Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
22 Şubat 2022 23:32

Başpınar işçisi aynı mücadeleyi sendika için verirse kazanır

“Antep’te çeşitli fabrikalarda işçiler direnip belli oranda zam artışı sağladılar. Ancak bunun kalıcı kazanımlara dönüşmesi ancak işçilerin sendikasında birleşmesi ile olur."

Başpınar işçisi aynı mücadeleyi sendika için verirse kazanır

Şireci Cotton işçileri | Fotoğraf: Antep İşçi Postası

Halil İMREK
Antep

Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde 2012 yılında binlerce tekstil-dokuma işçisi sendikasız, örgütsüz ve kölelik koşullarına isyan etmişti. O dönem önce Şireci işçileri çakmıştı kıvılcımı, arkasından diğer fabrikadaki işçiler ses vermişti. Antep işçi sınıfı aradan geçen 10 yıldan sonra bir kez daha sefalet ücretlerine, düşük zamlara karşı mücadele bayrağını dalgalandırdı. Bir kez daha köleliğe karşı isyana, hak mücadelesine girişti.

Bu kez ilk işçi eylemi 2 Şubat günü Zafer Tekstil’de başladı. Bir gün sonra onu Melike Tekstil izledi. Sonra Gürteks, Şireci Tekstil gibi büyük fabrikalarda iş bırakma eylemleri yaşandı. Antep Başpınar OSB’de de başta tekstil ve dokuma işçileri patronların açlık ücreti dayatmasına karşı ayaklandı. Son 3 haftada 30 kadar fabrikada 12 bin işçi, patronların verdiği düşük zamma karşı iş bıraktı. Her şeyin fiyatı en az yüzde 100 zamlanmışken, bütün zenginliği yaratan, patronlara rekorlar kırdıran işçiler düşük zam artışlarını kabul etmedi. İşçiler, istedikleri zam taleplerini patrona kabul ettirmek için en ileri eylemi, üretimden gelen gücünü kullandı. Şartel indirdi, fabrikanın kapısına çıktı, direndi ve belli oranda kazanım sağladı. Birçok fabrikada aynı kötü koşullarda, sendikasız, asgari ücretle kölelik koşullarında çalışan işçiler artık suskun kalmayacaklarını dosta, düşmana gösterdi.

Enflasyonun yüzde 100’ü geçtiği, hayat pahalığının artığı bu koşullarda ücretlerinin yükseltilmesi talebiyle iş bırakan işçiler yüzde 50’nin altındaki zam oranlarını kabul etmeyerek ek zamlar aldı. Ancak işçiler bu aldıkları zamların nisan ayına kadar eriyeceğini de söylüyor. Antep işçileri, kendi güçlerine güvenerek meydana çıktılar. Ya kendi anlaşmalarını kendileri yaparak işbaşı yaptı ya da kısmi kazanımlardan sonra yeniden güç toplayıp, harekete geçmek üzere işbaşı yaptı. Bir iki işyeri dışında direnişe geçen işçilerin hepsi sendikasız. Sendikaların olduğu yerlerde de işçiler mevcut sendikalara rağmen eylem yapmış. İşçiler bu mücadelelerini sendikaları olmadan sürdürdü, direnişlerini ve hak eylemlerini bir sendikaları olmadan yaptı. Kendilerinin merkezinde olduğu, kendilerinin yönettiği gerçek sendikalarda örgütlendiklerinde daha kalıcı kazanımlar elde edecekleri açık.

