Malatya semt pazarından izlenimler: En ucuz yeri bulabilmek için boydan boya gezdiler
Pek çok yurttaş, pazar yerini boydan boya, tekrar tekrar gezmek durumunda kalıyor; fiyat karşılaştırması yapabilmek, en ucuz yeri bulabilmek için…
Fotoğraf: Evrensel
Kıvılcım EFTELYA
Malatya
Uzun zamandır uğrayamadığım semt pazarına yolum düşüyor. Pazar yerinde yoğun bir kalabalık var ancak ellerinde poşet olanların sayısı bu kalabalığa denk değil. Pek çok yurttaş, kapladığı alan fazlaca olan pazar yerini boydan boya üstelik de tekrar tekrar gezmek durumunda kalıyor; fiyat karşılaştırması yapabilmek, en ucuz yeri bulabilmek için…
İnsanların yüz ifadeleri epeyce asık, kaşları çatık… Tezgahların capcanlı renkleri insanı oraya çekse de yanlarına iliştirilen fiyatlar insanı oradan hızla uzaklaştırmaya itiyor. Daha önceleri kiloyla alınan meyve-sebzeler şimdilerde -yarım kilo dahi değil- taneyle alınıyor. Yurttaşlar da pazarcılar da bu durumdan şikayetçi.
30’lu yaşlarında, esmer genç bir kadın patlıcan almak için bir pazar tezgahına yanaşıyor, tezgahtan bir patlıcanı eline alıyor. Pazarcıya patlıcanın fiyatını soruyor. Pazarcı, kadına “Yarım kilosu 10 TL abla” cevabını verince, kadın elini sıcak sobaya basmış gibi elindeki patlıcanı yerine bırakıyor ve oradan uzaklaşıyor. “Yarım kilosu 10 TL” deyince herhalde kulağa daha ucuz geliyor kilosu 20 TL olan patlıcanın.
MEYVE ALMAK LÜKS OLDU
Eski tip işlemeli mavi tülbentiyle başını sarmış, sevimli, yaşlı bir kadın ise pazar tezgahlarını gezinirken tanıdığı genç bir kadın ile selamlaşıyor. Üzerinde en fazla durdukları konu, pazar fiyatlarının pahalılığı ve artan zamlar oluyor tabii ki. Yaşlı kadın, “Yemek yapabilmek için sebze alabiliyorum bir tek. Meyve alamıyorum bile, lüks oldu. Her şey ateş pahası” diyor. Genç kadın da yaşlı kadının dediklerine hak vererek, “Ay sonunu güç bela getiriyorum, geçinemiyorum. Çocukların canı çikolata istiyor bazen alamıyorum, her şey çok pahalı” diyor.
Bir ara ben de bir şeyler almaya niyetleniyorum. Elimi cebime attığımda cebimde 3 TL olduğunu fark ediyorum. 3 TL’ye 1 kilo mandalina gelmiyor. Sonra pazar yerinden ayrılıyorum.
MÜLTECİYE ÇÜRÜK PORTAKAL DÜŞÜYOR
Akşamüzeri yani birkaç saat sonra pazar yerine yeniden uğruyorum. Akşam saatlerine doğru pazarcılar ellerindeki ürünleri tüketebilmek adına daha düşük fiyata vermeye başlıyor. Akşam saati olmasına rağmen pazar yeri hâlâ kalabalık. İnsanlar daha ucuza ürün alabilmek adına pazar tezgahlarında pazarcılarla pazarlık yapıyor. Bir pazar tezgahının önünden geçerken iyice çürümeye yüz tutmuş portakalların 1 TL’ye satıldığını görüyorum. O tezgahta yoğun bir talep olmasa da tezgah sahibinin bir başka pazarcıyla yaptığı sohbet epey can sıkıcı oluyor. “Bunları satamadım ama Suriyeliler gelip alır benden” diyor. Mültecilerin alabileceği ancak çürük portakallar oluyor.
Bazı insanlar ise yere düşmüş ya da çöpe atılmış pazar artıklarını yani çıkmaları topluyor. Var olduğunu bildiğin bir şeye bizzat şahit olmak insanı başka türlü hissettiriyor. Bu hisle pazar yerinden ayrılırken bir pazarcı son bir umut bana yönelip elinde son kalan lahanalardan birini satmaya çalışıyor. Ben de çaresizce ellerimi iki yana büküyorum. İkimiz de birbirimize gülüyoruz. Sonra ayrılıyorum pazar yerinden.