22 Şubat 2022 09:24

‘Çar Putin’in hamlesi, Batı’nın bozulan planı ve Lenin’in sorumluluğu!

Putin’in yayılmacı söylemi ve Donbass hamlesi, Batı-Rusya ilişkilerinde yeni bir kırılma noktası. Ancak ilk tepkilere bakılırsa Rusya’ya karşı askeri değil, ekonomik ve siyasi yaptırımlar olacak.

Vladimir Putin | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Lugansk ve Donetsk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlık talebine olumlu yanıtı içeren kararnameyi canlı yayında imzalaması ve bu bölgelere “barış gücü” göndermesi kararı, başta ABD ve Ukrayna olmak üzere batılı ülkelerin ezberini bozmuş görünüyor.

Bugüne kadar üzerinde en çok çalışılan senaryo, Rusya’nın sınıra yığdığı askeri güçle farklı cephelerden Ukrayna’ya yönelik bir işgal harekatı gerçekleştireceği ve buna nasıl bir tepkinin verileceği üzerineydi. Bu nedenle ABD ve İngiliz kaynakları sürekli Rus ordusunun başkent Kiev’e gireceğine dair iddialar ortaya atıyorlardı.

Bir diğer güçlü senaryo ise yaratılacak provokasyonların ardından Ukrayna ordusunun Donbass bölgesinde bulunan Lugansk ve Donetsk cumhuriyetlerine gireceği, Rusya’nın buna vereceği askeri yanıt üzerinden savaşın çıkacağı idi. Son haftalarda iki cumhuriyetteki Rusya destekli milislerle Ukrayna ordusu arasında çatışmalar yoğunlaşmakla birlikte, Rusya ordusu bunları gerekçe göstererek bir müdahalede bulunmadı.

Rusya’nın Lugansk ve Donetsk’i bağımsız devletler olarak tanıyarak koruma altına alma senaryosu ise uzun bir süredir biliniyordu. “Sır” ya da “gizli bir plan” değildi. Putin, içeride milliyetçilerin hatta Komünist Parti’nin (RFKP) bu yöndeki çağrılarını “son seçenek” olarak çekmecede tutuyordu. Hatta, RFKP’nin Duma’ya verdiği tanıma önergesi de bulunuyordu.

Gelişmeler, Putin’in bu seçeneği savaş başlamadan çekmeceden çıkararak yürürlüğe koyduğunu gösteriyor. Ukrayna ve Batı’nın bir provokasyon üzerinden başlatmak istediği savaş planına, bağımsızlık hamlesiyle erken bir yanıt verdi böylece.

Böylece, Mart 2014’ten Kırım’ı Ukrayna’dan koparma hamlesine benzer bir hamle yapmış oldu. Bu, çok büyük bir direncin çıkmaması durumunda Donbass bölgesinin de zaman içinde Ukrayna’dan koparılarak Rusya Federasyonu topraklarında dahil edileceğini gösteriyor. Rus nüfusunun yaşadığı sınırdaki benzer bölgeler ve kentler için de gelecekte benzer hamleler gerçekleştirilebileceği şimdiden dillendirilmeye başlandı.

UKRAYNA VE ABD DURUMA DE FACTO RAZI GÖRÜNÜYOR

Ukrayna, ABD, İngiltere, NATO’nun ilk tepkilerine bakılırsa Rusya’ya karşı askeri müdahale değil, asıl olarak ekonomik ve siyasi yaptırımlar olacak. Bu durumun Rusya’yı fazla etkilemeyeceğini ise 2014’den bu yana izlenen yaptırımlar ortaya koydu.

Putin’in bağımsızlık kararı ve “barış misyonu” gönderme kararından sonra kameraların karşısında geçen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna ordusuna Ukrayna’nın parçası olan Lugansk ve Donetsk’e girme çağrısı yerine “Biz diplomatik ve barış yoluyla sorunların çözülmesini istiyoruz ve bu yoldan gitmeye devam edeceğiz” demekle yetindi. Ardından, Batılı ülkelerden daha fazla destek istediklerini ifade etti. Bir çatışma halinde Ukrayna ordusunun Rus ordusu karşısında, NATO olmadan fazla ilerlemeyeceği gerçeğini fark eden Zelenskiy, bu nedenle Ukrayna’nın geri kalan bölümünü elinde tutmaya öncelik vermeye devam edecek.

