İşçi direnişleri gençliğin yolunu aydınlatıyor
Elbette işçi direnişlerini kazanıma götüren birleşik ve örgütlü olma koşulu, biz gençler için de geçerli.
Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel
Sinancem ALİKOÇ
Ankara
Türkiye’deki siyasal ve ekonomik gelişmeler uzun zamandır işçiler, emekçiler, gençler ve kadınlar arasında çok yaygın bir biçimde tartışılıyor. Hoşnutsuzluğun her kesim içinde derinleştiği, tepkinin az çok ses çıkartarak arttığı bir yılı geride bıraktık. 2022’ye ise çeşitli iş yerlerinde ücretlere yönelik yapılan sözleşmeler ve Ocak ayı itibariyle gelen zamlar damgasını vurdu. Halk, temel tüketim kalemlerine gelen zamları çeşitli illerde protesto ederken birçok iş yerinde işçiler hem ücretlerin arttırılması hem de çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle direnişe geçtiler. Ocak ayında Yurtiçi Kargo, Yemeksepeti Banabi, Trendyol, Hepsi Ekspres, Scotty ve Aras Kargo işçileri ile Digitürk çalışanları, Şubat ayında ise Antep’te bulunan iş yerleri başta olmak üzere tekstil işkolundaki birçok işçi eylemler başlattı. Mücadele eden yerlere Migros Depo ve Kıraç Metal işçileri gibi birçok örnek de eklendi. Birçok iş yerinde eylemler kazanım ile sonuçlandı, diğer yerlerde ise mücadele hâlâ sürüyor. Genel olarak sendikanın olmadığı alanlarda gerçekleşmesiyle dikkat çeken işçi eylemleri durulmuş gibi görünse de hayat pahalılığı, ücret yetersizliği ve yetersiz çalışma koşulları, birçok işkolu ve kentte işçiler ve emekçiler arasındaki tepkinin ve hareketliliğin artacağına işaret ediyor.
MÜCADELENİN KAZANIM GETİRECEĞİ BİR KEZ DAHA GÖRÜLDÜ
2022’nin ilk iki ayında gündeme oturan zamların ve beraberinde gerçekleşen işçi eylemlerinin ortaya koyduğu birçok sonuç var, ancak biz gençler için tartışmasız en önemlisi “Mücadele eden kazanır” hükmünün bir kez daha kanıtlanmış olması. Türkiye işçilerinin eylemleri, sadece direnişe çıkılan iş yerlerinde çalışma koşularının ve ücretlerinin iyileştirilmesi ile sonuçlanmadı; aynı zamanda göstermelik hamlelerle de olsa tek adam yönetimine geri adım attırdı. Aylık elektrik tüketim kotasının arttırılması ve gıda fiyatlarında düşüş yaratacak adımlar atılması, Türkiye’nin dört bir yanında doğan işçi eylemleri ve faturalara yönelik protestolardan bağımsız değerlendirilemez. Uzun zamandır seçim tartışmaları ile birlikte süren “Bu ülkede mücadele edilmez” ya da “Türkiye’de işçilerin birleşmesi zor” gibi eğilimler bu işçi eylemleri ile değişmiştir, değişecektir. Aslında Boğaziçi Direnişi’nin kazanımları ile ODTÜ ve YTÜ gibi üniversitelerde mücadelenin getirdiği kazanımlar da tekil olarak bu eğilimleri değiştirmişti. Ancak işçi eylemleri ile birlikte bir kez daha birleşik bir mücadelenin örgütlenmesinin ve dayanışmanın büyütülmesinin küçük büyük demeden kazanımlar getireceği görüldü.
DAYANIŞMA ÖRÜLÜYOR MÜCADELE BÜYÜYOR
İşçilerin kazanımla sonuçlanan eylemleri, Türkiye gençliğinin uzun süredir demokratik üniversite ve acil ekonomik talepleri ile ortaya koyduğu mücadelenin sadece kendi alanları ile sınırlı kalmadığını da gösterdi. Her ne kadar ana akım medyada kendilerine çok yer bulamasalar da sosyal medyada yaygınca paylaşılan işçi eylemleri pek çok gencin gündemine girdi. Özellikle üniversite gençliği arasında işçi eylemlerinin heyecan yarattığı gözle görülebilir bir durumdu. Ancak memleketin genelindeki direnişleri birkaç örnek dışında duymamış olan azımsanmayacak bir kesim de var. Özellikle lise gençliği arasında bu durumun yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Genç işçilerin büyük bir kısmı da keza sadece yaygın olarak bilinen eylemlerden haberdar. Bu örnekleri gören genç işçiler ise kendi iş yerlerindeki durumla kıyaslayıp mücadeleye dair bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar. Ücretlerin arttırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi önümüzdeki dönemde de genç işçiler arasında öne çıkacak gibi görünüyor. Zira sanayi bölgelerinde en düşük ücreti alıp en kötü koşullarda çalışanlar genç işçiler. Özetle, işçi eylem ve mücadeleleri olan bitenin farkında olan her kesimden genç arasında heyecan ve dayanışma duygusu yarattı. Tabii bu eylemleri toplantılar ve çeşitli materyaller aracılığıyla gençlerin arasında yaygınlaştırarak dayanışmayı örgütleyecek olan gençliğin ileri kesimlerinin görevleri de artıyor.
İŞÇİLERİN İNSANCA YAŞAM MÜCADELESİ VE GENÇLİK
Peki, işçilerin mücadelesinin büyüdüğü bu dönemde gençlik ne durumda? Üniversiteler geçen dönem yurt, yemekhane, kira gibi temel ihtiyaçların öğrencilerin belini büktüğü, yüz yüze eğitimin fiilen online eğitime döndüğü, anti demokratik uygulamaların arttığı şartlarda kapandı. Dönem yeniden açılırken birçok üniversitenin yemekhane ücretlerine %50’yi aşan zamlar geldi. Kiralar arttı, belli başlı üniversitelere yurt zamları da geldi. Lise gençliği içinde de hoşnutsuzluk devam ediyor. Eğitimin birçok alanda piyasalaşması yetmiyormuş gibi ek kaynak kitapların fiyatları öğrencileri aynı soru bankalarını defalarca çözmeye itiyor. Dergimizin YouTube kanalında Sincan’dan meslek liseli gençlerle yapılan röportajlarda bir öğrencinin “Dolmuş paramı denkleştirip okula gelip gitmekte zorlanıyorum” ifadesi, lise gençliğinin içinde bulunduğu ekonomik zorlukları özetler nitelikte. Genç işçiler ise son yıllardaki ücret artışını ilk defa bu kadar yetersiz bulduklarını ifade ediyorlar. Birçok genç işçi bu durumdan hükümeti sorumlu tutuyor. Gençler için bu kadar sorunun biriktiği bir dönemde tepkiler de her geçen gün artıyor. Üniversite gençliği daha şimdiden artan yemekhane ücretlerine karşı ne yapacaklarını konuşmaya başladılar. Liseli gençler okullardaki sorunlarına çözüm için irili ufaklı birliktelikler kuruyorlar. Bu gibi örnekler genişleyerek artacak gibi gözüküyor.
Aslında üniversite, lise ve iş yerlerindeki tablo, Türkiye gençliğinin memleketin birçok kentinden yükselen işçi direnişlerine dair neler yapabileceğine işaret ediyor. Bir yandan ücretlerin arttırılması ve koşulların iyileştirilmesi adına verilen mücadelelerle dayanışma gösterirken bir yandan da ülkenin demokratikleşmesi ve gençliğin geleceğine koyulan ipoteğin kaldırılması için verilen mücadeleyi büyütmek, önümüzdeki dönemde görevlerimiz arasında duruyor. Elbette işçi direnişlerini kazanıma götüren birleşik ve örgütlü olma koşulu, biz gençler için de geçerli. Türkiye’deki ezilen kesimler ve işçiler için geçerli olan ortak mücadelenin büyümesi adına sorumlulukların artması durumu da yine biz gençler için geçerli olacaktır. Tek adam yönetiminin politikalarının karşısında gelecek mücadelesinin örgütlenmesi de iş, eğitim ve özgürlük adına verilecek ortak mücadelenin örgütlenmesinden geçiyor.