İŞÇİLERİN SESİNİ DUYMADILAR

İşçilerin bu başkaldırısı, isyanı karşısında ne yazık ki Antep’te bu iş kolunda var olan TEKSİF, DİSK/Tekstil ve Öz İplik-İş işçilerin çığlığını duymadı. İşçilerin yanında olmadı/olamadı. Bu üç sendikanın hali içler acısı ve işçiler nezdinde bir itibarı yok. Üç ayrı konfederasyona bağlı bu üç ayrı sendikanın işçiyi görmezden gelen tutumu ne yazık ki ortaklaşıyor. Bu üç sendikanın Antep şubeleri işçilerin mücadele ve dayanışma merkezleri olmadı. Maalesef böyle kaygılar da taşımadılar. Çok az fabrikadaki bu sendikalara üye olan işçiler de durumdan memnun değil. Antep’te bu üç sendikadan olumlu bahseden tek bir işçiye rastlayamadık. Bu sendikalar Başpınar tekstil, dokuma işçileri nezdinde itibar sahibi değil. Bu sendikalara güvensizlik had safhada. Hal böyle olunca genel olarak işçilerin sendikalaşma girişimleri de zayıf kalıyor.

İŞÇİLERİN KURDUĞU BİRTEK-SEN

1996 Ünaldı direnişini, 2010 Çemen işçilerinin direnişini ve 2012 Başpınar işçilerinin direnişini gerçekleştiren ileri işçiler tarafından kısa süre önce kurulan ve işçiler tarafından yönetilen, Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) başından beri direnişin içinde ya da başladığı anda işçilerin yanı başındaki en büyük dayanakları oldu.

Başpınar işçileri kimi 2-3 saat kimi 2-3 gün iş bıraktı, düşük ücret dayatmasına karşı eylem yaptı. Kimi işçiler zam taleplerini patrona kabul ettirdi. Kimi işçiler istedikleri kadar zammı almadan işe başladı. Bu ileri eylemi yapan işçilerin yanında BİRTEK-SEN vardı. İşçiler BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’i arayarak fabrika önüne çağırdılar. İşçiler, yeni kurulan ama kurucularının hepsinin Antep’te geçmişte yaşanan işçi direnişlerinde yer almış işçiler olmasının da etkisiyle BİRTEK-SEN’i yanlarında görmek istiyor.

Antep tekstil, dokuma işçileri bir yandan sendikalaşmak, örgütlenmek istiyor. Diğer yandan ise sendikalara güvensizlik var. Daha önce sendika deneyimi yaşayan ve hakları patronlara peşkeş çekilen eski işçilerin bir bölümü özellikle temkinli yaklaşıyor.

Bu durumda işçiler haklı olarak, ne yapacaklarını, nasıl örgütleneceklerini, hangi sendikada örgütleneceklerini ya da yeni bir adım için nereden başlamaları gerektiğini soruyorlar.

İşçileri sendikalaşmaktan alıkoyan önemli bir etken ise işten atılma korkusu. Diğer bir konu da sendikalara dair yeterince bilgi sahibi olmaması.

“İşçi üretimi durduruyor, şalteri indiriyor, fabrikanın önüne çıkıyor peki neden sendikaya üye olmuyor?​” diye soruyoruz. İşçilerin buna cevabı şöyle: “İşten atılma korkusu. Sendikalara güvensizlik ve bilgi yetersizliği de var. Ben üye olunca sendika hemen benim için ne yapabilir diyen var. İş bırakmayı bireysel yapmıyor. Toplu olarak yapıyor, kalabalığın arasında kaynarım diyor. Ama sendika üyeliğine gelince ben üye olursam işten atılırım. Başka yerde iş bulamam. Sendikalı olduğumu öğrenirler gibi kaygıları var. Ben buradan çıkarsam başka fabrikaya başvurursam beni almazlar...”

PATRONLAR SENDİKAYI BÖLGEYE SOKMAK İSTEMİYOR

Antep patronları kendi aralarında örgütlü ve sendika düşmanlığında anlaşmış durumdalar. Sendikayı Başpınar’a sokmamak için ellerindeki her imkanı kullanıyorlar. Medya gücünden, devlet gücüne kadar birçok alandan faydalanıyorlar. Patronlar Başpınar’a sendikanın girmemesi için özel tedbirler almış durumda. Ayarladıkları bazı “mafyavari kişiler” BİRTEK-SEN Başkanı ve sendika yöneticilerinin peşine takılabiliyor. Patron adına aranıp telefonla sendikacıya tehditler yapılıyor.

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen hakkında sırasıyla patronlar şikayetçi oluyor. İki defa gözaltına alınarak, dört ayrı patronun şikayeti üzerine karakola gidip ifade vermek durumunda kalıyor. Patronlar; işçilere baskıda ve BİRTEK-SEN’i engelleme tutumlarına mülki amir ve kolluk kuvvetlerini de dahil ediyorlar. Patronların Anayasa’yı, yasaları ayaklar altına alan ve işçinin sendikalaşma, hak alma mücadelesini bastırma tutumlarına kolluk güçleri, Antep Valiliği de alet ediliyor. Oysaki valiliğin, kolluk kuvvetlerinin bırakalım patrondan taraf olmayı ara bulucu olması bile doğru mu?

Patronun yaptığı ticari anlaşmaya, patronların kendi aralarında yaptığı iş anlaşmasına karışmayan devlet, söz konusu işçiler ve onların patronla yapacağı sözleşme olunca neden patron sınıfından yana açık tutum alır? Birçok fabrika önlerinde direnişe çıkan işçilerin gözü önünde sendika genel başkanını neden gözaltına alır? Neden sendika yöneticilerine baskı yaparak işçilere gözdağı verir? Sendikanın, üyesi olduğu işçilerle buluşmasını neden engeller?

ÇALIŞMA YAŞAMI ÜCRET ZAMMINDAN İBARET DEĞİL

12 bin kadar işçi hakları için ayağa kalktı, mücadele etti belli kazanımlar elde etti. Ancak yanı başında bulduğu, kendisine yol, yordam gösterdiği BİRTEK-SEN’e üye olan işçi sayısı henüz yüzlerle sınırlı. Çalışma Bakanlığının sendikaya onay vermesinin gecikmesi, sendikanın künyesini alma ve üyelik yapılabilmesi için e-devlet sistemine girmesinin gecikmesi dezavantajı olmakla birlikte topluca eyleme geçen işçiler henüz topluca sendikaya üye olur durumda değil. Peki bu neden önemli?

Zira çalışma yaşamı zamdan ibaret değil. İşçiler direnip belli oranda zam artışı sağladılar. Ancak bunun kalıcı kazanımlara dönüşmesi ancak işçilerin sendikasında birleşmesi ile olur. Sendika demek iş güvencesi demek, sendika demek sosyal haklar, ikramiye hakkı demek. Sendika demek patronun işçileri tek tek aşağılamaması, itip kakmaması demek. Sendika demek işyeri disiplin kurulunda sendikanın işçi adına temsil edilmesi demek. Sendika demek işçi sağlığı ve iş güvenliği kurulunda işçilerin belirlediği sendikanın temsilcisinin yer alması demek. Sendika demek kara düzen çalışmanın son bulması ve toplu sözleşmeli bir yaşam demek. Bu da bir bütün olarak çalışma yaşamının düzenlenmesi demek. Sendikalar işçilerin ücretlerini arttırmak için işçiler ile birlikte pazarlık yapar ve toplu sözleşme imzalar. Bir işçi tek başına patron karşısında güçsüzdür. Ancak birleşirse güçlü olur, hakkını alır. İstediği hakları verilmezse grev silahını kullanır.

Sendikanın en önemli faydası, yaygın ve yanlış olan “İşten atılırım” görüşünün aksine; iş güvencesi sağlamasıdır. İşyerinde en ufak itiraz, haksızlığı dile getirme, ücret artışı isteme, işçinin hastalanması, izin isteme, kılık kıyafet, “Yan baktın düz baktın” gibi gerekçelerle patronların işçileri işten çıkardığı bir gerçek. İşçileri tek başına olduğu zaman istediği iş maddesinden suçlayarak tazminatsız işten atabiliyor. Ama işçinin sendikası olunca, ona sahip çıkınca, yani işçiler birlik olunca atamaz.

Evrensel'i Takip Et