Gün gençliğin siyasetini var etme günüdür
Dört bir yanda işçiler grevlerde hakları için mücadele ediyor, kazanımlar elde ediyor. Gençlerin mücadelesi de örgütlülükten güç aldığı taktirde kuşkusuz kazanacaktır.
![Gün gençliğin siyasetini var etme günüdür](https://www.evrensel.net/upload/dosya/163494.jpg)
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Cenk Yılmaz BAYIR
Boğaziçi Üniversitesi
Uzun bir süredir kimi zaman çevremizde kimi zaman sokak röportajlarında sık sık duyar olduk “Genç yaşımızda dünyayı gezmemiz, istediğimiz gibi takılmamız gerekirken dolar kaç olmuş, Erdoğan ne demiş onu konuşuyoruz.” Bu ve buna benzer cümleler tesadüfi işittiğimiz şeyler değil. Gençler olarak hepimiz en nihayetinde mutlu bir yaşam istiyoruz. Kendi kendine yetebilmeyi, geçim sıkıntısı çekmemeyi, eğlenmeyi, doya doya gezmeyi istiyoruz. Bu istekler ulaşılamaz istekler değil elbette, aksine bunlar ve benzeri birçok istek insanca bir yaşamda olması gereken asgari koşullardan bazıları desek yeridir. Ancak bu isteklerimiz hemen gerçekleşmiyor, belki bu gidişle uzun vadede de gerçekleşmeyecek. Bunlara sahip olarak yaşamak varken peki ya neden bunlar gerçekleşmeden gençliğimiz geçip gidiyor?
Bu soruya cevap vermeden önce, “biz” olarak tanımladığımız gençlik kesimlerinde bir ayrıma gitmemiz şart. Burjuva sınıfına mensup, aileden zengin olan birçok genç için hayatın aslında istedikleri gibi gittiğini belirterek bir başlangıç yapalım. Onlar birçok gencin hayalini kurduğu hayatın da fazlasını Türkiye şartlarında yaşayabiliyorlar. Öyleyse “onlar”, “biz” diye tarif ettiğimiz kesimin içine girmiyorlar. Geriye kalanlar, bizler, halkın en büyük kısmını oluşturan kesim oluyoruz.
“KENDİMİZE YATIRIM YAPMAK” ÇÖZÜM MÜ?
Kendimizin farkına vararak önemli bir sorunu çözdük. Biz çoğunluk ve bu çoğunluğunu bir güce dönüştürebilecek olan bir gençlik kuşağıyız. Bu çokluğumuza rağmen isteklerimizin gerçekleşmemesinin diğer önemli bir yanı ise bunların sadece “istek” olarak kalması. Bunları istiyoruz, hemen istiyoruz ama bunlar için ne yapıyoruz? Instagram ve Twitter’da bolca görülen insanları ahmak yerine koyan kişisel gelişim ya da bilimum zenginlik hayali satan sayfalar hayallerimize “çok çalışarak, kendimizi geliştirerek” ulaşabileceğimizi söylüyor. Onların bahsettikleri zırvalıkları bir kenara bırakalım ki zaten biz hem çok çalışıyor hem deçeşitli alanlarda kendimizi geliştiriyor hatta bunları birçok maddi imkansızlıklara rağmen yapıyoruz. Fakat hiçbirimiz milyoner değiliz. Bu düz mantık gibi gözüken çıkarım değil bizlere propaganda edilen hayallerin kendisidir. Çünkü bahsettiğimiz gibi “biz”ler bize satılan hayallerle ancak geleceğin ucuza çalışan nitelikli iş gücünü oluşturabiliriz, bazılarımız fabrikalarda bazılarımız plazalarda. Şimdi okuyanlar soracaktır “Ya kardeş, iyi biz bunları istiyoruz da hem çok çalışıyoruz hem de ulaşamıyoruz diyorsun, e biz bunlara nasıl ulaşacağız?”
DAHA GÜZEL BİR YAŞAM KENDİ SİYASETİMİZLE MÜMKÜN
Bir diğer kritik nokta da burada başlıyor. Bizim bu hayallerimize ulaşmamızı geçelim, doğduğumuz hastaneden gittiğimiz okula, gördüğümüz eğitimden gireceğimiz işe, yediğimize, içtiğimize, bindiğimiz otobüse hatta ve hatta yaşamımızın garantisinin olmamasına kadar bizim tüm hayatımızı şekillendiren kritik bir unsur var, “siyaset”. Evet belki de bu yaşta konuşmamamız gerektiğini düşündüğümüz şey bu ama aslında tam da bu yaşta düşünmemiz gereken bir şey. Hayatımızı şekillendiren kararların çoğu bir avuç siyasi tarafından alınıyor. Halkın taleplerine bir o kadar uzak kalanlar, zenginlere zenginlik katarken bizlerin iliğini sömürenler; bir umut diyerek güvendiğimiz, kendi irademizi teslim ettiğimiz burjuva siyasilerin ta kendisi. Bu siyasiler, AKP’den CHP’sine şu zamana kadar bizlere hep bir şeyler vadettiler, ama bizim yaşamımız bir adım ileri bir adım geri gitmekten öte değişmedi. Siyaseti kirli, çıkarcı ve kutuplaştırıcı görmemizin asıl sorumluları da onlardır. Eğer siyaset bizi bu kadar derinden etkiliyorsa ve bir avuç zenginin çıkarları doğrultusunda kararlar alınıyorsa burada yapmamız gereken istemenin ötesine geçmek, ben varım demek, hayatın akışına müdahale etmektir. Yani istediğimiz bir hayat için birlikte mücadele etmektir. Bu kirli gördüğümüz siyasete karşı kendi temiz siyasetimizi örgütlememiz ancak bulunduğumuz yerlerden gerçekleşebilir. Bu siyasetin en önemli unsuru ise birimizi değil hepimizi refaha ulaştıracak, sömürüyü sonlandıracak, halkın iradesini birkaç kişinin eline bırakarak değil halkı yönetimin asıl bileşeni yapacak bir düzeni kurmaktır.
“Gençliğimiz zaten sayılı ille de mücadele etmek mi gerekli?” diye sorarsanız, evet gerekli. Türkiye için çok önemli bir sürece giriyoruz, bu süreç belki de mücadele ettiğimizde bununsomut meyvelerini daha kısa sürede alacağımız bir süreç. Burjuva siyasilerin ve sermaye örgütlerinin yeni dönem için birbirine girdiği, dolayısıyla bu istikrarsızlıkta biz gençlerin masaya yumruğunu vurduğu taktirde masayı sarsacağı bir süreç. Demiştik ya bizlerin birçoğu ya şimdinin ya geleceğin işçileriyiz diye. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında işçiler grevlerde hakları için mücadele ediyorlar. Grevlerin birçoğu kazanımla sonuçlanıyor. Gençlerin yükselen mücadelesi de örgütlülükten güç aldığı taktirde kuşkusuz kazanımla sonuçlanacaktır.
Gün, hayatlarımızla oyun hamuru gibi oynayanlara karşı dur deme günüdür. Gün, bizi yok sayanlara karşı varım deme günüdür. Gün, mücadele günüdür. Çünkü biz gençliğiz ve geleceğiz.
Evrensel'i Takip Et