İşçiler olarak kıvılcımı yaktık sıra alevi harlamakta!
Bizler çalıştığımız fabrikada hep birlikte istedikten sonra her şeyi başarabileceğimiz inancına kavuştuk. Örgütlü mücadelenin nasıl kazanımla sonuçlandığını öğrendik.
Fotoğraf: Pixabay
Emek Gençliği üyesi genç işçiler
Antep
Merhaba bizler Antep’te işçilik yapan iki Emek Genciyiz. Bu mektubumuzda sizlerle bir mücadele deneyimimizi paylaşmak istiyoruz.
Öncelikle Antep’te işçilik yapan gençlerin yaşam şartlarını ve güncel durumu özetlemek istiyoruz. Günlük 10 ile 14 saat arasında değişen mesailer boyunca, sigortasız ve sağlıksız çalışma koşullarında hayat kavgası veriyoruz dersek hiç abartmış olmayız. Bir tarafta zorunlu tutulan fazla mesailer, mobbing, bir gencin en insani ihtiyaçlarını bile karşılamasına yetmeyecek düşük ücretler; diğer tarafta hakları için mücadele eden ve bu mücadeleleri kazanımla sonuçlandırmayı başaran işçiler... Kendi çalıştığımız fabrikada ise her hafta zorunlu tutulan fazla mesailere karşı bir mücadele ihtiyacının var olduğunu ve bu mücadele için gece vardiyasındaki bütün işçiler ile konuşmamız gerektiğini düşündük.
Gece vardiyasındaki işçi arkadaşlara Antep’teki işçi hareketlerini, bu işçi hareketlerinin birlik olunca nasıl kazanımlara ulaştıklarını anlattık. İlk olarak diğer işçilerle fikir alışverişinde bulunduk. Karşımıza çıkan ilk sorun ise hayat pahalılığı ve bunun bir sonucu olarak fazla mesaiye duyulan ihtiyacın günden güne artmasıydı. İşçilerin geçim sıkıntısı arttıkça fazla mesaiye duydukları ihtiyaçları da artıyor, bu da bu durumu patronlar için bulunmaz bir nimet haline geliyor. Durum böyleyken işçileri zorunlu mesainin kaldırılması konusunda ikna etmemiz zor oldu. Bundan önce yaklaşık beş veya altı kere bunu daha az organize bir biçimde iki vardiya birbirinden bağımsız olacak şekilde yaptık. Bu başarısız sonuçlar bize ders oldu, zorunlu fazla mesaiden kurtulamadık. Gece vardiyasında çalışmanın insan bedeni üzerinde yarattığı ağır tahribat bir yana gün geçtikçe sosyal yaşamımızın git gide yok olması ve bir kitap okuyacak vakti bile doğru düzgün bulamaz hale gelmemiz bizi yeniden daha örgütlü ve daha güçlü bir şekilde mücadele etme arzusuna kavuşturdu. Bu durumdan herkes mustarip olduğundan bu sefer işçileri patrona karşı zorunlu fazla mesai karşısında örgütlememiz daha kolay oldu. Geçim sıkıntısı yaşadığımız için kendi aramızda bir hafta tatil bir hafta da fazla mesai yapmaya karar verdik ve bu fikri de gece vardiyasındaki bütün işçilere aktarmaya koyulduk.
FARKLI ŞUBE İŞÇİLERİNİN BİRLİĞİ KIVILCIMI YAKTI
Aramıza yeni açılan diğer şubenin gece vardiyasındaki işçileri de dahil etmek istedik. Diğer şubede bir Emek Genci arkadaşımız olduğu için birlikte daha organize olduk. İşçilerin tartışmaya açtığımız konular hakkında ne düşündüğünü, ne istediğini öğrenmiş oluyorduk. Diğer şubede Suriyeli işçiler de olduğundan konu birlikte mücadele olunca fabrikadaki genç ve çocuk işçiler arasında Suriyeli işçilerle aynı sınıfta oldukları bilinci gelişti. İki vardiyada da iletişim kanalları kurduk. İki şube işçilerinin de kendi Whatsapp grupları var. Farklı şubelerde olan biz Emek Gençleri birbirimizin şubelerinden karşılıklı olarak haber alıp uyumlu kararlar verdik ve bu duruma karşı bütün işçilerle birlikte hareket etmeye başladık. Mesaiye bir gün kala her iki şubeden gece vardiyasındaki işçiler olarak müdürle konuştuk. Talebimiz sert bir şekilde reddedildi. Biz ne olursa olsun fazla mesaiye gelmeyeceğimizi ve fazla mesai yaparsak bile iki haftada bir yapacağımızı ilettik. Müdür talebimizi yine reddettikten sonra servise bindik. Eve giderken hepimiz fazla mesaiye gelmeyeceğimizi birbirimize yineledik. Eve geçip ustalar aracılığıyla ciddiyetimizi tekrar aktarmamızdan bir saat sonra bizim istediğimiz gibi bir mesai şekli uygulanacağı kararı verildi.
Bu küçük mücadelemiz belki yaşam koşullarımız açısından çok bir şey değiştirmeyecek ama bizler çalıştığımız fabrikada işçiler olarak hep birlikte istedikten sonra her şeyi başarabileceğimiz inancına kavuştuk ve bunu çoğunluğu genç ve çocuk işçilerden oluşan bir ortamda yaptık. Örgütlü mücadelenin nasıl kazanımla sonuçlandığını öğrendik. Biz fabrikamızda kıvılcımı yaktık, bundan sonrası yanan alevi harlamaktır!