ABD, OLMAYAN TİCARETİ YASAKLADI

Keza ABD’nin ilk tepkisi de ilginç oldu. ABD Başkanı Joe Biden, sanki varmış gibi, her iki bölgeyle (Lugansk ve Donetsk) ticari ilişkileri yasakladı. AB ve üye ülkeler ise öncesinde göre daha sert yaptırım kararları alma niyetinde.

Yine Lugansk ve Donetsk’in bağımsızlığını tanıma sürecine katılanlara karşı yaptırımlar gündemde. Bu kişilerin özellikle bağımsızlığı tanıma kararı veren Rusya Güvenlik Konseyi üyelerinin olması bekleniyor. Bunlar arasında Putin de bulunuyor.

RUS OLİGARKLARIN PARALARI

Yurt dışında faaliyet sürdüren Rus oligarkların süreçten nasıl etkileneceği ise belirsiz. Zira başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde, bankasında ve borsasında Rus oligarkların önemli hisseleri ve servetleri bulunuyor. Bunlara dokunmak aynı zamanda bunlarla iş birliği yapan ABD, İngiliz sermaye gruplarına da dokunmak anlamına geldiği için bu seçenek mümkün olduğu kadar ötelenecek gibi görünüyor. Sadece Kremlin ile çok yakın iş birliği içinde olan oligarkların bu süreçten etkilenebileceği ifade ediliyor.

Özellikle Avrupa’nın ticari ilişkileri temelden sarsmayacak bir politika içinde olacağı da bugünden görünüyor. Birçok ülke, doğrudan ya da dolaylı yollarla Rusya ile ilişkilerini sürdürmenin yollarını arayacak.

ABD ve İngiltere’nin bu süreçte Ukrayna’yı NATO üyesi yapmaları ise bir seçenek olarak hâlâ masada duruyor.

Putin’in Lugansk ve Donetsk hamlesinin, Kırım’dan sonra Batı-Rusya ilişkilerinde yeni bir kırılma noktası olacağı açık olarak görülüyor. İlişkilerin yeniden normalleşmesi muhtemelen çok uzun bir süreci alabilir.

UKRAYNA’NIN BAĞIMSIZLIĞI LENİN’İN Mİ ‘SUÇU’?

Putin’in bir saatlik konuşmasında, Rusya’nın askeri harekatını Ukrayna içlerinde dair genişletebileceğine dair işaretler de vardı. Tarihsel gerçekleri çarpıtarak ve kendisine göre sıralayarak anlatan Putin, her ne kadar bolca SSCB döneminden söz etse de asıl olarak Rus İmparatorluğu ve onun başındaki çarların devamcısı olduğunu da böylece göstermiş oldu. Ukrayna’nın tarihsel olarak Rusya’nın toprağı olduğunu ve Bolşevikler tarafından Rusya’dan koparılarak oluşturulduğunu iddia eden Putin, “Kimse halka sormadı” dedi. Birkaç kez Ukrayna sorunun sorumlusu olarak Lenin’i işaret etti ve bu nedenle de “Lenin Ukraynası” tanımlamasını kullandı.

Stalin döneminde Polonya, Macaristan ve Romanya’dan alınan bazı bölgelerin Ukrayna’ya birleştirildiğini, Kruşçev’in de Kırım’ı Rusya’dan kopararak Ukrayna’ya bağışladığını söyleyen Putin, “Ukrayna sadece Rusya’nın komşusu değil, aynı tarihin bir parçası, dostlar ve yakınlar demek” dedi. Bu açıktan Putin ve Rus elitlerinin Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmeye karşı olduğu anlamına geliyor.

Modern Ukrayna’daki olaylardan başta dönemin komünistleri sorumlu tutan Putin, “Bolşeviklerin başlıca görevi, ne olursa olsun iktidara tutunmaktı. Lenin’in devlet inşaatı ilkeleri, sıradan bir hata olmaktan çok daha kötüydü. Bolşevik politikası sonucu Sovyet Ukrayna’sı oluştu. Günümüzde Ukrayna için ‘Vladimir İlyiç Lenin Ukraynası’ diyebiliriz. Ukrayna’nın yaratıcısı ve mimarı Lenin. Lenin’in Donbass’ı Ukrayna’ya bağlayan sert emirleri dahil arşiv belgeler bunu doğruluyor.”

TARİHSEL GERÇEK: UKRAYNA HEP VARDI

Putin, 1917’deki Sovyet devriminin ulusal sorunu çözmeye dair bütün kazanımlarını hedefe Rus İmparatorluğu ve Rus nüfuz alanlarını geri alma üzerine geliştirdiği milliyetçi politikayla hem iktidarını perçinlemek hem de Rus sermayesinin çıkarlarını genişletmek istiyor.

Belirtmek gerekiyor ki; Rusya ile Avrupa arasındaki bölge (Polonya, Baltık ve Ukrayna) hep tartışmalı ve savaşların sürdüğü bölgeler oldu. Özellikle Prusya, Avusturya-Macaristan ve Rusya arasında.

“9. yüzyılda Kiev merkezli kurulan fetihçi Slav devleti (Rurikoviç İmparatorluğu) 10. ve 11. yüzyıllarda Avrupa’nın en güçlü devleti haline gelerek güneyindeki Bizans İmparatorluğu’nu tehdit etmeye başladı. 11.yüzyıldan itibaren geçmişin fetihleri üzerinde yükselen Kiev devleti farklı soydan prenslerin iktidar mücadelesi içerisinde parçalı bir yapıya büründü. 13. yüzyıldaki Moğol istilası sonu oldu. Bu tarihten itibaren Kiev sırasıyla Litvanya, Polonya, Kırım, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Rus Çarlığı’nın yönetimi altında kaldı.

19. yüzyılda milliyetçi ve sosyalist hareketlerin ortaya çıkışına karşın, Ukrayna’da “Batı-Doğu” saflaşması Birinci Dünya Savaşı’na girilirken net bir şekilde yaşandı. Yaklaşık 250 bin Ukraynalı savaşa Avusturya-Macaristan saflarında girerken, 3.5 milyon Ukraynalı da Çarlık adına savaştı. 1917’de Sovyet Devrimi’nden sonra ise Doğu Ukrayna’da Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Batı ve Doğu Ukrayna’da farklı devletlerin ortaya çıktığı bu dönemde, ülkenin geçmişte Avusturya-Macaristan hakimiyetinde olan bölgesinde kurulan Batı Ukrayna Halk Cumhuriyeti ile Sovyet devleti ve diğer yeni devletler arasında çatışmalar yaşandı. Bu sırada Polonyalılar Ukrayna’yı işgal ederek Batı Ukrayna’yı yendi, ancak Sovyetlere karşı aynı başarıyı gösteremedi. Ukrayna Sovyeti, 1922 yılında  Sovyetler Birliği’nin kurucu cumhuriyetlerinden biri oldu.” (Mithat Fabian Sözmen, Özgürlük Dünyası, Mart 2014)

İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna’da Hitler faşizmine karşı önemli bir mücadele yürütülürken, Batı Ukrayna’daki faşistler Hitler Almanyası ile iş birliği yaptı.

Özetle, Ukrayna sorunu Putin’in ileri sürdüğü gibi Bolşevikler ve Lenin tarafından çıkarılmadı. Önceden var olan sorun Lenin ve Sovyet Devrimi döneminde başarılı bir şekilde çözüldü. 1950’li yıllardan sonra başlayan yozlaşma, milliyetçilik, eski sorunu aşamalı olarak yeniden güçlendirdi.

Bu tarihsel geçmişi yok sayarak suçu Lenin’e, Stalin’e, Sovyet Devrimi’nde atmak, içeride milliyetçiği, dışarıda emperyalist yayılmacılığı güçlendirmekten başka bir şey değildir. Geçmişte Rus-Ukrayna haklarının barış içinde bir arada yaşayabileceği gerçeğini öne çıkarma yerinde komünist dönem karalamak, aynı zamanda Rus olmayan halkları baskı altında yönetme şeklindeki imparatorluk hayalinden başka bir şey olmasa gerek.

ÖNCEKİ HABER

Pas South fabrikasında işten atılan işçiler direnişte

SONRAKİ HABER

Almanya, Kuzey Akım 2'nin tescillenmesi sürecini durdurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa