağımlı hale getirmek istiyorlar. Bu durumu tam tersine çevirmemiz lazım.“

"İŞÇİLER SENDİKAL BÜROKRASİYİ YENECEK"

Son dönem işçi eylemlerini de değerlendiren Akdeniz, “İşçi emekçi eylemlerini birleşik ve örgütlü bir güce dönüştürmeliyiz” dedi. Sendikal bürokrasinin işçi hareketi üzerinde olumsuz etkileri olduğuna vurgu yapan Akdeniz, işçi eylemlerinin sendikal bürokrasiyi kırmak için de büyük bir olanak sunduğunu ifade etti. Akdeniz, “İşçiler sendikalara güvenmiyor. Sendikaları mücadeleci işçiler ele almalı, onlar yönetmeli. Burada anarko sendikalizme de düşülmemelidir. Sendikal bürokrasiyi geriletecek ve yenecek olan bu işçi eylemleri üzerinden yaratılacak örgütlenme olacaktır” dedi.

"İŞÇİ SINIFINI ÖNEMSEMEYEN BİR İTTİFAKIN İÇİNDE OLMAYIZ"

İttifak görüşmelerine de değinen Ercüment Akdeniz “Biz seçim için üçüncü bir seçenek öneriyoruz. Bu aslında ikinci bir seçenektir. Çünkü tekellerin egemenliğine ve emperyalist bağımlılığa son diyen bir halk iktidarı seçeneğini savunuyoruz. Hem Cumhur İttifakı hem de Millet ittifakı tekellerin egemenliği sürsün istiyor. Biz bu anlayışı reddediyoruz. Seçimlerde tek adamı gönderelim tamam, biz buna varız. Adayların ikiye inmesi halinde seçimi referandum olarak görürüz ancak bizim karşımıza aday diye yolsuzluğa, soyguna, insanlık suçlarına bulaşmış biri çıkarsa tutumumuz farklı olur. İşçi sınıfını yok sayan bir ittifakın içinde Emek Partisi’nin olması mümkün değildir. Kürt halkının, Alevilerin, kadınların taleplerini yok sayan bir ittifakın içinde hiçbir zaman yer almadık, almayız.” diye konuştu.

Bugünkü işçi grevlerinin ve oluşturulacak birleşik halk hareketinin öncelik olduğunu söyleyen Akdeniz, "Ancak böylesi bir mücadele seçimin ve sandığın teminatı olabilir" dedi.

Akdeniz konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Halk buluşmasında söz alan bir Trendyol işçisi “Bize esnaf kurye uygulamasını dayatıyorlar, mücadele ettik, ücret artışı sağladık. Örgütlülüğümüz yeni başlıyor” dedi.

Eskişehir Çevre Derneği’nden Tuncel Erol ise, “Sevinç Köyü’nde ÇED toplantısını yaptırmadık. Yoksa oralar da talan edilecekti.” diye konuştu.

DİSK Genel-İş Şube Başkanı Günay Ayaz, işçi eylemlerinin tabanda bir tartışma yarattığını ifade ederek "Birleşik bir emek cephesine ihtiyaç var. Bunu kurmak için de sorumululuk almak gerekir. Genel Başkan'ın sunmuş olduğu üçüncü seçenek platformunu da önemsiyoruz.” dedi.

Eskişehir SES Şube Eş Başkanı Birtürk Özkavak ise sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının giderek kötüleştiğini ve emekçilerin taleplerinin birbirlerine yaklaştığını ifade etti. (Eskişehir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sağlık bakanlığı kurumları arpalığa çevrildi

SONRAKİ HABER

Son 24 saatte 70 bin 355 yeni Kovid-19 vakası, 263 can kaybı (20 Şubat Pazar)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa