23 Şubat 2022 00:00

Dünü ve bugünü ile Aykut Kence Evrim Konferansı

AKEK ekibi ile konferansın içeriğini ve bugün evrim ve bilim tartışmaları için ne anlam ifade ettiğini konuştuk.

Paylaş

Ulaş DÖNMEZ

ODTÜ

 

15 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen Aykut Kence Evrim Konferansı (AKEK), öncelikli hedefi var olan evrim karşıtlığına karşı mücadele etmek ve halkı bilimle tanıştırmak olan uluslararası bir bilim konferansıdır. Konferansın 15 yıldır düzenlenme sorumluluğunu ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu (BİYOGEN) ile birlikte gönüllü öğrenciler üstlenmekte. Geçtiğimiz sene pandemiden dolayı online gerçekleşen konferansın on altıncısı, bu sene 22-23 Şubat tarihlerinde yüz yüze gerçekleşecek. Biz de AKEK’in tarihini ve konferans hakkında çeşitli konuları AKEK ekibi ile konuştuk.

Aykut Kence kimdir?

Aykut Kence, İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde lisans eğitimini tamamladıktan sonra New York Eyalet Üniversitesinde lisansüstü eğitimini tamamlayıp Türkiye’de evrimsel biyoloji üzerine çalışmalarını sürdürmüştür. Akademik çalışmalarının yanı sıra Türkiye’de 60’larda yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan ve özellikle 12 Eylül darbesinden sonra iktidar desteğini de arkasına alan evrim karşıtlığı düşüncesi ile mücadele etmiş, o dönemde de insanlara bilimi, evrimi anlatmak için elinden geleni yapmıştır.

AKEK nedir ve konferans süreci nasıl ilerler?

AKEK en başta evrimi anlatmak ve evrim karşıtlığının önüne geçmek için Kence’nin çabaları ile bölümdeki küçük toplantılar ve sunumlardan oluşuyorken gittikçe tüm ülkeye bilimi ve evrimi yayma amacıyla bir ulusal konferans haline gelmiştir. Bu konferansın adı Kence’nin vefatına kadar Ulusal Evrim Konferansı iken Kence’nin vefatından sonra onu anmak ve adını yaşatmak için konferansın adı değiştirilmiştir. Konferansımız iki gün boyunca, iki ayrı salonda yapılıyor. Kemal Kurdaş Salonu’nda genel oturum sunumlarımız gerçekleştirilirkenA Salonu’nda akademik oturumlar yapılıyor. Genel oturum sunumlarımız halkın her kesimine hitap eden sunumlar içeriyor. İngilizce olan sunular içinse eş zamanlı çeviriler sağlanıyor. Akademik oturumlarımızda ise gelen konuşmacılarımızın son dönem çalışmalarından, laboratuvarlarındaki son dönem evrim deneylerinden oluşan ve daha çok lisans ve lisansüstü öğrencilere yönelik sunumlar yapılıyor. Bunlar dışında fuaye alanında jeolojik devirler ve primat evrimi konularında sunular gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıllarda MTA’da primatevrimi alanında evrim kelimesi kaldırılarak gelişim kelimesinin konması sebebiyle bizler topluluk olarak bu olaya bir tepki vermek için primat evrimi standımızı açtık.

Biyogen’in bu etkinliği düzenlemesindeki amaç nedir?

Öncelikle bu etkinliği yapan insanlar Aykut Kence’nin öğrencileri ve birlikte çalıştığı insanlar, bu sebeple bu konferansın sürdürülmesini çok kıymetli buluyoruz. Biyogen olarak da bizim topluluğumuzun iki önemli amacı var. Bunlardan birincisi bölüm öğrencilerini bölüme daha iyi kaynaştırmak ve biyolojik tartışmaların öğrencilerin okula geldiği andan başlayarak daha sık sürdürülmesi için ortam hazırlamak. İkincisi ise bilimi halk ile buluşturmak. Evrim konferansımız halk ile en çok buluşması gereken konulardan olan evrimi halkla buluşturduğu için bizim açımızdan çok önemli. Aynı zamanda konferansa katılan hocalarımız için de bu konferansın bir umut olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Türkiye’de evrimsel biyolog olarak geçen hoca neredeyse yok. Çünkü eğer çalışmalarında evrim geçiyorsa genellikle çalışmaları için fon almakta zorlanıyorlar. Ancak konferansımıza katılan hocalarımız hem seslerini duyurmuş hissedebiliyor hem de yalnız olmadıklarını anlıyorlar.

BİLİMİN TOPLUMSALLAŞMASI İÇİN BİR OLANAK

Günümüzde evrime bakış açısı ne durumda? 

90’lardan bugüne artarak devam eden bilime ve evrime karşı baskı ve sansür girişimlerinden, 2010 senesinde TÜBİTAK’ın Darwin’in 200. doğum günü için düzenlenen bir kapak tasarımının baskısının yasaklanması ve editörlerinin işten atılması veya 2017 senesinde evrim konusunun müfredattan tamamen kaldırılması yakın süreçteki örnekleridir. Günümüzde de birçok açıdan sansürler ve baskılar devam etmekte. Ancak düzenlenen AKEK ve benzeri konferanslar doğru bilgiler ile bilimin halk ile buluşması için bir kaynak sunuyor.

Evrim neden yasaklanmak isteniyor?

Evrime uygulanan bu sansür ve yasaklanmanın en büyük nedenlerinden birini bilim ve din tartışmasının oluşturduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda evrim düşüncesinin tek bir kişiden, sadece Darwin’den oluşuyormuş gibi düşünülmesi veya evrim denilince akla sadece insan evrimi veya primat evrimi gelmesi de böyle sansürlere sebep oluyor. Evrim karşıtlığının sadece Türkiye’de olması gibi bir durumun olmadığını belirtmek gerekiyor. Bizler yurt dışından gelen hocalarımız ile de onların ülkelerindeki evrim karşıtlığı ve onların bu durumla nasıl mücadele ettiğini tartışıyoruz. Ayrıca evrime sadece biyoloji ile alakalı bir bilim olarak bakmak değil aynı zamanda hem sosyal hem de bilimsel bir metodoloji olarak bakmak gerekiyor.

Son dönemde pandemi, ekonomik kriz ve artan baskılar düşünülünce AKEK’e hazırlandığınız süreçte ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Geçtiğimiz sene pandemi sebebiyle sunumlarımızı online yapmak zorunda kaldık. Youtube üzerinden 15 konuşmacının katılımıyla konferansımızı gerçekleştirmiştik. Geçtiğimiz senelerde gerçekleştirdiğimiz yüz yüze konferanslarda ise çeşitli bürokratik engellerle karşılaştık. Buna verebileceğimiz en büyük örnek 13. Evrim Konferansı’nda yaşadığımız durum olabilir. 2019 senesinde, Cumhurbaşkanı’nın okula geleceği sebebi ile KKM’de etkinlikler iptal edildi. Ancak bu durum topluluğumuza çok geç haber verildi ve hiçbir alternatif sağlanmadı. Bu sebeple konferansımızı okulun dışına taşımak zorunda kalmıştık. Bu durumun topluluğa en büyük etkisi maddi açıdan yarattığı sıkıntı oldu.

KÜLTÜREL VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERE BÜTÇE YOK

Konferanslarımızda katılımcılarımızdan bir ücret almak durumunda kalıyoruz. Nitekim konferansımızın konuşmacı çeşitliliğini arttırmak amacıyla yurt dışından hocalar getiriyoruz. Bu hocaların yol, yemek ve konaklama masraflarının hepsini biz karşılamak zorundayız. Son dönemdeki ekonomik krizden ve kur artışlarından dolayı bu masraf giderek arttı. Ayrıca okulumuzda kültür işleri bütün topluluklara dönemlik belli bir ücret ayırıyor. Ancak kültür işlerinin yönetmeliğinde bile bütçe aksamaları durumunda bu paranın verilmemesi gibi bir durumun yaşanabileceği yazıyor. Şu anda okulumuzda yemekhanedeki sorunlar, bölümlerdeki hijyenik koşulların sağlanamaması veya bölümlerin yeterince ısıtılamaması gibi çeşitli sorunlarda aldığımız tek cevap bütçe eksikliği oluyor. Aynı şekilde toplulukların da yeterince desteklenmediğini söyleyebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Kütüphanelerde benzer sorunlar karşısında ortak talepler

SONRAKİ HABER

İnsan doğası tartışmalarına ODTÜ’den bakmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa