Ülkedeki direnişleri ve grevleri görmüyor musunuz?
Üyesi olduğum konfederasyonun genel başkanları, sendikaların başkanları, şube başkanları ‘sağır sultan’ gibi duymuyorlar ve görmüyorlar.
Fotoğraf: Evrensel
Bir kamu işçisi
Ankara
Yaklaşık iki aydır Türkiye’nin batısından doğusuna dört bir tarafta kargo işçileri, metal işçileri, tekstil işçileri, belediye işçileri, artan hayat pahalılığına ve düşük ücret zammına karşı, enflasyonun altında ezilmemek için bir dizi grevler, direnişler, iş bırakma eylemleri yapıyor. Bu tablo neticesinde ben de üyesi olduğum sendikanın tutumunu buradan eleştirmek istiyorum.
15 yıllık bir kamu işçisi olarak bu eylemleri takip ediyorum. Geçtiğimiz günlerde yüzde 2.5 zammı verdiler. Bu ay maaşlara da yansıdı. Diyeceksiniz ki bu zam yeterli mi? Elektrik ve doğal gaz zamları, gıdaya gelen zamlar kamu işçilerini etkilemiyor mu? Buradan seslenmek istiyorum. Bu zamlar kamu işçilerini de etkiliyor. Bizler de artık kısarak, tasarruf yaparak ay sonunu getirmeye çalışıyoruz. Ama siz sendikacılar kısmaya ve tasarruf yapmanın yanına bile varmıyorsunuz. Çünkü aldığınız maaşlar sayesinde hayatınıza devam ediyorsunuz. Üyesi olduğum konfederasyon Türk-İş eylemdeki işçileri ziyaret bile etmedi.
Üyesi olduğum konfederasyonun genel başkanları, sendikaların başkanları, şube başkanları ‘sağır sultan’ gibi duymuyorlar ve görmüyorlar. Zaten işlerine de gelmiyor. Çünkü biliyorlar ki duyarlarsa görürlerse işçilerin eylemleri daha da genişleyerek büyür. Grevlerin, direnişlerin büyümesi, birleşmesi sendikal bürokrasinin işine gelmez. Çünkü bu sendikacılar döner koltuklarında rahatça oturuyorlar. Sendikayı işçinin hakkını savunma yeri değil de ‘babalarının çiftliği’ gibi kullanıyorlar. Bir genel başkan düşünelim ki AKP milletvekili gibi hareket ediyor. AKP’nin bütün etkinliklerinde boy göstermeye gidiyor. Fakat işçilerin direnişlerine, grevlerine gitmiyor. Sivas Divriği’de demir madeni işçileri 3 gün iş bıraktı, eminim ki “Maden işçilerinin derdi ne diye?” düşünmemiştir. Konfederasyon bünyesinde bulunan Maden-İş genel başkanına sormamıştır, “Senin iş kolundaki bu direniş nedir” diye. Daha nicesine böyle yaklaşmıştır.
Ama ben biliyorum ki hem kamu işçileri, hem diğer işçiler bu direnişleri, grevleri öyle ya da böyle takip ediyor. Bu direniş ve grevlerdeki kazanımları görüyor, duyuyor. Bu kazanımlar hem kamu işçilerine, hem de Türk-İş bünyesindeki tüm işçilere bir deneyim oluyor. Hem örgütlü hem örgütsüz işçiler bu deneyimler ve kazanımlar ışığında kendi sorunlarımız için, artan hayat pahalılığı, zamlardan dolayı yaşamın zorlaştığı bir döneme doğru mücadele etmeyi rehber edinecektir.